Yönetmen Özcan Alper’in ödülünü tutuklanan TTB Başkanı Fincancı’ya ithaf etmesinin ardından ‘politik göndermeleri kınıyoruz’ açıklaması yapan Boğaziçi Film Festivali Komitesi’ne tepkiler yükseliyor.
Boğaziçi Film Festivali Komitesi, ‘Karanlık Gece’ filmiyle en iyi yönetmen ödülünü kazanan Özcan Alper’in, ödülünü tutuklanan Türk Tabipler Birliği (TTB) Başkanı Şebnem Korur Fincancı’ya ithaf etmesini ‘kınadığını’ açıklamıştı.
Festival komitesi, Alper’i hedef alan açıklamasında “Ödül törenimizde ödül kazananların politik göndermeleri ve sloganlarını kınıyor, kültür ve sanat hayatımızın sağlıklı bir zeminde yükselmesi temennisinde bulunuyoruz” ifadelerini kullanmıştı.
SİYAD: Jüri göndermeyeceğiz
Sinema Yazarları Derneği (SİYAD), sosyal medyadan yaptığı paylaşımda, “Boğaziçi Film Festivali’ne önümüzdeki yıllarda SİYAD jürisi görevlendirmeyeceğimizi kamuoyuna duyururuz” diyerek festival yönetimine tepkisini dile getirdi.
Kadıköy Sineması: Ev sahipliği yapmayacağız
Kadıköy Sineması ise ‘festivale önümüzdeki yıllarda ev sahipliği yapmayacağını’ duyurdu.
Festival komitesinin Özcan Alper’i hedef alan açıklamasına gelen tepkilerden bazıları şöyle:
- Irmak Zileli: Bir kurumun nefret söylemi içermeyen bir ödül konuşmasını kınaması, ifade özgürlüğünü engelleyen bir ortam yaratılmasına katkıda bulunur. Sanatsal etkinlikler yapan bir kurumun düşünce özgürlüğüne ipotek koyması kendileri açısından büyük bir talihsizliktir.
- Şenay Aydemir: Bir film festivalinin ödül verdiği yönetmene yönelik linç kampanyasına açıktan destek verdiğini unutmayın. Bu festivalle her türlü paydaşlık bu açıklamaya da destektir çünkü bundan sonra.
- Meral Danış Beştaş: Boğaziçi film festivali #ŞebnemKorurFincancı ile #ÖzcanAlper’in linç edilmesine ev sahipliği yapmıştır. Yapılan, toplumda artan nefreti körüklemektir ve asıl suç olan budur!
- Ezel Akay: Kültür ve sanat siyasetten ayrı düşünülemez! “Kamuoyuna saygılarımla duyurulur!” (Aptal cahil ve dünyadan bihaber olmadığımıza göre!)
Özcan Alper: Umarım bu son olur
Özcan Alper, ödülünü Şebnem Korur Fincancı’ya ithaf ettiği törende şunları söylemişti:
Murat Uyurkulak olmasa yazamazdım bu filmi. Film bir kötülük hikayesi, linç hikayesi. Ama sadece şimdiye bakmaya çalışmadık. Bir yıl önce bir odada aslında oturup bu coğrafyadaki ama tabii ki dünyadaki ama tabi önce bu coğrafyadaki kötülük meselesini anlamaya çalıştık… Nasıl oluyor da böyle bir durumda insanlar böyle bir kötülüğün içinde çoğunluk olabiliyor. Ama maalesef bitmiyor bu kötülükler. Örneğin son birkaç haftadır. Biz gençliğimizde o kurumları çok iyi bilirdik. Çünkü en ufak bir hak mücadelesinde en ufak bir hak arayışında devlet şiddetine maruz kalıyorduk. Belki ben en azına maruz kaldım ama özellikle arkadaşlarımdan biliyorum ve o zaman işkenceye uğrayan arkadaşlarımızla, ya da hak hukuk aradığımızda gittiğimiz birkaç kurum vardı. Bunlardan biri, hiçbir siyasi görüş hiçbir şey ayırmadan, Türkiye gibi bir ülkede, Türkiye İnsan Hakları Vakfı gibi bir vakıf vardı, Türkiye İnsan Hakları Derneği vardı. Ve bu kurumlarda aslında hep barış olsun diyen, asla savaş olsun demeyen bir kadın, Şebnem Korur Fincancı, biliyorsunuz, sadece yine barış dediği dediği için maalesef bir linç kampanyasına maruz kaldı. Umarım son olur. Umarım cezaevinden bir an önce çıkar. Bu ödülü ona ithaf ediyorum.