Şimdi KESK’le olma zamanı

Şimdi KESK’le olma zamanı

Sami Evren*

18-19 Aralıkta KESK bir kez daha haklı tepkisini ortaya koymak için dört ilde alanlara çıkıyor. Sendikalar emekçilerin taleplerini örgütlü gücüyle ifade ederse bir anlamı olur. KESK bunu yapmaya çalışıyor. Geçtiğimiz hafta DİSK sokaklardaydı.

Türkiye’de sendikaların siyasi iktidarlar tarafından etkisiz hale getirmek istenmesinin nedeni emek eksenli toplumsal bir mücadelenin ortaya çıkmasını engellemektir. Bu nedenle de kendi denetimlerinde olan sendikaları büyütmek için her türlü oyunu sahneye koyarlar. Adı sendika olan çok üyeli sendikalar bugünlerde görevlerini ‘’layıkıyla’’ yerine getiriyorlar.

Asgari ücretin Erdoğan tarafından açıklandığı toplantıda, Türk İş temsilcisinin kenarda oturmasının görüntü açısında bir anlamı var. Bu fotoğraf Türk İş için saray rejimine sıkı bir bağlılık ifadesidir. Sarayın muktediri ise bir hak verilirse ben veririm mesajı veriyor. Daha öncede kamuda bu yıl yapılan toplu sözleşme görüşmelerinde yoksulluğa tereddütsüz evet diyen MEMUR SEN politik olarak saraya bağlılığını imza altına almıştı.

Biat etmeyen sendikalar zorunlu olarak sokaklarda olmak durumundalar. Biat eden sendikaların geniş emekçi kesimler üzerindeki etkisinin her geçen gün kaybolduğu, bu günlerde pankartlarla sokaklarda olmak hak arama mücadelesinin en önemli yoludur.

Ekonomik krizin etkisi önümüzdeki dönemde yeni kitlesel yoksullar üretmeye adaydır. İşsizlik ve yoksullaşma hızlı bir şekilde yaygınlaşacak. Ücretli çalışanların alım gücü kaybı fazla zamana yayılmadan hızlı gerçekleşecek. Piyasaların insafına terk edilmiş bir ekonomik program bir bütün olarak halkın yaşam biçimini olumsuz etkilememsi mümkün değildir. Kaldı ki, AKP iktidarının ekonomiyi öngörüsüz ve belirsiz bir yola sokması kaçınılmaz olarak piyasaların üretmeden, Dolar ve Türk parası arasındaki açının büyümesi, para üzerinde oynanan oyunun dolar lehine değişim hızı bir avuç şirketin iştahını iyice kabartmıştır. Bu yağmalama ortamından en fazla etkilenecek olan ise sonuçta halktır.

Ortada kapitalist sistemin rutin sömürüsünden çok daha farklı bir durum var. Bu kaos ortamından çıkılması erken bir seçimi zorunlu kılıyor. Ancak siyasi iktidar yeniden iktidarı garantilemek için muhaliflerini etkisiz hale getirmek, oluşan birliktelikleri dağıtmak istemektedir.

Emekçi eylemleri muhalefetin bir arada durmasını güçlendirir. Otoriter rejimin halk üzerindeki psikolojik şiddetinin bertaraf edilmesini sağlar. Kitlelere güven gelir ve itiraz edenleri çoğaltır. Siyasi iktidarın gündemini bozar emekçilerin taleplerini gündeme taşır.

Sokakta olmak ve eylemler örgütlemek bürokratik sendikal ilişkileri zayıflatır. Emek hareketinin yenilenmesini, hak arama mücadelesinde yeni çözümler üretmesi fırsatını yaratır. Birlik ve dayanışmanın önemini açığa çıkartır. Bütün emek bileşenlerinin örgütlü olmasını bilince çıkartmamızı sağlar.

Mitingler milyonlarca işsizin, güvencesizin, göçmen işçinin, kent yoksullarının, açlık sınırının altında sabit gelire sahip olan emeklilerin, üretimde devre dışı bırakılan köylülerin, küçük esnafın velhasıl halkın ne yapması gerektirdiğinin yolunu açar.

Rengârenk hazırlanan pankartların arkasında yürümek, nefesimiz tükenene kadar sloganlar atmak, yaşam mücadelemizde anlamsızlaşan döngülerimizi yok eder. Karamsarlıklarımızı zayıflatır, yaşam dair sevinci çoğaltır, hayata dair umutlarımız büyütür.

Bir yürüyüş eylemek, gösteri yapmak, biz halkız, emekçiyiz buradayız demek, her yerden ses vermek insanlık için paha biçilmez öneme sahiptir.

Şimdi eylemleri çoğaltma zamanı, şimdi harekete geçme zamanı…


* 2.ve 4. dönem KESK Genel Başkanı