İklim Adaleti Koalisyonu ve Ekoloji Birliği bileşenleri, Halkların İklim Anlaşması Ağı’nın 2 Nisan’da başlattığı uluslararası Kervan’ın bugünkü durağı Zonguldak’tı. İklim Adaleti Koalisyonu, tüm kömürlü santralleri 2030’a kadar kapatmayı hedefleyen bir yol haritasının acilen hazırlanmasını talep etti.
İklim Adaleti Kervanı, Zonguldak’ta bir dizi etkinlik düzenledi. Etkinlikte, “Tüm alanlarda ellerinizi çekin”, “Temiz çevre temiz hava istiyoruz”, “İklim adaleti kervanına katıl, termik santralleri kapat” yazılı pankartlar açıldı. Burada yapılan açıklamada, dünyanın iklim felaketleriyle birlikte çok cidd7i bir varoluş tehdidi altında olduğuna dikkat çekilerek, şunlara vurgu yapıldı:
“ Ancak Türkiye, iklim krizinin öncelikli gündemimiz olması gereken bu kritik dönemde ısrarla fosil yakıtlara ve özellikle de kömüre bağımlı bir enerji politikası izlemeye devam etmektedir. Son 20 yıldır hükümet, sadece oyalama taktikleriyle iklim krizi sorununu her geçen yıl daha da ağırlaştırmış, sermayeyi kollayan enerji politikaları, iklimin yanı sıra ekoloji, halk sağlığı ve ekonomide ağır yıkımlara yol açmıştır. 2021 yılı Kasım ayında Glasgow’da düzenlenen COP26 BM İklim değişikliği taraflar konferansında imzaya açılan “Temiz Enerjiye Geçiş” ve “Kömürden Çıkış” deklarasyonlarının Türkiye tarafından imzalanmaması kömüre devam etme kararlığının göstergesidir.”
‘Çok sayıda kömürlü santralde baca gazı filtreleme sistemleri mevzuata uygun değil’
“Son olarak 2022 yılı Şubat ayında yapılan İklim Şurası’nda da kömürden çıkışa yönelik bir eylem planı yer almadığı gibi, kömürlü santrallerde karbon yakalama teknolojileri üzerinde çalışılması öngörülmüştür. Türkiye’de halen çok sayıda kömürlü santralde baca gazı filtreleme sistemleri ya mevzuata uygun değildir ya da çalıştırılmamaktadır. Adeta yıllardır çevreyi kirletme hakkı verilen bu santrallerde, henüz prototip aşamasında olan karbon yakalama teknolojisi gibi pahalı bir yöntemden bahsedilmesi ancak ironik bulunabilir!”
e 34 kömürlü termik santral bulunuyor
Türkiye’de halihazırda işletmede olan 34 kömürlü termik santral bulunduğu hatırlatılan açıklamada, şunlarda belirtildi:
“Bu santraller toplam 20.382 MW’lık kurulu güç ile Türkiye’nin elektrik üretiminde kurulu gücünün %20’sini oluşturmaktadır. 2021 yılında toplam elektrik üretimi içinde kömürün payı 32% olmuştur. Halen devam eden 7 adet kömürlü termik santral projesinin tamamlanması durumunda 6.236 MW’lık kapasite eklenecektir. Bunun anlamı, önümüzdeki yıllarda Türkiye’de daha çok erken ölüm vakasının yaşanacağı, havanın, suyun ve toprağın daha çok kirleneceği, iklim krizinde ‘2053 net sıfır’ hedeflerinden tamamen uzaklaşılacağıdır.”
“Hava, su ve toprak kirliliğine yol açıyor”
“Termik Santraller, baca gazlarıyla yayılan kükürt dioksit, azot oksit ve partikül maddeler yoluyla hava kirliliğine, kullanılan soğutma sularının derelere, denizlere deşarjı yoluyla su kirliliğine, asit yağmurları ve uçucu küllerin toprak üzerinde birikmesi nedeniyle toprak kirliliğine yol açarlar. Ayrıca su kıtlığı yaşanmaya başlanan Türkiye’de, TÜİK’in 2018 verilerine göre ülke genelindeki tüm termik santraller yılda 7,9 milyar m3 su çekmişler ve 7,5 milyar m3 atıksu deşarj etmişlerdir.”
‘ Zonguldak’ta halen 4 adet kömürlü termik santral faaliyet gösteriyor ‘
Zonguldak’ta halen 4 adet kömürlü termik santral faaliyet gösterdiğine vurgu yapılan açıklamada, 2 yeni santral projesi bulunduğu da belirtildi. Açıklamada, şunlara da dikkat çekildi:
“Sınırlı alanda bu kadar çok sayıda santralin devreye alınmış olmasının ağır bir sağlık bilançosuna yol açması kaçınılmazdır; Uluslararası Sağlık ve Çevre Birliği’nin 2022 yılı başında yayımladığı rapora göre 1989-2020 yılları arasında Zonguldak’taki kömürlü santraller 3.500’in üzerinde erken ölüme, 1.700’ün üzerinde erken doğuma ve 25.000’e yakın çocukta bronşit vakasına yol açmıştır. Sağlık maliyeti 8.8 milyar Euro’nun üzerinde hesaplanmıştır. Bu rakamlar son derece kaygı vericidir.”
‘Halk sağlığını ve çevreyi olumsuz etkilemektedir’
Açıklamada ayrıca şu bilgiler de verildi:
“Diğer taraftan Zonguldak Bölgesi’nde her yıl milyonlarca ton taş kömürü girdisi ile çalışan 2 entegre demir ve çelik fabrikası bulunmaktadır. Bu fabrikaların yer aldığı Kdz. Ereğli ve Karabük hava kirliliği ölçümlerinde Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) belirlediği sınır değerin çok üzerindedir. Termik Santrallere ilaveten entegre demir ve çelik fabrikaları kontrolsüz, çevreye duyarsız üretimleri ile küresel ısınma ve iklim değişikliği ile halk sağlığını ve çevreyi olumsuz yönde etkilemektedir.”
‘Tüm kömürlü santraller 2030’a kadar kapatılsın’
İklim Adaleti Koalisyonu, tüm kömürlü santralleri 2030’a kadar kapatmayı hedefleyen bir yol haritasının acilen hazırlanmasını isteyerek, talepleri şu şekilde sıraladı:
“*Düşük verimli, sık arıza yapan, fazla yatırım gerektiren ve çevre koruyucu sistemleri olmayan Santraller öncelikli olarak kapatılmalıdır.
*AB’nin 2021 Termik Santraller için Çevre koruma sınır değerleri acilen Türkiye’de de devreye alınmalı, sıkı ölçüm ve takip yapılmalıdır. Tüm Santrallerin Baca gazı ölçüm sonuçları (partikül miktarı, SOx, NOx, CO2…) veriye erişim ve şeffaflık kapsamında kamuyla düzenli olarak paylaşılmalıdır.
*Baca gazı kirletici sınır değerlerinin üzerinde çalışan termik santraller derhal kapatılmalı, cezai yaptırım uygulanmalı ve uygun şartları sağlamadan tekrar devreye girmelerine izin verilmemelidir.
*Mevcut maden sahalarında genişletme, yeni maden sahaları araştırma ve yeni rezerv açma çalışmaları durdurulmalıdır.
*Kömür madenlerine ve kömürlü santrallere uygulanan tüm teşvik ve destekler derhal kaldırılmalı, buna ayrılan bütçe “adil geçişin” sağlanması için kömür sektöründe istihdam edilen emekçilerin refahı için kullanılmalıdır.
*Demir ve çelik tesisleri acilen tüm salınım ve atıklarına çözüm getirecek çevre yatırımları yapıp, kömüre alternatif teknolojilere yönelerek halk sağlığı ve doğaya zarar vermeyi sonlandırmalıdır.”