Abdulmelik Ş. Bekir
AKP-MHP iktidarının Kürtlere karşı başlattığı topyekûn savaş konsepti 1 Şubat akşamı yeni bir saldırı dalgasıyla devam etti. Mahmur Mülteci Kampı, Şengal ve Rojava’nın birçok kentine eşzamanlı hava saldırıları düzenlendi. Uzun yıllardır devam eden saldırılarda şimdiye kadar onlarca sivil yaşamını yitirdi. Dünkü saldırıda da Birleşmiş Milletler Irak Temsilciliğine göre Mahmur’da iki, Şengal’de üç olmak üzere dört sivil yaşamını yitirirken iki sivil de yaralandı. Rojava’ya yönelik saldırılarda ise sivil kayıp ve yaralıların olduğu basına yansıdı.
Hava saldırılarının bu düzeyde yaygın yapılmasının iki nedeni var. Birincisi uluslararası alanda yaşanan sessizlik, ikincisi ise KDP ve Barzani ailesinin Kürt karşıtı savaşın bir parçası haline gelmesi ve açık destek vermesidir. Saldırıların kayıp bilançosu daha netleşmeden ve yaşamını yitiren siviller toprağa verilmeden Bölge Başkanı Neçirvan Barzani, Ankara’nın yolunu tutarak Cumhurbaşkanı R. Tayyip Erdoğan’ı ziyaret etti. Barzani yönetiminden şimdiye kadar saldırıya ilişkin herhangi bir açıklama gelmedi. Ancak Beştepe Sarayı’nda Erdoğan ile verdiği fotoğraf ile işin neresinde yer aldığını kamuoyuna deklere etmiş oldu.
Ankara ziyareti Barzani ailesinin sadece saldırıdan haberdar olduğunu göstermiyor, aynı zamanda saldırının bir parçası olduğunu da açıkça gösteriyor. Ziyaret önceden tasarlanan ve o gece icra edilen fiilin ortaklığını simgeliyor. Bu zaten uzun süredir Kürt halkı tarafından bilinen bir gerçek. KDP ve Barzani ailesine karşı Kürt halkı arasında gelişen yer yer nefrete varan rahatsızlığın temel nedeni bu politikasıdır. Ancak Barzani dünkü ziyaretiyle Kürt halkına adeta yeni mesajlar veriyor. Şimdiye kadar en azında kamuoyu nezdinde gizli yürütülen işbirliğini açık hale getirilmek isteniyor. Bu fotoğrafla Kürt halkı yeni bir şeye hazırlanmak isteniyor. Peki nedir bu?
Barzani ailesinin medyasını izleyenler için aslında çok açık. KDP bir aile partisidir. Kurulduğu günden itibaren Kürt halkının tüm değerlerini aile zimmetine geçirmiş ve önemli bir bölümünü yurtdışına kaçırmıştır. İliklerine kadar rüşvet ve yolsuzluğa bulaşmış, halkın en asgari taleplerini dahi karşılamaktan acizdir. Yurtseverlik ve bağımsızlığa en uzak klik olmasına rağmen, eline geçirdiği güç ve olanaklarla uzun süre toplumu manipüle etmeyi başardı. Bağımsızlık Referandumu ise toplumu manipüle etmenin bir oyunuydu. KDP gerçekliğini bilen Kürt güçleri başta olmak üzere kendilerine destek veren uluslar arası güçler bu konuda açıkça Barzanileri uyardı.
Halk ve toprak diye bir dertleri hiçbir zaman olmadı. Halkın özgücüne asla inanmadılar. Bel bağladıkları dış destek de gelmeyince referandum popülizmiyle Kürdistan Bölgesi’nin topraklarının yarısı bir saat içinde terk ettiler. Hava alanları, gümrük kapıları Merkezi Hükümet’in denetimine verildi. Daha tehlikelisi bağımlılık dürtüleri derinleşti. Aile çıkarlarını içte ve dışta koruyacak bir sahip arama yoluna girdiler. Şok ve panik içinde referandum sürecinde kendilerini en fazla tehdit eden AKP-MHP iktidarına sığındılar.
Referandumdan itibaren Barzani yönetimi artık sadece idari bir kurum düzeyindedir. Siyasi iradesini AKP-MHP iktidarına teslim etti. Bunun karşılığında ise “güvenlik” satın aldı. O günden itibaren halkın yolsuzluk ve rüşvete karşı itirazları baskı ve şiddetle bastırılıyor. Diğer Kürt partilerine karşı her türlü işbirliği yapılıyor. Barzanilerin hiçbir zaman diğer Kürtler diye bir derdi olmadı. Her zaman örtük bir savaş içinde oldu. Ancak son yıllarda Kürdistan Bölgesi’nde yaşayan Kürtlere de savaş açmış durumda. Mahmur’da, Şengal’de yaşamını yitiren siviller toprağa verilmeden soluğu Ankara’da almanın nedeni bu teslimiyet halidir.
Birleşmiş Milletler Irak Temsilciliği dahi Türkiye’nin sivilleri hedef aldığını açıklarken, Barzanileri ısrarla bunu manipüle etmesinin nedeni bağımlılıklarıdır.
Bu anlamda Barzani saldırılardan haberdar olmasının yanı sıra bilhassa içindedir. Ziyaret aynı zamanda sivil zayiatlarına nasıl manipüle edileceğinin de planlandığının kanıtıdır. Bu görev Barzani yönetimine verilmiştir. Nitekim saldırıların ilk dakikasından itibaren Barzani basını önceden hazırlandığı açık olan manipülatif haberleri art arda servis etmiştir. Neçirvan ise sivil kayıplarına karşı bir perde olarak kullanılmıştır. Bu ziyaret iki tarafı olan diplomatik bir ziyaret değildir. Sivil yerleşim yerlerinin bombalanmasına karşı Kürt halkı başta olmak üzere uluslar arası toplumdan gelecek olan tepkiyi yumuşatmak ve manipüle etmeye yöneliktir.
Barzani ailesi yeni kurbanlar sunarak aile çıkarları için biraz daha güvenlik satın almıştır. Elbette bu “güvenliği” yolsuzluk ve rüşvetle yoksullaştırdığı Kürdistan Bölgesi halkına karşı satın almıştır. Bu fotoğrafla açıkça Kürt halkına gözdağı vermiştir. Saldırıdan hemen sonrası bu ziyareti yapması ve fotoğraf vermesi neler yapabileceğini ve sırtını kime dayadığını Kürt halkına duyurmak istemiştir. Ancak unuttuğu bir şey vardır, Enfal ve Halepçelere rağmen Kürt halkı Saddam gibi diktatörlere bile boyun eğmedi. Barzani ailesine hiç boyun eğmez. Satın aldığını zannettiği “güvenlik” ancak ve ancak ayaklarına dolanarak Barzani ailesinin yere yığılmasını hızlandırır. Hiçbir güç Kürt halkını bir ailenin bağımlılığına, rüşvet ve yolsuzluk şebekesine alıştırması mümkün değildir. Barzaniler de sırtını dayadıkları güçler de er ya da geç bunu anlayacaktır.