“Bin farklı kişi tarafından okunmuş olan bir kitap, bin farklı kitaptır” der Andrey Tarkovsky.
Kitabın gücüdür belki de bu, farklı insanlarda yarattığı farklı tatlar. Kirazın Tadı gibi.
Biz de günler yeni bir yıla doğru yürürken, edebiyatçılara sözü vererek 2022 yılı içinde okuyup beğendikleri kitaplardan birkaçını bizlerle paylaşmalarını istedik.
Sözü onlara bırakıyoruz…
Aslı Tohumcu
- Selçuk Baran – Toplu Öyküler
- Sevgi Soysal – Tante Rosa, Yürümek
- Adnan Özyalçıner – Panayır-Sur
- Nazlı Eray – Monte Kristo
2022 benim yeniden okuma yılımdı. Selçuk Baran’ın Toplu Öyküleri’ni, Sevgi Soysal’ın Tante Rosa’sı ile Yürümek’ini, Adnan Özyalçıner’in Panayır-Sur’unu sayacağım o yüzden. Bu üç yazarı, kendimi “olgun” olarak tanımlamaya başladığım bir çağda tekrar okumak çok iyi geldi bana. Bu yazarların ve kitaplarının geçmişte bana kattıklarıyla bugün kattıkları arasında öyle farklar var ki! Yazar olarak Türkçenin imkanlarını bir kez daha idrak ettim diyebilirim. Okuyucu olarak kendimi daha az yalnız, daha kalabalık hissettim.
Selçuk Baran’ın hikayelerinden taşan kadınlar ve yalnızlık, Sevgi Soysal’ın ironisi ve hüznü, kadınlığı ve insanlığı önümüze serişi ve daha neler neler… Uzatmayayım, bana hangi kökten filizlendiğimi gösterdi bir kez daha. Özellikle Sevgi Soysal müthiş bir coşku verdi bana; hem okuyucu hem de yazar olarak.
Adnan Özyalçıner ilk ustam olduğu için bile çok kıymetli benim için. Daha çok fırın ekmek yemem gerektiğini hatırlattı bana. Ayrıca Panayır-Sur, bu yıl yaşadığım kişisel kayıplara da merhem oldu.
Nazlı Eray’ın Monte Kristo öyküsünü, bu sene kaç kere tekrar okudum kim bilir. Hiçbir defasında da pişman olmadım.
Abdullah Ataşçı
- Eka Kurniawan – Kaplan Adam, Güzellik Bir Yaradır (Domingo Yay.)
- Murat Uğurlu – Aydınlıkta Saklanıyorum (Everest Yay.)
- Murat Çelik – Kışın Herkes Dürüsttür (Everest Yay.)
- Şeyda Apaydın – Gece Sütü (Arte Yay.)
- Gamze Efe – Yine de Bir Şansımız Olmalı (Everest Yay.)
- Mustafa Orman – Annem Gittiğinden Beri Çiçek Ekmiyoruz Bahçeye (Everest Yay.)
- Devrim Koçak – Nergis Hanım Hakkında Bazı Şeyler (Everest Yay.)
- Francine Prose – Bir Yazar Gibi Okumak: Kitapseverler ve Kitap Yazmak İsteyenler İçin Bir Kılavuz (Kırahhane)
Bu yıl gerek yeni gerekse önceki yıllarda basılan pek çok kitabı okuma fırsatım oldu.
2022, Eka Kurniawan’ı keşfettiğim bir yıl oldu öncelikle. Seda Çıngay Mellor’un çevirdiği Kaplan Adam romanı kurgusu ve anlatımıyla okuru şaşkına çeviriyor. Roman, dünyanın uzak bir köşesindeki Endonezyalıları, hayalî bir coğrafyanın içinde konumlandırarak anlatıyor. Marquez’i okurken nasıl ki Kolombiya’nın bize sanıldığı kadar uzak bir yer olmadığını düşünüyorsak Kurniawan’ı okurken de binlerce kilometre uzaklıktaki Endonezya’nın yanı başımızda olduğuna inanıyoruz.
Kaplan Adam’dan sonra yazarın en önemli kitabı sayılan ve Türkçeye 2017 yılında Emre Gözgü tarafından çevrilen Güzellik Bir Yaradır’ı da zaman kaybetmeden okudum. Büyülü anlatımını, uzak olaylar arasındaki çetrefilli ilişkileri basite indirgemedeki başarısını görmem açısından önemli bir okumaydı bu roman. Baş karakteri Dewi Ayu’nun başından geçen olaylar silsilesini takip ederken bir yandan da Endonezya’nın coğrafyasını, sömürge olarak atlattığı nice badireleri, uzun yıllar nasıl talan edilmeye çalışıldığını da okuyoruz.
Bu yıl Murat Uğurlu’nun Aydınlıkta Saklanıyorum kitabı Türkçede yayımlanmış en iyi öykü kitabıydı bana göre. Hikâyeleri kadar dilindeki sahicilik ve akıcılıkla ve aynı zamanda atmosfer yaratmaktaki başarısıyla Murat Uğurlu’yu okumak iyi deneyimdi.
Dilin bozularak veya eksiltilerek de bir hikâyenin başarılı şekilde anlatılabileceğini göstermesi açısından Murat Çelik’in Kışın Herkes Dürüsttür adlı kitabı, başarılı bulduğum başka bir öykü kitabı oldu.
Şeyda Apaydın’ın Gece Sütü ve Gamze Efe’nin Yine de Bir Şansımız Olmalı adlı kitapları bu yıl yayımlanan dikkate değer ilk öykü kitapları arasında saymam gerekir.
Mustafa Orman’ın, mülteci, yurtsuzluk, yoksulluk, çaresizlik ve kıstırılmışlık meselelerini farklı bir bakış açısı, çatallı bir kurgu ve tasarruflu bir dille yazdığı Annem Gittiğinden Beri Çiçek Ekmiyoruz Bahçeye romanı bu yıl yayımlanan nitelikli romanlardandı.
Yine Devrim Koçak’ın Everest Yayınları İlk Romanı Ödülü’nü alan Nergis Hanım Hakkında Bazı Şeyler kitabı da okuduğum iyi romanlar arasındaydı.
Okur yetiştirmekten çok yazar yetiştirmeye odaklandığımız bu zamanda Seda Çıngay Mellor’un çevirdiği Francine Prose’un Bir Yazar Gibi Okumak: Kitapseverler ve Kitap Yazmak İsteyenler İçin Bir Kılavuz adlı kitabı da yakın okumanın inceliklerini göstermesi açısından önemli bulduğum kurgu dışı kitaplardan.
Eylem Ata Güleç
- Annie Ernaux – Seneler, Boş Dolaplar (Çeviri: Sinem İdeme, Can Yay.)
2022 Nobet Edebiyat Ödülü’nü alan Annie Ernaux, kitaplarında, insanı günlük yaşantısına etki eden, zevklerini ve beğenisini şekillendiren hatta yaşamını sekteye uğratan politik atmosfer içinde anlatıyor. Ayrıca Earnaux romanlarında, özellikle Seneler’de, daha önce benzerine rastlamadığım bir anlatı dili kuruyor. Kişisel olanı toplumsal olanla iç içe ve birbirine dolaşık biçimde kurguluyor. Metnin akışında dönemin politik atmosferi, fon olarak görülüp arka planda bırakılmadan, karakterin hayatına etkileriyle birlikte ilerliyor. Eanaux romanlarının başarısının diğer yönüyse bence yazarın içe bakışının gücüdür. Derin bir içe bakış sayesinde kendi geçmişinden çekip çıkardıklarını kurgu koridorundan geçirerek anlatısını evrensel boyuta taşıyor.
- Rachel Cusk- Geçiş, Övgü, Diğer Ev (Çeviri: Lâle Akalın, YKY)
Rachel Cusk adını andığım üç kitabında birbirinden farklı konular anlatmasına karşın kitaplarında ortak, belirgin ve öne çıkan ‘durarak anlatmak’ şeklinde tabir edeceğim bir yan var. ‘Durarak anlatmak’ ya da ‘duraklı dil’ diye formüle etmeye çalıştığım yazarın anlatma biçimidir. Cusk bahsettiği şeyin yanında duruyor. Dönen bir topaca bakarmışçasına her tarafını psikolojik açıdan inceliyor ve okuruna da betimliyor. Cusk metinlerinde psikolojik süreçlerin çokça yer aldığını ancak yazarın kaleminin bunu romanlarına oldukça iyi nüfuz ettirdiğini söyleyebilirim. Teorik ya da eklektik bir hal almadan karakterlerin ruhsal durumunu betimleyen modern dili ve kurgusu nedeniyle bu yıl okuduklarım arasından öne çıkan bir yazar Rachel Cusk.
- Kâmil Erdem – Şu Yağmur Bir Yağsa, Bir Kırık Segâh, Yok Yolcu (Sel Yay.)
Günümüz öykücülerinden Kâmil Erdem’in Şu Yağmur Bir Yağsa adlı öykü kitabını yayımlandığı sene okumuş ve yazarın yeni kitaplarını da merakla beklemiştim. Bir Kırık Sêgah yazarın ikinci öykü kitabı olarak yayımlandı. Bu yıl epeyce ödül alan Yok Yolcu benim de bu senenin en başarılı bulduğum öykü kitaplarından. Erdem’in kitaplarında ‘bakışın dolaşması’ öykünün taşıyıcı iskeleti gibi işlev görüyor. Yapıyı sağlamlaştırıyor. Anlatılan diğer unsurlar bu sayede rahatlıkla taşınabiliyor. Yazarın ülkede olup bitenleri kurgusuna incelikle işlediğini ve benim Kâmil Erdem öykülerini sevmemin bir nedeninin de bu olduğunu söylemek isterim. Örneğin Yok Yolcu’da Sıradan Bir Akşam öyküsü; “Yarın yapılacak işleri sıraladım. Nasılsa kovulmayıp hâlâ çalışan bir arkadaş hastaneye yatmış, ziyaret edilecek. Nezarethaneden adliyeye götürülecek arkadaşlar için adliye önünde bulunulup, yalnız olmadıkları hissettirilecek. Üç yıl önce bir bombayla yok edilen insanlar için içlerinden birinin mezarı başında anma toplantısı düzenlenecek. Kahvede bir grup öğrenciyle alternatif ders yapılacak.” Bu paragraftan önceki kısımlarda okurun bakışı ev içinde dolaştırılarak anlatıcının hayattaki yeri belirgin şekilde betimlendiği için ertesi gün yapılacaklar listesi yerine doğallıkla oturuyor.
- Mıgırdiç Margosyan – Gavur Mahallesi, Biletimiz İstanbul’a Kesildi (Aras Yay.)
Bu yıl kaybettiğimiz Mıgırdiç Margosyan’ın kitaplarını da bu yıl tekrar okuma istediği duydum. Margosyan’ın anlattıklarında, öykülerinde ‘bizim buraların’ sesi, kokusu samimiyetle hissediliyor. “Dicle’nin etrafi bostan/Bir ziyan gelmez dosttan/Aklım başımdan gidi/ Yari düşındığım an.” Özlediğim çocukluk anılarım canlanıyor. Onun gibi başında hamur leğeniyle fırına gitmişim gibi oluyorum. Babam işten eve dönmüş avluda tulumbadan çektiğim suyla elini yüzünü yıkıyor. Tabii burada Margosyan’ın okumalarının gül bahçesi vaat ettiği anlaşılmasın. Ermeni ve Müslüman toplumunun bir aradalığı iddia edildiği gibi huzurlu ve ideal bir tablo değildir. Pek çok kültürel fark, çelişki ve geçimsizlik söz konusudur. Ve Margosyan bunları da anlatmaktan imtina etmez. Mesala Dacik (Müslüman) çocukların papaza karpuz kabuğu fırlattığını, çoğunluk mensuplarının türlü türlü baskıcı davranışlarını da okuyoruz ustanın öykülerinde.
Murat Özyaşar
- Jonas Hassen Khemiri – Kardeşlerimi Arıyorum (Pegasus Yay.)
“Korku ve titreme”yi bambaşka bir biçimde sunabildiği ve güzel aksak ritmi ıskalamadığı için.
- Sebastian Haffner – Bir Alman’ın Hikâyesi (İletişim Yay.)
Adım adım gelen Nazizmi ve faşizmi korkunç güzel bir üslupla çok içeriden aktardığı için.
- Annie Ernaux – Babamın Yeri (Can Yay.)
“Otososyobiyografi”nin güzel hikâyesi, yazıya olan inancı ve sadakati, durup bakmayı, bakıp idrak etmeyi ustalıkla becerebildiği için.
- Latife Tekin – Zamansız (Can Yay.)
Cür’et etmekten çekinmediği ve şiirden vazgeçmediği için.
- Cemed Loma – Darbuka Solo (İthaki Yay.)
Yeni bir şiirin müjdesini verdiği için.
- Abdülhak Şinasi Hisar – Fahim Bey ve Biz (Everest Yay.)
Bir dönemin duyuş ve kavrayışını geniş çapta ele aldığı için ve eşyayla, rüyayla, hakikatle kurduğu o güzel yanlışlar için.
Mine Söğüt
- Han Kang – Vejetaryen (April Yay.)
İnsan olmaya dair en sert meseleler ve son derece şiirsel bir kurgu.
- Vigdis Hjorth – Miras (Siren Yay.)
‘Aile’ ahlakını, ilişkilerini en çarpıcı yerden sorgulatarak aktarması etkileyici ve tabii ki otobiyografik olması da.
- Süreyya Berfe – Yavaş Yavaş Bilemiyorum (YKY)
Süreyya Berfe hala yazan ve hala çok güzel yazan bir şair.
- Latife Tekin – Zamansız (Can Yay.)
Dili de kurgusu da benzersiz. Tabii ki anlattığı aşk da.
- Michel Surya – Ölüm Uğraşı: Georges Bataille (Alfa Yay.)
Sevdiğim yazarların başında gelen Bataille’in çarpıcı hayat hikayesini anlatıyor.
Murat Uyurkulak
Bu yıl yoğun olarak hatırat ve tarih okuduğum için listem şöyle şekillendi:
- Derya Bengi- Sazlı Cazlı Sözlük (4 Cilt, YKY)
- Gençay Gürsoy – Bir Hayat Üç Dönem (İletişim Yay.)
- Gün Benderli – Su Başında Durmuşuz (İletişim Yay.)
- Elif Atalay/Pakrat Estukyan – Fesi Düşürmeden (İletişim Yay.)
- Halim Spatar – Bir Yanımız Hep Çocuk Kaldı (İletişim Yay.)
- Sosi Antikacıoğlu – Geçmişimden Sesler ve Renkler (İletişim Yay.)
- Nabi Kımran – Ne Geçmiş Tükendi Ne Yarınlar (İletişim Yay.)