EYT’de yaş sınırı olmadan yapılacak bir düzenlemenin bütçe ve SGK üzerinde ‘ciddi yük’ oluşturacağı belirtilirken, ‘Erdoğan’ın bütçe üzerindeki maliyeti asgariye indirmek için kilit seçim vaadini tıraşlayabileceği’ gündemde. Konuyla ilgili karmaşa sürerken, kulis bilgileri hükümetin EYT’lilerin yüzde 40’ını kapsam dışı bırakacak bir düzenleme üzerinde durduğunu söylüyor.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin’in Emeklilikte Yaşa Takılanlar (EYT) ile ilgili pek çok açıklamasından sonuncusu “En kapsamlı düzenlemeyi yapacağımızdan kimsenin şüphesi olmasın” şeklinde bir muğlaklık oldu.
Bakan Bilgin’in “3 tane kriter var” dediği bu son açıklamasında söz konusu kriterlerin neler olduğunu öğrenmek yine mümkün olmazken, Bilgin’in merakla beklenen sözleri şöyle:
‘EYT ne oluyor?’ diye soruyorlar. EYT, Türkiye’nin önündeki en önemli konulardan birisi. Doğrudan işverenleri ilgilendiriyor. Öyle talepler geliyor ki; şunu öteleyin diyenler oluyor. Teknik problemler var. 99 öncesi işe girenleri kapsıyor. O zaman dijital kayıt sistemleri yok. Bunları organize etmeye çalışıyoruz. Kapsamına ulaştığımız zaman, bu ay sonuna kadar getireceğimizi söylemiştim. İnşallah ocak ayına sarkmaz. En kapsamlı düzenlemeyi yapacağımızdan kimsenin endişesi olmasın. 3 tane kriter var. Bütün verileri elimize alıp gerçekçi çalışma yapmamız lazım. Çalışma bittikten sonra kamuoyuyla paylaşacağım. Asgari ücrette çalışanın yanında duracağız. EYT meselesi aynı kapsayıcılıkta olacak.
İlk EYT açıklaması: 5 bin gün prim süresini dolduran herkesi kapsayacak
Bilgin, EYT düzenlemesiyle ilgili ilk açıklamalarında Eylül 1999 öncesi işe başlayan kadınlar için 20 yıl, erkekler için 25 yıl hizmet süresi şartını yerine getiren ve 5 bin gün prim süresini dolduran herkesin emekliliğe hak kazanacağını söylemiş, “Şu anda yaş şartını kaldırırsak prim gün sayısı ve hizmet süresi tutan yaklaşık 1,5 milyon kişi var” demişti.
Bakan Bilgin’in bu açıklamasına rağmen Haziran 2022 itibariyle 750 bin kişinin bu kapsama girdiği, Aralık 2022 ayı itibarıyla da bu sayının 1 milyon 200 bin civarında hesaplandığı belirtiliyor.
EYT Federasyonu: 3 milyon EYT’li mağdur olacak
EYT Federasyonu Yönetim Kurulu Başkanı Gönül Boran Özüpak, yasanın bu haliyle geçmesi halinde 3 milyon EYT’linin mağdur olacağını söylemiş, işe çırak ve stajyer olarak başlayanlara dikkat çekmişti:
Özellikle bu üç milyon içinde 1.5 milyon çırak ve stajyer olarak işe başlayanlar var. Yani bu kişiler çırak, stajyer olarak işe başladıklarında yaşlılık sigortası kapsamına dahil edilmedikleri için sigortalılık başlangıcı ileri atılmış. Böylece EYT mağduru olmuşlar. Öncelikle bu arkadaşlarımıza stajda geçirdikleri sürenin borçlanma hakkı verilerek sigortalılık süresinin başlangıcı ona göre hesaplanmalıdır.
EYT’lilerin temel talebi
Prim ödeme gün sayısındaki çelişkili ifadelere ve yarattığı karışıklığa işaret eden Özüpak, EYT’lilerin taleplerini ise şöyle özetlemişti:
Bakan Bilgin, yasa kapsamına girecek 1.5 milyon EYT’li için prim ödeme gün süresi olarak hem 5 bini, hem de 5 bin 400 günü telaffuz etti. Bu durum da karışıklık yaratıyor. Bizim temel talebimiz, 4447 sayılı yasanın çıkmadığı dönemdeki emeklilik koşullarının uygulanmasıdır. Çünkü bizler işe başlarken, emeklilikte herhangi bir yaş şartı yoktu, sadece 5 bin prim günü, kadınlarda 20, erkeklerde de 25 yıllık sigortalılık süresi vardı. EYT’lilerin tümüne bu koşullara göre emeklilik hakları sağlanmalıdır.
EYT’liler ve bütçeye getireceği ‘yük’
EYT’lilerle ilgili hükümet cephesinin handikap olarak işaret ettiği bir diğer belirleyici konu da bütçeye getireceği söylenen ‘yük’. Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafında yürütülen çalışmalarda, yaş sınırı olmadan yapılacak bir düzenlemenin bütçe ve SGK üzerinde bir anda ‘ciddi bir yük’ oluşturacağı belirtiliyor.
Yetkililere göre bu ‘yük’ 250 milyar TL’yi aşabilir. Bunun üzerine Meclis’te devam eden bütçe görüşmeleri sonrası Genel Kurula sevk edilmesi planlanan düzenleme için farklı yaş formülleri gündeme geldi. Emeklilikte yaşa takılanların (EYT) yeniden yaşa takılacağına işaret edilirken, EYT’de yaş sınırının kadınlarda 48, erkeklerde 50 olacağı telaffuz edildi.
Uzatılacak yaş sınırıyla birlikte 250 milyar TL olan bütçe yükünü 100 milyar TL’den fazla düşüreceğine işaret edildi.
‘Kilit seçim vaadi tıraşlanabilir’
Bloomberg’in “Erdoğan bütçe üzerindeki maliyeti asgariye indirmek için kilit seçim vaadini tıraşlayabilir” başlıklı haberinde hükümetin şu an EYT’ye hak kazananların sadece yüzde 60’ını kapsayacak bir plan üzerinde durduğu belirtildi.
Ajansa isim vermeden konuşan üst düzey yetkililer, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bütçe üzerinde yol açacağı yük konusundaki endişeler nedeniyle kamu ve özel sektördeki çalışanlara erken emeklilik planını daraltmasının gündemde olduğunu söyledi.
‘EYT meselesi toplumun beklediği şekilde çözülmeyecek’
Eski milletvekili ve gazeteci Barış Yarkadaş ise tv100 yayınında EYT düzenlemesindeki son kulis bilgisini “Ne yazık ki EYT toplumun beklediği şekilde çözülmeyecek. Bilgin de sadece işverenleri dinliyor” diyerek şunları aktardı:
EYT’lilerin bir konfederasyonu var ama onları dinlemiyor. Hem işverenler hem de Hazine ve Maliye Bakanlığı ciddi bir lobi yaparak EYT’de önce erkeklerin 52, kadınların da 50 yaşında emekli olmasına ilişkin bir çalışmaya dönüşüyor bu.
‘1999 öncesi haklarımızı geri istiyoruz’
Gazete Karınca’ya konuşan EYT Federasyonu Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Alper Özüpak ise EYT üzerinden farklı formüller gündeme gelse de EYT kitlesinin siyasete ve siyasetçilere güveninin kalmadığını ve 20 yıldır kendilerini görmezden gelmelerini unutmayacaklarını söyledi.
Artık bir çözüm beklediklerini vurgulayan Özüpak, şöyle devam etti:
İki yıldır sayısız formüller ortaya atıldı ve bizim nabzımız yoklandı ve biz ilk günden beri tek formül üzerinden hareket ettik.
4447 nolu kanunun geriye aleyhte işletmesinin iptali ile bütün mağduriyetlerimiz bitecektir. Biz tek formül olarak 1999 öncesi haklarımızı ve aylık bağlanma oranlarının da iyileştirilerek gasp edilen haklarımızın geri verilmesini bekliyoruz. Yeni formüller yeni mağduriyetleri doğuracaktır, bu nedenle de formülsüz bir çözüm bekleyenleriz.
Bizler, 20 yıldır ekstra katma değer üreten bizler fazla ödenen primler ve almadığımız maaşlarımızla devletimize birer ev bağışladık bu nedenle daha da haklıyız.