Brezilya’da, dün yapılan açıklamayla seçimde usulsüzlüğe rastlanmadığı duyuruldu. Brezilya’daki seçimlerinin ardından Türkiye’deki olası seçimlere dair çıkarılacak dersler hakkında konuşan Dr. Karabekir Akkoyunlu: Brezilya’da önemli olan Bolsonaro’yu indirip demokrasiyi uçurumdan kurtarmaktı. Türkiye’de de birincil amaç, Erdoğan’a karşı en kuvvetli muhalefet adayını çıkarıp desteklemek olmalı.
Brezilya’da 30 Ekim’de yapılan devlet başkanlığı seçiminin ikinci turunu yüzde 50,9 oy alan eski Devlet Başkanı Luiz Inacio Lula da Silva kazanmıştı. Bolsonaro ise seçimlerde yüzde 49,1 oy topladı.
İşçi Partisi lideri Lula’nın 1 Ocak 2023’te devlet başkanlığını aşırı sağcı Bolsonaro’dan devralacağı biliniyor.
Başkanlık seçimlerinin ilk turunda daha yüksek oy alan Lula, seçimlerin ikinci turunu beklenenden az bir farkla kazandı.
Bolsonaro destekçileri, Lula da Silva’nın kazandığı başkanlık seçimi sonuçlarını kabul etmeyerek orduya darbe çağrısı yapıyordu. Brezilya Seçim Kurulu, dün (çarşamba) yaptığı açıklamayla seçimde usulsüzlüğe rastlamadığını duyurdu.
‘Brezilya uçurumun kenarından döndü’
Londra’da bulunan School of Oriental and African Studies’de (SOAS) öğretim üyesi olan siyaset bilimci Dr. Karabekir Akkoyunlu ile Brezilya seçimlerini, Latin Amerika’daki solun yükselişini ve Türkiye’ye yansımalarını konuştuk.
2017-2021 yılları arasında Brezilya’da araştırmacı olarak bulunan ve Sao Paulo Üniversitesi’nde misafir akademisyen olarak görev yapan Dr. Akkoyunlu, “Brezilya kıl payı da olsa militarist hatta faşist eğilimli Bolsonaro’yu ikinci defa seçmeyerek tabiri caizse uçurumun kenarından döndü” dedi.
“Seçimleri Bolsonaro kazansaydı Brezilya’da demokratik kurumları aşınırdı. Brezilya toplumsal adalet, Amazon ormanlarının geleceği gibi pek çok kritik konuda felakete sürüklenirdi” diyen Dr. Akkoyunlu, “Lula’nın zaferi, bu aşırı sağ dalganın önüne bir set çekecek, demokratik güçlere nefes aldıracak. Bu açıdan elbette Brezilya için bir umut teşkil ediyor” ifadelerini kullandı.
‘Brezilya’da tehlike bertaraf edilmiş değil’
Seçimlerde Bolsonaro’nun yüksek oy aldığını belirten Dr. Akkoyunlu, şunları vurguladı:
Tehlike bertaraf edilmiş değil. Bolsonaro seçimi kaybetmiş de olsa ‘Bolsonarismo’ seçimlerden güçlenerek çıktı. Kimse Bolsonaro’nun bu kadar yüksek bir oy desteğine ulaşacağını beklemiyordu. Ayrıca Bolsonaro’nun desteklediği adaylar Kongre’de ve eyalet hükümetlerinde kritik başarılar sağladı. Önümüzdeki dönemde Lula’yı aşırı kutuplaşmış bir toplum, sağcı bir Kongre ve çok çetin küresel ekonomik şartlar bekliyor. Fakat Lula son derece karizmatik, aynı zamanda tecrübeli ve pragmatik bir lider. Bunca zorlukla kendisinden daha iyi başa çıkabilecek biri yok Brezilya’da.
‘Yeni sol dalga konusunda ihtiyatlı olmakta fayda var’
Latin Amerika’da solun yükselişine de değinen Dr. Akkoyunlu, şöyle devam etti:
Latin Amerika’da kuvvetli ve örgütlü bir sol gelenek var. Sol adaylar hemen hemen her seçimde iktidara talip olabiliyor. Bu açıdan solun kıtada yeniden yükselişe geçmesi sevindirici olmakla birlikte çok şaşırtıcı değil” dedi. Ayrıca yeni sol dalga konusunda ihtiyatlı olmak gerektiğini kaydeden Dr. Karabekir, “Kıtada son altı seçimin galibi sol oldu, ama son 11 seçimi iktidar karşıtı adaylar kazanmış. Bu ikincisi bence daha anlamlı bir veri. Yani bölgesel ve küresel şartlar o kadar zorlu ki, iktidara tutunmak hem sağ hem sol için zor. Seçmen ise soldan çok iktidar karşıtı bir ruh hali içerisinde.
Brezilya ve Şili örnekleri
Brezilya’da 2018’de İşçi Partisi’ne karşı Bolsonaro’ya oy veren seçmenin hatırı sayılır bir kısmı bu seçimde Bolsonaro’ya karşı Lula’ya oy verdi. Bu seçmenin bir sonraki seçimde solda kalacağının bir garantisi yok. 2000’lerin başında küresel likidite bolluğu ve Çin’in kuvvetli büyümesi ‘pembe dalga’nın yükselişinde önemli rol oynadı. Bugün ise çok daha istikrarsız bir tabloyla karşı karşıyayız. Şili’de büyük umutlarla seçilen Boric hükümetinin anayasa değişikliği referandumunda yaşadığı hezimet, ekonomik şartlarda hızla iyileşmeye gidemeyen sol hükümetlerin ömrünün kısa olacağının sinyalini veriyor.
Türkiye’nin çıkaracağı dersler
Brezilya’daki seçimlerden Türkiye’nin ders çıkaracağı noktalara da değinen Dr. Akkoyunlu, şu yorumda bulundu:
Brezilya gibi büyük ve önemli bir ülkede otoriter bir liderin seçim yoluyla iktidardan düşürülmesi demokrasi adına sevindirici ve ilham verici bir gelişme. Bu açıdan, Brezilya’dan bizi iki ders çıkabilir. Birincisi, beklentileri gerçekçi tutmak ve en acil hedefe odaklanmak. Brezilyalılar bu seçimin bir devrim vaat etmediğinin farkındaydı. Önemli olan Bolsonaro’yu indirip demokrasiyi uçurumdan kurtarmaktı. Brezilyalı dostlarımın deyişiyle, Lula’nın zaferi ‘cennetin kapılarını aralamadı, yalnızca cehennemin kapılarını (şimdilik) kapadı’. Türkiye’de de birincil amaç, Erdoğan’a karşı en kuvvetli muhalefet adayını çıkarıp desteklemek olmalıdır. Önümüzdeki seçim Türkiye’nin tüm sorunlarını çözme seçimi değil. Diğer sorunları çözmenin önündeki en büyük engeli kaldırmanın seçimi.
‘Muhalefet tartışmayı ekonomiye çekmeli ve burada tutmalı’
Brezilya seçimlerinden çıkarılacak ikinci dersin ise ‘muhalefetin tartışmayı mümkün olduğunca ekonomiye çekmesi ve burada tutması gerektiği’ olduğunu belirten Dr. Akkoyunlu, “Lula bunu kısmen başardı. Derinleşen fakirlik ve açlıkla karşı karşıya olan Brezilyalılara, kendi iktidarı altında yaşadıkları iyileşmeleri hatırlattı. Yeniden o günleri vaat etti. Bunu başarabilecek mi göreceğiz, ancak seçim kampanyası açısından kimlik siyasetine ağırlık veren Bolsonaro’ya karşı etkili bir stratejiydi diyebiliriz” şeklinde konuştu.
‘Türkiye otoriterleşme yolunda Brezilya’dan çok daha ileride’
Türkiye’nin şu an ‘tek adam rejimi’nde yönetildiği yorumunu yapan Dr. Akkoyunlu, “Tabii Bolsonaro’nun yalnızca dört sene iktidarda kaldığını unutmamak lazım. Bu süreçte yasama, yargı, medya ve sivil toplumu tekeline almayı başaramadı. Türkiye otoriterleşme yolunda Brezilya’dan çok daha ileride. Tek adam rejimi ile yönetiliyoruz. Dolayısıyla seçim sürecinin bizde çok daha zorlu geçeceğini hatırlamak ve olası demokrasi dışı müdahalelere karşı hazırlıklı olmak lazım” ifadelerini kullandı.