Ekoloji - Gazete Karınca https://gazetekarinca.com Sözün yükünü taşır Tue, 17 Jan 2023 11:42:37 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=6.0.3 https://gazetekarinca.com/wp-content/uploads/2020/07/cropped-karincalogo-512x512-1-32x32.jpg Ekoloji - Gazete Karınca https://gazetekarinca.com 32 32 Fotoğraflarla: Akbelen Ormanı’nda doğa talanı https://gazetekarinca.com/fotograflarla-akbelen-ormaninda-doga-talani/ Tue, 17 Jan 2023 11:27:02 +0000 https://gazetekarinca.com/?p=238833 Fotoğraflar: Demet Parlar

The post Fotoğraflarla: Akbelen Ormanı’nda doğa talanı first appeared on Gazete Karınca.

]]>
Fotoğraflar: Demet Parlar
  İkizköy’de doğa talanına karşı direniş sürüyor

The post Fotoğraflarla: Akbelen Ormanı’nda doğa talanı first appeared on Gazete Karınca.

]]>
İkizköy’de doğa talanına karşı direniş sürüyor https://gazetekarinca.com/ikizkoyde-doga-talanina-karsi-direnis-suruyor/ Tue, 17 Jan 2023 11:16:23 +0000 https://gazetekarinca.com/?p=238886 Muğla’nın Milas ilçesine bağlı İkizköy’de bulunan Akbelen Ormanı’na Yeniköy-Kemerköy Elektrik Üretim ve Ticaret A.Ş. (YK Enerji) tarafından yapılmak istenen kömür ocağına karşı başlatılan direniş 17 Temmuz 2021 tarihinden bu yana sürüyor. Türkiye’nin dört bir yanından gelen ekolojistler, köylülerle birlikte doğa talanına karşı mücadele ediyor. Akbelen Ormanı’nı savunanlar arasında bulunan gazetemiz yazarlarından Bahadır Altan’la doğa talanını […]

The post İkizköy’de doğa talanına karşı direniş sürüyor first appeared on Gazete Karınca.

]]>
Muğla’nın Milas ilçesine bağlı İkizköy’de bulunan Akbelen Ormanı’na Yeniköy-Kemerköy Elektrik Üretim ve Ticaret A.Ş. (YK Enerji) tarafından yapılmak istenen kömür ocağına karşı başlatılan direniş 17 Temmuz 2021 tarihinden bu yana sürüyor.

Türkiye’nin dört bir yanından gelen ekolojistler, köylülerle birlikte doğa talanına karşı mücadele ediyor.

Akbelen Ormanı’nı savunanlar arasında bulunan gazetemiz yazarlarından Bahadır Altan’la doğa talanını ve İkizköylülerin direnişini konuştuk.

  Fotoğraflarla: Akbelen Ormanı’nda doğa talanı

The post İkizköy’de doğa talanına karşı direniş sürüyor first appeared on Gazete Karınca.

]]>
Barajlar alarm veriyor | ‘İstanbul’un 45 günlük suyu kaldı’ https://gazetekarinca.com/barajlar-alarm-veriyor-istanbulun-45-gunluk-suyu-kaldi/ Sat, 14 Jan 2023 08:31:43 +0000 https://gazetekarinca.com/?p=238397 İstanbul’daki barajların doluluk oranı yüzde 31,5 seviyesinde. Çevre Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı Selahattin Beyaz, “Sadece İstanbul su kaynaklarında depolanan suyun kentin su ihtiyacını karşılaması ancak 45 gün süre ile mümkün olabilir” diyor. İstanbul’da susuzluk sorunu son günlerde yeniden gündemde. Kentin su ihtiyacını karşılayan barajların doluluk oranları yağışların azalmasıyla alarm veriyor. İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) […]

The post Barajlar alarm veriyor | ‘İstanbul’un 45 günlük suyu kaldı’ first appeared on Gazete Karınca.

]]>
İstanbul’daki barajların doluluk oranı yüzde 31,5 seviyesinde. Çevre Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı Selahattin Beyaz, “Sadece İstanbul su kaynaklarında depolanan suyun kentin su ihtiyacını karşılaması ancak 45 gün süre ile mümkün olabilir” diyor.

İstanbul’da susuzluk sorunu son günlerde yeniden gündemde.

Kentin su ihtiyacını karşılayan barajların doluluk oranları yağışların azalmasıyla alarm veriyor.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Su ve Kanalizasyon İdaresi (İSKİ) verilerine göre, 12 Ocak 2023 itibariyle barajların genel doluluk oranı yüzde 31,51 düzeyine indi.

İstanbul’a su sağlayan en önemli barajlardan biri Alibeyköy (Alibey) Barajı’nda ise su seviyesi yüzde 17,5’e geriledi.

Bu seviye, Alibeyköy Barajı’nda son 10 yılda ölçülen en düşük düzey oldu.

En düşük su seviyesi ise yüzde 4,85 ile Kazandere Barajı’nda ölçüldü.

Geçen yıla göre yüzde 20 daha az

Kaynak: İSKİ

Yine İSKİ verilerine göre, İstanbul’da bir yıl önce barajlardaki su oranı yüzde 50,32 seviyesindeydi.

Kuraklığın etkisi, uzun süre yağışların olmaması nedeniyle bu yıl doluluk oranı geçen yıla göre yüzde 20 daha da az oldu.

DW Türkçe’den Pelin Ünker’in haberine göre kentin kuzeyinde bulunan yağış toplama havzalarındaki yapılaşma, Kuzey Ormanları’nın yok edilmesi de yağışların barajları doldurma ihtimalini azaltıyor.

İlk ihalesi Mayıs 2012’de yapılan Sakarya’daki Melen Barajı ise iktidar tarafından İstanbul’un su sigortası olarak görülüyor.

İstanbul’a yaklaşık 190 kilometre uzaklıkta olan Melen Barajı’nın inşaatı henüz bitmese de Melen ve Yeşilçay Regülatörü’nden kente su veriliyor.

Melen’den gelen su 2,5 kat arttı

DW Türkçe’ye konuşan Çevre Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı Selahattin Beyaz, İstanbul’a Melen ve Yeşilçay Regülatörü’nden önceleri günlük 750 bin metreküp su iletilirken, bu miktarın sürekli artırılarak bugünlerde 1,9 milyon metreküp mertebesine ulaştığına işaret ediyor.

Beyaz, “11 Ocak 2023 tarihinde İstanbul’da şebekeye verilen suyun yüzde 65’i Melen ve Yeşilçay Regülatörü’nden, yüzde 35’i ise kent içi havzalardan temin edildi” bilgisini veriyor.

İstanbul’daki barajların kapasitesi ise 868 milyon metreküp. Barajlarda yüzde 31 doluluk ile 270 milyon metreküp su kaldığının anlaşıldığına işaret eden Beyaz, şunları söylüyor:

3 milyon metreküp günlük su tüketiminin tamamı ve barajların bütün suyunun kullanılması durumunda İstanbul’un 90 günlük su rezervinin olduğu görülüyor. Ancak barajların yüzde 15-20’lik kısmı taban çamuru olduğundan tamamının kullanılması mümkün değil. Sadece İstanbul su kaynaklarında depolanan suyun kentin su ihtiyacını karşılaması ancak 45 gün süre ile mümkün olabilir.

‘İstanbul önemli su sıkıntısı yaşayabilir’

DHA’ya konuşan Boğaziçi Üniversitesi İklim Politikaları Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Levent Kurnaz da “Barajlardaki doluluk yüzde 30’un ortasına kışın ortasında düştüyse ciddi bir problemimiz var demektir” diyor.

Kurnaz, 15 gün içerisinde İstanbul’a ciddi yağış düşmeye başlamazsa, önemli bir su sıkıntısının yaşanacağı uyarısında bulunuyor.

  Barajlar alarm veriyor | ‘İstanbul önemli su sıkıntısı yaşayabilir’

Melen suyu 4’üncü sınıf kaliteye sahip

Diğer yandan Melen’den su transferi sağlanabildiği sürece, İstanbul’un su ihtiyacının bir şekilde karşılanabileceğini ancak kalitesi düşük suyun yüksek maliyetler ile halkın kullanımına iletilmesinin kabul edilebilir bir yaklaşım olmadığını vurgulayan ÇMO İstanbul Şube Başkanı Selahattin Beyaz, şunları dile getiriyor:

İstanbul’un su ihtiyacının çözümünü Melen Projesi olarak öngören iktidar geçici çözümlere sırtını dayayarak su havzalarını yok eden projelerine devam ediyor. İstanbul’u ise susuz kalma riski olduğu kadar, dördüncü sınıf kaliteye sahip Melen suyundan kaynaklı hastalıklar ve başka pek çok kötü olasılıklarla dolu bir gelecek bekliyor.

DW Türkçe’ye konuşan Türk Tabipleri Birliği (TTB) Halk Sağlığı Kolu Üyesi Dr. Ahmet Soysal da “Dördüncü sınıf su, hiçbir şekilde bırakın içme ve kullanma suyunu, endüstride soğutma suyu olarak bile kullanılmaz. O derece kirlenmiş, o kadar tehlikeli bir sudur” diyor.

Dördüncü sınıf su içerisinde ağır metaller olabileceğine dikkat çeken Soysal, “Ağır metallerden mesela kurşun olsun, arsenik olsun, kadmiyum olsun, bunlar kanserojen. Eğer belli bir müddet insanlar vücuduna bu ağır metalleri alırlarsa, belli bir eşik değeri geçtikten sonra, beş sene, on beş sene sonra çeşitli organ kanserleriyle karşılaşır” diye konuşuyor.

Suyun içerisinde bakteri, virüsler gibi biyolojik ajanlar da olduğuna değinen Soysal, bunların da hepatitten koleraya kadar çeşitli gastrointestinal sistem hastalıklarına neden olduğuna dikkat çekiyor.

HABER MERKEZİ

The post Barajlar alarm veriyor | ‘İstanbul’un 45 günlük suyu kaldı’ first appeared on Gazete Karınca.

]]>
Barajlar alarm veriyor | ‘İstanbul önemli su sıkıntısı yaşayabilir’ https://gazetekarinca.com/barajlar-alarm-veriyor-istanbul-onemli-su-sikintisi-yasayabilir/ Thu, 12 Jan 2023 11:16:44 +0000 https://gazetekarinca.com/?p=238154 İstanbul’daki barajların doluluk oranı yüzde 31,5 seviyesinde. Prof. Dr. Levent Kurnaz, 15 gün içerisinde İstanbul’a ciddi yağış düşmeye başlamazsa, önemli bir su sıkıntısının yaşanacağı uyarısında bulundu. İstanbul’un su ihtiyacını karşılayan barajların doluluk oranları yağışların azalmasıyla alarm vermeye başladı. İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi (İSKİ) baraj doluluk oranlarına göre, 12 Ocak 2023 itibariyle barajların genel doluluk […]

The post Barajlar alarm veriyor | ‘İstanbul önemli su sıkıntısı yaşayabilir’ first appeared on Gazete Karınca.

]]>
İstanbul’daki barajların doluluk oranı yüzde 31,5 seviyesinde. Prof. Dr. Levent Kurnaz, 15 gün içerisinde İstanbul’a ciddi yağış düşmeye başlamazsa, önemli bir su sıkıntısının yaşanacağı uyarısında bulundu.

İstanbul’un su ihtiyacını karşılayan barajların doluluk oranları yağışların azalmasıyla alarm vermeye başladı.

İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi (İSKİ) baraj doluluk oranlarına göre, 12 Ocak 2023 itibariyle barajların genel doluluk oranı yüzde 31,51 olarak ölçüldü.

Barajlardaki suyun azalmasını DHA’ya değerlendiren Boğaziçi Üniversitesi İklim Politikaları Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Levent Kurnaz, “Barajlardaki doluluk yüzde 30’un ortasına kışın ortasında düştüyse ciddi bir problemimiz var demektir” dedi ve ekledi:

Bu problemin daha ne kadar kötüye gidip gitmeyeceğini önümüzdeki 15-20 gün içerisinde gelecek ciddi sayılabilecek yağışlar belirleyecek.

Kaynak: İSKİ

Yağışların İstanbul’un barajlarında su seviyesini yükseltebileceğini söyleyen Prof. Dr. Levent Kurnaz, şunları kaydetti:

2021 yılında da çok benzer bir durumdaydık. Barajlarda bundan daha az su vardı. Sonrasında 15 Ocak civarı ciddi ve yoğun yağışlar başladı ve o barajları kurtardı. İnşallah yine öyle bir durum olur. Öyle bir durum olmayacak olursa çok ciddi bir problem bizi bekliyor. Bugün itibariyle yüzde 31 civarında barajların doluluğu ve her hafta en az yüzde 1 düşüyor diye bakalım. Çok ciddi yağış gelmeyecek olursa 1-2 haftaya kadar yüzde 30’un altına düşeriz. Biraz yağış bekliyoruz, o İstanbul’un barajlarına biraz su getirebilir.

Barajlardaki doluluk yüzde 30’un ortasına kışın ortasında düştüyse ciddi bir problemimiz var demektir. Bu problemin daha ne kadar kötüye gidip gitmeyeceğini önümüzdeki 15-20 gün içerisinde gelecek ciddi sayılabilecek yağışlar belirleyecek. Çünkü Marmara Bölgesi’nde o yağışlar olmayacak olursa korkunç kurak bir dönemden geçiyor Marmara Bölgesi şu an için. Eğer önümüzdeki 15 gün içerisinde İstanbul’a ciddi yağış düşmeye başlamazsa, İstanbul önemli bir su sıkıntısı yaşayacak. Bu yağmur her zaman düşebilir. Önemli olan yağmurun düşüp barajları dolduruyor olması. Ümidimizi kesmeyelim.

HABER MERKEZİ
  Barajlar alarm veriyor | Alibeyköy'de doluluk oranı son 10 yılın en düşük seviyesinde

The post Barajlar alarm veriyor | ‘İstanbul önemli su sıkıntısı yaşayabilir’ first appeared on Gazete Karınca.

]]>
Hevsel Bahçeleri’nde ‘gayri resmi’ projeler: ‘Parça parça ranta açılıyor’ https://gazetekarinca.com/hevsel-bahcelerinde-gayri-resmi-projeler-parca-parca-ranta-aciliyor/ Thu, 12 Jan 2023 08:34:28 +0000 https://gazetekarinca.com/?p=238106 Hevsel Bahçeleri’nde resmi olarak yapılamayan “projeler” için gayri resmi yol ve yöntemlerin devreye konulduğuna dikkat çeken uzmanlar, kente karşı aidiyet duygusu olmayan bürokratların rant ve talana göz yumduğunu söylüyor.   2015 yılında Türkiye’nin 14’üncü miras alanı olarak Dünya Kültür Mirası Listesi’ne eklenen ve 30’dan fazla uygarlığın izlerini taşıyan 8 bin yıllık Hevsel Bahçeleri, “Kültür Park” adı […]

The post Hevsel Bahçeleri’nde ‘gayri resmi’ projeler: ‘Parça parça ranta açılıyor’ first appeared on Gazete Karınca.

]]>
Hevsel Bahçeleri’nde resmi olarak yapılamayan “projeler” için gayri resmi yol ve yöntemlerin devreye konulduğuna dikkat çeken uzmanlar, kente karşı aidiyet duygusu olmayan bürokratların rant ve talana göz yumduğunu söylüyor.  

2015 yılında Türkiye’nin 14’üncü miras alanı olarak Dünya Kültür Mirası Listesi’ne eklenen ve 30’dan fazla uygarlığın izlerini taşıyan 8 bin yıllık Hevsel Bahçeleri, “Kültür Park” adı altında parça parça ranta açılıyor.

Çivi dahi çakılmaması gereken alanda gayri resmi yol ve yöntemlere göz yumuluyor. Söz konusu ‘proje’ alanını kapsayan bölgedeki arazi sahiplerinin iş makineleriyle araçların geçebileceği 25 metre genişliğindeki yol çalışmasına ses çıkarılmadı.

Dünya mirası olan Hevsel Bahçeleri’ni bitirecek bu girişimlere karşı sivil toplum örgütleri, suç duyurusunda bulundu.

Mezopotamya Ajansı’na konuşan Ziraat Mühendisleri Odası (ZMO) Diyarbakır Şubesi Eş Başkanı Abdussamed Ucaman ve Şehir Plancıları Odası (ŞPO) Diyarbakır Şubesi Sekreteri Mahmut Özkeskin, yapılanların kanuna aykırı olduğunu ve Hevsel Bahçeleri’ndeki tarım alanının tehlikeye gireceğini vurguladı.

‘İmar planı aynı şekilde duruyor’

Özkeskin, 2012 yılında yapılması planlanan ancak durdurulan “Dicle Vadisi Projesi”nin yerine “Kültür Park” adıyla yürütülen çalışmaları şöyle anlattı:

Hevsel Bahçeleri’nde Dicle Vadisi Projesi yapılmak istenmişti fakat aynı dönemlere denk gelecek şekilde Hevsel Bahçeleri için UNESCO başvurusu olmuştu ve 2015 yılında dünya kültür miras listesine alındı. Dünya miras listesine alındıktan sonra Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi ve Sur Belediyesi projeden tümüyle vazgeçti. Fakat imar plan değişikliği o dönemdeki sıkıntılardan dolayı bir türlü yapılamadı, son yıllarda da Diyarbakır’daki belediyelere kayyum atanmasından kaynaklı oranın imar planı halen aynı şekilde durmakta.

‘Halkı alıştırıp, ranta açıyorlar’

Bizim aldığımız bilgilere göre, Hevsel Bahçeleri’nde ‘Kültür Park’ adıyla bir proje yapılmak isteniyor. Bunun için düşünülen araziler Sur Belediyesi tarafından kamulaştırıldı ve birçoğu da bitirildi. Zaten bir ay önce Dicle Nehri üzerinde Sur Belediyesi tarafından iş makineleriyle kum ve çakıl çıkarılmıştı. Bu konuya ilişkin barolarla birlikte suç duyurusunda bulunduk. Ancak imar yoluna yakın şekilde arsa sahipleri tarafından iş makineleriyle tarımsal araziler düzeltilip, araçların girebileceği pozisyona sokulmuş, hatta bununla birlikte Dicle Nehri’nin doldurulduğuna da şahit olduk. Bizim hissettiğimiz şey şu, orayı bozmaya yönelik hem halkı alıştırıyorlar hem de bozup ranta açma peşindeler.

‘8 bin yıldır aynı işlevi görüyor’

Arazi sahiplerinin işlem yaptığı söz konusu bölgenin Dünya Mirası Listesi’nde yer alan tampon bölge olduğunu ve bu alanın tümüyle Büyükşehir Belediyesi ile Sur Belediyesi tarafından takip edilmesi gerektiğini vurgulayan Özkeskin, şunları söyledi:

Çünkü UNESCO burayı herhangi tarımsal bir arazi diye almadı. Orada bir sürü farklı canlı türlerin yaşadığı bir alan var ve 8 bin yıldır aynı şekilde tarımsal işlevler görülüyor. Burası dünyada nadir bir yerdir, nadir olduğu için o listeye girdi. Bundan dolayı belediyelerce korunması ve takip edilmesi gerekir. Tabii ki bu yapılan şeyler hukuk dışıdır. Bu yüzden biz de suç duyurusunda bulunduk.

‘Hafızayı değiştiriyorlar’

Bölgedeki değişikliklerin takipçisi olacaklarını sözlerine ekleyen Özkeskin, sözlerine şunları ekledi:

Her zamanki şekilde teknik olarak takibini sürdüreceğiz, hukuki şekilde mücadelemizi sürdüreceğiz. Bizim amacımız korumak, çünkü başka bir emsali Diyarbakır yok. Fakat şu an ki yöneticiler gelecekte burada olmayacaklarını düşündüklerinden dolayı buraları tahrip edip gitmenin peşindeler. Bir toplumu değiştirmek isterseniz hafızasını değiştirirsiniz, o toplumda artık ona verilen her şeye açık olur. O yüzden kente hem bu yönden hem de yapısal olarak zararları çok fazla.

‘Kanunlarını çiğniyorlar’

ZMO Diyarbakır Şube Eş Başkanı Samet Ucaman ise yaklaşık 10 yıldır Hevsel Bahçeleri ile ilgili çok kez kanuna aykırı müdahaleler yapıldığını dile getirdi:

Daha önceleri yapı rezerv alanı olarak ilan edildi, buna karşı orada yapının olamayacağıyla ilgili TMMOB’un itirazı olmuştu ve yürütme durdurulmuştu. UNESCO’nun dünya mirası alanı içerisine giren tampon bölgesinde bu kadar ısrarın rant amaçlı olduğunu düşünüyoruz. Çeşitli şekillerle buraya girmeye çalışıyorlar. Periferindeki alanın tümüne yönelik çalışma söz konusu. Mevcut sistem 5403 Toprak Koruma Kanuna muhalefetten kendi kanunu çiğniyor. Dolayısıyla kendileri bu kanunları çiğnemesine rağmen herhangi bir yetkili bu konuda karşı da çıkmıyor.

‘Tümü tahrip edilecek’

Çalışma alanında ciddi bir talanın ortaya çıktığını vurgulayan Ucaman, olası değişikliklerin sonuçlarına ilişkin şunları söyledi:

O bölgede yaklaşık 25 metrelik bir yol açılıyor ve Hevsel’in tam da içerisinde bir yol. Bu yol o bahçelerin tüm alanını tahrip edecektir. Çünkü yolun yapıldığı alan birinci derecede tarım alanıdır. Dolayısıyla birinci sınıf arazisini yok ediyorlar. Yolun girdiği bir yerde, yapılaşma olur ve bu yapılaşma da mevcut şehrin kendi planlamasına göre yapılmaz. Kadim Hevsel Bahçesi’ni tahrip etmek amaçlı bir yaklaşımdır. Bir sürü çalışma yaptılar ama tutturamadılar şu an ise kışın ortasında inşattın durduğu bir dönemde oraya gidip böylesi bir yolu açmanın mantığı sadece ranttır. Başka hiçbir açıklaması yok. Oradaki tüm tarımsal yapıları, üretim alanlarını yok etme pahasına o bölgeye o şekil giriliyor. Dolayısıyla oradaki alanda tahribatını gösterecektir.

Tabii ki o alanın etrafında perifer oluşacak ve bu yapılar da tarımsal faaliyetler olmayacak. Binalar ve benzeri yapılar olacak. O alanımız maalesef böylesi zihniyetlerin sadece rant amaçlı yaklaşımlarından kaynaklı tarumar edilecek.

‘Suç işliyorlar’

Dicle bölgesini dünya mirası olarak değerlendirdiklerini ifade eden Ucaman, sözlerini şöyle sürdürdü:

Dünya’da şu an Hevsel gibi tek bir bahçe yok. Şu an İndus, Nil, Çin’deki Sarı Nehri’ne gidildiği zaman artık orada tarımın yapılmadığı görülecektir. Günümüze kadar kalmış tek kadim bahçe Hevsel’dir. Böylesi bir alanı tahrip etme dünya mirasını tahrip etmektir. UNESCO heyeti daha bir iki hafta önce buradaydı. Heyetin gitmesini bekleyip hemen sonrasında girmeleri de düşündürücü. Bu bürokratların bu kente bir aidiyetleri, bir paylaşımları ve duyguları yok. Dolayısıyla bu kente böylesi bir aidiyeti olmayan kişiler rant amaçlı her türlü faaliyeti yaparlar. Kırklar Dağı taraflarında da yine çalışmalar var, dozerler girmiş. Bu neyin nesidir? Bunu kim hangi kanunla yapıyor. Bunların tümü suç unsurudur. Bu suçu da işliyorlar.

‘Suç duyurusunda bulunacağız’

Bu yıkıma karşı tüm resmi kurumlara itirazda bulunacaklarını da belirten Ucaman, sözlerini şöyle tamamladı:

Usulü ve yöntemi biliyorlar, resmi yöntemlere göre bu işin yapılmayacağını da biliyorlar. Ama tarzları temcit pilavı gibi her seferinde farklı bir yöntemle ‘biz Hevsel’deki tarımsal araziyi nasıl yıkarız, nasıl yerle bir ederiz’ mantığı yatıyor. Sürekli motivasyonları budur.  Biz de buna karşı itirazımızı her türlü göstereceğiz. Hem Toprak Koruma Kurulu’na müdahil olması için yazı yazacağız hem de bu konuyla ilgili kent dinamikleriyle suç duyurusunda bulunacağız. Bunun seçime yönelik bir yatırım olduğunu görebiliyoruz. Rant alanı oluşturmaya çalışıyorlar ve bu konuda da itirazımızı her taraftan yükselteceğiz. Yaptıkları kente karşı bir suçtur, görevi kötüye kullanmadır.

HABER MERKEZİ

The post Hevsel Bahçeleri’nde ‘gayri resmi’ projeler: ‘Parça parça ranta açılıyor’ first appeared on Gazete Karınca.

]]>
Okyanus sıcaklıkları 2022’de rekor kırdı https://gazetekarinca.com/okyanus-sicakliklari-2022de-rekor-kirdi/ Thu, 12 Jan 2023 07:33:57 +0000 https://gazetekarinca.com/?p=238091 Okyanusların 2022’de de sıcaklık rekoru kırmaya devam ettiğini ortaya koyan bir araştırma yayımlandı. Okyanuslar, karbon kirliliğinden kaynaklanan aşırı ısının büyük kısmını emiyor. Yeni bir araştırma, okyanusların geçtiğimiz yıl sıcaklık rekoru kırmaya devam ettiğini ortaya koydu. Advances in Atmospheric Sciences akademik dergisinde yayımlanan araştırmada, 2022’nin “dünya okyanusları için şimdiye kadar kaydedilen en sıcak yıl” olduğu belirtildi. […]

The post Okyanus sıcaklıkları 2022’de rekor kırdı first appeared on Gazete Karınca.

]]>
Okyanusların 2022’de de sıcaklık rekoru kırmaya devam ettiğini ortaya koyan bir araştırma yayımlandı. Okyanuslar, karbon kirliliğinden kaynaklanan aşırı ısının büyük kısmını emiyor.

Yeni bir araştırma, okyanusların geçtiğimiz yıl sıcaklık rekoru kırmaya devam ettiğini ortaya koydu.

Advances in Atmospheric Sciences akademik dergisinde yayımlanan araştırmada, 2022’nin “dünya okyanusları için şimdiye kadar kaydedilen en sıcak yıl” olduğu belirtildi.

Araştırmacılara göre, 2022 yılında okyanuslardaki ısı içeriği 2021 yılı seviyelerini aştı. Aradaki fark, 2021’de dünya çapında üretilen elektriğin 100 katına tekabül ediyor.

Araştırmanın yazarlarından Prof. Michael Mann, “İnsanların ürettiği karbon emisyonlarından kaynaklanan ısının büyük çoğunluğunu emiyor. Net sıfır emisyon hedefine ulaşana kadar ısınma devam edecek ve bu yıl olduğu gibi okyanus sıcaklığı rekorları kırmayı sürdüreceğiz” ifadelerini kullandı.

Veriler, okyanus sıcaklıklarından 1985’den bu yana neredeyse kesintisiz bir artış olduğunu gösteriyor.

Bilim insanları, artan sıcaklıkların okyanuslara daha önce düşünülenden daha hızlı bir şekilde etki ettiği konusunda uyarıyor.

Okyanuslar, sera gazı emisyonlarından kaynaklanan aşırı ısının yaklaşık yüzde 90’ını emerek kara yüzeylerini koruyor.

Ancak bu durum, sualtı yaşamı üzerinde yıkıcı etkileri olan devasa, uzun süreli deniz ısı dalgaları yaratıyor.

Araştırmacılar, okyanus sıcaklık artışı nedeniyle oluşan oksijensizleşmenin yalnızca deniz yaşamı ve ekosistemi üzerinde değil, insanlar ve karasal ekosistemler üzerinde de olumsuz sonuçlar doğurduğunu vurguluyor.

Karınca, Euronews, AFP

The post Okyanus sıcaklıkları 2022’de rekor kırdı first appeared on Gazete Karınca.

]]>
Limak’ı protesto etmek isteyen İkizköy Akbelen savunucuları gözaltına alındı https://gazetekarinca.com/limaki-protesto-etmek-isteyen-ikizkoy-akbelen-savunuculari-gozaltina-alindi/ Wed, 11 Jan 2023 19:43:43 +0000 https://gazetekarinca.com/?p=238070 Akbelen Çevre Komitesi’nden 3 kişi Limak Holding’in Zorlu’daki flarmoni orkestrası konseri protesto etmek isterken gözaltına alındı. Limak Holding’in İstanbul’da Zorlu PSM’de düzenlediği konser öncesi salon önünde açıklama yapmak isteyen İkizköy Akbelen savunucuları gözaltına alındı. Limak Holding, yaptığı konserin gelirinin bir kısmını Hayvanları, Doğayı, İnsanları Koruma ve Yaşatma Derneği’ne bağışlayacağını açıklamıştı. Yaşam savunucuları yaptığı açıklamada şunları dile […]

The post Limak’ı protesto etmek isteyen İkizköy Akbelen savunucuları gözaltına alındı first appeared on Gazete Karınca.

]]>
Akbelen Çevre Komitesi’nden 3 kişi Limak Holding’in Zorlu’daki flarmoni orkestrası konseri protesto etmek isterken gözaltına alındı.

Limak Holding’in İstanbul’da Zorlu PSM’de düzenlediği konser öncesi salon önünde açıklama yapmak isteyen İkizköy Akbelen savunucuları gözaltına alındı.

Limak Holding, yaptığı konserin gelirinin bir kısmını Hayvanları, Doğayı, İnsanları Koruma ve Yaşatma Derneği’ne bağışlayacağını açıklamıştı.

Yaşam savunucuları yaptığı açıklamada şunları dile getirdi:

İkizköy’de yok ettiği koca bir yaşamın parasıyla lüks AVM’lerde konser düzenliyor. Gelirin bir kısmını Hayvanları, Doğayı, İnsanları Koruma ve Yaşatma Derneği’ne bağışlayacakmış. Önce Akbelen Ormanı’ndaki canlılardan, nesli tehlikede hayvanlardan ellerini çek!

HABER MERKEZİ

The post Limak’ı protesto etmek isteyen İkizköy Akbelen savunucuları gözaltına alındı first appeared on Gazete Karınca.

]]>
İzmir ve Marmaris’te şiddetli yağış: Su baskınları yaşandı, emniyetin duvarı çöktü https://gazetekarinca.com/izmir-ve-marmariste-siddetli-yagis-su-baskinlari-yasandi-emniyetin-duvari-coktu/ Wed, 11 Jan 2023 07:28:25 +0000 https://gazetekarinca.com/?p=237871 İzmir ve Muğla Marmaris’te yaşanan yağışlar, su baskınlarına yol açtı. İzmir’de dün akşam saatlerinde etkili olan sağanak nedeniyle su baskınları oluştu. Konak, Balçova ve Bornova ilçelerinde bazı cadde ve sokaklarda su baskınları yaşandı. Bornova ilçesinde, Kemalpaşa Caddesi rögarların taşması nedeniyle su altında kaldı. Caddede seyir halindeki birçok araç yolda kaldı. Belediye ekipleri, su birikintilerini vidanjör […]

The post İzmir ve Marmaris’te şiddetli yağış: Su baskınları yaşandı, emniyetin duvarı çöktü first appeared on Gazete Karınca.

]]>
İzmir ve Muğla Marmaris’te yaşanan yağışlar, su baskınlarına yol açtı.

İzmir’de dün akşam saatlerinde etkili olan sağanak nedeniyle su baskınları oluştu.

Konak, Balçova ve Bornova ilçelerinde bazı cadde ve sokaklarda su baskınları yaşandı.

Bornova ilçesinde, Kemalpaşa Caddesi rögarların taşması nedeniyle su altında kaldı. Caddede seyir halindeki birçok araç yolda kaldı.

Belediye ekipleri, su birikintilerini vidanjör yardımıyla tahliye etmeye çalıştı.

Öte yandan, Konak ilçesinde yıkım çalışmaları devam eden eski emniyet binasının arka girişindeki duvar çöktü. Olayda bir iş makinesi molozların altında kaldı, bir iş hanının girişinde hasar oluştu.

Bölgeye gelen sağlık ve itfaiye ekipleri, olay sırasında can kaybı veya yaralanan olmadığını belirledi.Muğla’nın Marmaris ilçesinde de etkili olan yağış nedeniyle sokaklar göle döndü.

İlçede enerji nakil hatlarının zarar görmesi nedeniyle bazı bölgelerde elektrik kesintileri yaşandı.

Muğla Meteoroloji İstasyon Müdürlüğü, Marmaris’te 21-00 ile 01-00 saatleri arasında metrekareye 102 kilogram yağmur düştüğünü duyurdu.

HABER MERKEZİ

The post İzmir ve Marmaris’te şiddetli yağış: Su baskınları yaşandı, emniyetin duvarı çöktü first appeared on Gazete Karınca.

]]>
2022’de 362 ekolojik kırım: 106’sı iklim krizi, 83’ü madencilik kaynaklı https://gazetekarinca.com/2022de-362-ekolojik-kirim-106si-iklim-krizi-83u-madencilik-kaynakli/ Tue, 10 Jan 2023 08:46:49 +0000 https://gazetekarinca.com/?p=237747 Polen Ekoloji Kolektifi, 2022 yılı içerisinde yaşanan ekolojik kırıma dair ‘2022 Ekolojik İhtilaflar’ raporunu yayımladı. Polen Ekoloji Kolektifi, 2022 yılına dair hazırladığı ekolojik talan raporunda, ormansızlaştırma ve madenciliğin had safhaya çıktığını belirterek, toplamda 362 ekolojik talan yaşandığını duyurdu. Raporun girişinde şu ifadeler kullanıldı: Ekolojik yıkımın etkisi 2022 yılında da gerek sosyo-ekonomik gerekse de çevre, halk […]

The post 2022’de 362 ekolojik kırım: 106’sı iklim krizi, 83’ü madencilik kaynaklı first appeared on Gazete Karınca.

]]>
Polen Ekoloji Kolektifi, 2022 yılı içerisinde yaşanan ekolojik kırıma dair ‘2022 Ekolojik İhtilaflar’ raporunu yayımladı.

Polen Ekoloji Kolektifi, 2022 yılına dair hazırladığı ekolojik talan raporunda, ormansızlaştırma ve madenciliğin had safhaya çıktığını belirterek, toplamda 362 ekolojik talan yaşandığını duyurdu.

Raporun girişinde şu ifadeler kullanıldı:

Ekolojik yıkımın etkisi 2022 yılında da gerek sosyo-ekonomik gerekse de çevre, halk ve işçi sağlığı bütünselinde sürdü. Ağır sanayi üretiminden zehirli kimyasalların kullanılmasına dek planlı kirletme söz konusu oldu ve makro ölçekli kirlilik olayları büyük düzeyde sömürünün ölçeğini belirledi. Büyük miktarlardaki ağır sanayi hurdasının terk edildiği yerlerde çalışanlar akut ve kronik sağlık risklerine maruz kaldı.

Ormansızlaş(tır)manın artmasıyla doğal varlıkların aşırı hasadı çevresel hasar ve bozulmayla eş zamanlı olarak çatışmaların finanse edilmesi için kullanılan politikalardan oldu.

Otoriteler tarafından insansızlaştırma/doğasızlaştırma için benimsenen zehir kullanımı bu çerçeveden daha geniş bir kapsamı hedef aldı.

Yoksulluğu yaratan ve halkları faşist toplumlara dönüştürme arzusunu besleyen hükümetler ve şirketler, canlıların yerkürede eşit ve özgür yaşama hakkına karşı duramasınlar diye hafızamızı oluşturmaya devam ediyoruz.

Raporda, “2022 senesinde gerçekleşen 362 ekolojik ihtilafın 106’sı iklim krizi, 83’ü madencilik, 52’si enerji santralleri, 35’i doğa tahribatı, çevresel kirlilik ve ormansızlaş(tır)ma, 34’ü hayvan hakları ve türlerin yaşamı, 31’i emekoloji, 15’i kent suçları ve mülksüzleştirme ve 6’sı tarihi-kültürel miras tahribatı konularında olduğu analiz edildi” ifadelerine yer verildi.

Raporda öne çıkanlar:

Susuzluk

  • Bursa’nın içme suyunu karşılayan ve Nilüfer Çayı üzerinde kurulan Nilüfer Barajı’ndaki doluluğun yüzde 1’e düştüğü, kentin diğer içme suyu kaynağı Doğancı Barajı’ndaki doluluğun ise yüzde 50 olduğu belirtildi.
  • Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi (NKÜ) Ziraat Fakültesi Biyosistem Mühendisliği Arazi ve Su Kaynakları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Halim Orta, son kar ve yağmurların yeterli olmadığını belirterek, Trakya’nın yer altı ve yer üstü sularında kuraklık yaşandığını söyledi.
  • Edirne‘nin iki önemli su kaynağı Tunca ve Meriç nehirlerinin debileri sıcak hava ve su tüketimi nedeniyle dip seviyelere düştü. MGM-Temmuz 2022 Alansal Yağış Değerlendirmesi verilerine göre, Türkiye genelinde geçtiğimiz ay yağışlar, geçen yılın aynı ayına göre yüzde 55 azaldı.
  • Erzurum’un Karadeniz sınırındaki Oltu Çayı, 35 ile 40 derece arası seyreden hava sıcaklığında tamamen kurudu. Kargapazarı Dağları’ndan doğan ve Oltu’yu ortadan ikiye bölen çaydaki kuraklık nedeniyle tarım arazileri de susuz kaldı.
  • Büyük bir bölümü fosil yakıt kullanımından kaynaklanan iklim değişikliğinin neden olduğu kuraklık yüzünden Türkiye genelindeki nehirlerin neredeyse tamamında suyun akış hızı yüzde 70’lere varan oranda düştü. Göllerin ise yüzde 60’ı kurudu.

Mandencilik ve Ormansızlaştırma

  • Mersin‘in Toroslar ilçesine bağlı Musalı Mahallesi‘nde bulunan MMK Madencilik’e ait krom atık arıtma ve depolama havuzunda çökme oluştuğu öğrenildi. Çökme sonucu atıkların denize ulaşabileceği de kaydedildi. Zehirli atıkların derenin ardından Akdeniz’e ulaşabilme ihtimali de oldukça yüksek.
  • Muğla’da özel koruma altındaki Datça taş ocağı için ‘ÇED gerekli değildir’ kararı verildi. Proje alanı, Datça-Bozburun Özel Çevre Koruma Bölgesi sınırları içinde ve doğal sit alanının yakınında yer alıyor. Datça-Bozburun bölgesi Türkiye’deki 12 Özel Koruma Bölgesi’nden biri ve burada yapılacak yatırımlar özel sınırlamalara tabi.
  • Şırnak’ta Gabar ve Cudi Dağları ile Besta’ya sürülen korucular, askerler gözetiminde ağaç kesimi yapıyor.
  • Devlet Su İşleri (DSİ) Genel Müdürlüğü, 2014’te aldığı kararla, Dersim’in Çemişgezek ilçesine bağlı Paşacık köyünde ‘Çemişgezek Göleti ve Sulama Projesi’ yapma kararı aldı. Projenin hayata geçmesi halinde, köylülerin bağ ve bahçe ekebildiği alanın neredeyse yüzde 80’ni sulara gömülecek.
  • Resmi Gazete’de yayımlanan MAPEG ilanında 58 ili kapsayan alanda maden saha ihale duyurusu yapıldı. 58 ilde 344 noktada ihale edileceği duyurulan doğal alanda 192 bin 410,17 hektar ihaleye çıktı. 17 ilde toplam 92 bin 546,15 hektar doğal alan maden şirketlerine tahsis edilmek isteniyor.
  • Van’ın Gürpınar ilçesinde yılda 300 bin ton kömür çıkarma girişimi başlatıldı. Vefa Group Madencilik İnşaat Petrol Ürünleri Gıda San. Ve Tic. A.Ş. tarafından ruhsatı daha önce alınmış olan 1.967 hektarlık (20 milyon metrekare) alanda açık ocak işletmeciliği ile üretim yapılacak.

Gıda güvenirliği

  • Kullanımda olan genetiği değiştirilmiş 13 soya çeşidi, üç enzim ve 23 mısır çeşidi bulunuyor. Tarım ve Orman Bakanlığı’nın Genetiği Değiştirilmiş (GDO) bir mısır ve bir soya geninin hayvan yemi amaçlı kullanılmasına 10 yıl süreyle izin verdiği öğrenildi.
  • Tarım ve Orman Bakanlığı, Avrupa Birliği’nin sağlığa, çevreye ve biyolojik çeşitliliğe zararlı olduğu gerekçesiyle yasakladığı pestisitlerin kullanım süresini ikinci kez uzattığı ortaya çıktı.

Hayvan katliamı

  • Konya’nın Kulu ilçesinde bulunan Düden Göleti’nde yüzlerce martı ölü bulundu. Göçmen kuşların dinlenme ve beslenme alanları arasında yer alan gölette, bir günde yüzlerce yetişkin ince gagalı ve karabaş türü martının öldüğü ortaya çıktı.
  • Antalya Manavgat’a bağlı Side’nin sahilindeki bir plajda caretta carettaların olduğu yuvanın kürekle açılması nedeniyle onlarca yavru deniz kaplumbağası hayatını kaybetti.
  • 2004 yılında Korunması Gereken Tehlike Altındaki Türler Kırmızı Listesi’ne alınan orfozun popülasyon kaybı, son 24 yılda yüzde 86’ya ulaştı. Türkiye’de orfozun avlanması, toplanması, gemilerde bulundurulması, karaya çıkarılması, nakledilmesi ve satılması yasak olmasına rağmen yasa dışı olarak avlanmaya devam ediyor.
HABER MERKEZİ

The post 2022’de 362 ekolojik kırım: 106’sı iklim krizi, 83’ü madencilik kaynaklı first appeared on Gazete Karınca.

]]>
Kara Surları’ndaki İBB restorasyonu bostanlara zarar veriyor https://gazetekarinca.com/kara-surlarindaki-ibb-restorasyonu-bostanlara-zarar-veriyor/ Mon, 09 Jan 2023 14:40:50 +0000 https://gazetekarinca.com/?p=237658 Tarihi Yedikule Bostanları Koruma Girişimi, Kara Surları’nın İBB tarafından yapılan restorasyonunda bostanların zarar görmesine tepki gösterdi. Açıklamada, “İstanbul’un bostanları ve surları, birini diğerine tercih etmek zorunda kalmadan beraber korunmalıdır. Surlar, bostanlarıyla yaşasın!” denildi. Tarihi Yedikule Bostanları Koruma Girişimi, Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği’ne (TMMOB) bağlı Mimarlar Odası’nda, Yedikule Bostanları’nda İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) tarafından […]

The post Kara Surları’ndaki İBB restorasyonu bostanlara zarar veriyor first appeared on Gazete Karınca.

]]>
Tarihi Yedikule Bostanları Koruma Girişimi, Kara Surları’nın İBB tarafından yapılan restorasyonunda bostanların zarar görmesine tepki gösterdi. Açıklamada, “İstanbul’un bostanları ve surları, birini diğerine tercih etmek zorunda kalmadan beraber korunmalıdır. Surlar, bostanlarıyla yaşasın!” denildi.

Tarihi Yedikule Bostanları Koruma Girişimi, Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği’ne (TMMOB) bağlı Mimarlar Odası’nda, Yedikule Bostanları’nda İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) tarafından yürütülen restorasyon çalışmaları nedeniyle bostanların zarar görmesine dair bir açıklama yaptı.

Açıklamaya Tarihi Yedikule Bostanları Koruma Girişimi üyeleri, Prof. Dr. Cemal Kafadar, Prof. Dr. Asu Aksoy, Ziraat Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Üyesi Gökhan Turan katıldı.

Açıklamada, bostanların öncesi ve sonrasına dair fotoğraflar gösterildi. Bostan alanlarında iş makinelerinin çalıştığının altı çizildi ve rulo çim serildiği bilgisi paylaşıldı.

Konuşma yapan Prof. Dr. Cemal Kafadar, ilk olarak 2013 yılında bostanları korumak için bir araya geldiklerini ama yaklaşık 10 yıllık sürede bostanlardaki tahribatın devam ettiğini ifade etti.

Dünya Mirası alanlarından biri olan Kara Surları ve bostanların dünya genelinde nadir görülen peyzaj miraslarından olduğunu vurgulayan Kafadar, “Kara Surları ve bostan birlikteliğinin neden birlikte korunması gerektiğinin önemine tekrar dikkat çekmek istiyoruz” dedi.

‘Yedikule Bostanları bize miras’

Prof. Dr. Asu Aksoy ise girişim adına basın açıklamasını okudu.

Aksoy’un okuduğu açıklamada şunlar öne çıktı:

İstanbul, Kara Surlarının inşa edildiği günden beri bostancılık faaliyetlerine ev sahipliği yapıyor. Üç devlet görmüş bu bostanlar, yüzyıllar boyunca çeşitli idari kararlarla koruma altına alınmış ve surlarla bir bütün olarak gelecek kuşaklara, yani bizlere ve bostancılarına miras bırakılmıştır. Ancak, İstanbul’un çok yakın zamana kadar neredeyse her semtinde karşılaştığımız bostanlarının başına gelen, Kara Surları ile bütünleşik olarak gelişmiş bostanların da başına gelmiştir. Yedikule Bostanları bunlardan biridir.

Bölgedeki bostanların yıkımı 1960’larda hızlanmış, 2000’lerde ise bostanları şehirden tümüyle silecek bir noktaya gelmiştir. Örneğin, 2013’te Yedikule Kapı ve Belgradkapı arasındaki Sur İçi bostanlarının bir kısmı moloza gömülmüştür ve hala da molozun altında yatmaktadır.

‘Restorasyon çalışmalarında bostanlar tahrip ediliyor’

Kara Surları’nda beklenen restorasyonun 2021’de başladığını ifade eden Aksoy, şöyle davam etti:

Bugün, üzülerek belirtmeliyiz ki Yedikule bostanları bir kez daha parça parça yıkılıyor. İBB tarafından restorasyon doğrultusunda geliştirilen projeler arasında ‘Mevlanakapı Karakolu Restorasyonu ve Kara Surları Ziyaretçi Merkezi’, ‘Sulukule Kara Surları Restorasyon Uygulaması’, ‘Silivrikapı Hipojesi’ ve ‘Belgradkapı T15-T19 Arası Kara Surları Uygulaması’ dahil birkaç noktada surların korunması ve güçlendirilmesi için elzem olan çalışmalar yer alıyordu.

Kara Surlarında devam eden çalışmalar ve projelerle ilgili kritik bir noktaya dikkatinizi çekmeliyiz: Mevlanakapı ve Yedikule arasında hayata geçirilmek istenen projeler aynı zamanda bostancıların halihazırda dört mevsim toprağı işlediği Tarihi Yedikule Sur Dışı Bostanları olarak adlandırdığımız alandan geçmektedir. Böylesi bir yanyanalık her şehre nasip olmayacak bir kültürel peyzaj değeri iken bu restorasyon çalışmaları sırasında bostancıların yerlerinden çıkarıldıklarını ve bostanların tahrip edildiklerini görüyoruz.

Restorasyon çalışmaları sırasında, 2021 başından günümüze kadar Silivrikapı – Yedikule Kapı arasında 9 bostan yok edildi. Aralık 2022’de yaptığımız ziyaretlerde, sur restorasyonunun Belgradkapı – Silivrikapı etabında, surların peribolos bölümünde iş makinelerinin bir süredir aralıksız çalıştığını, kepçelerle toprağın derin bir şekilde kazıldığını, zeminin yer yer 3 ila 4 metre aralığında düşürüldüğünü gördük.

Bu çalışmalar için bostancılar bostancılık yaptıkları alandan çıkarıldılar. Daha yeni ekilmiş, toprakta büyümeyi bekleyen kış sebzeleriyle beraber bostanlar alt üst edildi. Yüzlerce yıldır burada yetişen marullar, maydanozlar ve yadigar tohumlar tarihin izlerini taşıyan ve bilimsel araştırmalar için bir arşiv barındıran bostan toprağıyla beraber yerlerinden edildiler.

‘Surlar, bostanlarıyla yaşasın’

Katılımcı bir süreç işlemediği üzgün ve kızgın oldukları vurgulanan açıklamada, “Sur-bostan birlikteliği için yıllardır mücadele verenler, yani bostancılar, akademisyenler, Tarihi Yedikule Bostanlarını Koruma Girişimi gibi toplumsal hareketler sürece dahil edilmiyor” denildi.

Aksoy, açıklamayı şu şekilde sonlandırdı:

Kara Surlarının restore edilerek bu kültür mirasına sahip çıkılması hepimizi sevindiriyor. Hiçbirimiz restorasyona karşı değiliz. Ancak, hep vurguladığımız gibi: İstanbul’un bostanları ve surları, birini diğerine tercih etmek zorunda kalmadan beraber korunmalıdır. Surlar, bostanlarıyla yaşasın!

Açıklamanın sonunda, ‘Surlar, bostanlarıyla yaşasın’ sloganı ile 14 Ocak Cumartesi günü saat 14:00’da Yedikule Bostanlarında tarihçi Prof. Dr.Cemal Kafadar ile açık ders yapılacağı bilgisi paylaşıldı.

İBB’nin projelerini ve bostanlardaki kazı ve çimlendirme çalışmalarını Yedikule Bostanları Girişimi’nden İnanç Kıran ve Ziraat Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Üyesi Gökhan Turan Gazete Karınca’ya değerlendirdi.

‘Kurul kararlarına itirazımızı sürdürüyoruz’

Yedikule Bostanları’na dair geliştirilen projelerin kurul onaylarıyla gerçekleştirildiğini ve bu projelerin hayata geçirilmesinde kurulların önünde hiçbir engel olmadığını belirten Kıran şunları ifade etti:

Kurul kararlarına itirazlarımızı sürdürüyoruz ama itirazlar bir üst kurulda değerlendiriliyor. Şu an yıkımların olduğu alanlarda bir proje var mı yok mu herhangi bir cevap alamıyoruz. Ki bunun müze denetiminde yapılıp yapılmaması mevzusu da var. Buna dair de bir cevap bekliyoruz. Bilgiler ve deşifrelerle beraber sorularımız ilgili kurumlara ilettik ve cevap gelmesini bekliyoruz.

Bostanlarda iş makineleriyle çalışmalar yapıldığını ve kepçelerle kazıldığını söyleyen Kıran, “Bu alana dair İBB’nin de nasıl bir proje geliştirildiğini bilmiyoruz. Sadece T15 – T19 burçları arası Kara Surları uygulama projesi var. Belgrad Kara Surları ile ilgili projenin kurula sunulduğunu öğrendik. Bunu da sorduk ama henüz kuruldan da bir cevap alamadık” diye konuştu.

‘Rulo çimlerle toprağın yapısını bozuyorlar’

Ziraat Mühendisleri Odası’ndan Gökhan Turan, sulamanın çok zor olduğu bir iklimde yaşadığımızı vurgulayarak, “Monokültür ekimle toprağın yapısını bozuyorlar” dedi.

Turan şunları kaydetti:

Ortalama altı dönümlük arazinin içerisine ne ekebiliriz? Mesela 30 bin adet marul ortalama çıkacaktır. Domates ekmeye kalkarsak ortalama 20 tondan bahsedebiliriz, lahana ekersek 20 bin adetten bahsediyoruz. Bunlar az rakamlar değil. Bunları başka bir yerden getirmeye kalkarsak, hepsini bir defa da getiremeyeceğimiz için parça parça getirmek zorunda kalırız. Her bir getirdiğimizin karbon adımını hesaplamamız gerekiyor. Bunların doğaya vermiş olduğu zararı hesaplamamız gerekiyor.

Tarlaların ve bahçelerin derin sürüldüğünü belirten Turan, bostanlarda makine kullanılamayacağını ve bostancıların 20 ile 30 cm derinliği kullandıklarını vurgulayarak şöyle devam etti:

O toprağın yapısı rulo çimle bozulmamalı. Bu alanlara konulan çimler monokültürü bozar, verimliliği azaltır. Bu ülkede yıllarca pancar, mısır bunlar hep monokültür olarak ekildi. Çim de bir monokültürdür ve bunun dönüşü olmaz. Çim alanların hiçbiri toprak alan olarak dönüştürülemez. Moda Bostanı’nı yıllardan beri ehlileştirmeye çalışıyoruz ve ehlileştiremediğimiz için belediye kutuların içinde toprak getiriyor. Bu sebeple Yedikule Bostanına çim döşenmesi kabul edilemez.

‘Sosyal belediyecilik anlayışı bekliyoruz’

Bostanların korunmasına dair daha önceki yönetime de aynı şeyleri söylediklerini ifade eden Turan, şöyle devam etti:

Sosyal belediyecilik adına gelinen bir noktada yapılmaması gereken bir şey yapılıyor. Kendi kent konseylerinde dahi alınan kararları elemine edebiliyorlar.

60’lı yıllardan beri göz koyulan bir alan Yedikule Bostanları. Anadolu Yakasındaki bostanları bitirdiler. Birkaç tanesini ancak kurtarabildik. Yeşil alan ve insanların beslenme alanı değerlendirilemiyor. Tarım politikalarımız aynı. İktidarlar ‘biz dışardan ürünleri alırız, tarım alanlarını inşaat alanlarına çeviririz’ diyor. Aynı şeyleri burada sosyal belediyecilik yapan kurumdan beklemiyorum ben. Süreci bizimle, bostancı ile yürütmek gerekiyor.

The post Kara Surları’ndaki İBB restorasyonu bostanlara zarar veriyor first appeared on Gazete Karınca.

]]>
Tüketimi örgütleyelim kooperatifleşelim https://gazetekarinca.com/tuketimi-orgutleyelim-kooperatifleselim/ Fri, 06 Jan 2023 21:01:44 +0000 https://gazetekarinca.com/?p=237251 Türkiye tarımında yaşanan değişimlerin incelendiği çok değerli bir çalışmada (Çağdaş Tarım Sorunu– Zülküf Aydın) yapılan saha araştırmaları sonucunda ulaşılan en temel tespit, Türkiye tarımının kapitalist modernite sistemine entegre edildiği, bu entegrasyon sürecinde çok büyük bir ekolojik ve insani yıkımın açığa çıktığıdır. Türkiye’de tarım, Dünya Bankası, IMF gibi kurumların güdümünde uygulanan neoliberal tarım politikaları ve kapitalist […]

The post Tüketimi örgütleyelim kooperatifleşelim first appeared on Gazete Karınca.

]]>
Türkiye tarımında yaşanan değişimlerin incelendiği çok değerli bir çalışmada (Çağdaş Tarım Sorunu– Zülküf Aydın) yapılan saha araştırmaları sonucunda ulaşılan en temel tespit, Türkiye tarımının kapitalist modernite sistemine entegre edildiği, bu entegrasyon sürecinde çok büyük bir ekolojik ve insani yıkımın açığa çıktığıdır. Türkiye’de tarım, Dünya Bankası, IMF gibi kurumların güdümünde uygulanan neoliberal tarım politikaları ve kapitalist sistemin yarattığı “tüketim biçimi” aracılığıyla kapitalist sisteme entegre edilmiştir. Tarımdaki bu kapitalistleşme sonucunda Türkiye, kendi halkını besleyemeyen, dışa bağımlı, işsizlik üreten, sağlıklı gıdaya ulaşımın zorlaştığı ve gıda egemenliğini kaybetmekle karşı karşıya kalan bir ülke konumuna gelmiştir.

Gıdanın, üretildiği yerel bölgede tüketilmesi ilkesini reddeden kapitalizm, mega marketler ve zincir restoranlar için taşınmasını, depolanmasını, bazı hastalıklara dayanıklı olması için genetiği değiştirilmiş bitkisel ve hayvansal türlerin adil olmayan tüketimini ve dolayısıyla üretimini dayatmaktadır. Bu durum, tarımda hem mono kültüre hem de taşıma, depolama, ilaçlama faaliyetleri ile büyük bir ekolojik yıkıma neden olmaktadır. Arjantin’de üretilen bir ürün Türkiye’de paketlenmekte, Suudi Arabistan’da tüketicilere pazarlanmaktadır. Kapitalizmin yarattığı bu tüketim rejiminde tat, aroma yahut besin değeri, gıdalar açısından değerli özellikler değildir. Önemli olan görünüş, raf ömrü ve kârlılıktır. Üretilen gıdalarda eksik olan tat, aroma gibi özellikler dışardan kimyasal katkılar yoluyla eklenmektedir. Bu tüketim biçiminde, üretilen gıdaların bolca kimyasal ilaç ve gübreye ihtiyaç duyması nedeniyle, üretimde kullanılan tarımsal ilaçlar, kimyasal gübreler, bitki gelişim düzenleyiciler insana, toprağa ve diğer canlıların üzerine boca edilmektedir. Kapitalizmin “hızlı tüket çok çalış” dayatmasının sonucu olarak fastfood endüstrisi büyütülürken, yüksek protein ve yüksek yağ içerikli hızlı tüketilen gıdalarla toplum başta obezite ve kalp hastalıkları olmak üzere birçok hastalığın pençesine düşürülmüştür. Bunun yanında 2019 yılında 700 milyon kişinin yetersiz beslendiği belirtilmiştir (WHO-FAO).  Sorun giderek, sağlıklı gıdaya erişim değil, gıdaya erişim meselesi haline gelmeye başlamıştır. Sağlıklı beslenmenin hatta beslenmenin maliyeti uluslararası yoksulluk sınırını aşmıştır. Kapitalizmin, 2008 krizi başlayıp 2020 yılında COVID-19 küresel salgınıyla daha da görünür biçimde sorgulanır olması, sistemde ağır bir meşruiyet krizi yaratırken, sorunlara çözüm bulma noktasında inandırıcılığını da yitirmesine neden olmuştur. Kapitalist modernitenin topluma savaş, işsizlik, yoksulluk ve ekolojik krizlerden başka vaat edeceği bir şey kalmadığından, bütün bir tarihi kendisinden ibaret saydığı “Tarihin Sonu” tezleri de iflas etmiştir.

Kapitalist sistemin doğa ve canlılar üzerinde yaratmış olduğu yıkıcı sonuçlar -sermaye yeryüzüne düşmandır- ve krizler gün geçtikçe derinleşirken, yarattığı rekabet, yabancılaşma ve parçalanma beraberinde bir tüketim kültürü ortaya çıkarmıştır. Özellikle kapitalizmle geç tanışan ülkelerde -Türkiye özelinde olduğu gibi- neoliberal politikalar sonucunda kamusal alanlara şirketlerin doldurulması ile yaşamın tüm alanlarında çoklu bir krizle karşı karşıyayız. Kamu hizmetlerinin piyasalaştığı, devletin vatandaşı ile tüccar-müşteri ilişkisine girdiği, kamu yararının (sosyal devlet) terkedildiği bir dönemde kooperatiflere, mevcut ekonomik modelin ötesinde toplumsal bir sorumluluk da düşmektedir.

Emekçiler, özel mülkiyetin sınırlandırılması ve piyasa ilişkilerine son verilmesi için rekabetin karşısına dayanışmayı, parçalanmanın ve yabancılaşmanın karşısına katılımcılığı ve eşitlikçi ilişkileri ortaya koyan bir yönetim anlayışıyla kendi sorunlarını bizzat kendi öznellikleri temelinde çözecek yeni ve alternatif bir kamusallığın inşasına ihtiyaç duymaktadır. Emekçiler, neoliberalizmin ve onun kurumları olan şirket tipi örgütlemelerin, anti demokratik yapıların ürettiği toplumsal hastalıklar, krizler karşısında üretimin-tüketimin demokratikleştirilmesini planlamalıdır.

Kapitalizm, emeği güvencesizleştirerek, ekonomik, ekolojik, siyasal krizlerle toplum üzerindeki tahakkümünü günden güne artırmaktadır. Kapitalizmin yarattığı krizler karşısında dayanışmacı örgütler ve alternatif modeller bugün toplumsal alanda daha fazla yer almakta ve gelecek için siyaset üretmeyi tartışmaktadırlar. Sorunlar kolektiftir, dolayısıyla çözümler de kolektif olmak zorundadır.  Alternatif ekonomiler içerisinde yer alan dayanışma ekonomileri, komünler, kooperatifler, patronsuz çalışma alanları vb. devlet ve sermaye dışı örgütlenmelere örnek verilebilir. Kapitalist üretim-tüketim ilişkilerine güçlü bir alternatif olan kooperatifçilik, devletten ve sermayeden bağımsız gelişme potansiyeli taşıyan bir örgütlenme modeli olarak emekçi sınıflar içinde giderek önem kazanmaktadır.

Emekçiler arasında işbirliğinin geliştirilmesi, ortak duyguların inşası, kapitalizmin yarattığı müşteri-tüccar ilişkisiyle ortaya çıkan topluma yabancılaşmanın ters yüz edilmesi açısından da kooperatifler/dayanışma ekonomileri daha fazla tartışılmayı hak ediyor. Kooperatifler demokratik, komünal ilişkilerden oluşmuş bir toplumu inşa etme paradigmasıyla, ayakta kalma stratejileri arayışında da önemli bir alternatif olarak öne çıkıyor.

Kapitalist modernitenin dayatmalarını eleştiren slow-food hareketi de geleneksel sofra kültürünü, sofrada iletişimi ve geleneksel gıdaların tüketilmesini savunarak bu dayatmaya tepki göstermiştir. Gerçekten kapitalizmin yaratmaya çalıştığı bu tüketim biçimi değiştirilmeden Türkiye tarımını ve gıda üretimini sağlıklı koşullarda gerçekleştirmek söz konusu değildir. Mevcut koşullarda, hakim olan “tüketim biçimi” kapitalizmin istediği bir biçimken tarımsal üretim yapan çiftçi ve köylülerin bunun dışına çıkma olanakları yoktur.

Kapitalizmle at başı ilerleyen endüstriyalizm öncesi tarımsal üretimde, tüketici ve üretici arasındaki bağlar daha sıkı ve etik değerlerle yoğrulmuş halde idi. Tarımsal üretim aileye, akrabaya, köylülere, yakın çevreye göre yapılmakta, bu yakın çevreye içkin etik değerlere bağlığın sonucu olarak sağlıklı ve kaliteli gıda üretme çabası gösterilmekteydi. Tüketici ve üretici arasındaki bağın koparılması; kapitalizmin bu mesafeyi sayısız kâr durakları ile doldurması hem üreticilerin hem de tüketicilerin zararına olmuştur.

Tüketici ve üretici kavramlarının hem pratikte hem de anlamsal açıdan birbirinden bu kadar kopmasına bir eleştiri olarak slow-food hareketi tarafından ortaya atılan “türetici” kavramı, tüketici ve üretici arasında kopan bağları tekrar kurmayı ve kapitalizmin dayattığı “tükettikçe mutlu olursun” / “hızlı tüket” yaklaşımına itirazı içerir. Bu hareket, doğaya zarar vermeden ihtiyaç temelinde tüketmenin ve tüketimden gelen güçle ekolojik bir üretimin olanaklarını arar. Bu anlamıyla türetici sadece tüketmez aynı zamanda kurduğu örgütlenme ağı ile üretime katılır, üretim sürecinin ekolojik ve demokratik şekilde gerçekleşmesine çaba gösterir. Toplumun tüketim kültürü üzerindeki kapitalist saldırı dalgasını, toplumun beslenmesi üzerindeki olası tehlikeleri teşhir eder. Şüphesiz türetici örgütü eski adı ile “tüketici kooperatifleri”dir. Türkiye emekçilerinin, “tüketim kooperatifleri” aracılığıyla tüketimden gelen gücünü kullanma zamanı gelmiştir. Yeterli derecede örgütlenmiş tüketici kooperatifleri olmadan ülkede üretici kooperatiflerinin gelişmesini beklemek büyük bir hayaldir. Farklı bölgelerde alternatif olma iddiası ile kurulan birçok üretim kooperatifinin başarısızlığa uğramasında temel etken budur.

Bu amaçlar temelinde tüketici-türetici kooperatifleri, bir topluluk oluşturma felsefesiyle topluluk-destekli tarım yaklaşımlarında önem kazanmıştır. Kitlesel üretim/kitlesel tüketim kültürüne karşı durmak, üretici ve tüketicinin doğrudan ve sürekli biçimde iletişimde olması, tarımsal üretimde oluşan fayda ve zararları paylaşması, alternatif gıda sistemleri yaratarak hem üreticiyi hem de tüketiciyi koruyan bir sistem açığa çıkarmak pekâlâ mümkündür. Aynı zamanda gıdanın yerellik ve kalitesine odaklanıp üretici ve tüketiciyi birbirine yakınlaştırarak doğrudan diyalog ortamının kurulmasıyla güven ilişkisinin gelişmesi ve toplumsal bağların güçlenmesi sağlanabilir.

Yine emek mücadelesinde 2022 Şubatında doruğa çıkan Migros Esenyurt Depo emekçilerinin direnişinin zaferle sonuçlanmasında temel etken, emekçilerin direnişi ve toplumun uyguladığı kısmi tüketim boykotudur. Migros Depo direnişiyle emekçiler açısından açığa çıkan temel derslerden biri de emekçilerin tüketim süreçlerini örgütlemeleri gerektiğidir. Sendikalar ve kooperatifler, emekçilerin dayanışma temelinde bir araya geldiği özgür örgütsel yapılar olmasından ötürü sendikamız KESK de tüketici-türetici kooperatiflerini tartışmayı ve pratik olarak güçlü olduğu bir iki ilde yaşama geçirmeyi gündemine almalıdır. Yerellerde KESK tarafından yaşamsallaştırılan tüketici-türetici kooperatifleri o bölgelerde ekolojik ve sağlıklı gıda üretiminin motoru olabilir. Köylü ve çiftçilerle kurulacak doğrudan ilişkiyle daha sağlıklı ve ekonomik gıda pazarlama ağlarını oluşturarak gıdaların türeticiye (üyesine) doğrudan ulaşmasını sağlayabilir. Barışçıl, demokratik ve sosyal anlamda adil bir topluluk daha yerel daha az merkezîleşmiş olacaktır. Yaşamın daha basit, daha renkli, daha yerele bağlı ve daha özgür bir dünyada olması umuduyla.

 

The post Tüketimi örgütleyelim kooperatifleşelim first appeared on Gazete Karınca.

]]>
Barajlar alarm veriyor | Alibeyköy’de doluluk oranı son 10 yılın en düşük seviyesinde https://gazetekarinca.com/barajlar-alarm-veriyor-alibeykoy-baraji-son-10-yilin-en-dusuk-seviyesinde/ Fri, 06 Jan 2023 08:43:58 +0000 https://gazetekarinca.com/?p=237191 İstanbul’daki Alibeyköy barajı yüzde 18 doluluk oranı ile son 10 yılın en düşük seviyesinde. İstanbul barajlarındaki doluluk oranı ise son 10 yılın en düşük ikinci seviyesinde olduğu açıklandı. İstanbul’da yağışların azlığı nedeniyle kente su sağlayan barajlarda doluluk oranları azalıyor. İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi (İSKİ) verilerine göre kentteki barajlarda bugün ölçülen doluluk oranı yüzde 32,25 […]

The post Barajlar alarm veriyor | Alibeyköy’de doluluk oranı son 10 yılın en düşük seviyesinde first appeared on Gazete Karınca.

]]>
İstanbul’daki Alibeyköy barajı yüzde 18 doluluk oranı ile son 10 yılın en düşük seviyesinde. İstanbul barajlarındaki doluluk oranı ise son 10 yılın en düşük ikinci seviyesinde olduğu açıklandı.

İstanbul’da yağışların azlığı nedeniyle kente su sağlayan barajlarda doluluk oranları azalıyor.

İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi (İSKİ) verilerine göre kentteki barajlarda bugün ölçülen doluluk oranı yüzde 32,25 olarak kayıtlara geçti.

Toplam kapasitesi yaklaşık 868 milyon metreküp olan barajlarda 280 milyon metreküp su kaldı. Bu oran son 10 yılın en düşük ikinci doluluk oranı olarak kayıtlara geçti.

Geçtiğimiz yıl bu tarihlerde yüzde 48,02 olarak ölçülen İstanbul’un barajlarında doluluk oranı, büyük bir kuraklığın yaşandığı 2014 yılında bile yüzde 35,44 olarak kayıtlara geçmişti.

Alibeyköy’de doluluk oranı yüzde 18

İstanbul barajlarından kuraklıktan en fazla etkilenen ise Alibeyköy barajı oldu. İSKİ verilerine göre Alibeyköy barajında doluluk oranı yüzde 18,29 olarak kayıtlara geçti. Bu değer son 10 yılın en düşük değeri.

Alibeyköy barajında 2019 yılı ocak ayında yüzde 100 doluluk oranına ulaşılmıştı. Alibeyköy barajında düşen su seviyesi nedeniyle baraj kapaklarının olduğu bölüm tamamen kurudu. Su seviyesinin ölçülmesi için yapılan beton kule ise tamamen açıkta kaldı. Daha önce balıkların yüzdüğü tarihi su kemerlerinin olduğu bölümlerde ise hiç su yok.

Diğer barajlarda da durum çok farklı değil.

Alibeyköy Barajı son 10 yılın en düşük seviyesindeHABER MERKEZİ
  Yalova'daki barajın yüzde 82'si kurudu, kentin 30 günlük suyu kaldı

The post Barajlar alarm veriyor | Alibeyköy’de doluluk oranı son 10 yılın en düşük seviyesinde first appeared on Gazete Karınca.

]]>
12 bin nüfuslu ilçede 32 maden sahası https://gazetekarinca.com/12-bin-nufuslu-ilcede-32-maden-sahasi/ Fri, 06 Jan 2023 07:13:39 +0000 https://gazetekarinca.com/?p=237166 Malatya’nın 12 bin nüfuslu Pötürge ilçesinde 32 maden sahasında aktif çalışma yapılıyor. Mal-Çep Eş Sözcüsü Ramazan Derin, mülki idarelerin çevre konusunda duyarlılıkları bulunmadığını söylüyor. Malatya merkeze 74 kilometre uzaklıkta bulunan Pötürge ilçesi, adeta maden şirketlerinin yuvası oldu. Fırat Nehri’nin bir kolu olan Şiro Çayı’nın oluşturduğu vadi üzerine kurulan Pötürge, 300 yıl önce bir köy olarak […]

The post 12 bin nüfuslu ilçede 32 maden sahası first appeared on Gazete Karınca.

]]>
Malatya’nın 12 bin nüfuslu Pötürge ilçesinde 32 maden sahasında aktif çalışma yapılıyor. Mal-Çep Eş Sözcüsü Ramazan Derin, mülki idarelerin çevre konusunda duyarlılıkları bulunmadığını söylüyor.

Malatya merkeze 74 kilometre uzaklıkta bulunan Pötürge ilçesi, adeta maden şirketlerinin yuvası oldu.

Fırat Nehri’nin bir kolu olan Şiro Çayı’nın oluşturduğu vadi üzerine kurulan Pötürge, 300 yıl önce bir köy olarak kurulmasına rağmen arazinin dağlık ve engebeli olması nedeniyle fazla büyüyememiş, 12 bin 946 nüfusa sahip bir ilçe.

İlçede 196 metre 65 santimetre derinliğinde 5 adet sondaj çalışması yapılmış ve Türkiye’nin tek profilit yatağı tespit edilmiş. Maden Tetkik Arama Enstitüsü’nün (MTA) yaptığı araştırmayla ortaya çıkan maden yatağı daha sonra MTA tarafından özel sektöre devredilmiş.

20 milyon 221 bin 700 ton profilit maden rezervinin olduğu düşünülen maden yatağını Sabancı Holding’e ait ÇİMSA şirketi işletiyor.

Profilit, refrakter gereç yapımı, seramik sanayi, boya, kağıt, cam, tekstil ve plastik sanayinde kullanılıyor.

Pötürge ilçesinde Dölek ve Babik yöresinde çıkarılan profilitin yanında, Sevik yaylası ve Poluşağı’nda bakır, Yamacı Sağır’da demir, Lar’da ditsen madenleri çıkarılıyor. Bunun dışında ilçede dolomit, florit, vermikülit, tras, mermer ve çimento hammaddeleri de bulunuyor.

‘Siyasetin mülki idarelere baskısı’

Mezopotamya Ajansı’ndan Ömer Akın’ın haberine göre son yıllarda maden şirketlerinin istilasına uğrayan Pötürge’de, şimdiye kadar 41 Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) başvurusu yapıldı.

Yaptıkları hiçbir ÇED başvurusuna olumsuz karar verilmeyen maden şirketleri, Pötürge ilçesini delik deşik ediyor. Konuya ilişkin konuşan Malatya Çevre Koruma Platformu (Mal-Çep) Eş Sözcüsü ve Pötürge Doğa Koruma Derneği yöneticisi Ramazan Derin, ilçede şu an 32 maden sahasında aktif çalışma yapıldığını söyledi.

Maden şirketlerinin ilçeyi talan etmesine karşı ekolojik mücadele yürüttüklerini söyleyen Derin, şimdiye kadar iki ÇED başvurusunu, bir tane de maden ocağı ruhsatını iptal ettirdiklerini ifade etti.

İptal kararlarına rağmen maden şirketlerinin faaliyetlerine devam ettiğine söyleyen Derin, “Maalesef yerelde bu kararlar uygulanmıyor. Bu kararları uygulayacak bir merci bulamıyoruz. Bu konuda özellikle mülki idareler çok yetersiz kalıyor. Bunda siyasetin ne kadar etkili olduğunu görüyoruz. Siyasilerin etkisi nedeniyle mülki idarelerin özellikle çevre konusunda herhangi bir duyarlılıkları bulunmuyor. Bunlardan dolayı Pütürge’de çok büyük sorunlar yaşanıyor” dedi.

‘Maden şirketleri köylüleri kandırıyor’

Pötürge ilçesinin en büyük sorunun ilçede kurulan ve Türkiye’nin en büyük maden sahalarından olan profilit madeni olduğun vurgulayan Derin, “Çevre yerlerde çıkarılan profilit madeni, Şiro Çayı’nın kıyısında stok ediliyor. Burada toplanan madenler daha sonra Malatya merkezde bulunan Yaygın mahallesinde toplanıyor. Oradan da tren ve TIR’larla Mersin de bulunan ÇİMSA fabrikasına naklediliyor. Bu madenin yüzde 80’lik kısmı ÇİMSA tarafından ihraç ediliyor” diye konuştu.

Son yıllarda ilçede barit maden sahası da açıldığını anlatan Derin, “Pötürge-Malatya yolunun hemen yanı başında bir tesis kurulmuş ve bu tesiste barit madeninin yıkanması, ambalajlanması ve stok edilmesi gündemde. Maden lobileri de köylülere bir takım vaatlerde bulunmuş. İş ve ekonomik destek anlamında bazı vaatler vermişler. Bu konuda köylüleri bilinçlendirdik. Bunun halka bir getirisinin olmadığını anlattık. Bu vaatlerin köylüyü kandırmaya yönelik olduğunu söyledik” ifadelerini kullandı.

‘Örgütlü direniş’

Pötürge’de maden çıkarılsın veya çıkarılmasın tartışmasından önce ilçede yapılan madenciliğin çevreye verdiği zararlara bakılması gerektiğinin altını çizen Derin, şöyle konuştu:

Pütürge şu an çok vahim bir durumda. Gerek gürültü kirliği, gerekse de toz ve dumanın yarattığı çevre kirliliği nedeniyle başta hayvancılık, zirai üretime de çok zararları var. Mal-Çep olarak, Pütürge, Doğanşehir, Arguvan, Arapkir konularında hep beraber hareket etme ve örgütlenme yoluna giderek kararlı bir direniş sergileyeceğiz.

HABER MERKEZİ

The post 12 bin nüfuslu ilçede 32 maden sahası first appeared on Gazete Karınca.

]]>
Erythrai Antik Kenti yeni kalıntıların keşfedilmesiyle genişliyor https://gazetekarinca.com/erythrai-antik-kenti-yeni-kalintilarin-kesfedilmesiyle-genisliyor/ Thu, 05 Jan 2023 11:08:36 +0000 https://gazetekarinca.com/?p=237001 Erythrai Antik Kenti’nin sit sınırları, yeni kalıntıların keşfedilmesiyle genişliyor. Antik kentte eski dönemlerden beri ana tanrıçaya ait kutsal alanlar önemli yer tutuyor. Bölge ‘1’inci derece arkeolojik sit alanı’ olarak tescil edilerek korumaya alındı. İzmir’in Çeşme ilçesi Ildır Mahallesi’nde bulunan, 12 İyon kentinden Klozemania ve Teos ile Karaburun Yarımadası’nın üç büyük yerleşim alanını oluşturan Erythrai Antik […]

The post Erythrai Antik Kenti yeni kalıntıların keşfedilmesiyle genişliyor first appeared on Gazete Karınca.

]]>
Erythrai Antik Kenti’nin sit sınırları, yeni kalıntıların keşfedilmesiyle genişliyor. Antik kentte eski dönemlerden beri ana tanrıçaya ait kutsal alanlar önemli yer tutuyor. Bölge ‘1’inci derece arkeolojik sit alanı’ olarak tescil edilerek korumaya alındı.

İzmir’in Çeşme ilçesi Ildır Mahallesi’nde bulunan, 12 İyon kentinden Klozemania ve Teos ile Karaburun Yarımadası’nın üç büyük yerleşim alanını oluşturan Erythrai Antik Kenti’nin sit sınırları, yeni kalıntıların keşfedilmesiyle genişliyor.

Bilim çevreleri tarafından özellikle Arkaik dönem bulgularıyla büyük önem verilen Erythrai’nin yönetim merkezi, Ildır Mahallesi olmakla beraber antik dönemde büyük devletin sınırları İzmir’in Çeşme ilçesini kapsıyor.

Erythrai kazı başkanlığınca önerilen ana tanrıça (Kybele) kutsal alanı, ‘1’inci derece arkeolojik sit alanı’ olarak tescil edilerek korumaya alındı.

Antik kentte ana tanrıçaya ait kutsal alanlar önemli yer tutuyor

Erythrai kazıları, birinci nesil Ankara Üniversitesi adına araştırma ve arkeolojik kazıları ilk olarak Arkeoloji Bölümü öğretim üyelerinden Ord. Prof. Dr. Ekrem Akurgal tarafından 1964-1982 yıllarında gerçekleştirildi.

Uzun aradan sonra önemli merkezdeki ikinci nesil Ankara Üniversitesi kazıları, Bakanlar Kurulu izniyle 2007 yılından itibaren Doç. Dr. Ayşe Gül Akalın Orbay yönetiminde, Kültür ve Turizm Bakanlığı adına başlatıldı ve kazı alanındaki çalışmalar hala devam ediyor.

Antik dönemin önemli liman ticaret kenti Erythrai’da, eski dönemlerden beri ana tanrıçaya ait kutsal alanlar önemli yer tutuyor. Bu alanlar içinde ana tanrıçalar için yapılan kaya tapınım alanları, nişli kayalar, açık hava kutsal alanları ile tescilli kutsala alan kompleksi yer alıyor.

Sit alanları koruma amaçlı çit ile çevrilecek

Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bağlı İzmir 1 Numaralı Kültür Varlıkları Koruma Bölge Kurulu’nun, İzmir’in Çeşme ilçesindeki Erythrai Antik Kenti ile ilgili aldığı karar, Resmi Gazete’de yayımlandı. Ildır Mahallesi’nde 387 ada, 18 parselin kayaya yaslanan kısmında, Erythrai kazı başkanlığınca önerilen Kybele kutsal alanı ‘1’inci derece arkeolojik sit alanı’ olarak tescil edildi.

İzmir 1 Numaralı Kültür Varlıkları Koruma Bölge Kurulu, 1’inci derece arkeolojik sit sınırlarının tel çit ile çevrilmesine, bilimsel amaçlar ve kazılar dışında hiçbir şekilde kullanılamayacağına, her türlü uygulama öncesi Koruma Bölge Kurulu’ndan izin alınmasına, yeni tarımsal alanların açılmamasına, yalnızca sınırlı mevsimlik tarımsal faaliyetlerin devam edebileceğine ve koruma amaçlı imar planının hazırlanarak kurulda değerlendirilmek üzere müdürlüğe iletilmesine karar verdi.

HABER MERKEZİ

The post Erythrai Antik Kenti yeni kalıntıların keşfedilmesiyle genişliyor first appeared on Gazete Karınca.

]]>
Avcılar, halka saldırdı: 12 bin 600 kekliğin yaşamı tehlikede https://gazetekarinca.com/avcilar-halka-saldirdi-12-bin-600-kekligin-yasami-tehlikede/ Wed, 04 Jan 2023 09:11:10 +0000 https://gazetekarinca.com/?p=236791 Arguvan’da avcıların saldırısına uğrayan Arguvan ve Köyleri Doğal Hayatı Koruma Derneği Başkan Yardımcısı Ali Kaya, avcılık engellenmezse bu dönem boyunca bölgelerinde 12 bin 600 kekliğin öldürüleceğini ifade etti. Malatya’nın Arguvan ilçesine 25 Aralık’ta avlanmak için gelen Yeşilyurt Doğa ve Avcılar Derneği üyesi oldukları belirtilen yaklaşık yüz kişilik bir grup, kendilerine karşı çıkan yaşam savunucularını darp […]

The post Avcılar, halka saldırdı: 12 bin 600 kekliğin yaşamı tehlikede first appeared on Gazete Karınca.

]]>
Arguvan’da avcıların saldırısına uğrayan Arguvan ve Köyleri Doğal Hayatı Koruma Derneği Başkan Yardımcısı Ali Kaya, avcılık engellenmezse bu dönem boyunca bölgelerinde 12 bin 600 kekliğin öldürüleceğini ifade etti.

Malatya’nın Arguvan ilçesine 25 Aralık’ta avlanmak için gelen Yeşilyurt Doğa ve Avcılar Derneği üyesi oldukları belirtilen yaklaşık yüz kişilik bir grup, kendilerine karşı çıkan yaşam savunucularını darp etti.

Karaköyük, Ermişli, Çayırlı ve Konaktepe mahallelerinin kırsal kesimlerinde avlanmak isteyen avcıların saldırısına jandarma müdahale etti ancak kimse gözaltına alınmadı.

Avcıların saldırdığı Arguvan ve Köyleri Doğal Hayatı Koruma Derneği Başkan Yardımcısı Ali Kaya, kekliklerin yaşam hakkı için avcılara karşı koyduklarını söyledi.

‘Beni linç etmeye çalıştılar’

Ali Kaya

Mezopotamya Ajansı’ndan Ömer Akın’a konuşan Kaya, saldırı gününü şöyle anlattı:

25 Aralık’ta yaylaya giderken avcılarla karşılaştık. İçlerinde biri ‘Ali Kaya bu’ dedi. Arabadan indirip tekme, tokat ve yumruklarla beni dövmeye başladılar. Beni orada linç etmeye çalıştılar. İçlerinde Astsubay mı Başçavuş mu rütbesini bilmediğim ama havalimanı güvenliğini sağlayan askerlerden biri olduğunu öğrendiğim bir asker üzerimize 3 el ateş etti. Onunla aramızda mesafe olduğu için saçmalar zayıf bir şekilde geldi. Sonrasında onu oradan kaçırdılar.

Saldırının ardından hastaneden darp raporu aldığını belirten Kaya, failler hakkında suç duyurusunda bulunduğunu dile getirdi.

Kekliklerin yaşamı tehlikede

Kekliklerin yaşamlarının ciddi bir tehdit altında olduğunu kaydeden Kaya, şunları söyledi:

Burada yaşayan halk, kendi yaşam alanlarının yok olmasını istemiyorlar. Buradaki keklik potansiyelinin ne kadar olduğunu biz köylüler çok daha iyi biliyoruz. Bir alana Çarşamba, Cumartesi ve Pazar günleri her seferinde 150 avcı girerse, 450 avcı yapar. 450 avcının avladığı keklik ikişer taneden 900 keklik yapar. Bir haftada 900 keklik öldürülürse av süreci boyunca tabloyu düşünün. 13-14 hafta avlanma süreleri var. Haftada 900 keklik ne demek.

Halk bölgelerinde avcılık yapılmasını istemiyor

Ferhat Duran

Malatya Çevre Platformu (Mal-Çep) Avukatı Ferhat Duran ise, 2022 yılının Ekim ayından itibaren Arguvan’da avcılar ile halk arasında gerginlik yaşandığını söyledi. Bu gerginliğin en son Ali Kaya’nın darp edilmesine kadar tırmandığını belirten Duran, şunları ifade etti:

Yıllardır Arguvanlılar bölgelerinde av yapılmasını istemiyor. Korumaya çalıştıkları hayvanların, yaban hayvanların avlanmasını istemiyorlar. Avcılar ise mevcut yasal prosedürler ve iç hukuku gerekçe göstererek avlanmak istiyor. Avcılar, köylüler ile karşı karşıya geldikleri durumlarda bulundukları sahanın avlak sahası ilan edildiğini ve burada avlanabileceklerini söylüyorlar. Herhangi bir yasaklamanın olmamasından dolayı köylülerin söylemlerinin bir kıymetinin olmadığını ifade ediyorlar. Kendileri açısından doğru bir durum. Mevcut hukuk açısından kabul edilebilir bir şey. Fakat uluslararası sözleşme ve bildirgelere bakıldığı zaman bir hayvanın canına keyfi şekilde kıyılması yaşama karşı suç olarak tanımlanıyor. Bunun iç hukukumuzda da düzenlenmesi ve kendine yer bulması gerekiyor.

‘Vicdanları hayvanların öldürülmesine izin vermiyor’

Bölgede yaşayan yurttaşların, inançları ve vicdani olarak koruduğu hayvanların öldürülmesine izin vermediklerini vurgulayan Duran, “Ekonomik boyutuyla baktığımızda bölge zaten göç veren bir bölgedir. Kalan insanlar ise arıcılık, hayvancılık ve tarımla uğraşmaktadır. Fakat mevcut av faaliyetlerinden ötürü bölge arıcılık başta olmak üzere tarım faaliyetleri de olumsuz etkileniyor. Köylüler, avcılığın, silah seslerinin bölgeyi güvenli bir yer olmaktan uzaklaştırdığını söylüyor” dedi.

Yaşanan sürece ilişkin bölge halkından imza toplamaya çalıştıklarını belirten Duran, topladıkları imzalarla Arguvan bölgesinde mevcut avlakların kapatılması için ilgili kurum ve kuruluşlara başvuracaklarını ifade etti.

HABER MERKEZİ

The post Avcılar, halka saldırdı: 12 bin 600 kekliğin yaşamı tehlikede first appeared on Gazete Karınca.

]]>
Yalova’daki barajın yüzde 82’si kurudu, kentin 30 günlük suyu kaldı https://gazetekarinca.com/yalovadaki-barajin-yuzde-82si-kurudu-kentin-30-gunluk-suyu-kaldi/ Wed, 04 Jan 2023 07:52:19 +0000 https://gazetekarinca.com/?p=236778 Yalova’da içme suyu ihtiyacının karşılandığı Gökçe Barajı’nın yüzde 82’si, yağış yetersizliği nedeniyle kurudu. Yalova’nın Termal ilçesinde 1980-1989 yıllarında inşa edilen Gökçe Barajı’nın yüzde 82’si yağış yetersizliği nedeniyle kurudu. 36 milyon metreküp kapasiteli barajda 3 milyon metreküp su kaldı. Kentin içme suyu ihtiyacını karşılayan barajda 30 günlük su kaldığı belirtildi. Yalova Yeşil Körfez Su Birliği Başkanı […]

The post Yalova’daki barajın yüzde 82’si kurudu, kentin 30 günlük suyu kaldı first appeared on Gazete Karınca.

]]>
Yalova’da içme suyu ihtiyacının karşılandığı Gökçe Barajı’nın yüzde 82’si, yağış yetersizliği nedeniyle kurudu.

Yalova’nın Termal ilçesinde 1980-1989 yıllarında inşa edilen Gökçe Barajı’nın yüzde 82’si yağış yetersizliği nedeniyle kurudu.

36 milyon metreküp kapasiteli barajda 3 milyon metreküp su kaldı.

Kentin içme suyu ihtiyacını karşılayan barajda 30 günlük su kaldığı belirtildi.

Yalova Yeşil Körfez Su Birliği Başkanı İsmail Demir, “Yüzde 18’lik bir doluluk oranımız kaldı. Bu da Yalova’nın 30-35 günlük suyuna tekabül ediyor” dedi.

HABER MERKEZİ

The post Yalova’daki barajın yüzde 82’si kurudu, kentin 30 günlük suyu kaldı first appeared on Gazete Karınca.

]]>
Dersimlilerden belediyeye çağrı: Projeden vazgeç yoksa göç edeceğiz https://gazetekarinca.com/dersimlilerden-belediyeye-cagri-projeden-vazgec-yoksa-goc-edecegiz/ Tue, 03 Jan 2023 08:36:50 +0000 https://gazetekarinca.com/?p=236619 Dersim’in Sütlüce köyü yakınlarında 18 hektarlık alana yapımı planlanan, “Entegre Katı Atık Bertaraf Tesisi”ne karşı çıkan köylüler, Dersim Belediyesi’nin bir an önce projeden vazgeçmesini istedi. Dersim Belediyesi ile 7 ilçe belediyesinin Avrupa Birliği’nin (AB) fon desteğiyle Sütlüce köyü yakınlarında 18 hektarlık alana yapımı planlanan, “Entegre Katı Atık Bertaraf Tesisi”ne itirazlar uzun süredir devam ediyor. Köylüler, […]

The post Dersimlilerden belediyeye çağrı: Projeden vazgeç yoksa göç edeceğiz first appeared on Gazete Karınca.

]]>
Dersim’in Sütlüce köyü yakınlarında 18 hektarlık alana yapımı planlanan, “Entegre Katı Atık Bertaraf Tesisi”ne karşı çıkan köylüler, Dersim Belediyesi’nin bir an önce projeden vazgeçmesini istedi.

Dersim Belediyesi ile 7 ilçe belediyesinin Avrupa Birliği’nin (AB) fon desteğiyle Sütlüce köyü yakınlarında 18 hektarlık alana yapımı planlanan, “Entegre Katı Atık Bertaraf Tesisi”ne itirazlar uzun süredir devam ediyor.

Köylüler, geçen aylarda konuya dair belediye meclis toplantısına katılarak, projenin iptal edilmesini talep etti ancak talepleri oy çokluğuyla reddedildi.

55 bin ağacın kesileceği belirtiliyor

Köylüler, projenin tamamlanması halinde göç etmek zorunda kalacaklarını ve 55 bin ağacın kesileceğini belirtiyor.

‘Belediye ile yapılan görüşmelerden sonuç alınmadı’

Dersim Belediyesi’nin 3 yıldır projeyle alakalı kendilerini muhatap almadığını savunan köy halkından Hatice Kaplan, Dersim Belediye Başkanı Fatih Mehmet Maçoğlu’nun göreve gelmesinden sonra projede yer değişikliği için görüştüklerini ancak olumlu sonuç alamadıklarını söyledi.

MA’dan Zerrin Sargut’a konuşan Kaplan, şunları ifade etti:

Köylüler, bu projeyi istemiyor. Projenin yapıldığı yer, yerleşim yerlerine ve içme sularının bulunduğu alana çok yakın ve projenin yapılacağı alan, 55 bin ağacın olduğu bir yer. Proje sadece köy özelinde değil, diğer yerleri de büyük bir çevre tahribatıyla yok edecek. Köylüler, projenin yapılacağı alanın değiştirilmesini bekliyor. Proje, yaşam alanlarına uzak bir bölgede yapılmalı. Köylüler bu durumu meclise de taşıdı, ancak olumsuz dönüşler oldu. Dersim Belediyesi projeden gelecek olan paraya bakıyor. Belediye, halka kulağını kapatmış durumda. ‘Belediye’yi halkla birlikte yöneteceğiz’ anlayışıyla koltuğa geldiler ama halk hiçbir şekilde muhatap alınmadı.

2009’dan bu yana projeye karşı çıkıyorlar

Projenin başlangıç tarihi olan 2009’dan bu yana projeye karşı çıktıklarını vurgulayan Hıdır Kullu, Dersim Belediyesi’yle yer değişikliği için çok kez görüştüklerini belirtti.

Kullu, şunları da vurguladı:

Yıllardır bu projeye karşı çıktık, sonrasında kayyım geldi. Kayyım masa başında birçok şey yaptı. Uzun süredir Dersim Belediyesi’nin önüne geliyoruz. Belediye Başkanı, bir gün olsun köylüleri ciddiye almıyor. Belediye Başkanı’na, ‘projenin yerini değiştir’ dedik. Şehirde arıtma yapılsın fakat orası uygun değil. Batıda bir ağaç kesildiği zaman, kıyamet kopuyor, projenin yapıldığı alanda da 55 bin tane ağaç kesilecek. Kimse neden sesini çıkarmıyor? Devlet, ormanı korumuyor halk koruyor. Doğamızı koruyacağız, sahip çıkacağız. Doğa yok olursa biz de gideriz. Projenin yapılmaması için verdiğimiz mücadele, en demokratik hakkımızdır. Belediye başkanı bir gün olsun bizi dinleseydi, ‘sizin sorunlarınız nedir’ der ve sorunları çözebilirdi. Proje orada yapılmasın. Nereye gidilir bilmiyorum ama orası uygun değil.

‘Belediye tarafından provokatör olarak suçlandık’

Demokratik haklarını kullandıkları için belediye tarafından ‘provokatör’ olarak suçlandıklarını ifade eden Kullu, “Kendi doğamızı korurken provokatör mü oluyoruz?” dedi.

Köyde yapılan yapılacak olan arıtma projesinin şehri zedelediğini de savunan Kullu, şöyle devam etti:

Şehrin içinde arıtma yapıldığı nerede görülmüş? 2009’dan bu yana da proje hayata geçirilmiş. Ve yapılması planlanıyor. Demokratik haklarımızı savunuyoruz. Son olarak Maçoğlu’na diyoruz ki, projenin yeri değişsin. İlerleyen günlerde, tesisten sızan sular dereyi, çayı ve doğayı hepsini mahvedecek.

Proje 83 bin metrekare ormanı yok edecek’

Projenin tamamlanması halinde tesisten sızan ‘zehirli gazların’ şehir merkezine çökeceğini savunan Ali Ekber Aslan ise, şunları söyledi:

Projeyle birlikte,  83 bin metrekare, yollarla beraber de 100 dönüm orman yok edilecek. Projenin yapılacağı alanın yüzde 95’i, ormanlarla kaplıdır. Projenin ormanların olmadığı bir alana alınmasını istiyoruz. Ormanlarımızın, yaşam alanlarımızın, inanç alanlarımızın yok edilmesine karşıyız. Çöp projesi tepeden tırnağa yanlıştır. Proje, topluma yer altı kaynaklarına zarar veriyor. Projeden kaynaklı,  bir şey ekip üretemiyoruz. Başka bir alanın tercih edilmemesindeki temel sebep ise, projeden rant sağlamaktır. Para doğayı ve şehri kurtarmaz. Dersim halkı bu projeyi istemiyor.

HABER MERKEZİ

The post Dersimlilerden belediyeye çağrı: Projeden vazgeç yoksa göç edeceğiz first appeared on Gazete Karınca.

]]>
İnsan cesetleri gübreye dönüştürülebilecek https://gazetekarinca.com/insan-cesetleri-gubreye-donusturulebilecek/ Mon, 02 Jan 2023 09:07:13 +0000 https://gazetekarinca.com/?p=236472 ABD’nin New York eyaleti, insan cesetlerinin gübreye dönüştürülmesine onay verdi. Böylece isteyen kişiler, öldükten sonra cesetlerini toprağa dönüştürebilecek. Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) New York eyaletinde, insan cesetlerinin gübreye dönüştürülebilmesine onay verildi. Böylece isteyenlerin, öldükten sonra cesetlerini toprağa dönüştürmesi mümkün olacak. BBC Türkçe’nin haberine göre, bu yöntem, tabutla gömülme ve yakılmaya göre daha çevreci olarak görülüyor. […]

The post İnsan cesetleri gübreye dönüştürülebilecek first appeared on Gazete Karınca.

]]>
ABD’nin New York eyaleti, insan cesetlerinin gübreye dönüştürülmesine onay verdi. Böylece isteyen kişiler, öldükten sonra cesetlerini toprağa dönüştürebilecek.

Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) New York eyaletinde, insan cesetlerinin gübreye dönüştürülebilmesine onay verildi.

Böylece isteyenlerin, öldükten sonra cesetlerini toprağa dönüştürmesi mümkün olacak.

BBC Türkçe’nin haberine göre, bu yöntem, tabutla gömülme ve yakılmaya göre daha çevreci olarak görülüyor.

2019’da Washington buna izin veren ilk ABD eyaleti olmuştu.

Gübreleştirme uygulaması, cesetlerin bir konteyner içinde odun yongası, kaba yonca ve çim ile birlikte yaklaşık bir ay tutulmasıyla yapılıyor.

Cesetleri gübreye çeviren şey ise mikropların faaliyetleri oluyor.

Cesetler gübreleştikten sonra herhangi bir bulaşım olmaması için ısıtılıyor ve ortaya çıkan toprak, ölünün yakınlarına veriliyor.

ABD merkezli Recompose şirketi, bu hizmetin tabutla gömülme veya yakılmaya göre yaklaşık 1 ton daha az karbon açığa çıkardığını aktarıyor.

Gübreleştirme taraftarları, pek çok kentte mezarlık sıkıntısının yaşandığını ve bu yöntemin bu soruna da çözüm olacağını savunuyor.

Öte yandan bu toprağın etik bir sorun yarattığını düşünenler de var.

New York’taki Katolik piskoposların buna karşı çıktığı, insan cesetlerinin “evsel atık” gibi değerlendirilmesinin doğru olmadığı aktarılıyor.

Bu sürecin yaklaşık 7 bin dolarlık masrafını çok bulanlar da var.

Recompose ise 2021’de ortalama gömülme ücretinin 7 bin 848, yakılma ücretinin de 6 bin 971 olduğu göz önünde tutulunca bunun yüksek bir hizmet olmadığını söylüyor.

DIŞ HABERLER

The post İnsan cesetleri gübreye dönüştürülebilecek first appeared on Gazete Karınca.

]]>
Avcıların doğa severlere saldırısı protesto edildi https://gazetekarinca.com/avcilarin-doga-severlere-saldirisi-protesto-edildi/ Sun, 01 Jan 2023 13:08:43 +0000 https://gazetekarinca.com/?p=236416 Malatya Çevre Platformu ve Arguvan Doğayı Koruma Derneği, asker kökenli avcıların doğa severlere saldırısını protesto etti. Malatya Çevre Platformu (Mal-Çep) ve Arguvan Doğayı Koruma Derneği, bir grup avcının üyelerine dönük saldırısına dair Arguvan ilçesinde bulunan Nazım Hikmet Meydanı’nda açıklama yaptı. Çok sayıda kişinin katıldığı açıklamada, “Havama, suyuma, toprağıma, ovama, yaylama dokunma” pankartı açıldı. ‘Arguvan halkı […]

The post Avcıların doğa severlere saldırısı protesto edildi first appeared on Gazete Karınca.

]]>
Malatya Çevre Platformu ve Arguvan Doğayı Koruma Derneği, asker kökenli avcıların doğa severlere saldırısını protesto etti.

Malatya Çevre Platformu (Mal-Çep) ve Arguvan Doğayı Koruma Derneği, bir grup avcının üyelerine dönük saldırısına dair Arguvan ilçesinde bulunan Nazım Hikmet Meydanı’nda açıklama yaptı. Çok sayıda kişinin katıldığı açıklamada, “Havama, suyuma, toprağıma, ovama, yaylama dokunma” pankartı açıldı.

‘Arguvan halkı tehdit edildi’

Mal-Çep avukatı Ferhat Duran, Yeşilyurt Doğa Avcılar Derneği üyesi olan yüz kişilik bir grubun, 25 Aralık’ta ilçeye bağlı Karahöyük, Ermişli, Çayırlı ve Konaktepe köylerinde avlanmaya çalıştığını söyledi. Arguvan Doğayı Koruma Derneği üyelerinin avcı derneği üyelerine neden geldiklerini sorması üzerine üzerlerine ateş açıldığını söyleyen Av. Duran, “Şans eseri, mesafe uzak olduğu için kimse yaralanmamış ve akabinde olay karakola intikal etmiştir. Özrü kabahatinden büyük olan avcı grubu, karakolda asker olmalarını bir dokunulmazlık aracı olarak kullanmaya çalışmış ve dernek başkanı olduğunu beyan eden şahıs ‘gelecek pazar 200 kişi geleceğiz’ diyerek, Arguvan halkını tehdit etmiştir” dedi.

‘Avcılık faaliyetleri yaşama karşı suçtur’

Avcılık faaliyetlerinin katliamdan farkı olmadığını belirten Duran, avcılığın yaşam hakkı ihlali olduğunu vurguladı. Duran, “Yani adına avcılık denilen faaliyet esasında keyfi bir şekilde hayvanların yaşam hakkına karşı işlenen bir suçtur. Birden fazla hayvana karşı gerçekleştirilmesi soykırımdır. Çevreye zarar vermek suçtur. Adına avcılık denilen, spor kisvesi altında sunulan faaliyetler gerçekte yaşama karşı suçtur ve soykırım niteliğindedir” şeklinde konuştu.

HABER MERKEZİ

The post Avcıların doğa severlere saldırısı protesto edildi first appeared on Gazete Karınca.

]]>
Dersim’de kefenli, tabutlu protesto https://gazetekarinca.com/dersimde-kefenli-tabutlu-protesto/ Tue, 27 Dec 2022 10:42:09 +0000 https://gazetekarinca.com/?p=235073 Dersim Belediyesi ile 7 ilçe belediyesinin ortaklaşa yapmayı planladığı “Entegre Katı Atık Bertaraf Tesisi Projesi”ne itiraz eden köylüler, kefenli ve tabutlu eylem yaptı. Dersim Belediyesi ile 7 ilçenin belediyesi tarafından Avrupa Birliği’nin (AB) fon desteğiyle Sütlüce köyü yakınlarında 18 hektarlık alana yapılması planlanan “Entegre Katı Atık Bertaraf Tesisi”nin yapımına ilişkin bir araya gelen köylüler, Sanat […]

The post Dersim’de kefenli, tabutlu protesto first appeared on Gazete Karınca.

]]>
Dersim Belediyesi ile 7 ilçe belediyesinin ortaklaşa yapmayı planladığı “Entegre Katı Atık Bertaraf Tesisi Projesi”ne itiraz eden köylüler, kefenli ve tabutlu eylem yaptı.

Dersim Belediyesi ile 7 ilçenin belediyesi tarafından Avrupa Birliği’nin (AB) fon desteğiyle Sütlüce köyü yakınlarında 18 hektarlık alana yapılması planlanan “Entegre Katı Atık Bertaraf Tesisi”nin yapımına ilişkin bir araya gelen köylüler, Sanat Sokağı’ndan Dersim Belediyesi’ne protesto yürüyüşü düzenledi.

Eyleme kentteki kimi sivil toplum örgüttü temsilcisi de destek verdi.

Kefen ve tabutlarla tesisin yapılmasını protesto eden köylüler, belediye önünde kısa bir açıklama yaptı.  Burada konuşan avukat Özgür Ulaş Kaplan, çöp tesisinin yaratacağı olumsuz sonuçlara uzun süredir itiraz ettiklerini söyledi.

‘Bize hak ve talep sağlanmıyor’

Kaplan, yapılacak olan çöp tesisinin yaratacağı olumsuz sonuçlara değinerek, şunları söyledi:

Taleplerimizi dile getirmek için buraya geldik. Belediye meclisi, yakın zamanda bir karar aldı. Bu kararda, projenin uygun olmadığını çevreye büyük bir zarar verdiğini de söyledik. Umarım bugün yapılacak olan DER-KAB (Dersim Katı Atık Birliği) Projesi toplantısından olumlu bir sonuç alırız. Bu son aşamadır. Köylüler buna tepki göstermek için de bugün bu kefenleri giymişlerdir. Yok, edilmek istenen kuşun, ağacın, doğanın ve yaban hayatın kefenleridir. Yaşam alanlarını yok etmek istiyorlar. Buna tepki göstermek için de bu kefenleri giydik. Yarın doğayı katletmek isterlerse yine bu kefenleri giyeceğiz. Kararlılığımızı göstereceğiz. ‘Yetki karar halkındır’ diyorlar ama bize hak ve talep sağlanmıyor. Bu kararlılık toprağın kuşun ve ağaçlarındır. Onlara ses olalım. Yöre köylüleri bu kararlılığı göstermeye de devam edecektir.

Köylüler, DER-KAB toplantısına katılmak için belediye içerisinde bulunan konferans salonuna geçti.

HABER MERKEZİ

The post Dersim’de kefenli, tabutlu protesto first appeared on Gazete Karınca.

]]>