İstanbul Düş Sahnesi’nin Bernard Shaw’dan uyarlayıp sahneye koyduğu ‘Jan Dark’ın Dönüşü’ bürokrasi, din, yargı işbirliğiyle örülmüş tüm bir devlet organizasyonunu açık ediyor. Kadın cinayetlerinin de zemini olan bu organize birlikteliği teşhir eden oyun, Jan Dark’ın mücadeleci varoluşu üzerinden kadınların itirazlarını yükseltiyor. İstanbul Düş Sahnesi’nin feminist sanat yapmak isteyen kadınlara bir de çağrısı var.
Fransızların ulusal kahramanlarından biri olarak kabul gören Jeanne Dark, Fransa-İngiltere arasındaki Yüzyıl Savaşları’nın en kanlı dönemlerinden birinde 1412 yılında ülkenin kuzeyindeki bir köyde hayata gelir. 16 yaşına vardığında evden kaçarak Fransa Kralı VII. Charles’a kadar giden Jeanne Dark, krala İngilizlere karşı savaşmak istediğini söylediğinde emrine birkaç asker verilerek cepheye gönderilir ve ‘savaştaki başarısı’yla gelen ünü kısa sürede ülkeye yayılır.
İngilizler tarafından yakalandığında, engizisyon mahkemesine çıkarılır ve dinsizlikle suçlanarak idamına karar verilir. Mahkemeye göre; Jan Dark erkek kıyafetleri giyerek savaşmaya çalışan, gaipten sesler duyan bir kafirdir. 1930’da Rouen kentinde büyük bir kalabalığın önünde diri diri yakılarak öldürüldüğünde Jeanne Dark henüz 19 yaşındadır.
Özellikle 19. yüzyıl tarihçileri tarafından hikayesi nedeniyle gerçekliği sorgulanan Jan Dark’ın hayatı hakkında anlatılanlara çoğunlukla kuşkuyla yaklaşıldığı biliniyor. Çünkü; hiçbir askeri eğitimi ve deneyimi olmayan genç bir köylü kızının, İngiliz ordusu karşısında kazandığı zafer sıra dışı kabul edilebilir.
Jan Dark, erkek devlete karşı
Tarihsel bir kişilik olarak Jan Dark’ın öyküsü özetle böyleyken; İstanbul Düş Sahnesi’nin yeniden yorumlayıp, sahneye taşıdığı Jan Dark’ı kadın mücadelesinin ateşini yakarken izliyoruz: Bu kez; İngilizler yerine kadınlara zulmeden, onları öldüren erkek devlete karşı…
Yönetmen Cihan Şan’ın Bernard Shaw’dan uyarlayıp sahneye koyduğu Jan Dark’ın Dönüşü bürokrasi, din ve yargı işbirliğiyle örülmüş tüm bir devlet organizasyonunu açık ediyor.
Kadın cinayetlerinin de zemini olan bu organize birlikteliği teşhir eden oyun, Jan Dark’ın mücadeleci varoluşu üzerinden kadınların itirazlarını yükseltiyor
“Burada Jan Dark bir tür iç savaş yürütüyor” diyen Yönetmen Cihan Şan, “Jan Dark’ı aynı dönemde bu kez kadın cinayetlerine karşı mücadele ederken görüyoruz. Oyundaki her olay aslında bir durumu yansıtıyor. Kadın cinayetlerine ve kadınların gördüğü muameleye sahnemizden bir yanıt verelim, bir itiraz yükseltelim istedik” diyor.
İstanbul Düş Sahnesi’nden ‘Feminist Drama’ için kadınlara çağrı
Kadrosunun hemen tamamını kadınların oluşturduğu İstanbul Düş Sahnesi, kolektif bir tiyatro topluluğu olarak 2016 yılında yola çıkmış. İlk kez İstanbul Atakent’te bir Kadın Meclis’inde buluşan kadınların birlikteliği bugünlere İstanbul Düş Sahnesi olarak uzanırken, Gamze Şimşek’in feminist sanat yapmak isteyen kadınlara bir de çağrısı var:
İstanbul Düş Sahnesi bizim bir grubumuz, burada feminist sanat yapmak isteyen arkadaşlarımızın oluştuğu komün de Feminist Drama… Feminist Drama, konuya ilgi duyan bütün kadınlara açık. Kadın komünleri, kadınların içindeki gücü keşfetmesini sağlayan en önemli oluşumlar bence.
Türkiye’deki kadın hareketini hayranlıkla izlediklerini ve katkı sağlamaya çalıştıklarını aktaran Şimşek, “Biz başladığımızda 5 kişi sahneye çıkmıştık şimdi bu 4’ncü sahneye çıkışımız ve çok daha kalabalığız. Tam da Jan Dark’ın verdiği mesaja uygun olarak hep birlikte yol alıyoruz. Kadın kendini bir başka kadında tanıyor aslında. Biz, birlikte içimizdeki gücü keşfettik” diyor.
Sözü, “Bir yandan evde çocuklarla ilgilenirken, Gamze ve Çetin Hocam pandemide zoom aracılığıyla bizleri çalıştırdı. Buluşacağımız yerimiz yok, her yer kapalı, provalarımızı bahçelerde yaptık, parklarda tiyatrolar oynadık biz. Bu oyunu kolayına çıkarmadık” diyen İstanbul Düş Sahnesi ekibine bırakıyoruz.
Gamze Şimşek/Jan Dark
Jan Dark güçlü bir kadın, Türkiye’deki ve dünyadaki tüm kadınlar gibi. İhtiraslı bir kadın. Yaşama hakkımız pervasız bir zorbalığın altında ve Jan Dark bunun farkında. Ekibine çok güveniyor, ekibi de ona ve gördüğünüz gibi mahkemeyi bir güzel basıyorlar.
Ayten Maskar/Savcı
Ben savcıyım. Jar Dark’ı ateşlerde yakarak idam ediyorum. Çünkü mahkeme bastı, asilik etti… Günümüzde kadınları öldüren adamlar hakim karşısında bir kravat takarak nasıl ceza indirimi alabiliyorsa, ben de aynısını yaptım ve Jan Dark’ı orada ateşlere attım.
Sevgican Dalga/ Papaz
Papaz; her durumda kiliseyi ve mahkemeyi onaylayan, her şekilde onların yanında konumlanan ve rütbelerini kaybetme korkusuyla hareket eden kaypak bir kişi. Kralın/krallığın en önemli iş birlikçisi. -Tabi biliyoruz ki Türkiye’de hiç böyle bir şey yok, hep kuzey eyaletlerinde var.-
Bu oyunda Jan Dark bizi kurtarmış oldu ama bir Jan Dark gerçekten lazım mı? Çıkar mı, çıkmasını beklemek mi lazım, bu kadınlar bekler mi? Bilemiyorum…
Hakan Güneş/ Kral ve Tahta Bacak Alfonzo
Buradaki kral da her kral gibi kibirli, kör ve tamamen kendi çıkarlarının peşinde. Tahta bacak Alfonzo ise karısını öldürmüş ve taktığı kravat sayesinde cezadan kurtulabilmiş bir erkek.
Fatma Kılıç/Hazine Nazırı
Devletin içinde para işlerine atanmış bir adamım. Yöneticilerin toplumun derdine dertlenmeme, her durumda kendi çıkarlarını gözetir halini yansıtmaya çalıştım. Hepimiz ayrı ayrı toplumun eksik ve kanayan yerlerini göstermeye çalıştık. Kadın meselesi üzerinden toplumsal sorunlara parmak basan bir oyun oldu.
Ayla Karabulut/Kralın Soytarısı
Oyunda soytarıyım ve aslında kralın baş danışmanıyım. Kralın gizli ve pis işlerini ben yapıyorum. Eyaletler arası kirli savaşları planlıyor, pazarlıklar yapıyorum, tehditlerle iş yürütüyorum. Kirli ve kötü işleri ben yapıyorum. Bir tür derin devlet…
İnci Demir/ Soylu Avukat
Gerçek anlamda soysuz bir avukatı canlandırıyordum, katili savunuyorum. Erkeğin değil kadının suçlu olduğunu söylüyorum. Ekip ve seyirci çok iyi, oyun çok güçlü, burada olmaktan çok mutluyum. Biz, sınırsız oynayacağız bu oyunu.
Çetin Nergis/Prens Robert
Ben Prens Robert. Jan Dark’a destek veren erkeklerin az da olsa vicdanını dile getiren, kadınların erkekler tarafından öldürülmesine kısmen de olsa bir tür duyarlılık geliştirebilmiş bir erkek… Ancak en nihayetinde o da mevcut sistemin içinde krala bağlı bir kişi. Ama Jan Dark herkesi etkilediği gibi Robert’i de etkiliyor ve kendisiyle birlikte hareket etmesini sağlayabiliyor.
Perihan Aydın/ Mahkeme Başkanı
Oyunda, yumuşak başlı mizacıma rağmen devletin baskı ve dayatmasıyla iktidarın çıkarlarına uygun davranmak zorunda kalan bir mahkeme başkanıyım.
Ataköy Kadın Meclisi oluşumunda yer alıp aynı zamanda Feminist Drama’yı başlatan 5 kadından biriyim. Oyunu mümkün olabilirse tüm Türkiye’ye ulaştırmak istiyoruz.
Sibel Ersöz/ İstihbaratçı
Prens Robert’in istihbaratçısı küçük Poll rolündeyim. Ben de olan biteni Prens’e yetiştiriyorum. Kadın mücadelesini Ortaçağın büyük direniş kahramanı Jan Dark üzerinden anlatmak ve bizlerin de bugün bu rolleri üstlenmesi gerçekten anlamlı.
Olcay Uzunyayla/ Kahya ve Başpiskopoz
Jan Dark’ın kurtuluş mücadelesini günümüze uyarlayarak bir mesaj vermeye çalıştık. Umarım geçmiştir.
Nuray Kılıç/Işık-kostüm
Arkadaşlar dediler ki ‘Kostüm yapacaksın’, -Arkadaş hatırı işte. Daha önce hiç kostüm yapmadığım halde- ‘Tamam’ dedim. Dediler ki, ‘Işık yapacaksın’, ‘Tamam’ dedim; bu arada onu da ilk kez yapıyorum. Kadın mücadelesinde kendimizi tiyatroyla ifade etmeye çalışıyoruz. Dışarıdaki ortamı görüyorsunuz. Bugün yine 3 kadın öldürüldü, her gün öldürülüyoruz.
Işın Güneş/Koordinasyon
Günümüzün sorunlarını hicvederek seyirciye yansıttıklarına inanıyorum. Onların koordinasyonunu sağlamaya çalışıyorum ve son olarak ‘İstanbul Sözleşmesi yaşatır’ diyorum.
Yönetmen Cihan Şan’ın uyarlayıp yönettiği, İstanbul Düş Sahnesi’nin sahneye koyduğu ‘Jan Dark’ın Dönüşü’ oyunu 2023 yılı boyunca İstanbul Küçükçekmece Belediyesi’nin sahnelerinde izleyicisiyle buluşacak.
İstanbul Düş Sahnesi’yle; Facebook: İstanbul Düş Sahnesi, İnstagram: feministdrama, e-posta: [email protected] adreslerinden irtibat kurulabilir.