Erdal Doğan
Günlerdir süren Ukrayna’nın Rus işgaliyle kentlerin bombalanması, insanların ölümü ve göç dalgaları devam ediyor. Başlarda en büyük yanılsama bir kısım yaptırımlarla Putin/Rusyasının bu savaşı hemen durduracağına dair dezenformatörlerin ortalığı bulandırmasıydı. Durmayacağını çok iyi bilen devletler ise tam aksine savaşın sürdürülmesi için Ukrayna’ya parti parti silah sevkiyatına “yardım başlığı” altında yapmaya başladılar. Tüm bunlar olup biterken Ukrayna halkı büyük bir göç dalgasıyla yurdunu evini terk etmeye devam ediyor.
Rusya’da ise binlerce kişi gözaltı ve tutuklamayı göze alarak savaşın durdurulması için meydanlara çıkmaya devam ediyor.
Sahnenin arkasındaki gerçek savaş piyasası aktörlerinin avuçlarının ovuşturuluş sesi ta en arka sıralarından duyulacak kadar gürültülü. Nasıl duyulmasın ki, yıllardır kârlarına kâr katacak böylesi bir fırsatın gelmesini bekliyorlardı.
Savaş, Rusya ve Ukrayna halkını, coğrafyasını telafi edilmez biçimde yakıp geçerken öte yandan dünya halklarını da gün geçtikçe hem ekonomik hem de sosyal ve moral değerlerini yok edip duruyor.
Tüm bunlar olup biterken bu noktada 2014’ten beri hazırlanan bu işgal ve savaşın analizini yapmak bana artık zul geliyor. ABD ve Batı’nın dünyaya demokrasi götürmesi zırvalığını dinlemek gibi, NATO’nun sanki savunmasız halklara çıkar gözetmeksizin silahlı bir fedai örgütü gibi sunulması gibi aynı şekilde Putin ve ortakları oligarkların sanki sosyalizm misyonu taşıyormuşçasına halkına ve sınır komşusu halklara barışı ve güvenliği sağladığı gibi yine aynı şekilde Zelenskiy ve hükümetinin Ukrayna halkı için birer kahramanmışçasına sunulması gibi… İşte en kahredici yan bu işgal ve savaşın sürdürülmesinde bu tür amigoluk görevlerini yapanları engelleyememek. Çünkü bu savaş tamtamcıları savaş ve savaşanlardan kahraman çıkarmak için habire uğraşıp dururlar.
Halbuki gerçek kahramanlar amalardan arınarak işgal ve savaşa karşı duran halklardır. Ancak tek onlar savaşın aktörlerinin rollerini altüst edip savaşı durdurabilirler. İşte onlar hem savaşan ülkelerin halkları hem de savaşı geri planda birincil ve ikincil rolle organize edip sürdüren NATO üyesi devletlerin halklarıdır. Ancak bu halkların ısrarlı barış çığlıkları, yürekleri, akılları, ölüme, militarizme, koltuğa ve paraya tapan politikacıları, oligarkları ve finans kapitalistleri frenleyip durdurabilirler.
İyonyalı Ozan Homeros, İlyada ve Odessa ile savaşın yıkıcılığını ve lanetini 3200 yıl öncesinden yazmış, yüzyıllarca siyasetin, tarihin, felsefenin, edebiyatın konusu olmuştu. Buna rağmen savaşın vahşeti son bulmadığı gibi Dünyanın erdemi giderek daha yoksullaşarak sefil bir çağa evrildi.
Unutulmamalı ki, çıkar gruplarının aygıtı devletler başka ülkelere demokrasi ve barış götürmez! Devletler ne zamanki vergilerini aldığı halktan esaslı talepler geldiğinde halkının ve diğer dünya halklarının yardımına koşarlar.
Yalana gerek yok halklar kardeş değildir ama aynı iktidar gruplarına karşı aynı kaderde ortaktırlar. Birbirlerine destek verdikleri sürece tabi.
Tekrar olacak ama savaşı izleyen, savaşta ısrar eden, müzekkere yapıyorum perdesi altında savaşı sürdüren, tırmandıran binbir türlü barondan kahraman çıkmaz. İlla bir kahraman aranacaksa az önce söylediğim gibi onlar her türlü hesabı bir yana bırakıp amasız, fakatsız işgal ve savaşa karşı duran aynı kaderde buluşan halklardır.
Ve, ve halkların demokrasi ve barış manivelasını elinde tutan 8 Mart Dünya Kadın Emekçiler Günü kutlu olsun.