İskenderun’da kavgayı ayırmaya çalışan K.Ç., polis tarafından sokakta, polis otosunda ve karakolda darp edildi. Avukat Mustafa Çamlıbel, işkencenin önlenmesi için polislerin cezalandırılması gerektiğini söyledi.
Hatay’ın İskenderun ilçesinde yaşayan K.Ç. isimli yurttaş, 15 Temmuz Cuma akşamı, Anıt Park’a yakın bir noktada yaşanan bir kavgayı ayırmak istedi. Kavgayı ayırmaya çalışırken, olay yerine polisler sevk edildi.
Olay yerine gelen polis, kavgayı ayırmaya çalışmasına rağmen K.Ç.’yi önce yere yatırdı, ters kelepçe taktı. Polisin hakaretine maruz kalan K.Ç., konulduğu polis otosunda duruma tepki gösterdiği için üzerine biber gazı sıkıldı.
Emniyette “Cumhurbaşkanına hakaret etme” ve “Görevi yaptırmamak için direnme” suçundan hakkında işlem yapılan K.Ç., bir gün gözaltında kaldıktan sonra 16 Temmuz’da çıkarıldığı İskenderun Cumhuriyet Başsavcılığı’nca “Cumhurbaşkanına hakaret etme” ve “Görevi yaptırmamak için direnme” suçundan tutuklanma talebiyle İskenderun 2’nci Sulh Ceza Hakimliği’ne sevk edildi.
Hakimlikte ifadesi alınan K.Ç., yurtdışı yasağı ve hafta bir gün en yakın karakola imza atma şartıyla serbest bırakıldı.
Mezopotamya Ajansı’ndan Hamdullah Yağız Kesen’in haberine göre polislerce darp edilen K.Ç.’nin vücudunun çeşitli yerlerinde işkence izleri görülürken, belinde postal izi dikkat çekti. K.Ç., polisler hakkında suç duyurusunda bulundu.
‘Araçta biber gazı sıktılar’
K.Ç., emniyet ve savcılıkta verdiği ifadede de kavgayı ayırmaya çalıştığını, bunu polislere söylemesine rağmen yere yatırılarak, ters kelepçe takıldığını dile getirdi.
Ben kolluğa kesinlikle direnmememe rağmen beni yerde sürüklediler. Arkadaşım C.O. ile birlikte bizi ekip arabasına bindirdiler. Arabanın camları kapalıydı. Ekip otosunda bulunduğumuz esnada polisin içeri biber gazı sıkması üzerine ben nefes alamadığım için polis otosunun kelebek camını ayağımla tekme atarak kırdım. Polisler bize ‘o.. ç..’ diyerek tekme ve yumrukla saldırmaya başladılar. Kolluk beyanım alınırken bana devlet büyüklerine hakaret ettiğim ve bu hususta kamera olduğu söylendi. Ben atılı suçu kabul etmediysem de ‘mahkeme aşamasında karşına çıkar rezil olursun’ demeleriyle bu şekilde kabul ettirdiler. Ben Cumhurbaşkanı’na hakaret etmedim.
‘Cezasız kalırsa yaygınlaşma tehlikesi var’
K.Ç.’nin avukatı Mustafa Çamlıbel, kolluğun meydana gelen olaylarda; yatıştırmak ve sükunu sağlamak amacıyla ölçülü müdahalelerde bulunması görevi iken aksine hakaret ve orantısız güç kullanımı görev tanımı ile uyuşmadığını söyledi.
Çamlıbel, “Meydana gelen olay mahiyeti itibariyle yalnızca müvekkil nezdinde mağduriyet yaratan bir olgu değildir. Müvekkilin işkenceye yönelik iddia ve şikayetlerinin sonuçsuz kalması halinde bu fiillerin toplumda yaygınlaşması tehlikesi bulunmaktadır” dedi.
Yine Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) içtihatları ile işkenceye yönelik soruşturmalarda işkence iddiasında bulunan tarafa adeta pozitif ayrımcılık uygulanarak etkili soruşturulması gerektiğinin işkencenin önlenmesi hususunda yararlı olacağını içtihat etmektedir. Bu nedenle müvekkilin şikayetlerinin göz ardı edilmeksizin etkili bir şekilde soruşturulması ve faillerin cezalandırılmasının yalnızca müvekkil adına değil işkencenin önlenmesi adına önemli bir adım olacağı kanaatindeyiz.