Üsküdar Üniversitesi Kurucu Mütevelli Heyeti üyesi, Cumhurbaşkanı Başdanışmanı ve Cumhurbaşkanlığı bünyesindeki Güvenlik Politikaları Kurulu üyesi emekli general Adnan Tanrıverdi’nin adı son haftalarda yeniden ülke gündeminde. Ana muhalefet partisi genel başkanının seçim güvenliğini ortadan kaldırmaya yönelik hazırlıklar içinde olduğu anlamına gelen açıklamalarını bizzat binasının bahçe kapısının önünde kurmaylarıyla birlikte yaptığı SADAT, Tanrıverdi’nin başkanlığında kurulan ve İstanbul Valiliği’nin Haziran 2012 yılında düzenlediği ‘Özel Güvenlik Belgesi’ sahibi bir ticari kuruluş. Muhalefetin konunun üzerine gitmesinin ardından, bizzat Cumhurbaşkanı “SADAT ve yöneticileriyle hiçbir alakam yok” açıklaması yapmak zorunda kaldı. Bununla birlikte, kamuoyuna açık belgeler bunu doğrulamadı.
AKP hükümetleri döneminde bilebildiğimiz kadarıyla, ilk defa 30 Temmuz 2016’da gerçekleşmiş, 8 Haziran 2017’de bir gazeteye haber olabilmiş cinayet olayı ile birlikte, “Türkiye’de bu dönemin iktidarı tarafından kurulmuş PARAMİLİTER YAPI var mı?” sorusu yeniden gündeme geldi. Bu haberle, sivil- katılımcıları- siyaset kanadı halâ açıklanmamış olan,15 Temmuz şaibeli asker kalkışması da o gece Emniyet Genel Müdürlüğü envanterindeki bazı silahların sivillere dağıtıldığı haberi de yeniden gündeme gelmişti. Çünkü katil zanlısı(sivil MM)ifadesinde: “… bu tabancaları 15 Temmuz gecesi, Ankara Emniyet Müdürlüğü’nün önünde dağıtmışlardı. Ben de oradan almıştım” diyor.
Olayın duyulması üzerine, Ankara Valiliği 9 Haziran 2017 tarihinde, yazılı bir açıklama yaparak, 15 Temmuz gecesi herhangi bir kayıt tutulmadan silah ve mühimmat dağıtımı yapıldığını kabul ederken, kayıt tutulmadan yapılan dağıtımın sivillere yapıldığını kabul etmedi. Bununla birlikte, dağıtımın tahmin edilebilir miktarı bile dudak uçuklatan cinsten. Açıklamada:“… İl Emniyet Müdürlüğü’nün silah depolarının kapılarının kırılarak uzun namlulu silahların ve mühimmatının personele dağıtılması talimatı verilmiştir. … yazılı olarak zimmet kaydı tutulmaksızın silah-mühimmat dağıtımı yapılmıştır. Emniyet Müdürlüğü’nün deposunda bulunan silahlara ilave olarak Emniyet Genel Müdürlüğü’nden kamyon ile getirilen silah ve mühimmatta aynı yöntem ile dağıtılmıştır” ifadeleri yer aldı.
Bu olaylardan yaklaşık bir hafta sonra, Düzce AKP İl Gençlik Kolları Yönetim Kurulu üyesinin(sivil MA), ülkemizde sivillere satışı olmayan, kısa namlulu otomatik (katil zanlısınınki ile aynı olan, MP5 makinalı tabanca) bir silah elinde haliyle fotoğrafını “Vur de vuralım, öl de ölelim. Reis meydanlar boş değil, emrin yeter” notuyla sosyal medyada paylaştı. Ardından olay gazetelere de yansıyınca, bilinen, ancak bir hafta on güne kadar sonra çok konuşulmayan bu konu yeniden gündeme taşınmış oldu. Yetmedi!
Haziran’ın üçüncü haftasında bu sefer, Cumhurbaşkanlığı resmi Twitter hesabında yer alan ve AKP Genel Başkanı Recep Erdoğan tarafından, 22 Haziran 2017’de çiftçilerle birlikte olduğu iftar yemeğinde “Savunma alanında, her şeyimizi kendimiz yapmadan bize huzurlu bir uyku yok” açıklamasından bir gün sonra, Cumhurbaşkanlığı Arşiv Müdürü Muhammet Safi’nin, 23 Haziran 2017 tarihinde: “Her eve bir otomatik tüfek ve 1000 mermi projesi şart” paylaşımını yaptığını öğrenmiştik. Bitmedi!
Hemen ertesi gün, 24 Haziran 2017 tarihinde yayımlanan 30106 sayılı Resmi Gazete’de konuyla ilgili bir düzenleme dikkatimizi çekti. İçişleri Bakanlığı’nın toplam üç maddeden oluşan “Özel Güvenlik Hizmetlerine Dair Kanun’un Uygulanmasına İlişkin Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik” yürürlüğe girdi. Bu düzenleme ile “Görevin niteliği uzun namlulu silah bulundurmayı ve taşımayı gerektiriyorsa, valiliklerce Genel Kurmay Başkanlığı’nın bu konudaki görüşü alınarak, uzun namlulu silahın niteliği ve sayısı Komisyon tarafından tayin edilir” düzenlemesinin bulunduğu Yönetmeliğin 26. maddesi, “Görevin niteliği uzun namlulu silah bulundurmayı ve taşımayı gerektiriyorsa, uzun namlulu silahın niteliği ve sayısı komisyonun kararı ve valinin onayı ile tayin edilir” biçiminde değiştirildi.
Artık, özel güvenlik şirketleri Genel Kurmay Başkanlığı’nın görüşü alınmadan komisyon kararı ve valilik onayı ile uzun namlulu silah kullanabilecek. Böylece, uzun namlulu silahlara hem ulaşma hem de kullanma ülke genelinde standart bir süreç yerine, 81 ilin her birinde farklı gerekçelerle sağlanabilecek.
AKP’li yıllarda “Halkın Özel Harekatı, Ak Gençlik Ocakları, Özel Harekat Derneği ve SADAT”tan sonra, Mayıs 2022’nin son günlerinde İzmir’de polis aramasında bir kişide ruhsatsız silah ile birlikte, üzerinde Cumhurbaşkanlığı forsunun bulunduğu “Türkiye Devlet Fedaileri Temsilci Tanıtım Kartı” çıktığı basın yoluyla kamuoyu ile paylaşıldı. Bu zamana kadar tanık olduğumuz durum; konunun genellikle basında yer aldıkça gündem olabilmesi ve kısa bir süre sonra da unutuluyor olması. Genellikle fikri takip dışında kalması. Oysa, konu oldukça yaşamsal.
İktidar krizinin de yaşanmakta olduğu, erken seçimin sıklıkla konuşulduğu, toplumsal buhran içindeki Türkiye’de Mayıs 2022’de yeniden güncellenen “Türkiye’de bu dönemin iktidarı tarafından kurulmuş PARAMİLİTER YAPI var mı?” sorusunun kesin yanıtı alınmadan gündemden düşmesine asla müsaade edilmemelidir. Çünkü, biliniyor olmakla birlikte, yinelemekte yarar görüyoruz: Milis, gerektiğinde kısa sürede savaşa sürülebilen, sınırlı askeri eğitim görmüş silahlı sivillerden oluşturulmuş askeri güç, örgütlenmedir. Paramiliter(yarı askeri) güç ise, söz konusu milislerin devlet tarafından desteklenerek oluşturulmuş yapı olarak tanımlanmaktadır.
Bu yapıların varlığının araştırılması ve eğer varsa en kısa sürede, toplumsal muhalefet de gündemine ön sırada yerleştirerek, lağvedilmeleri sağlanmalıdır. Aksi halde kendileri ortaya çıktıkları gün iş işten geçmiş olacak. Dileriz işler bu aşamaya gelmeden gerekenler yapılabilir.