İdeoloji ve Teori

İdeoloji ve Teori

Hakan Yurdanur

 

İtaatin, suça ortaklığın, umutsuzluğun, unutkanlığın, kolaycılığın… zorunlu dersler olarak okutulduğu kapitalizm okullarında ideoloji ile teori arasındaki önemli ayrışmalar da derslerin kaynatılması sonucu buharlaşmakta. Buharlaşmanın getirdiği büyülü ortamda da birey düşünmekten çok seyretmeye başlayınca bilmekten çok dinlemeyi tercih etmekte. Bu tercihler eleştirinin yitip gitmesi sonucu sorgusuz kabulün imparatorluğunu inşa etmekte. Eleştirilemez bilginin en önemli pazar alanı geleceği bilme garantisi olarak tezgahtaki yerini almakta.

Her şeyden şüphe etme yerini şüphe edilecek şeyler aramaya bıraktı. Bu arayıştaki kazılardan çıkan toprak teorinin üzerini örtmek için kullanıldı. Üzeri örtülerek dondurulmuş teori önce içinin boşaltılmasına, zamanla da karşıtına benzemesine yol açacak süreci işleme koydu. İşlemin getirisi de teorinin ideolojikleşmesi oldu.

İdeolojiyi sadece yanlış ve aldatıcı görüşler, zihin kurmacaları olarak görmek yerine kapitalizmin işleyişinin yapısal sonuçları olarak da görmek gerek diye düşünmekteyim. Bu aynı zamanda eleştirel teorinin önemli ve devrimci yanıdır. Önemli bir noktayı belirterek devam edelim: Eğer burjuva ideolojisinin özel mülkiyeti kutsayan söylemi devrimci mücadele içinde de mülkiyet varlığını barındırıyor ise o vakit ciddi soru ve sorunlarla karşı karşıyayız demektir.

Gerçeği anlamak onu tartışmakla mümkündür sözü üzerinden ilerleyelim. Tartışmayı yasaklamış yada içini boşaltıp kendini yükseltmenin diğer adı yapmış ideolojik yaklaşımlar putlaştırmanın getirdiği bir mantık taşıyıcısı olarak itaat etmeyi zorunlu kılmaktadır. Böylece gerçeği anlamak, tartışmak ve bunun üzerine teorik olarak düşünmek… İşte bunun önü kesilir. Ancak ve ancak önü kesilmemiş düşünceler hayır diyebilir! Hayır diyebilen düşünceler gerçeği anlama çabası içindeki entelektüel karşı duruşu da ayakta tutacaktır.

Teorinin önünü kapatan bir diğer önemli olgu da yorum ile eylem arasındaki geçişleri ıskalayıp yorumu pas geçerek eylemi öncelemektir. Yorum (okuma) işi tamamlanmışsa reçeteye göre davranmak, dışına çıkmamak icap edecektir. Eğer okuma yani yeniden üreterek okumak geri plana atılırsa bu vakit eleştirel kavrama fırsatı da kaçırılmış olur. Bu kaçan fırsat egemen yada resmi ideoloji sorunlarını bize havale eder.

İdeoloji hakim sınıfların elinde önemli bir güçtür. Bir diğer sıkıntı da hakim sınıflarla mücadele edenlerin elinde de bu gücü barındırıyor olmasıdır. Yani ikili yapısını unutmamak gerek. Eğer bu güç iktidar olursa hem kendi hem de karşında ki sınıflara derinlemesine nüfuz edecek söylem ve eylemlere girişir. Eylem ve söylemlerinin doğal bir zorunluluktan dolayı tetiklendiğini ve kabul edilmesi gerektiğini anlatır. Bu kabul ettirme onun ideolojisinin önüne hegemonik ekini almasını gerektirir. Böylece kendisine karşı olan yada kendi içinde muhalif olan sınıf ve gruplara karşı uyguladığı ekonomik, sosyal, politik iyileştirmeler sayesinde kendi ideolojisini zor kullanmadan kabul ettirecektir.

Oysa resmi ideoloji için durum oldukça farklıdır. Resmi ideoloji gönüllü kulluk, gönüllü kabullenme üzerine kurulmak istenir. Başarılı olmak için de kısa bir süre sonra militarist, baskıcı, şiddet yanlısı yönünü gösterir. Hegemonik ideoloji rıza yolu üzerinden kendi benzerini üretirken resmi ideoloji zor üzerinden kendi karşıtını üretecektir. Zor’un gönüllü kulluk üzerinden inşası sesin çıkmaması, sözünde yükselmemesidir.

Resmi ideolojinin zor’lu inşası yapılacaklar listesinin oluşmasında da sorunlar çıkarır. Baskıcı, nefes alamayacak biçimde genellemeci, nereden geldiği belli olmayacak düzeyde yaygınlaştırıcı, maddi ve manevi tüm değerler üzerinde fırsat kollayıcı oluşu bu sorunlar listesinin ilk maddelerini oluşturur. Kendini meşru kılmak için itaati bağlılığa, bağlılığı biat etmeye, biat etmeyi otoriteye, otoriteyi de sınırsız güce eklemler. Bunları yaparken de önünde duran en büyük engeli; sınıf savaşımlarını gizler. Sınıfsız, sömürüsüz, tek tip, aynı düşünen, aynı giyinen, aynı şeyleri okuyup dinleyen prototipler yaratır. Bu prototipler için istikrar zor yoluyla sağlanan suskunluğun diğer adıdır. Sürekli endişe ve korku içinde ki huzursuz birey huzuru onu yaratan kurumlar (parti – devlet) içinde bulmaya uğraşacaktır.

Siz hiç kendisine ben ideolojik birisiyim diyenle karşılaştınız mı? Karşılaşamazsınız çünkü kimse bunu söylemez! Ama bunu diyememek gerçeğin üzerini örtmeye yetmez. Aynı borç dememek için kredi demek gibi bir şeydir bu. Borç kartım diyeni de göremezsiniz. Sürekli kredi kartı denir. Oysa gerçeği borç kartıdır!

Bir şeyin yerine başka bir şey koymak istiyorsak resmileşmiş bu ideolojik yaklaşımların yerine eleştirel teoriyi koyarak işe başlamalıyız. Gerçeklerle ilgili gerçekten bir şeyler söylemeliyiz. Eğer bir evin yaşı içinde oturanların yaşına göre değişiyorsa, teorik miras ideolojik kalıntılardan daha gençtir demeliyiz.

Başladığımız gibi bitirelim: Kapitalizmin okullarında okutulan zorunlu derslerin soruları değişmediyse soruların cevaplarını değiştirmek elimizde.