Başkale sınırında Erhan Görür’ü öldüren Yasin Erkoç’un tutuklanması yönündeki talep, “subay” olduğu gerekçesiyle reddedildi.
Van’ın Başkale ilçesinin İran sınırında bulunan Qaşqol Mahallesi’nde, 14 Haziran 2020 tarihinde askerler tarafından açılan ateş sonucu katledilen Erhan Görür’ün ölümüne ilişkin Üsteğmen Yasin Erkoç hakkında “taksirle öldürmek” suçundan açılan davanın ilk duruşması görüldü.
Van 5. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmaya, Üsteğmen Yasin Erkoç, Ses ve Görüntü Bilişimi Sistemi (SEGBİS) ile bağlanırken, Görür’ün ailesi ve avukatları da salonda hazır bulundu.
‘Örgüt mensubu sandım’
Duruşmada savunması alınan Üsteğmen Erkoç, Deliklikaya bölgesinde kaçakçılık yapıldığı yönünde ihbar aldıklarını ve oraya doğru yola çıktıklarını belirterek, “Ben bu kişileri örgüt mensubu veya örgüte silah götürüp getiren kişiler olabileceğini düşündüm” dedi.
Ardından konuşan Görür’ün annesi Sıdıka Görür, “Bizim maddi durumumuz kötüdür, oğlum bu nedenle kaçak sigara getirmek için olay yerinde bulunuyordu. Oğlum öldürülünce üzerindeki kimlik, telefon ve parası çalınmış. Oğlumun ölümünden kim sorumlu ise cezalandırılmasını talep ediyorum. Oğlumu öldürenlerden şikayetçiyim” diye konuştu.
Avukattan tepki
Görür’ün avukatlarından Cüneyt Ergün, iddianamenin maddi gerçekliği ortaya çıkartacak nitelikte olmadığını belirterek, şu ifadeleri kullandı:
Öncelikle bir keşif yapılmasını talep ediyoruz, çünkü olay yerinde boş kovanlar toplanmamıştır. Soruşturmayı yürüten savcı bu hususa dikkat etmemiştir. Olay yerindeki askerlerden atış artığı incelemesi yapılmamıştır. Sanık şehit olan bir arkadaşından bahsediyor ancak beyanından önce 500-600 metre gittikten sonra ateş ettiğini söylüyor. Sanık eylemini ‘teröre’ bağlayarak kasıtlı olarak gerçekleştirmediğini anlatmaya çalışıyor. Bu beyanların tek amacı kendisini kurtarmaktır.
Görür’ün avukatlarından Ebru Demirtepe ise, hazırlanan iddianamenin korkunç bir iddianame olduğunu belirterek, Kürt illerinde bir cezasızlık politikasının işletildiğini söyledi
‘Bilinçli taksir değil, kasıt var’
Erhan Görür’ün vücuduna 5 el ateş edildiğini söyleyen Demirtepe, sözlerine şöyle devam etti:
Sanığın savunması ile bu husus birbirini yalanlamaktadır. Bu çelişki öldürme kastının olduğunu ortaya koymaktadır. Olay yerinde boş kovan bulunmaması hayatın olağan akışına aykırıdır. Deliller karartılmış ve şüpheliler gizlenmeye çalışılmaktadır. Bu olayda bilinçli taksir yoktur, kasıt vardır. Van ilinde 2020 yılından sonra sınır ticareti yapan 12 ölüm yaşanmış, 9 kişi de yaralanmıştır. Bu kişiler de Kürt oldukları için direk hedef alınıp öldürülmüşlerdir. ‘En iyi Kürt ölü Kürt’tür’ politikası çok güzel uygulanmaktadır. Yargı her zaman olduğu gibi ‘iyi çocukları’ korumuş ve bu kişileri aklamıştır. Tek umudumuz bu dosyanın da böyle olmamasıdır. İki engelli 10 çocuğa bakarken öldürülen birisinden bahsediyoruz.
Tanık: Dur ihtarı yapılmadı
Olayın tanıklardan Sami Yılmaz ise o gün yaşananları şöyle anlattı:
Olay günü İranlı şahıslardan kaçak sigara aldık. Sigaraları alıp karakola 100-150 metre mesafeden geçtik. Bize ateş edeceklerini hiç tahmin etmedik. Bize ‘dur’ ihtarında bulunulmadı. Biz durdursak bile at durmazdı, çünkü ona da ateş ediliyordu. Ben kolumdan vuruldum. Erhan benden 100-150 metre uzakta vuruldu. Hatta İranlılar karakola 100-150 metre mesafede oturmuş çay içiyorlardı. Beni vuran kişi başıma geldiğinde küfürler etmeye başladı. Köylüler olay yerine geldiğinde sesim duyulmasın diye bir asker ayağı ile kafama bastı. Ben şikayetçiyim, davaya katılma talebim var.
Tutuklanma talebine ret
Sanık Erkoç’un avukatı ise, suçlamalara katılmadığını söyleyerek, “Benim müvekkilimin annesi de Doğubayazıtlı ve Kürt’tür. Bu nedenle kasti olarak kimseye zarar verecek bir kişi değildir. Tamamen tehlike altında olduğunu düşünerek bu olayı işlemiştir. Müvekkilim Kıbrıs’ta zor şartlarda görev yapmaktadır, kaçacak birisi değildir” iddiasında bulundu.
Mahkeme, tutuklanma talebini, sanığın subay olması, üzerine atılı suçun vasıf ve mahiyeti ile kaçma şüphesi olmaması nedeniyle reddederek duruşmayı 15 Eylül’e erteledi.