Türkiye’nin temel bir yol ayrımında ve tarihinin en kritik virajında olduğunu belirten HDP Sözcüsü Ebru Günay, Altılı Masa mutabakat metninin çözümden uzak olduğunu söyledi ve Üçüncü Yol siyasetinin önemine dikkat çekti.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Sözcüsü Ebru Günay, partisinin genel merkezinde basın toplantısı düzenleyerek, Altılı Masa’nın mutabakat metninden Kobani Davası’na kadar birçok gündem maddesine dair değerlendirmelerde bulundu.
Türkiye’nin derin krizlere ve çözümsüzlüğe sürüklenirken, bir yandan da anayasa ihlaliyle, her türlü gayrimeşru yöntemle seçim sürecine müdahale yaşadığını belirten Günay, müdahale yöntemlerinin başında HDP ve Türkiye’de değişim gücü olan bütün sol, sosyalist güçlere ve demokratik çevrelere yönelik saldırıların da büyüdüğünü söyledi.
Günay, sözlerini şöyle sürdürdü:
Partimiz hakkında açılan kapatma davası, bu davaya iktidarın küçük ortağının savcı rolüyle müdahale etmesi, Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) bu baskılar sonucunda aldığı ibretlik kararları, bütün kamuoyu yakından takip ediyor. İktidar bizi yaratmak istedikleri faşizmin önündeki tek engel olarak görüyor ve bu nedenle saldırıyor. Ama burada mesele Türkiye’nin demokrasisidir, iktidarın yaratmak istediği faşist rejimin inşa edilmesidir. Bu açıdan Türkiye artık çok temel bir yol ayrımındadır ve tarihinin en kritik virajına girmiştir.
‘Kobani Davası çöktü’
Ebru Günay, Kobani Davası’nın bu kritik aşamalardan biri olarak devam ettiğini söyledi ve şöyle devame tti:
Ama kumpasçılar hiçbir kural, hiçbir değer tanımadığı için kumpas içerisinde kumpas kurarak, yargılanan arkadaşlarımızın savunma haklarını gasp ederek, bu süreci seçim öncesinde tamamlamak istiyor. Selahattin Demirtaş, Figen Yüksekdağ ve Sebahat Tuncel’in savunması dahi alınmadan, kumpas davası mütalaa için savcıya gönderildi. Önümüzdeki hafta 6-7-8 Şubat tarihlerinde savcı bu kumpas davasında mütalaasını açıklayacak.
‘Yarattığınız karanlığın altında kalacaksınız’
Bu iş o kadar çığırından çıktı ki; bir yargılama yapıyormuş süsü vermekten de vazgeçtiler. Çok fazla hukuksuzluk gördük ama bu denli arsızca yapılan bir hukuksuzluğu görmedik. Savunmalarından korkularını anlıyoruz elbet. Her bir arkadaşımız, her cümlesi ile Kürt düşmanlıklarını, suçlarını, kirliliklerini ifşa ediyor. Her duruşmada arkadaşlarımız hesap soruyor. Kumpaslarınız çöküyor, kendinizi kurtaramayacaksınız ve yarattığınız çöküntünün, karanlığın altına kalacaksınız!
‘Ülke tecrit politikalarıyla yönetiliyor’
Türkiye’nin içerisindeki yönetememe krizinin esas nedenlerinin başında, “iktidarın yürüttüğü tecrit ve savaş politikaları” geldiğini belirten Günay, şunları söyledi:
Özellikle İmralı Adası’nda Sayın Öcalan’a yönelik gerçekleştirilen tecrit, Kürt sorununa çözümsüzlükteki yaklaşım, Kürt sorununa yaklaşımın açık göstergesiyken, iktidarın bütün imkanlarıyla tecrit politikalarında ısrar etmesi, Sayın Öcalan’ın aile ve avukat görüşleri başta olmak üzere en temel hukuki haklarının dahi gasp edilmesi ve engellenmesi, iktidarın olmazsa olmazlarından ve daha önemlisi tecrit politikalarıyla artık ülkenin yönetildiğini hepimiz biliyoruz. İktidar tecrit politikalarıyla İmralı Adası’nda Sayın Öcalan’dan başlayarak, tekçiliği, yok saymayı, inkarı ve görmezden gelmeyi, her yerde ülkenin her yerinde her karış toprağında, bütün muhaliflere, bütün Kürtlere yönelik gerçekleştiriyor.
‘Savaşa karşı barışı savunmakta ısrarcıyız’
HDP Sözcüsü Günay, Meclis önünde sürdürdükleri Adalet Nöbeti’nin ikinci ayına girdiklerini hatırlattı. Günay, “Çözüm için İmralı’ya yürüyoruz” sloganıyla 6 Şubat’ta Yüksekova ve Kızıltepe’den olacak şekilde iki koldan yürüyüşe başlayacaklarını, güzergahları boyunca halk toplantıları ve kitlesel buluşmalar yapacaklarının bilgisini verdi.
Bu konuda derdi ülkenin demokrasisi olan, gerçekten çözümün gelişmesini isteyen herkesi, bütün demokratik çevreleri 6 Şubat’ta başlattığımız yürüyüşe katılmaya bir kez daha davet ediyorum.
‘Altılı Masa’nın metni köklü değişim ve çözümlere uzak’
Günay, Millet İttifakı’nın ‘Ortak Politikalar Mutabakat Metni’ne ilişkin ise şu değerlendirmede bulundu:
Tarihsel öneme sahip seçimlere ilişkin ‘Ortak Politikalar Mutabakat Metni’ adıyla seçim bildirgesini kamuoyuna sunan Millet İttifakı’nın ya da Altılı Masa toplumun ihtiyacı olan köklü değişimlere ve köklü çözümlere uzaktır.
Bu metinde ağır ekonomik krize, adaletsizliğe, hukuksuzluğu, kırıntısı bile bırakılmamış demokrasinin tesisine yani güncel, yakıcı birçok soruna dair kısmı çözüm önerileri vaat edilmektedir. Fakat hem izlenen siyasetten görüldüğü hem de metnin de açığa çıkardığı üzere bu vaatler köklü ve radikal bir değişimi değil, AKP’nin yarattığı tahribata ilişkin bir restorasyonu bile içermekten uzaktır.
‘Kürt sorunu çözülmeden gerçek bir demokrasiden bahsedilemez’
Metinde ülkenin en başat sorunlarına değinilmediğini dile getiren Günay, şu açıklamalarda bulundu:
Kürt sorunu, Alevilerin hak ve talepleri, kadın hakları ve toplumsal cinsiyet eşitliği, sıradan bir uluslararası sözleşme olmaktan çok öte kadınların yaşam hakkını savunan İstanbul Sözleşmesi’nin tekrar yürürlüğe alınması, cinsiyet kimliklerinin tanınması, doğa talanına karşı ciddi bir ekoloji perspektifi, ayrımcılık ve ötekileştirmeye karşı eşit ve demokratik bir toplum hedefi, birer toplama kaplarına dönüştürülmüş cezaevleri ve emek sömürüsünün sonlandırıp emeğin özgürleşmesi gibi birçok temel soruna ilişkin bırakalım gerçek bir çözüm perspektifi sunmayı bu sorunları anmaktan dahi imtina edilmiştir.
Özellikle Kürt Sorunu gibi ülkenin en ağır sorunu olan ve çok ciddi hak ihlallerinin, çok ciddi insanlık suçlarının işlendiği bir alana dair söz kuramamak sadece Kürt Sorunu bağlamında, Kürt halkının demokratik hak ve talepleri bağlamında değil diğer sorunların çözümü konusunda da bir samimiyet testidir. Kürt Sorunu çözülmeden ülkede asla gerçek bir demokrasiden bahsedilemeyeceği artık tüm toplumun kabul ettiği bir realitedir. Kürt sorununu güvenlik ve askeri alana yani baskı-şiddet denklemine sıkıştırmaya devam edip, yüzyıllık bir çözümsüzlük politikasında ısrarcı olmak, ülkenin eşit ve demokratik geleceğine dair bir çözüm, bir vaatte bulunamamak demektedir.
Günay konuşmasında şu soruları da sordu:
- Bugün hemen herkesi terörist ilan etmeye zemin sunan ve kaynağını Kürt sorununun çözümsüzlüğünden alan, toplumun başına bela edilen ve gelinen aşamada neredeyse herkesi ‘terörist’ ilan eden Terörle Mücadele Kanunu (TMK) ve onun yarattığı mağduriyetlere karşı çıkmadan hangi adalet ve özgürlük sorununda çözüm bulunabilir?
- ‘Terörle mücadele ediyoruz’ diyerek Türkiye’yi suç örgütlerinin, mafya ve çetelerin üssü haline getirenlere nasıl engel olunabilir?
- Eşitlik, özgürlük, adalet talep eden milyonlarca Kürdün hak ve özgürlük taleplerine savaş, kayyım, operasyonla cevap veren AKP ve MHP’nin politikalarına karşı Millet İttifakının çözüm önerisi nedir?
- Eşit yurttaşlık talep eden, inançlarını özgürce yaşamak ve kimliklerinin tanınmasını isteyen milyonlarca Alevi’ye ne diyorsunuz?
- Anadilde eğitim, kültürel hakların tanınması ve anayasal güvenceye alınması konusunda halklara ne vaat ediyorsunuz?
‘Üçüncü Yol siyasetinin ne kadar isabetli olduğu görülmüştür’
Altılı Masa tarafından açıklanan metinde bu sorulara yanıt bulunamadığını, hatta görmezden gelindiğinin altını çizen Günay, “Bu sorunları es geçen, görmezden gelen, ‘bunlar mayınlı alanlar şimdilik girmeyelim, iktidar olduktan sonra bakarız’ yaklaşımına bu toplum bir daha asla onay vermeyecektir. Bu metin, iktidarın çizdiği milliyetçi, inkarcı ve tekçi zihniyetin sınırlarından kopamamıştır. Bu haliyle restorasyon iddiasından bile uzaktır. Bu metin bir kez daha Üçüncü Yol siyasetimizin ne kadar isabetli olduğunu, Türkiye toplumunun birbirini besleyen iki kutba mahkum edilmeyeceğini kanıtlamıştır” dedi.
‘Toplumun gerçek alternatifi: Emek ve Özgürlük İttifakı’
“Söz düzeyinde demokrasi değil radikal demokrasi istiyoruz” diyen Günay, Türkiye halklarının, yoksulluğa, savaşa, baskı ve zulme maruz kalmayacağı köklü dönüşüm istediklerini ve en esaslı çözüm önerilerini sunduklarını ifade etti.
Gerçekten değişim ve özgürlük isteyen herkese Emek ve Özgürlük İttifakı ve Üçüncü Yol siyaseti etrafında kenetlenme çağrısında bulunan Günay, Emek ve Özgürlük İttifakı’nın, toplumun gerçek alternatifi olarak kararlılıkla yoluna devam ettiğini vurguladı.