Türkiye’de 2023 yılı için geçerli olacak asgari ücrete ilişkin tepkiler sürerken mikrofon uzattığımız ekonomist ve parti temsilcileri, “Asgari ücret zammı ile beraber Türkiye’de yoksulluk ve işsizlik artacak” değerlendirmesinde bulundular.
Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan dün, gelecek yıl için geçerli olacak asgari ücreti 8 bin 506 lira 80 kuruş olarak açıkladı.
Bu rakam, Türk-İş’in 2022 Kasım ayı için açıkladığı açlık sınırını yalnızca 720 lira geçerken, Birleşik Kamu İş tarafından 8 bin 657 lira olarak açıklanan açlık sınırının 151 lira gerisinde kaldı.
Açıklanan asgari ücrete dair Gazete Karınca’ya değerlendirmelerde bulunan Halkların Demokratik Partisi (HDP) Ekonomi ve Tarım Komisyonu’ndan Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı Rıdvan Turan, “Asgari ücretin tekrar bir açlık sınırı olacağını öngörmüştük. Her ne kadar arttı denilse de, bir artış değil, nominal bir artış söz konusu” ifadelerini kullandı. Gelecek Partisi Ekonomi Politikaları Başkanı Kerim Rota da “Açıklanan asgari ücretin istihdam piyasasına yönelik negatif etkisi olacak” dedi.
Karar alıcıların 2023 yılında enflasyonu düşüreceğiz söylemlerinin gerçeği yansıtmadığını dile getiren Ekonomist Prof. Dr. Mustafa Durmuş ise “Asgari ücret zammı enflasyonu beklendiği gibi çok ciddi bir şekilde etkilemeyecektir. Çünkü enflasyon dinamikleri Türkiye’de şu anda uygulanan politikalarla durdurulamayacak şekilde farklıdır” yorumunda bulundu.
‘Yoksulluk artacak ve yaşam maliyeti krizi daha da derinleşecek’
HDP Mersin Milletvekili Rıdvan Turan, “Biz asgari ücretin 12 bin 500 olması gerekir demiştik ve 12 bin 500 lirayı da 4 kişilik bir ailede 2 kişi çalışırsa, bu yoksulluk sınırına, asgari olarak geçim sınırına, yani 25 bin gibi olması gerektiği üzerinden bu hesaplamayı yapmıştık” dedi.
Turan, “Her ne kadar arttı denilse de, bir artış değil, nominal bir artış söz konusu. Yaşam maliyeti, enflasyona bakın. Bir de büyüdüğünü iddia ettikleri pastadan sermaye sahiplerinin ne kadar pay aldığına bakın. Burada ücretlilerin payı sistematik olarak yüzde 30’lardan 20’lere, hatta işçi sayısının artışı göz önüne alınırsa yüzde 18’e doğru düşerken, sermayenin payı yüzde 30’lardan yüzde 54’lere çıkıyor“ ifadelerini kullandı.
Asgari ücret sisteminin nitelikli bir sistem olmadığının ve istihdam yapısının da son derece bozuk olduğunun altını çizen Turan, şunları söyledi:
Yoksulluk daha fazla artacak. Koşullar sürekli daha kötü oluyor. Bu açıdan yaşam maliyeti krizi giderek daha fazla derinleşecek, bütün devletler böyledir ama bu iktidarın daha mahil olduğu bir alan. Alt sınıflardan topladıklarını üst sınıfların, burjuvazinin ceplerine doldurmak şeklinde geçiriyor. Bu da aslında gelir transferinin bir yöntemi. Şu andan karşı karşıya kaldığımız, sermaye incinmesin diye 8 bin 500 lirada tutuyorlar.
‘İş kaybı ve kayıt dışılığa sebep olabilir’
Gelecek Partisi Ekonomi Politikaları Başkanı Kerim Rota ise “Türkiye’de asgari ücretin bu kadar önemli olmasının, asgari ücret ile bu kadar çok insanın çalışmasının tek bir sebebi var; istihdam piyasasının yeterli verimlilikte ve üretkenlikte olmamasıdır” dedi.
Rota, sözlerinin devamında şunları dile getirdi:
Bu durumun istihdam piyasasına yönelik negatif etkisi olacak. İş kaybına sebep olabilir veya kayıt dışına geçmeye sebep olacak etki doğurabilir. Ama arkasından öyle bir enflasyon da geliyor ki, işverenler açısından bunu Mayıs, Haziran gibi hazmetmek aslında kolay olacak. Çünkü işverenler bu durumu sebep göstererek, fiyatlarına, cirolarına yansıtarak bu işin içinden çıkarlar. Ama olan tekrar çalışana oluyor. Şubat ayında eline geçen tutar temmuz ayında da eline geçeceği için bu farkı, çalışan cebinden ödemek zorunda kalacak.
‘Kararın alınış biçimi demokratik değil’
Asgari ücret zammına dair değerlendirmelerde bulunan ekonomist Prof. Dr. Mustafa Durmuş da zammın beklentileri karşılayamadığını ve açlık sınırının altında kaldığını ifade ederek, şu yorumda bulundu:
Bu kararın alınış biçimi demokratik değil ve hukuku zorlayarak yapılmış bir şeydi. Sonuç olarak beklentilerin oldukça altında bir asgari ücret zammı çıktı. İşten çıkarmalar yaşanacak, bunların çok küçük bir kısmı haklı gerekçelerden olabilir ama büyük bir kısmı fırsatçılıkla ilgili olarak karşımıza çıkacaktır.
‘2023’te enflasyon yine düşmeyecek’
Durmuş, sözlerini şöyle noktaladı:
Karar alıcılar şöyle bir gerekçeyle yola çıkıyorlar, 2023 yılında zaten biz enflasyonu düşüreceğiz. Dolayısıyla da bu kadar yüksek bir asgari ücret artışına gerek yoktur diye düşünüyorlar ama 2023’te enflasyonun artık düşmeyeceğini yerli yabancı herkes görüyor. Bu savaşın devam ediyor olması, arz yön etkileri, diğer yandan Avrupa’nın pazarlarının çok ciddi şekilde daralması, kurun sürekli olarak yükselmesi gelecek yıl da enflasyonun yüksek bir biçimde devam edeceğini gösteriyor.