DİAYDER üyeleri hakkında açılan davada derneğin başkanı Ekrem Baran hakkında tahliye kararı verildi.
Kürtçe hutbe ve vaaz verdikleri gerekçesiyle Din Alimleri Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği’nin (DİAYDER) 23 üyesinin yargılandığı davanın 8’inci duruşması Çağlayan’da bulunan İstanbul 14’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde yapıldı.
Sivil cuma namazları ve dernek faaliyetlerinin suçlama konusu yapıldığı davanın duruşmasına, tutuksuz yargılanan bazı kişiler ile avukatları katıldı.
Davanın tek tutuklusu olan DİAYDER Başkanı Ekrem Baran ise duruşmaya, Silivri 5 No’lu L Tipi Kapalı Ceazevi’nden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile katıldı. CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu ve partinin İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu’nun da aralarında olduğu çok sayıda kişi duruşmayı izledi.
Duruşmada konuşan Baran, daha önce verdiği beyanları tekrar ettiğini söyledi.
Baran, “Daha önceki celselerde temelsiz iddialara yanıt verdik. Bu davanın siyasi olduğu kanaatindeyiz. Bu açından vicdanımız rahattır. Bu dava ile Kürt meleleri (din alimleri) ve medreseleri hedef gösteriliyor. Adalet hem bu dünyada hem öbür dünyada herkese lazım olacaktır” diye konuştu.
Yaklaşık 2 yıldır tutuklu olduğunu ve cezaevi şartları nedeniyle kronik rahatsızlıklarının ağırlaştığını aktaran Baran, tahliye talebinde bulundu.
‘Gerçeklik için dosyalar birleştirilmeli’
Baran’ın avukatı Fırat Epözdemir, bir önceki celsede İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) çalışanları ile ilgili açılan davanın dosya ile birleştirilmesini talep ettiklerini ancak bu talebin kabul edilmediğini anımsattı.
Dava boyunca İBB ile ilgili sorular sorulduğunu belirten Epözdemir, davaların birleştirilmesi talebini yineleyerek, “Maddi gerçekliğe ulaşmak istiyorsanız dosyaları birleştirmeniz gerekiyor” dedi.
AKP döneminde de yardım yapılmış
DİAYDER’in yardım ettiği belirtilen 650 civarındaki aileden 358 kişiye daha önce AKP döneminde de yardım edildiğini, diğer kişilerin ise “değer ailesi” olarak tanımlandığını ifade eden Epözdemir, yaptıkları araştırmayı paylaştı.
Söz konusu 272 kişiden sadece 26 kişi hakkında daha önce dava veya soruşturma açıldığını ancak bu kişilerin “değer ailesi” olarak lanse edilerek suç üretilmek istendiğini kaydeden Epözdemir, 26 kişiye açılan davanın bir çoğunun da adli suçlamalar olduğunu aktardı. Epözdemir, suçlama konusu yapılan yardımların verildiği isimlerin kaçının “değer ailesi” olup olmadığının araştırılmasını talep etti.
Değer ailesi’nden söz ediliyorsa başından beri bu davanın siyasi bir dava olduğunu hepimizin artık kabul etmesi lazım. Hukuka aykırı bir delili makul bir delil olarak kabul edilip, iletişimin dinlenmesine karar vermek hukuka aykırıdır. Sadece bir kişinin derneğe para gönderdiğini biliyoruz. Başka gönderen var mı? Tespit edebilir misin? Hayır. Müvekkil uzun zamandır tutuklu bulunuyor. Derhal tahliyesini talep ediyorum.
‘Kürtçe kavramlar örgüt kavramı olarak gösterildi’
Avukat Hüseyin Boğatekin de “Kürtçeye karşı bir tavır vardı. Kürtçe kavramlar açıkça örgüt kavramı olarak gösterildi” dedi.
Tutuksuz yargılanan dernek üyesi imamlar ve avukatları ise, adli kontrol şartı uygulamalarının kaldırılmasını isteyerek, beraat talebinde bulundu.
İddia makamı, eksik hususların giderilmesi ve adli kontrol tedbirlerinin devamına karar verilmesini talep etti.
İddia makamı, ayrıca Baran’ın tutuklu bulduğu süreye ve dosyanın geldiği aşamaya işaret ederek, tahliyesini talep etti.
Mahkeme, duruşmaya verdiği aranın ardından, Baran’ın tahliyesine karar verdi. Mahkeme, İBB dosyasının bu dosya ile birleştirilmesi talebi ile “değer ailesinin araştırılması” talebini ise reddetti.