Bugün, 1 Aralık Dünya HIV/AIDS Günü. Bu yılki bildirinin başlığı HIV’e karşı eşitlik. Dünya AIDS gününün uluslararası teması ise “eşitenlenmek”. 2022 ortak bildirisinin tamamını paylaşıyoruz.
Birleşmiş Milletler Ortak AIDS Programı’nın (UNAIDS) belirlediği ve henüz yaklaşılamayan, 2030’a dek AIDS’i tamamen sonlandırma hedefine sadece sekiz yıl kala, pek çok alanda olduğu gibi HIV ile mücadelede de ağır hasarlar bırakan bir pandeminin hemen arkasından, yeni bir 1 Aralık Dünya AIDS Günü’nü daha deneyimliyoruz.
Kırk yılı aşkın süredir hayatımızda olan HIV ve AIDS, bazı ülke ve bölgelerde tamamen kontrol altına alınmış olsa da, Türkiye’de ve Türkiye’nin içinde bulunduğu bölgede yayılmaya devam ederken, beraberinde yeni eşitsizliklere de sebep oluyor. Bu eşitsizliğin ve HIV ile küresel mücadelede kullanılan kaynakların azalmasının, dünya genelinde milyonlarca insanı riske attığı başta UNAIDS olmak üzere pek çok kurumun raporuna yansımakta. HIV ile mücadelede yeni teknolojilere herkesin eşit erişimi bir yana dursun, teste, tedaviye, Temas Öncesi Profilaksiye (TÖP, PrEP) ve hatta prezervatif gibi en temel araçlara erişimdeki eşitsizlikler Türkiye’de de hala devam ediyor.
Bu eşitsizliklerden Dünya genelinde en çok kadınlar orantısız bir şiddette etkilenirken, eşcinsel erkekler, erkeklerle seks yapan erkekler, trans bireyler, seks işçileri ve mahkûmlar dahil olmak üzere, kilit gruplardaki bireylerin yalnızca üçte biri düzenli olarak önleme araçlarına erişim sağlayabiliyor. Tüm bu faktörler, aynı zamanda yoğun ayrımcılık ve damgalamaya maruz kalan bu bireylerin hayatlarını daha da zorlaştırıyor ve uluslararası toplumu ortak HIV hedeflerinden uzaklaştırıyor.
Hâlbuki gelişmeler oldukça umut verici ve “sıfır yeni bulaş” ile “sıfır ayrımcılık” hedeflerinin gerçekçi olduğunu bize güçlü bir şekilde müjdeliyorlar. Günde sadece tek tablete kadar düşen etkili günlük HIV ilaç tedavisi (ART), etkin bir bulaş önleyici olarak TÖP-PrEP, vücutlarındaki virüs tamamen baskılanan bireylerin cinsel partnerlerine HIV bulaştırma riskinin sıfır olduğunu bilimsel olarak kanıtlayan ve ayrımcılıkların da bitmesini gerektiren Belirlenemeyen eşittir Bulaştırmayan⁴ gibi gelişmelere ek olarak, tedavide günlük haplar yerine uzun süreli enjeksiyon formları yaygınlaşırken, kesin tedavi çalışmalarından da umut verici haberler geliyor.
Fakat HIV ile mücadelede herkes için eşitliği sağlamadan ve günün ihtiyaçlarını, çağa uygun politikaların desteklediği yöntemler kullanarak gidermeden, sıfır yeni bulaş hedefine küresel düzeyde ulaşılamayacağı açık! Çünkü insanların ayıplanma ve dışlanma korkusu olmadan HIV hakkında konuşabildikleri bir dünya inşa etmek, hepimizin ortak sorumluluğudur. Belki bu hedeflere tek başlarına ulaşan ülkeler olabilir ancak COVID-19 pandemisi gösterdi ki, küresel bir sorunu dünyanın her yerinde çözmeden, o sorunu çözdüğümüzü söyleyemiyoruz. İşte tam da bu yüzden hepimizin ortak sorunu olan HIV ile mücadelede Türkiye’nin de üzerine düşen şeyler var. Ülkemizde HIV’e karşı politik ilgisizliğin, kamu yönetimi, bilim ve sivil toplumun senkronize olamamalarının ve eşitsizlikleri giderecek yaklaşımlar geliştirememiş olmalarının olumsuz sonuçlarını, yeni olgu sayılarına bakınca net biçimde görüyoruz.
Fakat Türkiye HIV sivil toplumu olarak umutsuz değiliz. Ülkemize, insanımıza ve mücadele potansiyelimize güveniyoruz. Eşitliği önceleyen hak temelli yaklaşımlarla taçlandırıldığında içten bir politik ilgi ve ortak çözüm iradesinin, HIV konusunda toplumun tamamını etkileyen politik, ekonomik, sosyal eşitsizlikleri kalıcı olarak sonlandıracağından eminiz. Biz Türkiye HIV sivil toplumu olarak bu inancı yineliyor ve ülkemizde HIV salgınını durdurmak için tüm paydaşlarla birlikte çalışma irademizi tekrarlıyoruz.
Hep birlikte çalışırsak eşitsizlikleri de, HIV salgınını da bitirebilir ve hem bölgemize hem de dünyaya örnek olacak bir başarı hikâyesi yazabiliriz.
Yeter ki isteyelim!