Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın cemevleri ile ilgili açıklamasına tepki gösteren Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı Genel Başkanı Ercan Geçmez, “Aleviliğe vurulmuş bir darbe. Cemevlerini devletleştirmeye çalışıyorlar” dedi.
Geçtiğimiz günlerde Kadıköy Şahkulu Sultan Dergahı’nda toplu açılış törenine katılan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kültür ve Turizm Bakanlığı bünyesinde “Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı” kurulacağını duyurmuştu. Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı Genel Başkanı Ercan Geçmez, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamalarını Gazete Karınca’ya değerlendirdi.
‘Aleviliğe vurulmuş bir darbe’
Cumhurbaşkanın, Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı kurulacağını duyurmasını “Aleviliğe vurulmuş bir darbe” olarak tanımlayan Ercan Geçmez, ”Alevi örgütleri yıllardır Diyanet İşleri Başkanlığı’nın kaldırılmasını veya sivilleştirilmesini talep ediyor. Bu isteğin tam tersini yaparak cemevlerini devletleştirmeye çalışıyor. ‘Bunu istediniz, o zaman sizin dininizi de devletleştireceğim’ noktasında bir karar ”dedi.
İki hafta önce Alevi Dernekleri’nin “Bizim sorunumuz inancımızdan değil, eşit yurttaşlıktan, başka bir şey istemiyoruz” söylemlerinin cumhurbaşkanının elini kolaylaştırdığını vurgulayan Geçmez, sözlerini şöyle sürdürdü:
2009 yılında yapmış olduğu açılıma da ters bir şey yaptı. Orada daha demokrat maddeler vardı ama onların da hepsini reddetti. Kendi çalışmalarını reddetti. Bu Türkiye için üzüntü verici bir şey. Türkiye gittikçe antidemokratik bir yönetime sahip oluyor ve buna çoğunluğun ses çıkarmaması kötü bir şey. Bu Türkiye’ye barış getirmez. Birilerinin Türkiye’yi daha fazla sömürmesine, din üzerin daha rahat yönetebilmesine imkan sağlar, daha rahat talan edilmesini sağlar.
‘Diyanetin lüks hayatını meşrulaştırılmaya çalışıyor’
Son süreçte Erdoğan’ın, Alevilere dair yaptıklarını hatırlatan Geçmez, şunları ifade etti:
Cumhurbaşkanı bir taraftan Alevilere, Ali’siz Alevilik diyor diğer taraftan Ali’nin resmini indiriyor, ondan rahatsız oluyor. Cemevlerine kimlerin saldırdıkları bir türlü ortaya çıkmıyor, Alevi evleri işaretleniyor kimin yaptığı ortaya çıkmıyor. Yaramaz birkaç çocuk hikayesinden öteye geçilemiyor. Öte taraftan Suriye ile ilgili mezhepçi dili ortadayken birden Suriye ile iyi geçinmeye kalkıyor, tekrar görüşmeler yapacağını dile getiriyor. Diğer taraftan cemevlerini ziyaret ediyor, Hacı Bektaş Veli’deki anma etkinliklerinin tarihlerine alternatif etkinlikler düzenliyor, Alevi dedelerini hızlı bir şekilde Kerbela’ya götürüyor, Alevi gençlerine kamp yapıyor. Bin beş yüz küsür cemevini ziyaret edip masa sandalye işlerini hallediyor. Kendi dinini yaşamaya çalışan liberal kesime ‘Bakın biz Alevilere de hizmet ediyoruz’ imajı vermeye çalışıyor. Çünkü bununla birlikte devasa bir şekilde Türkiye’nin bütçesini yutan diyaneti meşrulaştırmaya çalışıyor. Alevileri oraya monte etmeye çalışıyor ve kullanmaya çalışıyor. Diyanetin o koca lüks hayatını üç beş cemevine bir şeyler dağıtarak meşrulaştırmaya çalışıyor.
‘Alevilerin talepleri karşılanmıyor’
Alevi yurttaşların taleplerinin çok net olduğunu vurgulayan Ercan Geçmez şunları kaydetti:
Alevi örgütlerinin yıllardır dile getirdikleri talepler vardı. Bunların hiçbirisi karşılanmadı. Cemevleri ibadethanedir mesela bunu asla görmek istemiyorlar. Çünkü bir eşitsizlik olduğunun farkındalar. Bunu kabul ettiklerinde kendilerine oy veren tabanın da onlarla çatışacaklarını çok iyi biliyorlar ve bunu çok kurnazca yapıyorlar. Bir kültür evi, insan altı bir şey olarak görüyorlar cemevlerini, Alevi inancını. İnsan altı bir yaklaşımla yaklaşıyorlar ve bir lütuf olarak sunuyorlar. Bakın biz özgürlükçüyüz, demokratız sözleriyle Alevilere açıkça darbe yaptılar. Biz sizin cemevlerinize el koyuyoruz dediler. Başınıza bir müdür atıyoruz bu da Alevi oğlu Alevi olacak denildi. Sanki Alevilerin derdinin oraya bir müdür atanması ve müdürün de Alevi olmasıymış gibi bir söylem geliştirdi.
‘Dedelere maaş vermek Aleviliğin inkarı’
Alevi örgütlerin yıllardır zorunlu din dersinin kaldırılmasına dair taleplerinin görmezden gelindiğini belirten Geçmez şöyle devam etti:
Alevi dedelerine maaş verilmesi, Aleviliğe ağır bir darbe. Alevi inancı içinde dedelerin maaş alması inancını inkar ederek oraya gitmesidir. Çünkü bir hat üzerine kurulu bir inançtır Alevilik. İnancın sahipleri o hakkı ve hakkullah ilkelerini karşılıklı olarak meydana getirdiler. Kurulacak başkanlık vasıtasıyla dedelere eğitim çalışmaları yapılacak. Cemevlerini birer küçük cami haline getirmeye çalışacaklar. Yok etmeye, tek bir hizaya getirmeye çalışacaklar. Burası asimilasyon. Alevilik çeşitliliği içinde barındıran bir inanç. Cemevleri; cem, nikah, cenaze, bağlama kursu her şeyi içinde barındırıyor. Bizim için büyük bir fonksiyonu var ama onlar sadece kendi inançlarının ibadethanesi gibi düşünüyorlar. Israrla cemevlerini de camilere dönüştürmeye çalışıyorlar. Yarın diyanet işleri de işin içine girecek çünkü eğitim diyanet işleri başkanlığına tabi. Oysa Aleviler diyaneti baştan reddediyor.
Aleviler yüzleşme bekliyor
Cumhurbaşkanın açıklamalarının kendisi için bir hayal kırıklığı olmadığını söyleyen Geçmez, “Bu bildiğimiz klasik devlet tarzı bir şey. Bu defa daha kabadayıca bir meydan okumaya çalıştı, devletleştirmeye çalıştı. Alevilerin mücadelesi zorlaştı mı hayır! Tam tersi daha da mücadele etmek için bir araya gelmelerini sağladı. Alevileri bir araya toplayabildi mi hayır! Kendince oluşturduğu birkaç Alevi örgütü ve rüşvet olarak dağıttığı cemevlerinin logolarını kullanarak bir açılım yapmaya çalıştı” dedi.
Alevilerin, cumhurbaşkanından çok net istekleri olduğunu vurgulayan Ercan Geçmez sözlerini şöyle sürdürdü:
Cemevleri ibadethane olarak kabul ediliyor mu edilmiyor mu? Konuşmasının başında zaten cemevlerini ibadethane olarak kabul etmediğini belirtti. Bunu kabul etmedikten sonra isterse altından cemevi yapsın Aleviler için bir şey ifade etmez. Alevilerin isteği çok netti. Cemevinin elektirik, su, doğalgaz gibi talepleri olmadı. Bunlar için belediyeler yardımcı oluyor, Alevi yurtaşlar destek oluyor, Alevi örgütleri destek oluyor. Aleviler, ‘Cemevlerini ibadethane olarak kabul ediyor musun, zorunlu din derslerini kaldırıyor musun, bir yüzleşme gerçekleştirebiliyor musun?’ diye soruyor.
Her sene Almanya’ya gidip Solingen’de yakılan Türk vatandaşlarının müze yapılan evi önünde bunun bir ‘insanlık suçu, asimilasyon’ olduğunu bağıra bağıra konuşulabiliyorsan ve bu evi Alman Devleti müze haline getirdiyse o zaman gideceksin bu da bir insanlık suçudur deyip Madımak’ı da müze haline getireceksin. Aleviler bu yüzleşmeleri bekliyor.