Amazon şirketinde çalışırken sendikalaştığı için işten çıkarılan ve direnişi örgütleyen Mehtap Tütün, “Biraz da direncimin, sesimin bu kadar çok çıkmasının nedeni o sessiz kadınlara bir ışık, güç olmak. Belki onlar da Mehtap’ı görür yönetimin karşısına çıkar ve ‘sen kimsin, haddini bil’ demeyi bilir” ifadelerini kullandı.
25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslar arası Mücadele Günü’ne sayılı günler kaldı.
Erkek ve devlet şiddeti gün be gün artarken, kadınların şiddetin tüm biçimlerine karşı verdiği mücadele de devam ediyor.
Şiddete maruz bırakılan kadınlar neler yaşıyor? Nasıl bir mücadele yürütüyor? Şiddetin ekonomik boyutu kadınlara nasıl yansıyor?
Bu soruların yanıtını mücadelesiyle veren kadınlardan biri de Mehtap Tütün.
43 yaşında olan Tütün, 3 çocuğuyla birlikte hayatı tek başına omuzlayan kadınlardan birisi.
Ev temizliğinden okul servisi hostesliğine, market kasiyerliğinden bulaşıkçılığa kadar birçok işte çalışmış bir kadın.
Tütün, ABD merkezli e-ticaret ve teknoloji şirketi Amazon’un Gebze’de bulunan Ceva Lojistik’te sendikalaştıkları için işten atıldı.
İşten atıldıktan sonra uzun zaman Amazon önünde gerçekleşen eylemlerin örgütleyiciliğini üstlendi.
Zor şartlar altında çalıştıklarını dile getiren Tütün, “Adeta bir mahkum gibi iş yerine girip çıkıyorduk” dedi ve Amazon’daki çalışma şartlarını şöyle anlattı:
X-Ray cihazları vardı birkaç defa onlardan geçmek zorunda kalıyorduk. 15 dakika kadar kısa molalarımız vardı. Bazen de hırsız muamelesi görüyorduk, ayakkabılarımıza kadar çıkartılıyordu. Sürekli gözlem altında çalışmak zorunda kalıyorduk. Çalışırken verimli çalışamıyorduk çünkü sürekli bir tehditle karşı karşıyaydık. Mesai başlangıçlarında yapılan toplantılarda uyarılarda bulunurlardı. Sayı yapmamız için vaatlerde bulunurlardı ama bu vaatleri hiçbir zaman gerçekleştirmediler. Mola alanına çıktığımızda gözetleme kuleleri eşliğinde sadece gökyüzünü gördüğümüz bir ortamda olurduk. Otoban kenarında, ulaşımın çok zor olduğu bir yerde tam bir cezaevini kurmuşlar.
‘Birlik olalım, güçlü olalım’
Tütün’ün yolu pandemi sürecinde işsiz kaldığında Amazon ile kesişti.
“Başlarken 8 saatlik çalışma sistemi, molalar ve servis var bu güzelliklerle başladım” diyen Tütün, fakat işe başladıktan sonra bu durumun tersine döndüğünü söyledi.
Bir şeylerin değişmesi gerektiğine inanıyorsun. Çevredeki yakın arkadaşlara, orada çalışan işçilere bu konuda yönlendirmelerde bulunmak istiyor insan. “Birlik olalım, güçlü olalım. Onlara güçlü olduğumuzu gösterelim, bu bizim hakkımız” diye paylaşımda bulunmak istiyor insan. Asgari ücretin biraz üstünde maaş alıyorduk ve ağır şartlar altında çalışıyorduk. Bunları görünce sendikal anlamda bir mücadele vermek istedim ben. Ve sendikal süreç böyle başladı. Ama çok büyük sıkıntılar yaşadık.
Sendika bizim yasal hakkımız ama biz bunu gizlice yapmak zorunda kaldık. Çünkü yakalanırsak, sendikal örgütlenme yaptığımız söylenirse işten atılacağımızı biliyorduk. Zaten yasal hakkımı kullanmam en büyük sıkıntı. Gerçek bir köle sistemi. ‘Sen benim kölemsin, ben ne dersem onu yapacaksın, haksızlığa da uğrarsan susacaksın’ tavrı vardı. Ben susmadım ve işten çıkarıldım.
‘Kadınlar bedensel güç gerektiren işlerde çalıştırılıyorlar’
Amazon’da kadın ya da erkek fark etmeksizin aynı işi yaptıklarını dile getiren Tütün, kadınların bedensel güç gerektiren işlerde çalıştıklarını bunun da kadınlar için zorlayıcı olduğunu dile getirdi.
Mesela kampanya süreçlerinde 24’lü cam şişe sodalardan üçlü dörtlü paketler sürekli kaldırılıp indiriliyor. Paketleme bölümü sadece kadınlardan oluşuyor ve bu paketleri indir kaldır işini gün boyu kadınlar yapmak zorunda kalıyor. Erkeklerin beden gücü kadınlardan fazla olmasına rağmen sadece kadınlar bunu yapmak zorunda kalıyor. Yani kadınlar beden gücüne kıyasla daha fazla çalışıyorlardı.
Tütün, sürekli izleniyor olmanın çok rahatsız edici olduğunu vurguladı.
Hamile kadınlar X-Ray cihazlarından geçmek zorunda. İstememelerine rağmen zorla geçiriliyorlar. Muayyen günlerini çok ağır geçiren kadınlar var. Ağır kaldırmamaları gerekiyor ama yapmak zorundalar.
‘Para kazanmak zorundayken bir de eril zihniyetle uğraşmak zorundasın’
Evlere temizliğe giderek çalışma hayatına başladığını dile getiren Tütün, “Okul servisi hostesliği, kasiyerlik birçok işte çalıştım. Emeğimle çalışıp evimi çocuklarımı geçindirdim” dedi.
Kadınların çalışma hayatında karşılaştığı zorlukları sorduğumuz Tütün’ün yanıtı şöyle oldu:
Hakkım olan parayı iki kere alamadığım işyerleri oldu. Bu hem erkek zihniyetiyle hem patron zihniyetiyle alakalı bir durum. İkisi birlikte birleşince mağdur oluyorsun.
Mesela yine Amazon’da çalışırken bir toplantıda erkek bir arkadaşımız yaptığı bir şey yüzünden tehdit edildi. Ben toplantı sonrası bunu yaptığının yanlış olduğunu söylemek için odasına gittim. O esnada o yönetimin hem rütbesi hem erkek oluşuyla diklenişini, bağırmasını, beni küçümsemeye çalışmasını, pasivize etmesi aklıma gelince karşımdakinin bir yönetim, patron daha bir erkek olduğunu görüyorum. Bu sıkıntılara karşı gelebilmek için de maalesef erkek rolüne bürünmek zorunda kalıyorsun. Bunu bir dönem ben de yaptım. Zamanla aşıyorsun ama bu zihniyeti.
‘Değersiz kılınmaya alışmış olsak da artık bu kalıptan çıkmalıyız’
Ben bir kadın olarak çalışıp, evimi geçindirip dimdik durabileceğimi gördüm. Ben bir insanım ve bir kadınım, değerliyim. Bir kadın olarak hem çocuk bakıyorum, ev geçindiriyorum, evi idare ediyorum. Kadın çok güçlü bir canlı. Sendikal örgütlenme sürecinde de bunu gördüm, kadın çok daha güçlü ve cesur. Kadının sesi çok daha gür çıkıyor, daha önde gidebiliyor.
‘Türkiye gerçeği’
Tütün, evli olduğu erkekten boşanan bir kadın olarak da ayakta durmaya çalıştığını dile getirdi.
Bununla birlikte bir de eril zihniyetle uğraşmak zorundasın. Türkiye gerçeği bu. Maalesef erkek rolüne bürünmek zorunda kalıyorsun. Bunu ben de yaptım. Hatta çalıştığım yerde boşanmış olduğumu bir dönem gizledim.
Tütün kadınları her türlü şiddet karşısında ses çıkarmaya davet etti ve sözlerini şöyle sonlandırdı:
Değersiz kılınmaya alışmışmış olsak da artık bu kalıptan çıkmamız gerek. Zorluklardan kurtulmak için direnmemiz lazım. Kendini ifade edemeyen, haksızlığa tahammül edemeyen o kadar çok kadın var ki ama susuyorlar. Susmasınlar, seslerini çıkarsınlar. Ben evet hakkımı arıyor ve istiyorum ama biraz da direncimin, sesimin bu kadar çok çıkmasının nedeni o sessiz kadınlara bir ışık, güç olmak. Belki onlar da Mehtap’ı görür o da içindekileri döker, yönetimin karşısına çıkar ve ‘sen kimsin, haddini bil’ demeyi bilir. Desinler, susmasınlar.