Altılı Masa ve gündemdeki gelişmelere dair konuşan eski AİHM Yargıcı Rıza Türmen, “Seçimi kaybetmeye hazır bir iktidar var” dedi, ancak Altılı Masa’nın bugüne kadar Türkiye’yi yönetebileceğine dair bir izlenim yaratmadığını söyledi. Diğer yandan HDP’yi dışlayarak yeni demokratik Türkiye’nin kurulamayacağını vurguladı.
Türkiye tarihi henüz netleşmeyen ancak yakın zamanda gerçekleşecek olan bir seçime doğru ilerliyor. Bu süreçte yeni ittifaklar kurulurken, seçim hamleleri de planlanıyor.
Seçime doğru ilerlediğimiz bu günlerde biz de Gazete Karınca olarak eski AİHM Yargıcı Rıza Türmen ile Altılı Masa’yı, attığı adımları, HDP’ye yönelik tutumunu ve AKP’nin hamlelerini konuştuk.
“Seçimi kaybetmeye hazır bir iktidar var” diyen Türmen, “Halkın iktidara olan güveni ve umudu son derece zayıflamış durumda. Ancak buna karşılık muhalefete güven var mı? Muhalefet güven ve umut veriyor mu halka? Bence burada da bir problem var. Altılı Masa bugüne kadar Türkiye’yi yönetebileceğine dair herhangi bir izlenim yaratmadı” değerlendirmesinde bulundu.
‘Seçimi kaybetmeye hazır bir iktidar var’
“Türkiye ekonomik kriz içerisinde, büyük bir kitlesel yoksullaşma var” diyerek sözlerine başlayan Türmen, şöyle devam etti:
İktidar bloğu, yani AKP ve MHP bu yüzden çok büyük bir oy kaybına uğradı. Giderek otoriterleşen, demokrasiden uzaklaşan bir iktidar var. Tüm bunları üst üste koyunca seçimi kaybetmeye hazır bir iktidar var diyebiliriz. Halkın iktidara olan güveni ve umudu son derece zayıflamış durumda. Ancak buna karşılık muhalefete güven var mı? Muhalefet güven ve umut veriyor mu halka? Bence burada da bir problem var.
Macaristan ve Brezilya seçimlerini örnek gösteren Türmen, “Brezilya’da halka umut veren, güven veren muhalefet kazanırken, Macaristan’da ise Türkiye’deki gibi 6’lı ittifak yapan muhalefete karşı yine iktidar kazandı, çünkü muhalefet güven ve umut vermedi halka. 6’lı ittifak yapan muhalefetin iç çekişmeleri, gerginlikleri ve birlikte hareket edememesi bu yenilgiye yol açtı” dedi.
Bu seçimlerden bir ders çıkarmanın gerekli olduğunu belirten Türmen, “Halka güven ve umut vermek için Altılı Masa’nın birlikte hareket etmesi lazım. Öte yandan kriz içerisinde olan Türkiye’de bütüncül bir ekonomik ve demokratik planla halkın karşısına çıkmalı. Bu iki koşulda hala yerine getirilmedi. Bundan sonra yerine getirilmesini umut ediyoruz” ifadelerini kullandı.
‘Kader seçimi’
Önümüzdeki seçimin Türkiye için kader seçimi olduğunun altını çizen Türmen, “Türkiye’deki rejimi tekrar demokratik rejime dönüştürme bakımından; yani demokratik olmayan otoriter bir iktidardan kurtulmak bakımından kader seçimidir. Bunu başaramazsak Türkiye uzun vadede çok karanlık bir döneme girecek. Bu yüzden Türkiye’nin kaderini belirleyecek bir projenin ortaya konması lazım. Seçim kazanılsa bile ‘nasıl bir Türkiye istiyoruz?’ sorusuna cevap verilebilmesi lazım. Altılı Masa’nın bu ikisini birlikte yapması lazım” şeklinde konuştu.
Seçime doğru gittiğimiz bu günlerde Altılı Masa’nın ekonomi ve demokrasi adına attığı adımların yetersiz olduğunu vurgulayan Türmen, şunları söyledi:
Altılı Masa bugüne kadar Türkiye’yi yönetebileceklerine dair herhangi bir izlenim yaratmadı. Seçimlere yönelik ortak bir proje de ortaya koyamadılar. Oysa içinde bulunduğumuz bu dönemde, Türkiye’nin kaderini belirleyecek olan bu seçimde muhalefetin büyük bir sorumluluğu var. Bu sorumluluk onları parti kaygılarının ötesine geçerek ortak bir proje etrafında birleşmelerine yol açması lazım. Bu sorumluluk çok ağır çünkü.
‘Sorumluluk muhalefette’
“Muhalefet kaybederse ve şu anki iktidar seçimleri kazanırsa bunun sorumluluğu muhalefete ait olacaktır, bedeli muhalefete kesilecektir” diyen Türmen, “Yani iktidar çok iyi olduğu için iktidarda kalmaya devam etmeyecek, muhalefet çok kötü olduğu için iktidarda kalmaya devam edecek” diye ekledi.
‘Top hala Erdoğan’ın sahasında’
AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, ‘adayınızı açıklayın’ baskısı nedeniyle Altılı Masa’nın da siyasetinin bu yönde ilerlediğini kaydeden Türmen, şu değerlendirmede bulundu:
Altılı Masa Erdoğan’ın çizdiği sınırlar içerisinde siyaset yapıyor. Bu çok büyük bir problem. Top hala Erdoğan’ın sahasında ve oyun da burada oynanıyor. Altılı Masa’nın Erdoğan’ın zihinsel alanından çıkarak siyaset yapmalı. Bu yönde Altılı Masa’nın herkesi içine alacağı başka bir ‘biz’ yaratması, bir uzlaşı sağlaması lazım. Bunu yapabilecek en iyi yöntem sadece parlamenter demokrasi değil, parlamenter demokrasiyi katılımcı bir demokrasi ile tamamlamak olacaktır. Bunu yapabilirse Altılı Masa Türkiye’nin önü açılacaktır.
‘Adaydan önce bir program ortaya koymaları gerek’
HDP’nin cumhurbaşkanı aday havuzunda isminin geçtiğine yönelik çıkan haberlere dair de konuşan Türmen, “Henüz böyle bir talep ve görüşme olmadı” bilgisini verdi.
Cumhurbaşkanı adayından önce Altılı Masa’nın ülkeye dair bir program ortaya koyması gerektiğini vurgulayan Türmen, “Bu programın yapılması Altılı Masa’nın adayının kim olacağından çok daha önemli. Önce bunu yapabilmeleri lazım. Sonrasında da bu programa göre zaten aday belirlenir” dedi.
‘Altılı Masa’nın bu sesi duyması lazım’
Altılı Masa dışında yer alan Emek ve Özgürlük İttifakı ile Sosyalist Güç Birliği’nin nasıl bir ülke istediklerine dair programlarının olduğunu ifade eden Türmen, “Ne yazık ki bu program Altılı Masa’da yok ve bu çok büyük bir eksiklik. Burada belki sivil topluma, demokratik güçlere çok büyük bir sorumluluk düşüyor. Onlar Altılı Masa’ya bir baskı uygulayıp Altılı Masa’nın yönünü buraya doğru çevirmesini sağlayabilir” ifadelerini kullandı.
Emek ve Özgürlük İttifakı ve Sosyalist Güç Birliği’ni çok değerli gördüğünü de söyleyen Türmen, şöyle devam etti:
Bu ittifaklar halka projelerini anlatmalı. Türkiye’de ifade özgürlüğü olmadığı için halk ancak iktidarın bilmesini istediği kadar şey biliyor. Bu yüzden bu ittifaklar projelerini mitinglerle, toplantılarla daha güçlü şekilde anlatmalılar. Çünkü ezilenlerin seslerinin duyulması lazım Türkiye’de. Altılı Masa’nın da bu sesi duyması lazım, sadece esnaf ziyaretleriyle olmuyor. İşçiler var, emekçiler var. Bugün Türkiye’de siyaseti ezilen bu kesimlerle yapmak zorundasınız. Ezilenlerin sesini duyurmanız lazım. Altılı Masa’nın bu gerçeği görmesi lazım.
‘HDP’yi dışlayarak yeni demokratik Türkiye’yi kuramazsınız’
Yeni bir Türkiye kurarken mutlaka HDP’nin de içinde yer alması gerektiğini ifade eden Türmen, “Kürt hareketini ve HDP’yi dışlayarak yeni demokratik Türkiye’yi kuramazsınız. Demokratik bir Türkiye’yi gerçekten istiyorsanız eğer, mutlaka HDP’nin yeni Türkiye’nin inşasında rol oynaması gerekir” dedi.
AKP’nin HDP ziyaretine de değinen Türmen, şunları söyledi:
Türkiye’nin içinde bulunduğu zorlu koşullarda ortaya bir başörtüsü meselesi çıkarttılar. Bu olmayan sahte ve tamamen suni bir mesele. Olmayan bir sorun üzerinde muhalefet ve iktidar cebelleşiyor. Çok anlamsız ve çok yanlış bir gündem.
Öte yandan ziyaret ise bize şunu gösteriyor: Herkes herkesle görüşebilir ve görüşmesi de gerekir. HDP’yi dışlayarak hiçbir yere varamazsınız. İktidar için gerçekçi bir tutum da değil çünkü Kürt seçmenin oyuna ihtiyacı var. İkincisi demokratik değil. Meclis’te grubu olan bir partiyi dışlamak ve görüşmemek yanlış. Bu zihinsel engeli aşabilmesi lazım siyasi partilerin. Herkes birbiri ile görüşmeli.
‘Kürt meselesi ancak demokrasi ile çözülebilir’
Ziyaretin medyaya ‘Yeni bir çözüm süreci geliyor’ şeklinde yansımasına ise katılmadığını söyleyen Türmen, “İktidarda MHP ortaklığı varken böyle bir ihtimal yok. Siyasi partilerin demokratik bir ortamda istemedikleri partilerle görüşmemeleri demokrasi ile bağdaşmaz. Türkiye’de kurulacak olan demokratik düzen Kürt meselesine de çözüm getirmeli. Barışçıl bir çözüme ihtiyaç var. Bugün bu çok açık. Bu yüzden Kürt meselesi ancak demokrasi ile çözülebilir” değerlendirmesinde bulundu.
İYİ Parti’nin HDP’ye yönelik tutumunu da yorumlayan Türmen, şunları dile getirdi:
6’lı masa bu tutumun üstesinden gelmeli. Kürtlerle ve HDP’lerle ortak bir aday ve ortak bir program üzerinde birleşmeli 6’lı masa. Kürt sorununu nasıl çözecek Altılı Masa? Bunun cevabını ortaya koymalı. HDP dışlanıyorsa Kürt sorununa dair barışçıl bir çözüm arayışından da vazgeçmişsiniz demektir. HDP seçilmiş milletvekillerinden oluşan, Meclis’te grubu bulunan bir siyasi parti. Her devlet oturup bu gibi sorunları oturup barışçıl bir çözüme kavuşturuyor. İngiltere’de, İrlanda’da, Güney Afrika’da, Kolombiya’da bu yapılıyor da neden Türkiye’de yapılamıyor? Bunu anlamak mümkün değil.
‘İktidarın seçim stratejisi belli olmaya başladı’
Son günlerde CHP’li vekillere yönelik artan fezlekelere de değinen Türmen, “Seçime giderken baskıların artacağının en büyük kanıtı” dedi ve ekledi:
Bu doğrultuda nasıl bir seçim süreci yaşayacağımız giderek açığa kavuşuyor. Ekmek Üreticileri Sendikası Başkanı Cihan Kolivar’ı tutukladılar. Bu örnek bile tek başına yeterli aslında. İktidara karşı söylenen her söz suç haline getiriliyor, kriminalize ediliyor, toplum korkutuluyor. Seçim güvenliği dediğimiz adil ve dürüst bir seçim sadece sandıktan çıkan oyların doğru sayılması değildir. Seçim güvenliği için seçime giden süreçte tüm siyasi partilerin seçime eşit olarak girmesi lazım. İfade özgürlüğü yoksa eğer, halk karanlıkta oy veriyor demektir. Halkın bilgisini ne kadar sınırlarsanız değerlendirme alanını da o kadar daraltırsınız. Bugün Türkiye’de geldiğimiz noktada zaten ifade özgürlüğü ortadan kaldırıldı. İktidarın seçim stratejisi belli olmaya başladı; bir yandan ifade özgürlüğü ortadan kaldırıyor bir yandan da baskıları artırıyor.
‘Muhalefet iktidar ile milliyetçilik yarışına girerek onun oyun alanında oynuyor’
İktidarın attığı bu adımları muhalefetin engellemesi gerektiğini kaydeden Türmen, “Bunu yapmak için de iktidarın oyun alanından çıkması lazım. Mesela iktidar milliyetçilik havası yaratıyor Türkiye’de. Muhalefette bunun dışında kalması gerekirken milliyetçilik yarışına giriyor iktidar ile. Böylece iktidarın oyununu oynamış oluyor muhalefet” diye konuştu.
‘AKP iktidarı boyunca Cumhuriyet’in tüm kazanımları ortadan kaldırıldı’
20 yıllık AKP iktidarının Cumhuriyet’in kazanımlarını hedef aldığını belirten Türmen, son olarak şunları söyledi:
Cumhuriyet eğitim alanında, ekonomi alanında, hukuk alanında çok önemli devrimler yaptı. Laiklik, bu cumhuriyetin ve demokrasinin temelidir. Laik olmadan demokrat olamazsınız. Şimdi geldiğimiz noktada bunların hepsi kayboldu. Türkiye’de artık laiklikten söz edemeyiz. Türkiye’de artık eğitim kindar ve dindar nesil yetiştirme amacına yönelmiştir. Bütün bu kazanımlar ortadan kaldırılmıştır. AKP iktidarı boyunca hukuk, eğitim, kültür sanat, bilim gibi her alanda ortalamamız düştü. Bütün bunları bütüncül bir projeyle düzeltmemiz ve seçimlere bu projeyle gitmeliyiz.