Mağdurlar İçin Adalet Platformu, 15 Temmuz 2016’da ilan edilen OHAL ve çıkarılan KHK’larla ilgili hazırladığı raporda, bilinçli ve devlet destekli politikalarla insanlığa karşı suçlar işlendiğine dikkat çekti.
Mağdurlar İçin Adalet Platformu, “4, 5 ve 6’ncı yılında OHAL’in Toplumsal Maliyetleri” raporu hazırladı. Rapor, Olağanüstü Hal (OHAL) döneminde çıkarılan Kanun Hükmünde Kararnameler (KHK) yarattığı ekonomik, sosyal, yargısal, hukuksal ihlalleri esas aldı.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Kocaeli Milletvekili ve Mağdurlar İçin Adalet Platformu Sözcüsü Ömer Faruk Gergerlioğlu, platform tarafından hazırlanan 15 Temmuz Darbe Girişimi ardından ilan edilen Olağanüstü Hal (OHAL) döneminde çıkarılan Kanun Hükmünde Kararnamelerle (KHK) yapılan ihraçlar ve yaşanan mağduriyetlere dair hazırlanan raporu basın açıklamasıyla duyurdu.
Meclis toplantı salonunda gerçekleştirilen basın toplantısına, KHK mağduru Prof. Dr. Bayram Erzurmluoğlu ve çok sayıda KHK’lı katıldı.
Açıklamada konuşan Gergerlioğlu:
15 Temmuz 2016 olayları bahane edilerek, siyasal iktidarca; büyük çoğunluğu herhangi bir maddi suç deliline dayalı olarak değil; hukuksuz fişlemelere, şahsi kin ve garezlere, keyfiliklere, ayrımcılıklara ve fırsatçılıklara dayalı olarak hazırlanan KHK ek listelerinde adlarına yer verilen on binlerce kamu çalışanı, öğretmen, akademisyen, doktor, mühendis, hukukçu ve daha niceleri sistematik kara propaganda teknikleri de kullanılarak ‘devlet ve millet düşmanı, teröristler’ olarak damgalandılar ve sadece kendileri değil, eşleri, çocukları, kardeşleri ve anne babaları ile birlikte devletin tüm kurumları yanında bilinçsiz halk kitlelerin de ‘nefret objeleri’ haline getirilerek her türlü haksızlık, hukuksuzluk, kötü muamele, aşağılayıcı muamele, işkence ve insanlık suçlarının hedefi oldular.
‘OHAL/KHK mağdurlarına Orta Çağ usulü cezalandırma’
Mağdurlar için Adalet Platformu olarak 6 yıl boyunca araştırma yaptıklarını dile getiren Gergerlioğlu, “OHAL/KHK mağdurlarının büyük çoğunluğu ülkelerine veya halklarına karşı herhangi bir suç fiili işlediklerinden dolayı değil, kim oldukları, hangi saiklere göre hareket ettikleri, hangi delillere dayanarak karar verdikleri tam olarak belli olmayan bir takım kişi, grup veya kurumlarca ‘suçlu olarak’ değerlendirildikleri için suçlu sayılmışlar ve netice olarak da sosyal ve ekonomik soykırıma varan sayısız insanlık dışı muamelelerin sistematik hedefi haline getirilmişlerdir. ‘Şüpheye veya değerlendirmeye’ dayalı olarak suçlama ve cezalandırma yaklaşımı yalnızca Orta Çağ Avrupası engizisyon takibatları ve yargılamaları döneminde görülmüştür. Ancak, modern hukuk ve vicdanın reddettiği, değerlendirmeye dayalı orta çağ Engizisyonları usulü cezalandırma 21. yüzyıl Türkiye’sinde OHAL/KHK mağdurlarına karşı işlenmiştir ve de halen işlenmeye devam edilmektedir” ifadelerini kullandı.
‘Temel insan hakları ortadan kaldırıldı’
OHAL/KHK mağdurlarının büyük çoğunluğunun gerçekte herhangi bir “suç” işlediklerinden dolayı değil de siyasal güç sahiplerinin “şüphe, evham, kin, garaz veya paranoyalarına dayalı” olarak suçlu sayıldıklarını altını çizen Gergerlioğlu, şunları söyledi:
Bunun delili de 23 Temmuz 2016 tarihli Resmî Gazete’de yayınlanan 667 sayılı KHK’nın 4. maddesinin metninde mevcuttur. İlgili madde aynen şöyledir: ‘Terör örgütlerine veya Milli Güvenlik Kurulunca Devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti veya iltisakı yahut bunlarla irtibatı olduğu ‘değerlendirilen’ …’lerin kamu kurumlarındaki işlerine son verilir. Bunların doğrudan veya dolaylı olarak bir daha kamu hizmetinde istihdamları veya görevlendirilmeleri de yasaktır’. 667 sayılı KHK madde 4’ün metninde açıkça ifade edildiği üzere KHK’lılara ve yakınlarına karşı yapılan tüm tasfiye, ihraç, cadı avları ve insanlık suçu uygulamalarının ‘somut delillere veya kanıtlara’ dayalı olarak değil de ‘şüpheye, ihtimallere veya olasılıklara’ dayalı olarak yapılan ‘değerlendirmelere’ istinaden verildiği veya verileceği alenen beyan edilmiştir. Bu yaklaşımın modern hukuktaki karşılığı, temel insan hak ve hürriyetlerinin alenen ortadan kaldırılmasıdır.
127 Bin dosyadan 2 bin 895’inde hala karar yok
Raporda, Olağanüstü Hal İşlemleri İnceleme Komisyonu göreve başladığı 22 Mayıs 2017 tarihinden itibaren aradan geçen 5,5 yılla rağmen kendilerine başvurusu yapılan, 127 bin 130 dosyadan, 2 bin 895’ini hâlâ karara bağlandığı belirtildi. Komisyon, başvurucuların göreve iade taleplerinin yüzde 86,1’ini reddedildiği ve başvuruculardan ‘Göreve iade’ kararı verilenlerin oranı yalnızca yüzde 13,9 olduğu belirtti.