HDP MYK, Bartın’daki maden faciasına dair yaptığı açıklamada, “Yaşananlar kaza ya da kader değildir. Denetimsiz ve güvencesiz çalışma koşulları iş cinayetlerinin ve işçi ölümlerinin yegâne sebebidir” dedi.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Merkez Yürütme Kurulu (MYK) Bartın’ın Amasra ilçesinde yaşanan ve 41 işçinin ölümüne sebep olan maden faciasına dair yazılı açıklama yaptı.
Yaşananların kaza ya da kader olmadığının belirtildiği açıklamada şu sözlere yer verildi:
Denetimsiz ve güvencesiz çalışma koşulları iş cinayetlerinin ve işçi ölümlerinin yegâne sebebidir. Emeği hor gören, yoksulların açlığından doyan AKP-MHP iktidarının yarattığı rant rejimi ve kâr hırsı, maden ocaklarında katliamların ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Bu rant düzeni siyaset, bürokrasi ve sermayenin bileşenleri olduğu bir kartel ortaklığının sonucudur. Bu ortaklığın bir ayağını AKP-MHP ittifakı, diğer ayaklarını ise yandaş sermaye ve yasal denetim görevini yapmayan bürokrasi oluşturmaktadır. Sadece 2021’de 68 olmak üzere AKP’li yıllarda iki bine yakın maden işçisi yaşamını yitirmiştir.
‘Hafızalarımızda güncel katliamlar var’
Hafızalarımızda halen güncel katliamların olduğu vurgulanan açıklamada şunlar kaydedildi:
Güvencesiz çalıştırma biçimleri, sendikal harekete ağır baskılar ve işçiyi gözetmeyen politikaların sonuçlarını Soma, Ermenek, Şirvan, Karadon, Küre, Mustafakemalpaşa, Gediz, Dursunbey, Çöllolar, Aşkale ve Kozlu’dan biliyoruz. Amasra’da işçi katliamının yaşandığı madenle ilgili çok sayıda tehlike ve ihmal iddiası varken, AKP-MHP iktidarı her zamanki gibi gerçekleri arayan kişiler hakkında soruşturma açmakla tehdit etmektedir.
‘İş cinayetlerine ‘fıtratında var’ diye savunan sistemle mücadele sürecek’
İş cinayetlerini önlemek için mücadelenin süreceğine dikkat çekilen açıklama şu sözlerle devam etti:
Maden kazalarındaki iş cinayetlerini ‘fıtratında var’ diyerek savunan ve insanlık değerlerini ayaklar altına alan bu ceberut sistem aklı ile mücadelemiz sürecektir. İnsan onuruna aykırı çalışma koşulları, işçi güvenliği ve iş sağlığı konularında yapısal düzenlemelerin yapılmasını ve uluslararası standartların uygulanmasını mücadelemizin temeli olarak görüyoruz. İktidar, yargı sopasıyla gerçeklerin üstünü örtmek ve toplumu sessizliğe gömmek istese de hakikatler açığa çıkmaya ve bizler tarafından dillendirilmeye devam edecektir.