– Ercan Sezgin – – Gazete Karınca https://gazetekarinca.com Sözün yükünü taşır Thu, 30 Sep 2021 13:23:22 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=5.8.1 https://gazetekarinca.com/wp-content/uploads/2021/09/cropped-favicon400x400-32x32.png – Ercan Sezgin – – Gazete Karınca https://gazetekarinca.com 32 32 Savaşta sınır aşımı; kimyasal silah! https://gazetekarinca.com/savasta-sinir-asimi-kimyasal-silah/ https://gazetekarinca.com/savasta-sinir-asimi-kimyasal-silah/#respond Sun, 26 Sep 2021 09:08:50 +0000 https://gazetekarinca.com/?p=180997 Ercan Sezgin Deniliyor ya, düşman olmanın ve savaşın bile bir ahlakı var. Düşmanlık ve savaş bile, kimi ilkeler, ölçüler ve kurallar doğrultusunda yürütülür. Eski dönem savaşlarında, hatta teke tek köy kavgalarında bile denklik ilkesi aranırdı. Savaşan güçlerin eşit koşullarda savaşmasına dikkat edilirdi. Troya filminde,  Aşhil’in tek başına Hektor’un bulunduğu yere gelmesi ve Hektor’u bire bir […]

Savaşta sınır aşımı; kimyasal silah! yazısı ilk önce Gazete Karınca üzerinde ortaya çıktı.

]]>
Ercan Sezgin

Deniliyor ya, düşman olmanın ve savaşın bile bir ahlakı var. Düşmanlık ve savaş bile, kimi ilkeler, ölçüler ve kurallar doğrultusunda yürütülür. Eski dönem savaşlarında, hatta teke tek köy kavgalarında bile denklik ilkesi aranırdı. Savaşan güçlerin eşit koşullarda savaşmasına dikkat edilirdi. Troya filminde,  Aşhil’in tek başına Hektor’un bulunduğu yere gelmesi ve Hektor’u bire bir dövüşe davet etmesi, Hektor’un da emrinde yüz binler varken, bir emirle Aşhil’i delik deşik edebilecekken, yenileceğini bile bile Aşhilin karşısına çıkması savaş ahlakının gereğidir. Hektor’un yerinde günümüzün savaş sahipleri olsa büyük olasılıkla Aşhil daha oraya gelmeden öldürülürdü. Ama Hektor bunun yerine savaşın ilkelerine, ahlakına bağlı olmayı seçti.

Devletli sistemin ortaya çıkışından sonra, devlet mefhumu büyüdükçe, gelişip kurumsallaştıkça, savaşın ahlakı da, kuralları da değişti. Hele hele modern devlet sistemi olan ulus devletlerin ortaya çıkmasından sonra hiçbir kural kaide tanınmadı. Savaşta kimyasal silah kullanmak modern devlet sistemi olarak ele alınan ulus devletler döneminde çok yoǧun görülmektedir.

Tarihte karşılıklı savaşlarda birçok defa kimyasal maddeler kullanılarak savaşlar yürütülmüştür. Tarihte bilinen ilk kimyasal silah M.Ö. 600’de Atina ordusu tarafından Kirra şehrinin kuşatılmasında kullanılmıştır. Ancak 17. Yüzyılından sonra kimyasal silah kullanımında hem artış hem de arayışlar çoğaldı. Fakat en yoǧun kullanım 1. Dünya Savaşı’nda yaşandı. 1. Dünya savaşı tarihin en büyük kimyasal savaşıdır. Özellikle Almanlar tarafından çok yoğun kimyasal silah kullanıldı. Daha sonra İngilizler ve Fransızlar tarafından da kullanıldı. ABD’nin Hiroşima ve Nagazaki’ye kimyasal saldırısı 1. Dünya Savaşı’nı bitiren temel etkendir.

Kimyasal silah kullanımını durdurmak ve engellemek için kimi uluslararası anlaşma ve sözleşmeler yapılmıştır. İlk çok uluslu anlaşma 1899 ‘da imzalanan Lahey sözleşmesidir. Ancak sözleşmenin etkisinin ve bağlayıcılıǧının zayıf olmasından kaynaklı, 1. Dünya Savaşı’nda çok yoğun kimyasal silah kullanıldı. 1. Dünya Savaşı’nın tahribatından sonra bu yönde arayışlar çoğaldı. 1925’te Cenevre Protokolü imzalandı. Bu anlaşmalar, sözleşmeler ve protokollerle her ne kadar kimyasal silahların kullanılması yasaklanmışsa da Avrupa dışında birçok yerde kullanım devam etti. 2. Dünya Savaşı’nda kullanılmasa da dünyanın birçok yerinde kimyasal silah kullanıldıǧına dair izlere rastlanmıştır. Yemen iç savaşı, Vietnam, Kore Savaşı ve İran-Irak Savaşı’nda kullanıldığı tespit edilmiştir. Saddam tarafından yapılan Halepçe katliamı yakın dönemin en büyük kimyasal silah trajedisidir.

Türkiye uluslararası sözleşmelere imza atan bir devlettir. Son 40 yılda çatışmalarda zaman zaman zehirli gazlar kullanıldıǧı gündeme geldi. Özellikle 2012’de Gelîyê Teyare’de kimyasal silah kullanıldıǧı PKK tarafından kamuoyuyla paylaşılmış ve olayın incelenmesi için uluslararası kurumlara çağrılar yapılmıştı. Ancak konuya ilişkin hiçbir girişimde bulunulmadığı biliniyor. Yine 2019 ‘da Grê Spi’de sivillere yönelik fosfor gazı kullanıldıǧı basına yansıyan küçük bir çocuğun yanık bedeninden anlaşıldıǧı halde dünya bu olaya her zamanki gibi sessiz kaldı. Esad, Doǧu Guta’da kimyasal silah kullandığında büyük gürültü koparanlar, nedense söz konusu Kürtler olunca seslerini bile çıkarmadılar.

Pençe-Kaplan adı altında beş aydır Irak Kürdistan Bölgesi’nde bir harekât düzenliyor. Bölgeden gelen haberlere göre son günlerde kimyasal silah kullanıldıǧına yönelik ciddi belirtiler, görüntüler ve iddialar var. Köylerde ve gerilla alanlarında zehirli ve kimyasal gazlar kullanıldıǧı hem PKK hem de sivil halk tarafından kamuoyu ile paylaşıldı. Uluslararası kurumlara olayın incelenmesi için çağrılar yapıldı. Ancak bu konuda bir tepki verilmiş değil.

Kimyasal silahların kullanımının yasaklanması ve savaş suçu olarak görülmesi kararını BM’ye üye ülkeler aldı. BM’nin ilgili kurumları iddialara yönelik bir heyet oluşturarak olayı incelemesi gerekirken sessiz kalmaları bu suçların işlenmesini teşvik edeceği gibi ortak da etmektedir. Oysa ortada çok ciddi bir durum var; ancak insanlık sessiz. Kimyasal silahların kullanılmasına karşı tavır sahibi olmalık insanlığın gereğidir.

Savaşta sınır aşımı; kimyasal silah! yazısı ilk önce Gazete Karınca üzerinde ortaya çıktı.

]]>
https://gazetekarinca.com/savasta-sinir-asimi-kimyasal-silah/feed/ 0
Gare öncesi ve Gare sonrası https://gazetekarinca.com/gare-oncesi-ve-gare-sonrasi/ https://gazetekarinca.com/gare-oncesi-ve-gare-sonrasi/#respond Fri, 19 Feb 2021 08:35:33 +0000 https://gazetekarinca.com/?p=184320 Ercan Sezgin MHP lideri Devlet Bahçeli, bu haftaki grup toplantısında, “Bundan sonra hiçbir şey eskisi gibi olmayacak, hiç kimse şablon ve bildik ezberlerin arkasına saklanamayacaktır” diyerek herkese tehditler savurdu. Bahçeli ve Erdoğan’ın uygulayacağı politikaların Gare öncesi veya sonrası yoktur. Hepsi aynıdır, değişmezdir. Yapabilecekleri ne varsa yapmışlar. Bundan ötesi yoktur. Ama AKP-MHP için Bahçeli’nin bu sözü […]

Gare öncesi ve Gare sonrası yazısı ilk önce Gazete Karınca üzerinde ortaya çıktı.

]]>

Ercan Sezgin


MHP lideri Devlet Bahçeli, bu haftaki grup toplantısında, “Bundan sonra hiçbir şey eskisi gibi olmayacak, hiç kimse şablon ve bildik ezberlerin arkasına saklanamayacaktır” diyerek herkese tehditler savurdu. Bahçeli ve Erdoğan’ın uygulayacağı politikaların Gare öncesi veya sonrası yoktur. Hepsi aynıdır, değişmezdir. Yapabilecekleri ne varsa yapmışlar. Bundan ötesi yoktur. Ama AKP-MHP için Bahçeli’nin bu sözü geçerlidir. Onlar için hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Ne iç politika ne dış politika Gare sonrası eskisi gibi olmayacak. Gare’nin sonuçları şimdiden dengeleri değiştirmeye başladı.

Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın geçen ay Bağdat ve Erbil’de yaptığı görüşmeler sonrası “Yakında sahada sonuçları görülecek” demesi, ziyaretlerde operasyona ilişkin kimi bilgilendirmelerin yapıldığını gösteriyor. Yani Gare operasyonu hem Irak hükümetinin, hem Irak Kürdistan yönetiminin, hem de ABD’nin bilgisi dahilinde yapılmış. Bilgilendirmeler yapılmazsa bu operasyon teknik olarak gerçekleştirilemezdi. Zaten ABD Dışişleri Bakanlığı sözcüsü de “Bilgimiz dahilinde yapıldı” dedi.

Akar’ın Irak temasları sonrası hükümete yakın medyanın Şengal’e müdahaleyi gündemleştirmesi tamamen hedef saptırmaydı. Önce Gare’de askeri bir zafer planı vardı, sonradan Şengal’e yöneleceklerdi. Ancak Gare tüm hesapları alt üst etti. Şayet operasyon başarıyla sonuçlansaydı iç kamuoyunun yanı sıra Irak ve Irak Kürdistan yönetimindeki muhalif sesler susturulacak, herkes hizaya çekilecek, bu psikolojik havayla diğer bölgelere peş peşe operasyonlar yapılacaktı. Ama işler planlandığı gibi gitmeyince dengeler değişti.

Gare operasyonunun ikinci günü, Haşdi Şabi’ye bağlı İran yanlısı Şiiler Şengal’e 10 bin kişilik bir güç gönderdi. Bu da Gare’den sonra yaşanabilecek olası gelişmeler karşısında tedbir alınması adımıydı. Gare operasyonunun başarısız olmasından sonra bu güçlerden peş peşe Türkiye’yi tehdit eden açıklamalar geldi. Bu gelişmeler karşısında Irak Başbakanı Mustafa el-Kazımi sessiz kalırken, Haşdi Şabi’nin İran’a yakın kesimi Bedir Tugayları Komutanı Hadi Amiri, TSK’nin başta Başika olmak üzere ele geçirdiği tüm yerlerden çekilmesini istedi. Amiri’nin ardından Esayip Ehli Hak sorumlusu Xeys El Xazali daha sert bir açıklama yaparak, “Türk işgaline cevap vereceklerini” söyledi. Birkaç gündür Bağdat’taki Türk Büyükelçiliği önünde de askeri operasyonlar protesto ediliyor. Kısacası Gare sonrası Irak’taki Türk varlığına karşı sesler daha gür çıkmaya başladı.

Gare operasyonunun hemen ertesinde Erbil merkezine 8 füze atıldı. Her ne kadar İran bu olayla ilgileri olmadığını duyursa da tüm oklar İran’a yakın Şii grupları gösteriyor. Erbil’e fırlatılan füzeler de Irak ve Kürdistan bölgesindeki güç dengeleri, ittifaklar ve güncel gelişmelerle alakalıdır. Gare’den sonra Türkiye’nin Federe Kürdistan üzerindeki hegemonyası ve politik ipoteği sarsıldı.

Federe Kürdistanlı siyasi güçler daha değişik arayışlara gidecek gibi gözüküyor. Federe Kürdistan’daki siyasi güçlerin son gelişmeleri iyi kavraması gerekiyor. Bir yandan Türkiye’nin her geçen gün artan toprak gaspı, diğer yandan İran füzeleri arasındaki denge politikası Federe Kürdistan’ın statüsünü ayaklar altına alıyor. Atılacak tek adım ulusal birlik politikasına yönelmek. Aksi taktirde tehlikeli sonuçlar ortaya çıkabilir.

Gare’de TSK’nin tekniğe dayalı üstünlüğünün yıkılması, siyasi güçlerin dışında Federe Kürdistan halkı üzerinde ciddi etki yarattı. Halk kahvehanelerde, sokaklarda, pazar yerlerinde Gare’yi konuşuyor, TSK’nin kalıcı olarak konumlanmayı planlarken, hızla geri çekilmesini tartışıyor.

Tüm hesaplar boşa çıkınca bu sefer iç siyasette HDP’yi günah keçisi göstererek tüm muhalefeti arkasına almaya çalıştı. Normal koşullarda ciddi bir muhalefet olsaydı hükümet düşerdi. Ama Türkiye’de iktidar muhalefetten besleniyor. Her ne kadar muhalefetten ciddi tepkiler gelmese de bu sefer AKP-MHP’nin arkasında sıraya dizilmedi kimse. Bu da AKP-MHP’yi daha fazla çıldırttı. Evet AKP-MHP eskiyi tekrarladı, ama hiçbir şey eskisi gibi olmadı. Önümüzdeki aylarda eskiden eser bile kalmayacak. Çöken iktidar dibe vuracak.

Gare öncesi ve Gare sonrası yazısı ilk önce Gazete Karınca üzerinde ortaya çıktı.

]]>
https://gazetekarinca.com/gare-oncesi-ve-gare-sonrasi/feed/ 0
Biden’ı bekleyen büyük sınav: İran https://gazetekarinca.com/bideni-bekleyen-buyuk-sinav-iran/ https://gazetekarinca.com/bideni-bekleyen-buyuk-sinav-iran/#respond Thu, 21 Jan 2021 12:55:27 +0000 https://gazetekarinca.com/?p=184273 Ercan Sezgin ABD’deki yönetim değişikliğinin netleştiği Başkanlık seçimlerinin ardından iç ve dış politikada birçok değişikliğin olacağı yazılıp çizildi. Trump’ın bıraktığı tahribatı onarmak için önünde epey dosya bulunan Biden’ın İran konusunda nasıl bir tutum sergileyeceği ise muallak. Biden’ın seçimi kazanması ardından, geçiş sürecinde İran’a müdahale senaryoları gündemden hiç düşmedi. Kaldı ki Trump yönetimi, seçimi kaybettikten sonra […]

Biden’ı bekleyen büyük sınav: İran yazısı ilk önce Gazete Karınca üzerinde ortaya çıktı.

]]>

Ercan Sezgin


ABD’deki yönetim değişikliğinin netleştiği Başkanlık seçimlerinin ardından iç ve dış politikada birçok değişikliğin olacağı yazılıp çizildi. Trump’ın bıraktığı tahribatı onarmak için önünde epey dosya bulunan Biden’ın İran konusunda nasıl bir tutum sergileyeceği ise muallak. Biden’ın seçimi kazanması ardından, geçiş sürecinde İran’a müdahale senaryoları gündemden hiç düşmedi. Kaldı ki Trump yönetimi, seçimi kaybettikten sonra da İran ile gerilimi tırmandırdı.

Buna karşılık Kudüs Gücü Komutanı Kasım Süleymani’nin ölüm yıldönümünde, Irak’taki ABD askerlerine dönük saldırılar dikkat çekti. Saldırıların artmasının ardından İran yönetimi, saldırıların “provokasyon” olduğunu, arkasında İsrail’in bulunduğunu ileri sürdü. Çünkü İran yönetimi, Trump gidinceye kadar saldırıları durdurma, İran’a müdahale zemini oluşturabilecek tavır ve tutumlardan kaçınma kararı almıştı. Bunu da kamuoyuyla paylaşmıştı. Buna rağmen Irak’ta ABD askerlerine yönelik saldırıların artması, Trump’ın gitmeden önce ABD’yi İran’la savaşa sürükleme niyetinde olduğu tartışmalarını beraberinde getirdi.

Dün resmen Beyaz Saray’daki koltuğuna oturan Biden yönetiminin İran politikasının ne olacağı merakla izlenecek. Müdahale mi edecek, yoksa müzakerenin yollarını mı arayacak belli değil. Bu  sorunun cevabı Ortadoğu’daki birçok dengeyi yeniden şekillendirecek.

Ortadoğu toplumsal, siyasal sorunlar yumağı haline gelmişken İran devleti de bu sorunlar yumağının tam ortasında yer alıyor. Türkiye’nin Kürt politikası, Arap-İsrail yakınlaşması, Sünni-Şii mezhep çelişkisi, İran’ın küresel güçlerle yaşadığı çelişkiler, ayrıca jeopolitik konumu nedeniyle tüm sorunların düğümlendiği yer konumundadır. Bu düğüm kesilir mi çözülür mü bilinmez.

İran’ın köklü bir devlet geleneği olmakla birlikte 1979’da İran İslam Cumhuriyeti’nin kurulmasından sonra Şii mezhebini merkeze almış, temel politika haline gelen yayılmacılık da Humeyni tarafından belirlenmişti. İran Anayasasının 12. maddesine göre İran’ın resmi dini İslam, mezhebi de Şii’dir. Bu maddenin değiştirilmesi teklif bile edilemez. Yani İran tam bir mezhep devleti ve bunu da inkar etmiyor. Bu mezhebi büyütmek, yaygınlaştırmak, hakim kılmak, devletleştirmek temel politika olarak belirlenmiştir. Ancak yeni rejimin ilk yıllarında Irak’la girdiği ve 8 yıl süren savaş ile ABD’nin 90’ların başında Irak’a müdahalesi bu yayılma çabalarını engellemiştir.

İran Şii mezhebini yaymaya 2000’lerden sonra başlamıştır. Irak’ta Saddam’ın devrilmesi ve 2011’de Ortadoğu’da ‘Arap Baharı’ adı altında başlayan halk ayaklanmalarıyla birlikte, birçok Arap yönetimin devrilmesi, İran’ın Şii yayılmacı politikasına büyük alan açmıştır. Ortadoğu temel yayılma alanı olmakla birlikte Afrika’nın birçok ülkesine de el atılmıştır.

İran’ın dört temel ayak üzerine oturttuğu politikasında ilkin Şii milis grupları oluşturuluyor. Lübnan’da Hizbullah, Irak’ta Haşdi Şabi, Yemen’de Husiler en bilinenleri. Ayrıca Suriye, Afganistan ve Pakistan’da da hatırı sayılır güçte milis örgütlenmeleri var. Bu milis örgütlenmesi İran’ın Kudüs Gücü Komutanlığı’na bağlı. Bu komutanlık da doğrudan dini lider Ayetullah Ali Hamaney’e bağlıdır. Kasım Süleymani’yi bu kadar popüler yapan da bu politikayı Ortadoğu’da başarılı şekilde uygulamasıydı. Ayrıca İranlı olmayan Şiilerden kurulu Birleşik Şii Özgürlük Ordusu’nu kurma gibi girişimlerde bulunmaktaydı.

Yayılmacılığın ikinci ayağı Uluslararası Ehlibeyt Kongresi’dir. Bu kongre ile Şiileri dünyanın her yerindeki örgütleme hedefi vardır. 90 ülkede temsilcilikleri bulunan bu kongrenin yayılma aracı da Tahran’da kurulan ve dünyanın bir çok yerine yayılan El Mustafa Üniversitesi’dir. Bu üniversiteden mezun olanlar Şii ideolojisini dünyanın her yerine yaygınlaştırmakla sorumludurlar. Ayrıca yüzlerce TV, gazete, yayınevi, cami, vakıf, kültür merkezleri ve yardım kuruluşları ile Şiilerin bulunduğu her alana girmeyi başarmıştır. Temel yayılma alanları Irak, Suriye, Lübnan, Yemen, Afganistan, Pakistan, Hindistan, Tacikistan, Nijerya, Liberya ve irili ufaklı Şiilerin bulunduğu pek çok ülke.

Kısacası ABD’nin Ortadoğu’ya müdahalesi ile birlikte şer eksenine alınan İran, 3. Dünya Savaşı’nın yarattığı kaostan yayılarak çıkmıştır. ABD Trump yönetimi ile ilk etapta bu yayılmanın önüne geçmek istemişti. Önce Obama döneminde İran’la imzalanan nükleer anlaşmayı iptal etmiş, ardından Suriye, Irak, Lübnan ve daha bir çok yerde İran etkinliğini kırmak için adımlar atmıştı. Kudüs Gücü Komutanı Kasım Süleymani’yi vurarak bu yayılmanın askeri ve diplomatik ayağını kesmek istemiştir. Ayrıca ekonomik ambargo ile İran’ı daraltmak ve içe dönmesini sağlamak istemiştir. Bunu başarabilseydi son aşama askeri müdahale olurdu.

Türkiye’nin Kuzey ve Doğu Suriye Yönetimi’ne dönük saldırılarına alan açma ve Federe Kürdistan Bölgesi’nde etkinliğini arttırmasına göz yumma da bu politikanın devamıdır.

İşte tüm bu tablo karşısında Biden’ın İran politikası merakla izlenecek. Haliyle İran’a olan yaklaşımı Türkiye ile ilişkilere, Kürt politikasına, Irak sorununa yansıyacaktır. Şimdilik müzakere yöntemi esas alınacak izlenimi veriliyor. Ancak tek başına müzakere yönteminin İran sorununu çözmesi mümkün değil. Görülen o ki hem müzakere hem müdahale politikası belli bir denge içinde birlikte yürütülecek.

Biden’ı bekleyen büyük sınav: İran yazısı ilk önce Gazete Karınca üzerinde ortaya çıktı.

]]>
https://gazetekarinca.com/bideni-bekleyen-buyuk-sinav-iran/feed/ 0