Galatasaray Meydanı’nda düzenlenen 700’üncü hafta eylemine yapılan saldırı sonucu gözaltına alınan ve Cumartesi Annelerinin de aralarında bulunduğu 46 kişinin yargılandığı davanın duruşması görüldü.
Cumartesi Annelerinin her hafta Galatasaray Meydanı’nda gerçekleştirdiği oturma eyleminin 700’üncü haftasında, polis müdahalesinde gözaltına alınan 46 kişi hakkında açılan davanın 4’üncü duruşması, Çağlayan’da bulunan İstanbul 21’inci Asliye Ceza Mahkemesi’nde görüldü.
Duruşmaya, Halkların Demokratik Partisi (HDP) İstanbul Milletvekili Hüda Kaya, İnsan Hakları Derneği (İHD) Eş Genel Başkanları Eren Keskin ve Öztürk Türkdoğan, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu ve kayıp yakınları katıldı.
Adalet yanılttı
Cumartesi Anneleri ve onlara destek verenler duruşma öncesinde adliyeni önünde “Bu davada yargılanan bizim hakikat ve adalet arayışımızdır” yazılı bir pankart açarak, dava ile ilgili açıklamalarda bulundular.
İlk söz alan kayıp yakınlarından Murat Yıldız’ın annesi Hanife Yıldız, “1995 yılında adaletle tanıştım. Kocaeli Adliyesi’ne şikayetçi olmak için gittim. Polislerin yüzüne bakarak oğlumu sormak için gittim. Ama polisler gelmedi, yoğun olduklarından yazılı ifade okudular o gün anladım ki bir adalet yok. İzmir’de oğlumu sorduğumda bana ‘psikopat oğlun oyun oynadı bizimle’ dediler. Kocaman adalet yazıyor ama adalet olacak mı? Adalet olsaydı İzmir’de Kocaeli’nden sonra buraya gelmezdim. Adalete güvenmek istedim bunları yaşadım” dedi.
Türkdoğan: Asıl davacı biziz
Yıllardır adalet arayışının sürdüğünü ifade eden İHD Eş Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan, “Galatasaray Meydanı’ndan vazgeçmeyeceğiz, hafıza bilinciyle orada oturacağız. Yıllarca hafıza mekanı olan meydanı yasaklıyorlar. Asıl davacı olan biziz, failler nerede? Niye cezalandırmıyorsunuz? Sanık kürsüsüne bizi oturtanlar utanmalı. Biz, verilen adalet arayışımız sonuç alana mücadeleye devam edeceğiz” şeklinde konuştu.
‘Dayanağı olmayan bir dava’
Uluslararası Af Örgütü Türkiye Kampanyalar Sorumlusu Milena Buyum, en uzun barışçıl ve adalet mücadelesi sürdüren Cumartesi Anneleri’nin yargılandığını hatırlattı. Cumartesi Anneleri’nin yargılanmasının haksızlık olduğunu belirten Buyum, “Barışçıl toplanma özgürlüğü sadece anayasal hak değildir. Yalanın ve şiddetinde yargılanması gerekiyor. Uluslararası af örgütünün bu davayı takip etmekten başka çaresi yok. Bu davanın derhal sona ermesi herkesin beraat etmesi gerekiyor. Çünkü dayanağı olmayan bir dava. Dışarıya barışçıl toplanmanın ne kadar yasak olduğunu belli etmek için açılan bir dava” diye ifade etti.
‘Dava yok hükmünde’
Türkiye İnsan Hakları Vakfı (THİV) İstanbul Yönetim Kurulu Üyesi Ümit Efe, birçok insanın hakları korumak için bu davaya geldiğini söyleyerek, hak arayışında olan Cumartesi Annelerinin gözaltına alındığını hatırlattı. Efe, “Çağlayanda dördüncü oturum yapılacak. Burada onlarca Cumartesi Annesi bulunmakta. Biz burada ‘siz ne yaparsanız yapın hak aramaya devam edeceğiz’ demek için buradayız. Davadan vazgeçilmesini istiyoruz, dava yok hükmünde. Vazgeçin, biz vazgeçmeyeceğiz” diye belirtti.
‘Türkiye anayasasız bırakıldı’
Kayıp yakınlardan Fehmi Tosun’un kızı Besna Tosun, “Anayasa hala yürürlükte mi?” diye sorarak, herkesin izin almadan açıklama ve toplanmakta özgür olduğunu ve bunun anayasal hak olduğunu söyledi.
Tosun, “Biz bu hakkımızı kullandığımız için bugün Çağlayan Adliyesi’ndeyiz. Çünkü var olan Anayasa vatandaş olarak bizi korumuyor, başta yargı olmak üzere devletin temel organlarını da bağlamıyor. Yani anayasa, anayasa olma vasfını kaybetti, sıradan bir metin haline getirildi. Türkiye anayasasız bırakıldı. Anayasal haklar, iktidarın izin verdiği kadar kullanılabilir hale geldi” diye belirtti.
‘Anayasa’yı hiçe sayan dava’
İktidarın yargıyı toplumu susturmaya ve sindirmeye yönelik bir araç olarak gördüğünü ifade eden Tosun şunları söyledi:
Bu dava toplumun her kesiminden insanın haklı bir mücadele olarak gördüğü Cumartesi Anneleri ve İnsanları üzerinden itiraz etmenin, hak talep etmenin, toplanma ve gösteri özgürlüğünü kullanmanın bir suç haline getirildiği, bizzat Anayasayı hiçe sayan bir davadır. Bu nedenle, haklı olmanın verdiği güçle bize yargı yoluyla gözdağı vermek isteyenlere sesleniyoruz; Bizi korkutamazsınız, gözaltında kaybedilen sevdiklerimizi aramaktan asla vazgeçmeyeceğiz. İnkara karşı gerçeği bıkmadan, usanmadan söylemeyi sürdüreceğiz. Başta gözaltında kaybetmeler olmak üzere siyasal şiddetin bin bir halinin yaşandığı bu topraklarda hakikatinin taşıyıcısı olmaya devam edeceğiz.
Ertelendi
Savunmaların ardından söz alan iddia makamı eksik hususların giderilmesini talep etti. Ardından kararını açıklayan mahkeme heyeti, savunması alınmayanların duruşma gününe ilişkin bilgilendirilmesine ve savunması alınanların duruşmadan vareste tutulmasına karar vererek, duruşmayı 21 Eylül tarihine erteledi.