AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimlerinin tarihi için 14 Mayıs 2023’ü işaret etti. Dün de seçimlerin 14 Mayıs tarihinde yapılması için yetkisini kullanacağını söyledi.
Bu tarihe ilişkin çeşitli itirazlar olsa da iktidar kitabını yasaları, anayasayı çiğneyerek oluşturduğu ve özellikle ana muhalefet de buna çok fazla itiraz etmediği için (Yasal değil ama itiraz etmeyiz tuhaflığından bahsediyorum) seçimler büyük bir ihtimalle 14 Mayıs’ta gerçekleştirilecek.
Ana muhalefetin haliyle Millet İttifakı’nın Erdoğan’ın aday olup olmayacağı mevzusunu da bu bakış açısıyla ele aldığını görüyoruz. ‘Yasaldır/yasal değildir’ mevzusu Türkiye’de gelinen noktada tali olarak görülen bir yerde duruyor artık.
***
Erdoğan’ın ilan ettiği tarihe göre seçimlere yaklaşık 3 buçuk ay gibi bir zaman dilimi var.
Seçimler herkesin malumu olduğu gibi ‘Cumhurbaşkanı adayı kim olacak’ üzerinde konuşuluyor. Millet İttifakı’nın tutarsız politikaları nedeniyle aday çıkaracağını açıklayan HDP’nin hem çıkaracağı aday hem de izleyeceği seçim stratejisi bu seçimlerin kaderini belirleyecek demek abartı bir söylem olmaz. Ortadaki gerçekler ve dengeler bize bunu gösteriyor.
Bunun hem iktidardaki Cumhur İttifakı hem de Millet İttifakı gayet farkında ve her iki ittifak da politik hamlelerini bu çerçevede yapmak zorunda kalacak.
Cumhur İttifakı bizzat Erdoğan ve Bahçeli’nin ağzından yürüttüğü politikayla HDP’yi öcüleştirip, Millet İttifakı’nı, özellikle İYİ Parti’nin tavrı üzerinden HDP’den uzak tutmaya çalışırken, Millet İttifakı ise HDP’nin veya HDP tabanının Erdoğan karşıtlığı üzerinden kendilerine mecbur olduğunu zannediyor.
‘HDP’nin aday çıkaracağız’ açıklaması ve bu yönlü başlattığı çalışmalar, hem Cumhur İttifakı’nın hem de Millet İttifakı’nın dengelerini bozan bir realiteye tekabül ediyor.
Cumhur İttifakı, HDP’nin aday çıkarması noktasında Millet İttifakı’nı zayıf karnı olan HDP ile ittifaklar üzerinden yürüttüğü ve yürüteceği ‘ırkçı-gerici’ politikayı teyit etmek zorunda kalacak. Bu noktada özellikle Millet İttifakı’na karşı yeni bir hat oluşturması ve bu hat üzerinden bir söylem üretmesi gerekiyor. Bu noktada da özellikle konsolide etmeye çalıştığı dinci-milliyetçi tabanını motive etme noktasında ne kadar başarılı olabileceği ise birçok soru işareti barındırıyor.
Millet İttifakı ise ilkeler ve bazı temel meseleler üzerinden iktidara karşı ortaklaşamadığı HDP’nin oylarını ‘çantada keklik’ gibi görürken, büyük yanıldığını HDP’nin aday çıkacağız açıklamasının ardından gördü ve görmeye devam edecek.
Öyle ki Türkiye’deki siyasi partiler içerisinde ‘en politik’ ve ‘en kararlı’ olarak görülen ve anket sonuçlarının da bunu kanıtladığı HDP tabanı, partisinin bu kararını çok olumlu buluyor ve Cumhur İttifakı’nın kazanması olasılığının nedeninin kendi partilerinin değil Millet İttifakı’nın kendileri yok sayması olarak görüyor.
HDP, tabanından ve dost siyasi yapılardan aldığı bu olumlu tepkiyle aday çıkarma noktasında daha da rahat bir şekilde hareket ediyor diyebiliriz.
***
15 Ocak’ta İstanbul Kartal Meydanı’nda yapılan ve on binlerce kişinin coşkulu bir şekilde katıldığı Emek ve Özgürlük İttifakı’nın mitingi de hem HDP’yi hem de HDP’nin bileşeni olduğu Emek ve Özgürlük İttifakı’nı daha da motive etmiş durumda. Heyecan yaratan bu başlangıcın nasıl bir tempoda ilerleyeceğini önümüzdeki günlerde göreceğiz.
15 Ocak’taki coşkulu mitingin ardından 16 Ocak’ta MYK toplantısını gerçekleştiren ve bu toplantıda hem mitingi hem de seçimleri değerlendiren HDP’nin, Cumhurbaşkanlığı adaylığı konusunda artık isimler üzerinden netleşmeye doğru gittiği belirtiliyor. HDP’nin aday silueti giderek belirginleşiyor. Parti içinde sürpriz isimler konuşulurken, aday havuzunun oldukça dolu olduğu da gelen bilgiler arasında.
Bu çerçevede, 22 Ocak’ta bileşen partilerinin eş genel başkanları ve eş sözcüleriyle bir araya gelen HDP, yarın ise Emek ve Özgürlük İttifakı’nı oluşturan partilerin temsilcileriyle buluşacak. Bu toplantıların asıl gündeminin, Cumhurbaşkanı adayının ve seçimlere ilişkin ana hatlarıyla stratejinin netleştirmesi olduğu belirtiliyor. HDP açısından Cumhurbaşkanlığı adayı kadar parlamentoya güçlü bir şekilde girmek de bir o kadar önem taşıyor. Bu nedenle HDP sadece Cumhurbaşkanı kim olacak meselesi ile değil parlamentoya nasıl daha güçlü girebiliriz meselesini de ayrıntılı olarak toplantılarda masaya yatırmış durumda.
Bu açıdan HDP’nin Cumhurbaşkanı adayını çok farklı bir durum gelişmezse Şubat ayına girmeden bu hafta açıklaması bekleniyor.
***
HDP cephesinde durum bu iken Millet İttifakı veya 6’lı Masa için de Şubat ayı adayın kim olacağı noktasında kararın açıklanacağı dönem olacak.
30 Ocak’ta Ankara’da hükümet programını kamuoyuna açıklayacak olan 6’lı Masa, 26 Ocak’ta ise İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in ev sahipliğinde bir toplantı yapacak. Akşener, bu toplantıya ilişkin, “26 Ocak’ta aday belirleme yolunu, yöntemini konuşmaya başlayacağız” açıklaması yaptı.
Aday isimleri belli olan 6’lı Masa da yapacağı bu toplantıdan sonra artık asıl adayı kim yapacağı yönünde çalışmalarını daha da somut yürütmeye başlayacak.
Buna göre 6 Masa, 30 Ocak’ta hükümet programını açıklamasının ardından cumhurbaşkanı adayını belirlemek için ikili, üçlü görüşmelere başlayacak ve ardından yapacağı değerlendirmelerle Şubat ayının sonuna doğru cumhurbaşkanı adayını açıklayacak.
***
Cumhurbaşkanlığı adayının HDP tarafından bu ay sonunda, 6’lı Masa tarafından Şubat sonunda açıklanmasıyla kimin kazanıp kimin kaybedeceği de genel hatlarıyla belirlenmiş olacak. Sonrası ise hem çok az zamanın kaldığı hem de son 24 saatte dahi kazanma-kaybetme üzerine hamleleri göreceğimiz seçim süreci başlamış olacak.
İbrahim Aslan kimdir?
1980 yılında Dersim’in Xozat ilçesi Pakire köyünde doğdu. İlk, orta ve lise öğrenimi Xozat’ta tamamladı. 2004 yılında Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü’nden mezun oldu. Üniversite yıllarında KHK ile kapatılan Dicle Haber Ajansı’nda çalışmaya başladı. Dicle Haber Ajansı’nda uzun süre muhabir, haber şefi ve editör olarak emek verdi. DEM TV’de editörlük, KHK ile kapatılan JIYAN TV’de haber koordinatörlüğü yaptı. 1HaberVar Platformu’nda editörlük yaptı. 2019 yılından bu yana Gazete Karınca’da yazmayı sürdürüyor.