Maraş Katliamı’nda katledilip, cenazesi foseptik çukuruna atılan Cennet Çimen’in kardeşi Ayşe Göksungur, “Kör olan gözlerini oyarak cesedini foseptik çukuruna attılar” dedi.
Maraş’ta 19 Aralık 1978 tarihinde gerçekleşen ve resmi verilere göre çoğu Alevi yurttaş olan 120 kişinin katledildiği katliamın üzerinden 44 yıl geçti.
19 Aralık’ta, bir hafta süren katliamda, 559 ev ve 290’a yakın iş yeri yakıldı. Kentte 7 gün boyunca süren olaylarda katledilen 120 kişiden biri de Cennet Çimen’di.
Çimen, katliam öncesi büyük bir olayın yaşanacağını hissederek, buna karşı toplumu uyaran ve Alevi toplumunda ‘Elif Ana’ olarak bilinen Elif Sugan’ın kardeşi.
Alevi toplumunda önemli bir yere sahip olan Sugan, Pazarcık ilçesine bağlı Pulyan köyünde 1908 yılında dünyaya geldi. Sugan, kendi adıyla anılan bir ocağın kurucusu.
Elif ve Cennet Sugan’ın kardeşi 85 yaşındaki Ayşe Göksungur, katliamda yaşananları Mezopotamya Ajansı’ndan Ömer Akın’a anlattı.
Bir akşam haber geldi ‘Maraş’ı yakıyorlar. Kim ölü kim sağ kalacak belli değil’ dediler. İşte o zaman büyük felaketten haberdar olduk. O akşam köyde düğün vardı. Haber gelmesi üzerine düğünü hemen durdular. Maraş’ta çok insanımız vardı. Ablam Cennet’te oradaydı. O olayların yaşandığı gün Cennet’in çocukları, annelerini köye gelmesi için ikna etmeye çalışmışlar fakat Cennet, Maraş’ta evinde kalmış. Yörükselim Mahallesi’ndeki baskınlarda Cennet’in evi de basılıyor. Evde yalnız ve yaşlı olan Cennet’i silahla katlediyorlar. Daha sonra hınçlarını alamayarak, kör olan gözlerini oyarak cesedini foseptik çukuruna atıyorlar. Evden çıkarken de evin ağırında bulunan bir atını da öldürüyorlar.
‘Orada öldürülenleri yezitler sürükleyerek götürdü’
Göksungur, Alevi oldukları için insanların saldırıya maruz kaldıklarını ve katledildiklerini belirterek, “Ablam yaşlıydı. Evime geldiği zaman ona bakardım. Ellerinden tutup gezdirirdim. O yaşlı insanı bile katlettiler. Elif bacım olaylar yaşanmadan önce yaylada iken büyük felaketlerin yaşanacağını hissetmiş ve insanları buna karşı uyarmış. Ama işte o katliam yaşandı. Olay olduğu gün kimsenin Maraş’a gitmesine izin vermediler. Orada öldürülenleri yezitler sürükleyerek götürdü. Akşam olduğunda bir daha sabahı görmeyiz korkusuyla yaşıyorduk” dedi.
Katliamda iki yakınını yitiren Hatice Göksungur ise “Katliamda bir amcamın oğlu ve bir de teyzemin oğlu öldürüldü. Kuzenimin evini yakmışlardı. Cenazeyi almaya gittiğimizde bulamadık. Külleri karıştırdık. Eşi, kuzenimi gömleğinin metal düğmesinden tanıdı. O an anladık ki onu orda yakmışlar. Daha sonra o küllerin arasında kemiklerini buldular” ifadelerini kullandı.
O günleri “acılı bir dönem” olarak nitelendiren Göksungur, kendilerine yaşatılan vahşetin hala belleklerinde diri olduğunu kaydetti.