Silivri Cezaevi’nde işkence sonucu yaşamını yitirdiği duyurulan Ferhan Yılmaz’ın ailesi konuştu: “Gözlerinin altından kan akıyordu, kan gelmesin diye burun deliği pamuklarla tıkatılmıştı. Boğazında ise izler vardı.”
Silivri 5 No’lu L Tipi Kapalı Cezaevi’nde 60 gardiyanın baskı ve işkencesinin ardından bir tutuklu yaşamını yitirdi, bir tutuklu ise yoğun bakımda yaşam savaşı veriyor.
Ferhan Yılmaz’ın cenazesini Silivri Devlet Hastanesi’nden alan aile, cenazeyi dün akşam saatlerinde Batman’ın Kanîrewa (Örmegözü) köyünde toprağa verdi. Ön otopsi raporunu almak isteyen aileye yetkililer, “6 ay sonra ancak verilir” cevabı verdi.
Silivri Cezaevi’nde yaşananlara dair yetkililerden bilgi ve otopsi raporu alamayan aile, cenazede görülen işkence izlerinden dolayı çocuklarının katledildiğini belirtiyor. Ferhan Yılmaz’ın ağabeyi Hikmet Yılmaz, kardeşinin ölümünden önce ve sonrasında yaşananlara ilişkin Mezopotamya Ajansı’na (MA) konuştu.
‘Gizlemeye çalışıyorlar’
Ön otopsi raporunun kendilerine verilmemesine tepki gösteren Yılmaz, cinayetin gizlenmeye çalışıldığını ifade etti. Kardeşinin tahliyesine 2 gün kala işkence edilerek öldürüldüğünü kaydeden Yılmaz, “Cezaevi önünde onu karşılayacağımız gün cenazesini aldık” dedi.
Cezaevi idaresinin Ferhan Yılmaz’ın kalp krizi geçirdiği bilgisini verdiklerini dile getiren Yılmaz, şöyle devam etti:
Haberi alır almaz aileden birkaç kişi, uçakla İstanbul’a gittik. Gittiğimizde kardeşimi Silivri Devlet Hastanesi’ne kaldırmışlardı. Cezaevini tekrar aradık. Kalp krizi geçirdiğine inanmadığımızı söyledik. 2 kişi yaşamını yitirdi. İkisi de aynı anda mı kalp krizi geçirdi. Bu kez bize, ‘hap alıp, isyan ettiler’ dedi. Çelişkili bilgiler verdiler. Cezaevinde ağır kesici almak için bile revire gardiyanlarla gidiliyor, imza atılıyor, daha sonra ağrı kesici veriliyor. Bunca sıkı denetime rağmen nasıl oluyor da hap alıp, isyan ediyor? Tahliyesine 2 gün kalan bir tutuklu neden isyan çıkarsın? Verdikleri çelişkili bilgiler olayın cinayet olduğunun bir kanıtı.
‘Ne olduysa içeride oldu’
Yılmaz, hastanede doktorun kendisine aktardığı dikkat çeken bilgileri de şu şekilde paylaştı: “Doktor bana, ‘Kardeşine ne olduysa içeride oldu. Hastaneye getirilirken ölmüştü. İç organları patlamıştı, kalp krizi geçirmemişti.’” Kardeşinin cenazesini yıkadığını ve gördüğü karşısında dehşete düştüğünü ifade eden Yılmaz, şunları belirtti:
Gözlerinin altından kan akıyordu, kan gelmesin diye burun deliği pamuklarla tıkatılmıştı. Boğazında ise izler vardı. 1980’lerde Diyarbakır Cezaevi’nde yaşatılanların aynısı Silivri Cezaevi’nde yaşatılmış. İşkence, baskı ve zulüm en sonunda katliam yaşanmış. Kardeşim işkenceyle öldürülmüş. Burada kimin sorumluluğu varsa hukuk önünde hesap vermeli. Cezaevi idaresi hakkında suç duyurusunda bulunacağız. Olayın üstünden 3 gün geçmesine rağmen Adalet Bakanı hala bir açıklama yapmadı.
Cezaevinde yaşananlara ilişkin Halkların Demokratik Partisi (HDP) ve Cumhuriyet Halk Partisi’nden (CHP) milletvekillerinin kendilerine ulaştığını ve olaya ilişkin bilgi altığını aktaran Yılmaz, “Arayan vekiller, ‘Bizi de cezaevine almıyorlar’ dedi. Milletvekillerinin dahi alınmadığı bir cezaevinde gerçeğin üstü örtülmeye çalışılıyor” diye konuştu.
HABER MERKEZİ