Arap basınında bugün Suriye’nin kuzeydoğusunda yaşanan bombardıman ve İklim Zirvesi yer aldı:
-
El Ereb: İklim Zirvesi: Önü alınmayan felaket ve yerine getirilmeyen vaatler
-
Şarkul Avsat: Suriye’nin kuzeydoğusunda rejimin bombardımanı
-
El Beyan: Lübnan Cumhurbaşkanlığı boşluğu daha fazla yıkıma neden oluyor
İklim krizine karşı ortaya konulan planların güçlendirilmesi ve bu planların somut adımlar atılarak hayata geçirilmesine ilişkin müzakerelerin yapılacağı Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 27’nci Taraflar Konferansı (COP27) Mısır’ın Şarm el-Şeyh kentinde başladı. 18 Kasım’a kadar yapılacak konferansa yönelik de eleştiriler sürüyor. İklim Zirvesi El Ereb gazetesinin de manşeti oldu. Gazete şunları yazdı:
Şerm El-Şeyh’te düzenlenen İklim Zirvesi’ne (Cop 27), zengin ülkelerin krizden daha fazla etkilenen yoksul ülkelere tazminat verip vermeyeceği tartışmalarına çok da uzak değil. İklim değişikliğinden kaynaklanan kayıplar ve zararlar için tazminat ödenmesi kongrenin resmi gündemi olduğu açıklanmıştı.
Zengin ülkelerin ekonomisi üzerindeki baskılarla birlikte Şerm El Şeyh Kongresi, yerine getirilmeyen vaatlere geri dönecektir. Ancak iklim felaketleri artıyor. İklim bilimcilerin tahminlerine göre zengin ülkeler, yoksul ülkelere verdikleri sözleri yerine getirmekten gerçekten kaçınmış durumdalar ve iklime yönelik özel sözlerini de yerine getirmiyorlar.
2009’da Kopenhag’da zengin ülkeler yıllık 100 milyar dolar yardım sözü verdiler. Ancak bunu yerine getirmediler. Sözler Glasgow’daki (İskoçya) “Cop 26″ya kadar tekrarlandı, ancak sözün değeri verilen zarardan daha az olmasına rağmen gerçekte sağlanan miktar yaklaşık 21 milyar dolar oldu.
Bundan önce, Avrupa Birliği (dünyanın en büyük üçüncü kirleticisi) COP 26’da bu sorunu 2023’te azaltmaya başlayacağına söz vermişti, ancak Ukrayna’daki savaş bu hesapları değiştirdi.
Ayrıca Almanya, Amerika Birleşik Devletleri, Kanada, İngiltere ve Fransa gibi ülkeler bölgeleri dışındaki fosil yakıt projelerine yönelik kamu finansmanını 2022 yılı sonuna kadar durdurma sözü verdiler. Ancak savaş hesaplarını alt üst etti.
Raporun bir başka bölümünde ise ABD ve Avrupa Birliği’nin artık yardım sağlama konusunda anlaştıkları ancak kesin taahhütlerde bulunmak istemedikleri belirtiliyor. Ama kirliliğin ikinci nedeni olan Çin ile Avrupa Birliği’nden sonra dördüncü kirlilik nedeni olan Rusya’nın aynı yardımı sağlamasını istiyorlar, ancak bu uygulanmaktan çok uzak.
Ayrıca, ‘Kimin ne vermesi gerektiği konusundaki tüm tartışmalarda? Yardım Fonu, kimin yardım aldığını ve kimin için aldığını tartışmaya devam edecek? Ya da yardımın olası kullanımları nelerdir? Yardım çalışmaları için mi yoksa yardım için mi? Afetleri önlüyor mu, yoksa risklerini azaltmaya yetiyor mu?’ gibi konular tartışıldı.
Geçen dönemdeki başarısızlıkların tekrar etme riskleri var. Özellikle zengin ülkeler üzerindeki, enerji faturalarının yükselmesine ve enflasyon yükünün artmasına neden olan ekonomik baskılar ve başka sebepler de var.
Suriye’nin kuzeydoğusunda rejimin bombardımanı sonucu 10 kişi öldü
Suriye ile ilgili Şarkul Avsat gazetesi İdlib’e yönelik saldırıyı sayfalarına taşıdı. Gazetede şu haber yer aldı:
Suriye İnsan Hakları Gözlemevi (SOHR), Suriye rejimi güçlerinin dün, ülkenin kuzeybatısındaki yerinden edilenlerin kaldığı kamplara düzenlediği füzeli saldırı sonucunda 3’ü çocuk 9 kişinin öldüğünü bildirdi. Kampın kurucusu olan Meram Yardım ve Kalkınma Vakfı’nın (Maram Foundation) açıklamasına ve görgü tanıklarının ifadelerine göre Rusya’ya ait savaş uçakları tarafından da bölgeye eş zamanlı olarak hava saldırıları düzenlendi.
Fransız Haber Ajansı (AFP) muhabirinin aktardığına göre dün sabah saatlerinde İdlib’in batısındaki Kefer Calis bölgesinde yerinden edilenlerin kaldığı bir kamp ve toplanma yerleri füzelerle hedef alındı. Olay yerinde füze kalıntılarının yanı sıra kan lekeleri de görüldü. Sivil savunma ekipleri ve bölge sakinleri, yaralıları kurtarmak için seferber olurken, yaralılar yakındaki hastanelere sevk edildi. AFP muhabiri olay yerinden, saldırıda hayatını kaybeden iki küçük kızın cenazelerinin yerde battaniyelere sarılı halde yattıklarını bildirdi.
İdlib’in batısında, aralarında beş kampın da olduğu çeşitli bölgelere düzenlenen bombardımanda 30’dan fazla füzenin fırlatıldığını bildiren SOHR, bombardımanda en az 9 kişinin öldüğünü belirtti. Bunlardan 3’ü çocuk ve 2’si kimliği belirsiz olmak üzere 7’si sivildi. SOHR’a göre can kayıplarının artmasını bekleniyor.
SOHR, bombardımanın ardından ilk saatlerde 6 sivilin hayatını kaybettiğini bildirmişti. Bombardımanda ayrıca 75 kişi çeşitli yerlerinden yaralandı. SOHR, muhalif grupların, bombardımana rejim güçlerinin mevzilerini hedef alarak misillemede bulunmasının ardından bölgedeki çeşitli alanlarda bombardımanın devam ettiğine dikkati çekti.
Meram Kampı sakinlerinden 67 yaşındaki Ebu Hamid, AFP’ye şunları söyledi:
“Sabah uyandık, herkes günlük işlerini yapmaya hazırlanıyordu. Birden patlama sesleri duymaya başladık. Çocuklar füzeleri görünce korkup çığlık atmaya başladılar. Nereye gideceğimizi bilemedik. Bir ya da iki değil, belki 10 füze atıldı. Şarapnel parçaları her yönden gelmeye başladı. Kendimizi nasıl koruyacağımızı bilemedik.”
Rejim güçleri, İdlib’in güney kırsalındaki Cebel ez-Zaviye bölgesinde zeytin toplama işçilerinin kaldığı bir barınağı da hedef aldı. Bombardıman sonucunda bir sivil öldü, bazı siviller çeşitli yerlerinden yaralandı. Böylece İdlib’de dün rejimin bombardımanları sonucunda hayatını kaybeden sivillerin sayısı 10’a yükseldi.
SOHR, rejimin saldırılarının, Heyet’u Tahrir’uş-Şam (HTŞ) grubunun İdlib’in güneybatısında rejim güçlerinin konuşlu olduğu mevzilere düzenlediği bombalamada 5 rejim unsurunun öldürülmesinden bir gün sonra gerçekleştiğini bildirdi.
HTŞ ve daha küçük diğer muhalif gruplar, İdlib’in yaklaşık yarısını ve Hama, Halep ile Lazkiye illerinin bazı bölgelerini kapsayan sınırlı bir bölgeyi kontrol ediyor. Şarku’l Avsatın bilgisine göre bölge, yaklaşık yarısı ülke içinde yerinden edilmiş olan 3 milyon kişiye ev sahipliği yapıyor.
Rejim güçlerinin İdlib’in yarısını kontrol etmeyi başardıkları büyük saldırılarının ardından bölgede 6 Mart 2020’den bu yana, Şam’ın müttefiki Rusya ve muhalif grupları destekleyen Türkiye tarafından ilan edilen ateşkes anlaşması uygulanıyor.
Bölge, zaman zaman taraflar arasında karşılıklı saldırılara tanık olurken, ateşkes büyük ölçüde devam etmesine rağmen, rejim güçleri ve Rusya, bölgeye hava saldırıları ve topçu bombardımanları gerçekleştiriyor.
Lübnan Cumhurbaşkanlığı boşluğu daha fazla yıkıma neden oluyor
El Beyan gazetesi, Lübnan’daki durumu sayfalarına taşıdı. Gazetede şunlar yer aldı:
Gazetemizin dijital medya hesabı Twitter üzerinden yaptığı bir ankete göre, cumhurbaşkanlığının boşalması Lübnan’daki durumun daha da yıkıcı olmasına yol açacaktır. Ankete katılanların yüzde 90,5’i buna katılırken, yüzde 90,5’i cumhurbaşkanlığı boşluğunun siyasi bloklar arasındaki bir anlaşmadan kaynaklandığını söyledi.
Siyaset akademisyeni ve strateji uzmanı Dr. Amir Sibayla, Lübnan cumhurbaşkanlığının boşluğunu sona erdirmenin zor olduğunu söyledi. Ayrıca bu konunun, bileşenler ve taraflar arasında bir denge ve anlaşmanın varlığını gerektirdiğini belirtti. Sibayla, en büyük tehlikenin boşluk durumu ve bunun Lübnan toplumu üzerindeki siyasi etkileri ve geçmiş durum olduğunu söyledi. Ayrıca durum böyle devam ederse yakın gelecekte aktörlerin sıkıntı yaratabileceğini söyledi.