Altkat Sanat Tiyatrosu, kadın cinayetlerini ‘Ten Rengi’yle sahneye taşıyor. Yönetmenliğini ve senaristliğini Nevzat Süs’ün üslendiği tek kişilik oyunun oyuncusu, Müge Saut. Oyun salt yasaların yetersizliğiyle değil, toplumun normalleştirdiği bakış açısıyla da bir hesaplaşma içeriyor; “Yüzlerimizi birbirimize çevirmeden, gözlerimizi birbirimizin gözlerine gerçek anlamda dikmeden, kadına açılan bu savaşı kaybetmeye mahkûm olacağız” mesajı veriyor.
Türkan… Mevsimlik işçi olarak çalışırken öldürüldü.
Dilara… Avukat. Eski nişanlısı tarafından silahla öldürüldü.
Asiye… Sokak ortasında öldürüldü.
İrem… Evli olduğu erkek tarafından öldürüldü.
Güleda… Üniversitede okurken öldürüldü.
Ve hayattan koparılan sayısız kadın. Fail ise erkek.
Türkiye’nin en yakıcı sorunlarının başında gelen kadın cinayetleri bu kez bir tiyatro oyununun konusu oldu.
‘Ten Rengi’
Hayattan koparılan kadınların hikayesini ‘Ten rengi’ adıyla sahneye taşıyor, Altkat Sanat Tiyatrosu.
Ocak ayı boyunca gösterilecek olan tek kişilik oyunun yönetmenliğini ve senaristliğini Nevzat Süs yapıyor, oyun ise Müge Saut tarafından sahneleniyor.
Oyun tabutta geçiyor
Oyunun tamamı tek mekan olan tabutta geçiyor ve bizi anlatının içine dahil ediyor.
Müge Saut’un da rolü yaşayarak performe etmesi kadınların hikayeleriyle daha iyi özdeşlik kurmamızı sağlıyor.
‘Neden böyle bir oyun?’
“Böyle bir oyun yazma fikri kolektif mi yoksa bireysel bir tavırla mı doğdu?” sorusunu yönetmen Nevzat Süs, “Tiyatro sanatında yüreğimizdeki işleri yapıyoruz. Türkiye’deki kadın cinayetleri de yüreğimizde olan bir işti. Bu ülkede yaşayan tiyatrocular olarak böyle bir oyun yapmalıydık bu bizim boynumuzun borcuydu” şeklinde yanıtlıyor.
‘Yaşayan ve ölü beden arasındaki en belirgin fark ten rengi’
En dikkat çeken konulardan biri de oyunun adı. ‘Ten Rengi’ ile ilgili yönetmen Süs, şu bilgileri veriyor:
Şöyle bir fikirden yola çıktık; Erkekler tarafından öldürülen kadınlar, öldürülme anında ve sonrasında kimi işkencelere de maruz kalıyor. Kadının bedenine bir müdahale oluyor. Şişik, morluk, kan, kesik. Dolaysıyla kadının ten rengi değişiyor. Yaşayan ve ölü beden arasındaki en belirgin fark ten rengidir. Dolayısıyla oyunun içeriğiyle de örtüşen bir tarafı var.
‘Seyirci gerçekten o karanlığı hissetsin’
Olay akışı, biten başlayan hikayeler sürpriz bir yere evrilmeyecek olsa da biz sürekli bir bekleme hali içindeyiz. Tabut ve biz varız sahnede.
Bazen belki oyuncuyu bile unutuyoruz.
Çünkü hayatı anlatılan yaşamı yarıda kalmış kadın biz oluyoruz. Bekleyiş oyun bitene kadar devam ediyor. Tabuttan çıkmak istiyoruz.
Süs, “Sadece seyircilerin tabutun içini görmelerini istiyoruz. Bunu da ayarlamak kolay olmadı. Seyirci gerçekten o karanlığı hissetsin, o toprağın altını hissetsin gibi bir bakışımız vardı” diyor.
Az ışıklandırılmış tabut, emek ve estetik
Videolar ve az ışıklandırılmış tabut ciddi bir emek ve estetik göz gerektiriyor.
“Hangi kaygılarla böyle bir yöntem tercih edildi?” sorusuna Süs, teknik olarak bu atmosferi yaratmanın kolay olmadığını ama seyircinin bu acıyı paylaşması ve bunun parçası olması için böyle bir ışık tasarımı yaptıklarını söylüyor.
Amaç oyunu erkeklerin izlemesi
Sahnede tek kişi olsa da oyun bir ekiple ortaya çıkarılmış. Yönetmen Nevzat Süs, vermek istedikleri mesajı ise şöyle özetliyor:
Gelen seyirci buradan abandone olmuş bir vaziyette çıksın istemiyoruz; bu konunun bilince çıkmasını ve mücadeleye katılmalarını istiyoruz. Seyirci bir şekilde bu erkek egemen düzene karşı bir şey yapsın, mücadelenin bir parçası olsun istiyoruz.
Süs ayrıca, oyunu en çok erkeklerin izlemesi gerektiğini belirtiyor.
Oyuncu Müge Saut ve oyunculuğu
Oyunculuğa dair birkaç söz etmek gerekirse: zor bir performans, tadında bir oyunculuk, oynadığı rolü aurasıyla harmanlamış 30 yıllık bir deneyim görüyoruz.
Müge Saut, tüm bunları 70 dakikada hissettiriyor.
Daha önce birkaç kere daha tek kişilik oyunlarda oynadığını söyleyen Müge Saut, 30 yıllık tiyatro deneyimi olduğunu ve birçok kadının hikayesine tanıklık ettiğini ifade ediyor.
Acıyı ortaklaştırabilmek
Saut’un hayatına damgasını vuran olayların başında ölüm oruçları, kayıp annelerinin mücadelesi geliyor. Bu hikayelerden çok etkilenen Saut, “Bu acıyla ortaklaşabiliyordum dolaysıyla bu rolü oynarken de kadınların hikayeleriyle özdeşlik kurdum” diyor. Oyuncu Saut, bu yüzden yapay durmayan, yüksek bir oyunculukla oynamadığını da ifade ediyor.
Müge Saut bu oyun özelinde provalarda çok zorlandığını, oynadığı hikayelerin ağırlığını hissettiğini söylüyor.
Yaptığı iş her ne kadar zor olsa da bir oyuncu olarak hayata devam edebilmek için oynadığı rolle arasına mesafe koyduğunu belirten Saut, profesyonelliğin bir gereği olarak böyle olması gerektiğini kaydediyor.
Saut, “Sanatın bu hikayeleri nasıl temsil ettiği ve kadına yönelik şiddetle baş edebilmemizde nasıl bir yol sunduğu” sorusuna, içinde olduğu alan üzerinden bir cevap geliştirdiğini söylüyor. Saut ayrıca şunları da vurguluyor:
Elbette her gün kadınların ölüm haberlerini duyduğumuz bir ülkede geleceğe dair umut zor olsa da sanat bununla mücadele etmek için güçlü bir araç. İktidar bunu bildiği için sanata dair yasaklamalar artıyor. Biz de bu aracı doğru kullanarak hayatı değiştirmek noktasında insanlara dokunmak istiyoruz. Biz bu değişimi izleyici ile olan etkileşimimizden anlayabiliyoruz.
‘Ten Rengi’, oyun konusu, iyi oyunculuğu ve deneysel anlatım diliyle şimdiden ilgi göreceğe ve bol turneli bir yolculuğa çıkacak gibi görünüyor.
Oyunun Altkat Sanat Tiyatrosu’nda Gerçekleşecek Ocak Ayı Programı:
-
15 Ocak Pazar / 18.00
-
20 Ocak Cuma / 20.30
-
27 Ocak Cuma / 20.30