Diyarbakır’da sivil toplum örgütleriyle bir araya gelen İHD Eş Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan, insan hakları alanın genişlemesi ve sorunlara güncel cevaplar bulmak için Ankara’da merkezi bir çalıştay düzenleyeceklerini belirtti.
İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi, “İnsan Hakları Mücadelesinde Yeni Yol Arayışları ve Yöntemler Çalıştayı”nın ilk günkü programını dün gerçekleştirdi. Bugün de devam eden çalıştayın ilk gününde, toplumsal cinsiyet eşitsizliğinden kadın haklarına, ekolojiden kent ve çevre haklarına, mülteci sorunundan toplumda yükselen özgürlük ve demokrasi taleplerine kadar birçok konu üzerinden tartışmalar gerçekleştirildi. Konuşmacılardan İHD Eş Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan, çalıştayla amaçlananlar ve derneğin önümüzdeki dönem yol haritasına dair değerlendirmelerde bulundu.
Yeni mücadele yöntemleri
Koronavirüs (Covid-19) salgını nedeniyle çalıştayın tarihin ertelendiğine dikkat çeken Türkdoğan, çalıştayda “Daha iyi nasıl mücadele edilebilir?” ve “Beklentileri nasıl karşılayabiliriz?” sorularına cevap aradıklarını aktardı.
Türkdoğan, “Bu soruları İHD örgütünün bütününde de sorduk ve geçtiğimiz genel kurulda bu yönlü bir karar aldık. Bunu bütün şubelerimizde gerçekleştiriyoruz. Kendimizi masaya yatırmak istiyoruz. İnsanlar bizi eleştirsin. Biz de konuya özeleştirel bir şekilde yaklaşıp, daha sonra nerede hata yaptık, kullandığımız araçlar elverişli mi değil mi, yeni mücadele yöntemleri ve yolları var mı sorularını sorduk” dedi.
OHAL ve otoriter yönetim
Ülkede insan hakları alanının giderek daraldığını ve 2015’ten bu yana bir otoriterleşme sürecini yaşadıklarını ifade eden Türkdoğan, çatışmalı sürecin yeniden başlaması, Olağanüstü Hal (OHAL) uygulamaları, Kanun Hükmünde Kararnameler (KHK) ile yaşanan ihraçları söz konusu otoriterleşmeye örnek gösterdi. Türkdoğan, konuşmasına şu sözlerle devam etti:
Türkiye’de 80 askeri darbesinden sonra sıkıyönetim ilan edilmişti. Daha sonra 1987’de sıkıyönetim kaldırıldı ama bir OHAL süreci başladı. Fakat o OHAL, Kürt kentlerinde uygulanan bir OHAL’di. En son OHAL, 2002 Kasım ayına kadar uzatılmıştı ve Diyarbakır’da sona erdirilmişti. Uzunca bir süre Türkiye, ‘OHAL rejimi nedir?’ ve ‘Sıkıyönetim nedir?’ bilmiyordu. Halbuki bölgede devletin yeteri kadar bir tecrübesi vardı. Bu tecrübe burada yaşayan insanlar için kötü tecrübelerdi. Sadece faili meçhul cinayetler, köy yakmalar, yargısız infazlar, işkence ve kötü muamele uygulamaları değil, sürgün ve sansür kararnameleri vardı. Şimdi Türkiye, 2016’da başlatılan OHAL ile birlikte otoriter yönetimin yeni versiyonuyla tanıştı. Bu otoriter yönetim anlayışı hala devam ediyor. 6 yıldır uzatılmış bir OHAL rejimi altında yaşıyoruz.
Özel yargılama sistemi
Ülke OHAL düzenine geçti. Buna karşı insan hakları hareketinin hem Türkiye’de hem de dünya çapında ciddi bir direngenliği var. Buna dayanarak da mücadelesini sürdürüyor.
İfade özgürlüğü alanlarındaki ihlaller giderek yaygınlaşıyor. İktidarı eleştiriyorsunuz ya ‘Cumhurbaşkanına hakaretten’ ya ‘resmi yetkiliye hakaretten’ ya da ‘örgüt propagandasından’ hakkınızda dava çıkıyor. Araçlar değişti. Eskiden 7 bölgede olan devlet güvenlik mahkemeleri zamanla farklı isimler adı altında tüm Türkiye’ye yayıldı. Şu an ülkenin tamamında özel yargılama sistemi kurulmuş durumda. Devlet içerisinde değişimlerle birlikte yeni yöntemler ortaya çıkıyor ve Kürt sorununun çözümsüzlüğü tabii ki yeni baskı araçları yarattı. Örneğin kayyum atamaları… Kürtlerin belediyelerine kayyum atanması olacak iş değil ama oluyor. Avrupa Konseyi defalarca kez uyarmasına rağmen gerçekleşiyor. AİHM kararları bağlayıcı değil. 90’lı yıllarda kimse Türkiye’nin AİHM kararlarını uygulamayacağını düşünemezdi. Şimdi AİHM Büyük Daire kararları uygulanmıyor. Çünkü otoriterleşme gerçekleşti.
Ankara merkezli çalıştay
Çalıştay sonuçlarını toplayarak, Ankara merkezli bir çalıştay düzenleyeceklerini aktaran Türkdoğan, “İşte orada alınacak kararlara göre gerekirse tüzük değişiklikleri yapılacak ve daha sonra tüm şubelerden başlamak üzere genel merkez, genel kurullar yenilenecek. Dolayısıyla burada konuşulanlar yabana atılmayacak, ciddiye alınacak ve bu öneriler hayat bulacak. Burada asıl olan çalışmalar, kullanılan araçlar, yol ve yöntemlerin yenilenmesidir. Ne kadar yenileyebilirsek o kadar iyi olur” şeklinde konuştu.