Roboski Katliamı’nın üzerinden 11 yıl geçti ama yas hiç bitmedi. Adalet çığlıkları havada kalan anne-babalar kaybettikleri evlatları için feryat ederken, diğer çocukları o dinmeyen matemin içinde büyümek zorunda kaldı. Hayat onlar için de artık hiçbir zaman eskisi gibi olmadı. O çocuklardan Funda Encü, Selma Alma ve Hekime Encü, kendileri için bir dönüm noktası olan Roboski Katliamı’nın hayatlarını nasıl etkilediğini Gazete Karınca’ya anlattı.
Funda Encü, Roboski Katliamı’nda ağabeyi Serhat Encü ve 11 yakınını kaybetmiş. O zaman 15 yaşındaymış ve ağabeyi Serhat da ondan sadece bir yaş büyükmüş. Ancak annesi askere geç gitsin, zorlanmasın diye Serhat’la Funda’yı ikiz gibi yazdırmış kütüğe. Adalet yerini bulmadığı için acılarının ilk günkü gibi taze olduğunu söyleyen Funda Encü, “O günden sonra hayatımız orada kaldı” diyor. Yani hayatın kendileri için 28 Aralık 2011’de takılıp kaldığını söylüyor. Ağabeyi Serhat, babaları hasta olduğu için evin sorumluluğunu üstleniyormuş öldürülmeden önce. Encü, “Biz 8 kardeştik. Ağabeyim katledilmeden önce 2 ablam evlenmişti, 2 abim de üniversite okuyordu. Diğer kardeşlerim ve anne-babamla aynı evde yaşıyorduk. Daha çok Serhat ağabeyimle vakit geçiriyorduk. O evin işlerini yürütüyordu. Yani neredeyse evimizin direğiydi diyebilirim. Babam hastaydı Serhat abim hep çalışıyordu. Serhat abimle arkadaş gibiydik. Sürekli şakalaşırdık. Herkesin gözdesi, çok sevilen bir insandı. Onun kaybı hepimize büyük acı verdi” diyor.
‘O günden sonra düğünlerimiz de kıyafetlerimiz de değişti’
Funda Encü, ağabeyi Serhat’ın hayatını kendileri için feda ettiğini ve en çok da bu nedenle canlarının yandığını söylüyor. Encü, katliamdan sonra üniversite okumuş ama atanamamış. Şu anda bir diş kliniğinde çalışıyor. Ancak buraya kadar gelmesi hiç de kolay olmamış. Funda Encü, “Bizim çocukluğumuz orada bitti, artık çocuk olamadık” diye tarif ettiği o yıllarda eğitim hayatına devam etmekte de epey zorlanmış ve bir yıl ara vermiş. Kimi psikologların ve bazı gönüllü destekçilerin o dönemde yanlarında olması kendilerine güç vermiş. Encü, “O günden sonra hayatımız çok çok değişti. Hayallerimiz kursağımızda kaldı. O günden sonra düğünlerimiz değişti, kıyafetleriniz değişti. Hep yas tuttuk biz. Adalet yerini bulsaydı, evet gidenler geri gelmeyecek ama en azından acımız biraz hafiflerdi” diyor.
‘O el Roboski’ye kalktı’
Funda Encü, babasının o günden sonra toparlanamadığını, şeker, tansiyon hastası olduğunu anlatıyor. Bir ağabeyi Veli Encü halen cezaevinde. Funda Encü’nün bir ağabeyi de geçtiğimiz günlerde polisin tokat attığı HDP İstanbul İl Eş Başkanı Ferhat Encü. Katliamın faillerinden hesap sorulmadığını ama kendilerine hala bedel ödetildiğini söyleyen Funda Encü, “O tokat Roboski’nin öfkesiydi. O el Roboski’ye kalktı” diyor.
‘Üniversitede Kürt olduğum için hor görüldüm’
Üniversitede de Kürt kimliği ve soyadından dolayı çok zorlanmış Funda Encü. O süreci şöyle anlatıyor:
2015’te üniversiteye hazırlandım ve İstanbul Aydın Üniversitesi’ni kazanarak İstanbul’a gittim. Ben hayatımda ilk defa Şırnak’tan başka bir şehre gittim. Bir şekilde hayatımıza devam etmek zorundaydık. ‘Onlar geri gelmeyecek. Bari biz güçlü olalım’ diye düşünüyordum. Onlar için mücadele etmemin tek yolu buydu. Ama burada da hor görüldük. Konuşma şeklimiz farklıydı, buradaki insanlara benzemiyordu. Birçok kişi benim soyadımı öğrenip yanıma geldi ve ‘Biz seni biliyoruz. Şırnaklısınız, oralarda PKK var’ gibi şeyler söyleri. Bizden uzak duruyorlar, korkuyorlardı. Ama ben ırkçı bir insan değilim. Herkesle de arkadaşlık kurdum. Herkese de kendimi tanıttım. Asla da utanmadım. Ne soyadımdan ne de Kürt olmaktan.
‘Soyadımdan dolayı 100 de alsam atanamam’
Funda Encü üniversiteden sonra atanamamasını da normal bir süreç olarak görmüyor, O’na göre bu da soyadıyla ilgili, “100 puan da alsam atanamayacağımı biliyorum” diyor. Çalışıp ailesine destek olmaya çalışıyormuş Funda Encü, tıpkı öldürülen Serhat ağabeyinin onlar için yaptığı gibi. Bu kez de o, tutuklu olan ağabeyi Veli Encü’nün çocuklarına para gönderiyor. Özel sektörde çalıştığını ve aldığı maaşın artan pahalılıkla birlikte kendisine zor yettiğini söyleyen Funda Encü, “Annemler ‘Atanamıyorsun, kendini zor duruma sokma, istersen gel’ diyorlar ama ben çalışmazsam ağabeyimin çocuklarına kim bakacak?” diyor.
‘Tek hayalim faillerden hesap sorulması’
Encü’nün tek hayali Roboski Katliamı’nın sorumlularından hesap sorulduğu günü görebilmek. Funda Encü, daha birkaç gün önce Roboski Katliamı’nın araştırılması için Meclis’e sunulan önergenin AKP-MHP oyları ile reddedildiğini hatırlatarak, “Çünkü üstünü örtmeye çalışıyorlar. Birgün bütün failler yargılandığında ve katliamın siyasi sorumlusu Erdoğan o koltuktan inip gerçekten cezasını çektiğinde ben de hayallerime kavuşmuş olacağım” diyor.
‘Çorapları donduğu için çıkaramazdık’
Selma Alma da ağabeyi Nadir Alma’yı kaybettiklerinde 15 yaşında bir lise öğrencisiymiş.
O süreçte, 3 erkek kardeşi ilkokulda, kendisi ve bir ablası lisede, büyük ablası üniversite okuyormuş, 2 ağabeyi ise askerdeymiş. Selma Alma, geçim derdiyle o yaşlarda tanışmış ve ağabeyi Nadir Alma’nın sınır ticareti için o gün orada olmasını şöyle açıklıyor:
İmkanların bu denli kısıtlı olduğu bir köyde bu kadar çocuğu okutmak, bunca masrafı karşılamak bir baba için çok çok zor. Günlük yaşamımızı sürdürmek bile çok zordu. Abim Nadir de bu nedenle babama yardımcı olmak için kaçağa giderdi. Evet, çünkü başka geçim kaynağı yoktu maalesef. Bizleri okutmak, askerdeki ağabeylerime harçlık gönderebilmek için kışın ayazında gidip gelirlerdi. Bazen ayakları öyle buz tutardı ki çorapları buz tuttuğu için çıkaramazdık, sıcak su döküp öyle çıkarırdık.
‘Her zamanki gibi dönecekti; bombalamasalardı’
Selma Alma ağabeyinin son kez “kaçağa” gittiği günü de hatırlıyor:
Okuldan dönüp bir şeyler yemek için eve geldik. Sofrayı kurduk o sırada ağabeyim de bize eşlik etti, kaçağa gidecekti çünkü. Eve erken dönmek için apar topar bir şeyler yiyip, hazırlanıp yola koyuldular ve abimi, o güzel gülümseyen yüzüyle gördüğümde asla bunun son kez olacağına ihtimal vermemiştim. Her zamanki gibi dönecekti, F-16 uçakları ile bombalanmasalardı…
‘Yaşadıklarım çocukluğumu bitirdi’
Katliamın yaşandığı gün o da herkes gibi olacaklardan habersiz ailesiyle birlikte ağabeyinin dönmesini beklemiş ama “Bu bekleyiş uzun sürmedi” diyor. Bir anda telefonlar çalmaya başlamış, caddeden akın akın olay yerine doğru koşan insanları görmüş ve dağlardan gelen bomba sesleriyle irkilmişler. Selma Alma, o gece babasıyla annesinin evden apartopar çıktığını söylerken annesinin gecenin ayazında yalın ayak dışarıya fırladığını anlatıyor. Kötü bir şey olduğunu hissettiklerini söylerken de “Ama kimin aklına gelebilirdi ki böyle bir katliamın olabileceği” diyor. Selma Alma da tıpkı Funda Encü gibi katliamla birlikte çocukluğunun sona erdiğini hissetmiş, “Bir çocuktum ama yaşadıklarım o an hissettiklerim çocukluğumu bitirdi, acılarla büyüyen biri oldum.”
‘Her şey nasıl eskisi gibi olabilirdi ki?’
Roboski Katliamı, Selma Alma’nın hayatında derin travmalar yaratmış. O günkü görüntüleri hafızasından silemediğini anlatan Alma, “Tüm bunlara rağmen her şey nasıl eskisi gibi olabilirdi ki?” diye soruyor. Ailesi hep yas tutarken hayatına devam etmek Selma Alma için de kolay olmamış. Defalarca ders çalışırken annesiyle babasının ağlama seslerini duyduğunu söylüyor ve “O acı asla hafiflemiyordu” diyor. Selma Alma katliamdan önce öğretmen olmak istiyormuş fakat yaşadıklarından sonra sesini daha fazla duyurabileceği bir arayışa girmiş. Bir kitap yazarak, olanları “tüm çıplaklığıyla” tüm dünyaya duyurmak istediğini ve faillerden hesap sorulması için mücadele edeceğini anlatıyor.
Ağabeyi Nadir onun için bir abiden öte arkadaşmış. “Evin eğlencesiydi” diye tarif ediyor ağabeyini ve ekliyor, “Babamın arkasına bakmadan hepimizi emanet edebileceği bir çınardı. Çok ayrı severdi hepimizi. En çok aynı odada yatıp sabah erkenden açtığı müziklerle bizi uyandırmasını özledim…”
“Roboski’den sesleniyorum…”
Selma Alma, bu katliamdan sonra hiçbir şey olmamış gibi hayatlarına devam etmelerini isteyenlere de şöyle sesleniyor:
Katliamın üzerinden 11 koca yıl geçti. Bir ülkede 34 insan katlediliyor fakat bugüne kadar olayın tek bir sorumlusu bile yargılanmıyor, bulunamıyor. Davada takipsizlik kararı veriliyor, aileler susturulmaya çalışılıyor. Oldu… 34 insan katledildi. Adaletsizliğin olduğu Roboski’den sesleniyorum; sorumlular yargılansın! Elbet bir gün bilinmeyenler bilinecek, adalet Roboski’den yükselecek, sorumlular yargılanacak. O zamana kadar da bunu duyurmaya, hakkımızı aramaya devam edeceğiz ve susmayacağız.
Bitmeyen yas hep eksik hissettirmiş
Roboski Katliamı olduğunda henüz küçük 7 yaşında olan Hekime Encü de ağabeyi Selam Encü’yü kaybetmiş. Hekime Encü, o zaman olayı anlamlandırabilecek bir yaşta olmadığını belirterek, “Yine de bir şeyler olduğunu hissediyorduk ama şimdi büyüdük daha iyi bir şekilde anladık” diyor. Ağabeyini hayal meyal hatırlıyor Encü, ama ailedeki bitmeyen yas hali onun da hayatında hep bir şeyleri eksik hissettirmiş. Şimdi Şırnak merkezde Sağlık Lisesi son sınıf öğrencisi.
Roboski Katliamı’ndan sonra ailelerin 11 yıldır tek beklentisi var, Hekime’nin tek kelimeyle özetlediği gibi: Adalet.
Twitter ➤ https://twitter.com/GazeteKarinca
Facebook ➤ http://facebook.com/gazetekarinca
Instagram ➤ http://instagram.com/gazete_karinca
YouTube ➤ http://youtube.com/c/gazetekarinca
Telegram ➤ https://t.me/karincagazete