Gezi davası kararını protesto amacıyla yapılan Adalet Nöbeti’ne mesaj gönderen tutuklu Can Atalay, “Geziyi savunduk, savunuyoruz ve savunacağız” dedi.
Hukukçular, Gezi Davası’nda verilen karara tepki amacıyla Çağlayan’da bulunan İstanbul Adliyesi C Blok kapısı önünde Adalet Nöbeti gerçekleştirdi. Hukukçular, “karara” tepki amacıyla yakalarına tutuklanan avukat Can Atalay’ın fotoğrafını takarak C Blok içinde nöbet tuttu. Ardından avukatlar alkışlar eşliğinde adliye önüne çıkarak açıklama yaptı. “Herkes için adalet” pankartının açıldığı açıklamaya, Halkların Demokratik Partisi (HDP) İstanbul Milletvekili Oya Ersoy, Türkiye İşçi Partisi (TİP) Milletvekili Ahmet Şık, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) milletvekili Sezgin Tanrıkulu, CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, Emek Partisi (EMEP) Genel Yönetim Kurulu (GYK) Üyesi Levent Tüzel ve çok sayıda avukat cübbesiyle katıldı. Açıklamada sık sık “Her yer Taksim her yer direniş”, “Kurtuluş yok ya hep beraber ya hiçbirimiz”, “Geziyi savunduk savunacağız” sloganları atıldı.
‘Bundan sonra nereye çağrılırsanız oraya gidin’
Öfkenin ve kararlığın yüksek olduğunu ifade eden Özel, şunları söyledi:
“Sözümüze değer veren herkese bir tek bir şey söylüyorum. Bundan sonra nereye çağrılırsanız oraya gidin. Baro sizi çağırıyorsa gidin onun toplantısına gidin. Adalet nöbetine çağrılıyorsanız adalet nöbetine gidin. Meslek örgütlerinin ve Sivil Toplum Örgütlerinin barışçıl çağrısına bedeninizle zihninizle katkı verin. Gezide olduğu gibi hep birlikte geliriz. Gezi Recep Tayip Erdoğan’ı yendi ve onu mahkum etti. Onu hazmedemediği için geziyi savunanları, mahkum etmeye çalışıyor, içeri tıkıyor, zulmediyor.”
‘Gezi’nin ruhuyla iktidar gidecek’
Tek başına kurtuluşun olamayacağını vurgulayan CHP Milletvekili Özgür Özel, “Hepimizin hep birlikte, omuz omuza yürek yüreğe vermemizle olacak. Biz, bu diktatörü, gezi ruhuyla gezinin başardığı gibi bir kez daha yeneceğiz. Buna söz veriyoruz” dedi.
‘Bir öldürme kararıdır’
Gezi davası kararının sarayda yazıldığını belirten CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, şunları belirtti:
“Karar sadece tebliğ edildi. Bize hep soruyorlar, ‘bu davayı değerlendirir misiniz?’ Biz bu davayı değerlendirmeyiz. Çünkü, hukuk zemininde yürümedi. Şunu söyleye bilirim, ha silah çekmişsiniz bir adamı sokak ortasında öldürmüşsünüz, ha bir adamı silah zoruyla cezaevinde tutmuşsunuz. Hiçbir farkı yok. Bu verilen kararda, aynı mantıkla verilmiştir. Bir öldürme kararıdır. İnsanları zorla, hukuk dışı yöntemlerle içerde tutma kararıdır. Hukuk değildir. Hiçbir şekilde adaletle açıklanamaz. Burada bir kez daha söylüyorum, yakın o zaman bunların hepsinin hesabını soracağız. Bunlar gibi değil adil bir şekilde soracağız.”
Can Atalya’ın mesajı okundu
Gezi davasında 18 yıl hapis cezası verildikten sonra Silivri Cezaevinde gönderilen avukat Can Atalay’ın adalet nöbetini gönderdiği mesaj, meslektaşları tarafından okundu. Mesajda, şöyle denildi:
“Ülkenin gündemi, açlık, yoksulluk ve örneğin gıda güvenliği olması gerekirken, hiçbir hukuk kuralı tanımadan saçma sapan şeylerle meşgul ediyorlar. Biz İstanbul’un kent merkezinde son kalan müşterek, kamusal bir yeşil alanı ve afet sonrası bir alanı savunduk. Polisin şiddetine karşı çıkan, her bir insanımız, kendi itirazını aldı geldi. Taksim gezisi, farklı fikirlerin, farklı dünya görüşlerinin çoğulcu, eşitlikçi ve özgürlükçü bir ortamda barış içinde yaşayabileceğimizin somut bir kanıtıdır. Taksim gezisi, ekmeği paylaşmanın imecenin tadını bu memlekete anımsatandır. Gezi bu toprakların, eşitlik, özgürlük ve adalet umududur. Gezinin toplumsal politik ya da hukuki bakiyesini ancak onurla taşırız. Geziyi savunduk, savunuyoruz ve savunacağız. Adalet istiyoruz. İnsan, hava ve su için adalet istiyoruz. Hep birlikte mücadele edeceğiz, hep birlikte kazanacağız.”
‘Bu halk biat etmeyecek, kul olmayacak’
Verilen kararın hukuki olmadığının altını çizen HDP milletvekili Oya Ersoy da şunları dile getirdi:
“Tamamen talimatlı yargının, sarayın egemenliği, çıkarı için vermiş olduğu bir karardır. Bedel ödetilmek istenen arkadaşlarımız, her zaman yanındayız. Ama bu bedeli ödetmek isteyen ve siyaseten yenemediklerini yargıyı tetikçi olarak kullanıp talimatlı, yargıyla, cezaevlerine koyarak halkı biat ettireceğini sanan Tayip Erdoğan’a sesleniyorum o hayallerden vazgeç. Bu halk Gezi’de olduğu gibi hayatın hiçbir aşamasında sana biat etmeyecek, kul olmayacak. Biz Gezi’de bu ülkenin bütün renkleri ile birlikte tarih yazdık. Ve biz kadınlar, eşitlik ve özgürlük içinde yaşayacağımızı Gezi’de size gösterdik. Sarayın ve Tayip Erdoğan’ın korkusu da budur. Korkusu halk korkusu ve kadınların yarattığı korkudur.”
‘Bütün adliyeler adaleti yutan bir kara delik’
Gezi davasında bir mesajın verildiğini dile getiren TİP Milletvekili Ahmet Şık ise, şunları vurguladı:
“Dediler ki; biz dereleri kurutmaya devam edeceğiz, ağaçları kesmeye devam etmek istiyoruz. Devleti siyasi bir mafya ya bürünerek soymaya devam etmek istiyoruz dediler. Kısaca söylüyorlar ki biz zalimliğe devam etmek istiyoruz diyorlar. Yapıyorlar mı evet yapıyorlar. Bu karar hepimize diyor ki; eğer ki bu zorlu mücadelede ‘eğer ben galip çıkarsam hepinizi cezaevine göndereceğim’ diyor. Şimdi bir karar vakti. Yapabiliyorlar, çünkü bir itiraz yok. İtiraz etme zamanı.. Burada bir suç örgütü var. Bütün adliyeler adaleti yutan bir kara delik. Herkes ama herkes bu suç imparatorluğuna yapışmış durumda.”
Nöbet sloganlar eşliğinde sonlandırıldı.
Ankara’da da adliye önünde açıklama
Ankara Barosu, Adalet İçin Hukukçular, Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) Ankara Şubesi, Hukukçular Hukuk Dayanışması, Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) Ankara Şubesi ve Toplumsal Hukuk, dün İstanbul’da görülen Gezi davasında verilen karara ilişkin Ankara Adliyesi önünde açıklama gerçekleştirdi.
Hukukçularla polis arasında gerginlik
Adliye binası içerisinde, “Bu daha başlangıç mücadeleye devam” sloganıyla yürüyüş gerçekleştiren hukukçular, adliye binasının ana kapısında bir araya geldi. Burada hukukçular ile polisler arasında kısa gerginlik yaşandı. Hukukçular adına açıklamayı Ankara Barosu Başkanı Eren Turan yaptı.
‘Hukuk devleti vasfını günbegün kaybetmekteyiz’
Gezi eylemlerinin Türkiye’deki ifade hürriyetinin en yalın ve doğrudan kullanıldığı bir dönem olarak tarihimizdeki yerini aldığını söyleyen Turan, bu eylemle ilgili yapılan yargılama sonucu verilen kararın toplum vicdanında kabul görülmeyen, hukuk ve adaletle bağdaşmadığını ifade etti.
Turan, şunları ifade etti:
“Maalesef hukuk devleti vasfını günbegün kaybetmekteyiz. Siyasi mülahazalar yargı eliyle hüküm haline getirilmekte, yargı günlük siyasi politikaya alet edilmektedir. Bu durum kabul edilebilir değildir. Anayasal hakkın kullanımından ibaret olan eylemin anayasal bir suç olarak vasıflandırılması suretiyle, anayasal hakkını kullanan bireylerin sanık sandalyesine oturulması ve toplumun adalet duygusuna meydan okurcasına mahkum edilmesi; kuvvetler ayrılığı ilkesinin uygulandığı ve yargının bağımsız olduğu bir hukuk devletinde mümkün değildir.”
‘Hukuka olan inancı bir kez daha ağır bir yara almıştır’
Gezi’nin vatandaşların temel hak ve özgürlüklerinden olan toplantı ve gösteri yürüyüşünü etkin bir biçimde kullanıldığı bir eylem olduğuna dikkat çeken Turan, “Hak ve özgürlüklerini kullanan vatandaşlarımızın sanık sandalyesine oturtularak mahkum edilmesi, toplumun vicdanında kabul görmemiş ve vatandaşlarımızın hukuka olan inancı bir kez daha ağır bir yara almıştır. Yargılamanın her aşaması ve sonunda verilen karar hukuk tarihimize sürülmüş kara lekedir” diye belirtti.