barış süreci - Gazete Karınca https://gazetekarinca.com Sözün yükünü taşır Sat, 25 Sep 2021 11:21:56 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=5.9.3 https://gazetekarinca.com/wp-content/uploads/2021/09/cropped-favicon400x400-1-32x32.png barış süreci - Gazete Karınca https://gazetekarinca.com 32 32 Babacan: Hâlâ ana dili hakkı tartışılıyorsa bir mesele var demektir https://gazetekarinca.com/hala-ana-dili-hakki-tartisiliyorsa-bir-mesele-var-demektir/ Sat, 25 Sep 2021 11:13:36 +0000 https://gazetekarinca.com/?p=180934 DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, ‘Kürt sorunun çözümü’ tartışmalarına ilişkin, “Ülkemizde hâlâ ana dili hakkı tartışılıyorsa bir mesele var demektir. Bu meselenin adı da Kürt meselesidir” dedi. CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun “Kürt sorununu HDP’yle çözebiliriz” şeklindeki ifadesiyle başlattığı ve ardından diğer siyasi partilerin de dahil olduğu ‘Kürt sorunun çözümü’ tartışmaları devam ediyor. En son […]

The post Babacan: Hâlâ ana dili hakkı tartışılıyorsa bir mesele var demektir first appeared on Gazete Karınca.

]]>
DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, ‘Kürt sorunun çözümü’ tartışmalarına ilişkin, “Ülkemizde hâlâ ana dili hakkı tartışılıyorsa bir mesele var demektir. Bu meselenin adı da Kürt meselesidir” dedi.

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun “Kürt sorununu HDP’yle çözebiliriz” şeklindeki ifadesiyle başlattığı ve ardından diğer siyasi partilerin de dahil olduğu ‘Kürt sorunun çözümü’ tartışmaları devam ediyor.

En son Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Yok Kürt sorununu çözmektir, yok şudur, yok budur… Türkiye’de böyle bir sorun yok. Biz bu işi çoktan çözdük, aştık, bitirdik” açıklamasıyla süren tartışmaya DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan da katıldı.

‘Bir mesele var’

Babacan, sosyal medya hesabı Twitter’da yaptığı paylaşımda “Çocukların oynadığı alanlarda panzerler geziyorsa, yoğunlukla Kürt vatandaşlarımızın yaşadığı şehirlerde belediyelere kayyumlar atanıyorsa, ülkemizde hâlâ ana dili hakkı tartışılıyorsa bir mesele var demektir. Bu meselenin adı da Kürt meselesidir” ifadesini kullandı.

HABER MERKEZİ

The post Babacan: Hâlâ ana dili hakkı tartışılıyorsa bir mesele var demektir first appeared on Gazete Karınca.

]]>
Kafasızlığa gerek yok muhatap belli https://gazetekarinca.com/kafasizliga-gerek-yok-muhatap-belli/ Wed, 22 Sep 2021 07:11:33 +0000 https://gazetekarinca.com/?p=171401 İbrahim Aslan Bu memleketin gündem yoğunluğu hiç bitmiyor. Zamlar almış başını gidiyor, dolar uçtukça uçuyor. Kiralar akıl almaz derecede yükselmiş, fırsatçı olan memleketimin mülk sahipleri pandemi sonrasının sefasını sürerken, öğrenciler en temel insani hak olan barınma sorunu çözülmediği için parklarda yatıyor. Vatansever polisler! başını sokacakları yeri olmayan öğrencilere, “Evinize gidin” diyor, gidecek yerleri olmayan öğrencilere […]

The post Kafasızlığa gerek yok muhatap belli first appeared on Gazete Karınca.

]]>
İbrahim Aslan

Bu memleketin gündem yoğunluğu hiç bitmiyor.

Zamlar almış başını gidiyor, dolar uçtukça uçuyor.

Kiralar akıl almaz derecede yükselmiş, fırsatçı olan memleketimin mülk sahipleri pandemi sonrasının sefasını sürerken, öğrenciler en temel insani hak olan barınma sorunu çözülmediği için parklarda yatıyor.

Vatansever polisler! başını sokacakları yeri olmayan öğrencilere, “Evinize gidin” diyor, gidecek yerleri olmayan öğrencilere müdahale ederek barınmaları için karakollara götürüyor…

İşçinin durumu perişan, işsizin durumu zaten içler acısı, çiftçi batakta…

Bu durumu Kırşehir’de Tarım ve Kredi Kooperatifi’ne borcu nedeniyle traktörüne el konulan Şevket Eker isimli çiftçi gayet iyi açıklıyor.

Traktörü taşıyıcıya yüklenip götürülen Eker, “Bir donumuz kaldı bacağımızda satılmadık. İnşallah onu da elimizden alırlar. Kimseye söyleyecek bir sözümüz kalmamış. Jandarma ile avukat ile icra memurları ile… Hiç kimseye gücümüz yetmedi. Tarlada çalışan traktörü bağladılar. Bize bir çözüm yolu bulun çaresiz kaldık” diyor.

Bunu devlet kademesinde duyan gören var mı? Öyle görünüyor ki yok. Çünkü AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan, New York’a 171 metre yüksekliğinde 20 bin metrekare alan üzerine inşa edilen 36 katlı, ne işe yarayacağını bilmediğim Türk Evi’ni açıyor.

Yani Türkiye’de yoksul Türk’ün evi yokken, öğrenciler ev bulamayıp sokakta yatarken, garibim çiftçi donunun derdine düşmüşken itibardan taviz vermiyor devletin büyükleri. Ak ve pak bir şekilde yürüyorlar zevki sefaya doğru…

Gündem böyle iken benim de kendi derdim var tabi.

Mehmet ile kavga etmişiz çok pis. Sorunlarımız çok fazla bizim. Konuşmuyorum Mehmet’le.
Sorunu çözmek için hep Ahmet’in yanına gidiyorum. Ahmet ile yıllardır konuşuyoruz, Mehmet ile sorunlarımı çözmek için ama bir türlü çözemiyoruz.

Ahmet bazen diyor, “Abi gel Veli’yi aracı yapalım, benim Mehmet ile aram iyi değil belki sorunlarınızı çözeriz.”
Diyorum, “Olmaz. Veli’nin arası Mehmet ile iyi. Zaten Mehmet ile arası iyi olduğu için ona da kılım!”
Ahmet diyor, “Abi Mehmet ile sorunun var. Yıllardır kavga ediyorsunuz. Sorun yaşadığın Mehmet ile sorunları çözmek için konuşmuyorsun, muhatap almıyorsun. Yetmiyor Mehmet’in dikkate alacağı, seninle diyalog kuracağı Veli sorunu çözebilir, onu da Mehmet ile arası iyi diye yok sayıyorsun, muhatap almıyorsun. Peki nasıl çözülecek bu sorun. Sizin kavga bu kafayla hep sürer.”

Ahmet haklı mı derseniz, bence haklı ve doğru söylüyor ama ben bu doğruları bilmeme rağmen ne sorun yaşadığım Mehmet’i muhatap alıyorum ne de ikimizin arasında sorunları çözebilecek Veli’yi sorunun çözümüne dahil ediyorum.

Benimle Mehmet’in kavgası öyle gözüküyor ki bu kafayla ya da bu kafasızlıkla devam edip gidecek.
İşte benim böyle bir kişisel meselem varken, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun gündeme düşen bir açıklaması üzerinden Kürt sorununda muhatap kim, kiminle görüşürüm, kiminle görüşmem meselesi yine tartışılmaya başlandı.

Neymiş PKK Lideri Öcalan muhatap alınamazmış, neymiş PKK muhatap alınamazmış, kimilerine göre HDP muhatapmış, kimilerine göre HDP de muhatap olamazmış.

Tuhaf bir açıklamalar serisi peş peşe gelmeye başladı.

Yani öyle bir kafasızlık ki, benim Mehmet ile aramdaki duruma benziyor.
Kürt sorununda muhataplık konusunu tartışmak tabiri caizse gelinen bu aşamada artık Kürt sorununu çözmeme tartışmasıdır.

AKP iktidarı döneminde devlet ayan beyan bir şekilde PKK Lideri Abdullah Öcalan ile de PKK ile de sorunun çözümüne devlet ekseni dışında Üçüncü Yol paradigması ile bakan HDP ile de muhatap oldu.

Kıyamet koptu mu? Hayır.
Devlet dağıldı mı? Hayır.
Devlet bölündü mü? Hayır.
Yapılanlar doğru muydu? Evet.
Peki niyet doğru muydu? Hayır.

Çünkü ‘çözüm’ denilen şey aslında tasfiye etme, bu tarihsel ve ciddi sorunu sandıkta oya tahvil etmekti. Dar iktidar çıkarlarını korumaktan ibaretti. Bu dar mantıkla hareket edildiği, devletin 100 yıllık tekçi mantığı sürdürüldüğü için sonuçta hepimizin bildiği ve gördüğü gibi çözümsüzlük oldu.

Kürt sorununun çözümü için öncelikli olarak asıl aktörlerle de aracı olabilecek aktörlerle de toplumla da görüşmek, müzakere etmek, muhatap olmak, konuşmak ve yüzleşmek zorundasınız.

Kaba ve bildik tabiriyle Amerika kıtasını yeniden keşfetmeye gerek yok. Bir sorunu çözecekseniz, o sorunu muhatabıyla çözeceksiniz. Kolaylaştırıcı aktörler olabilir, aracı aktörler olabilir son kertede sorun asıl muhatabıyla çözülür.

Bu çok açık ve net iken her kim olursa olsun hala büyük ve tarihsel acıları barındıran Kürt sorununda,“şu muhatap ama bu muhatap değil. Şu meşru ama bu gayri meşru, şununla görüşürüm ama bununla görüşmem” tartışması yapıyorsa sorunu çözmemek için manevra yapıyor, kendisine alan açıyor ve Kürtlerin sorunlarını kendi bencil ve geçici iktidar çıkarları için kullanıyordur.

Bunun üstüne muhataplık tartışması yapanlara söyleyecek sözün olduğunu düşünmüyor.

Bir de bu sorun etrafında HDP veya Kürt siyasal hareketi üzerinden dönen başka bir tartışma da var.
Yok Sezai Temelli’ye, Selahattin Demirtaş’tan yanıt, yok Mithat Sancar’dan yanıt gibi başlıklar, paylaşımlar, değerlendirmeler…

Yıllardır yapılan basit psikolojik savaş yöntemlerine hizmet eden boş başlık ve değerlendirmeler olarak duruyor.
İnsanların bir konu üzerinde farklı fikirleri ve değerlendirmeleri olabilir aynı partide olsalar dahi. Bu gayet demokratik ve normal bir durumdur. Olması gerekendir de aynı zamanda.

Farklı fikirler, farklı bakış açıları bir partiyi daraltmaz tam aksine daha geniş bir bakış açısı kazandırır ve güçlendirir.
Zaten HDP de tam da böyle bir partidir. AKP gibi Erdoğan’dan, MHP gibi Bahçeli’den ibaret bir parti değildir. Gücü ve farklılığı da buradan gelmektedir.

Kürt siyasal hareketine karşı yıllarca, “Şahinler-Güvenciler”, “Yok şu şunu tasfiye ediyor, bu böyle yaptı”, “Yok birbirine girdiler, bu kez bittiler”…

Sonuç: Kürt sorunu tüm çıplaklığıyla ortada duruyor ve Kürt siyasal hareketi büyüyerek yoluna devam ediyor.
Kürt sorununun muhatapları açık bir şekilde ortada duruyor ve bu sorunu samimiyetle, geçmişle yüzleşerek çözecek devletin aktörlerini bekliyor.

The post Kafasızlığa gerek yok muhatap belli first appeared on Gazete Karınca.

]]>
Barış inşası ve çatışma dönüşümünün toplumsal cinsiyet analizi https://gazetekarinca.com/baris-insasi-ve-catisma-donusumunun-toplumsal-cinsiyet-analizi/ Wed, 05 Jun 2019 07:05:10 +0000 https://gazetekarinca.com/?p=137910 HABER MERKEZİ – Nisan Alıcı ve Güneş Daşlı tarafından hazırlanan, Dipnot Yayınları etiketiyle 14 Haziran’da raflarda yerini alacak olan “Toplumsal Cinsiyet ve Barış” isimli kitap, dünyanın çeşitli yerlerindeki çatışma ve barış süreçlerini ‘feminist bir merakla’ odağına alıyor. Kitap ayrıca, uzun yıllardır çatışmanın sürdüğü Türkiye’de kadınları ve LGBTİ’leri çatışma dönüşümü ve barış inşası için özne olarak […]

The post Barış inşası ve çatışma dönüşümünün toplumsal cinsiyet analizi first appeared on Gazete Karınca.

]]>
HABER MERKEZİ – Nisan Alıcı ve Güneş Daşlı tarafından hazırlanan, Dipnot Yayınları etiketiyle 14 Haziran’da raflarda yerini alacak olan “Toplumsal Cinsiyet ve Barış” isimli kitap, dünyanın çeşitli yerlerindeki çatışma ve barış süreçlerini ‘feminist bir merakla’ odağına alıyor. Kitap ayrıca, uzun yıllardır çatışmanın sürdüğü Türkiye’de kadınları ve LGBTİ’leri çatışma dönüşümü ve barış inşası için özne olarak öneriyor. Kitabın tanıtım bültenini paylaşıyoruz.


Yıllardır dünyanın dört bir yanındaki barış süreçlerinde verilen hukuki ve politik mücadele hem uluslararası alanda karşılığını buldu hem de çatışmadan çıkan ülkelerin toplumsal cinsiyete dayalı taleplere cevapsız kalmamasını sağladı. Gelgelelim barışın, şiddetin ve güvenliğin kadınlarla LGBTİ’ler açısından geleneksel ataerkil düzen için ifade ettiğinden başka anlamları olduğunu kabul etmek gerekir. Çoğunlukla çatışmanın sonlanmış olması, bu grupların kendini güvende hissedeceğinin garantisi değildir.
Zira şiddet başka şekillerde devam edebilmekte; ev içi şiddet, ekonomik bağımlılık, yoksulluk ve geleneksel toplumsal cinsiyet rollerinin içine sıkıştırılma gibi pek çok toplumsal adaletsizlik biçimi çatışma sonlandırıldıktan sonra da sürmektedir. Bütün bunları görünür kılmak ve barış inşası sürecinde hesaba katmak ancak kapsamlı bir toplumsal cinsiyet analiziyle mümkün olabilir.
Elinizdeki kitap buradan hareket ederek farklı ülkelerde deneyimlenen çatışma ve barış süreçlerini “feminist bir merakla” odağına alıyor. Çatışma ve barış süreçlerine dair toplumsal cinsiyet eksenli tartışmaların Türkiye bağlamında yürütülmesine önayak olmayı hedefliyor. Otuz beş yılı aşkın bir süredir çatışmanın devam ettiği Türkiye’de kadınları ve LGBTİ’leri çatışma dönüşümü ve barış inşası için özne olarak öneriyor.
Türkiye’de barış mücadelesi yürüten kadınların emeğine karşılık gelecek Türkçe literatürün ve teorik tartışma zenginliğinin eksikliğini gidermeye dönük mütevazı bir katkı, barış inşası ve çatışma dönüşümünün toplumsal cinsiyet analizini yapmak, bunu yaparken hangi araç ve mekanizmalardan yararlanabileceğimizi düşünmek için temel bir kaynak…

Künye
Editör: Ümit Özger
Kapak: Duysal Tuncer
Düzelti: Mustafa Çevikdoğan

The post Barış inşası ve çatışma dönüşümünün toplumsal cinsiyet analizi first appeared on Gazete Karınca.

]]>
‘Süreci bitiren’ Ceylanpınar Davası’nda beraat kararları onandı https://gazetekarinca.com/sureci-bitiren-ceylanpinar-davasinda-beraat-kararlari-onandi/ Tue, 16 Apr 2019 09:51:40 +0000 https://gazetekarinca.com/?p=132280 HABER MERKEZİ – Ceylanpınar’da iki polisin şüpheli bir biçimde öldürüldüğü ve “müzakereleri sona erdiren olay” olarak anılan cinayetlerin davasında verilen beraat kararları onandı. Urfa’nın Ceylanpınar ilçesinde 22 Temmuz 2015 tarihinde iki polisin şüpheli bir biçimde öldürüldüğü ve “müzakereleri sona erdiren olay” olarak anılan cinayetlere ilişkin açılan davada sanıkların tamamına verilen beraat kararları, Gaziantep Bölge İdare […]

The post ‘Süreci bitiren’ Ceylanpınar Davası’nda beraat kararları onandı first appeared on Gazete Karınca.

]]>
HABER MERKEZİ – Ceylanpınar’da iki polisin şüpheli bir biçimde öldürüldüğü ve “müzakereleri sona erdiren olay” olarak anılan cinayetlerin davasında verilen beraat kararları onandı.


Urfa’nın Ceylanpınar ilçesinde 22 Temmuz 2015 tarihinde iki polisin şüpheli bir biçimde öldürüldüğü ve “müzakereleri sona erdiren olay” olarak anılan cinayetlere ilişkin açılan davada sanıkların tamamına verilen beraat kararları, Gaziantep Bölge İdare Mahkemesi (istinaf) tarafından da onandı.

Ne olmuştu?

Urfa’da, 20 Temmuz 2015 tarihindeki Suruç Katliamı’ndan iki gün sonra (22 Temmuz) polisler Feyyaz Yumuşak ve Okan Acar evlerinde ölü bulunmuştu.
Yumuşak ve Acar’ın kafalarına sıkılan kurşunla öldürüldüğü tespit edilmişti. Cinayetin susturucu silahla gerçekleştirildiği belirlenmişti.
Bu olaydan sonra siyasi iktidar çözüm sürecini bitirmiş, ardından Kürt illerinde kapsamlı operasyonlar başlatılmıştı.
Kürt illerinde başlatılan sokağa çıkma yasakları ve operasyonlarla gündemden düşen cinayetler gizemini korurken, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından cinayetler bu kez Gülen Cemaati ilişkisi ile gündeme gelmişti.
Darbe girişimi sonrası ise sanıklar hakkında tutuklama kararı veren Hâkim Nurettin Bulut, darbe soruşturması kapsamında tutuklanmıştı.
Ayrıca cinayetleri araştırma önergesinin gündeme alınması önerisi Meclis’te kabul edilmemiş, HDP’nin önerisi, AKP ve MHP tarafından reddedilmişti.
Son olarak cinayetlerle ilgili olarak evde bulunan şüpheli parmak izleri sanıklarınkiyle eşleşmemişti. Polislerin öldürüldüğü evdeki kime ait olduğu bilinmeyen 10 parmak izinden dördünün ise polis B.K.’ye ait olduğu ortaya çıkmıştı. Ancak B.K., verdiği ifadede “evde hiç bulunmadığını” ileri sürmüştü.
Polislerin öldürülmesine ilişkin Urfa 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde açılan davanın karar duruşması ise 1 Mart 2018 tarihinde yapılmıştı.
Mahkeme, davada yargılanan dördü tutuklu dokuz kişi için “cinayet” suçlamasından beraat kararı vermişti.
Tutuklu yargılanan dört kişi, sosyal medya paylaşımları gerekçe gösterilerek “örgüt propagandası yapmak” iddiasıyla 1 yıl 6’şar ay hapis cezası verilerek tahliye edilmişti.
Savcı ise kararı, Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi’nde temyiz etmişti.

The post ‘Süreci bitiren’ Ceylanpınar Davası’nda beraat kararları onandı first appeared on Gazete Karınca.

]]>
HDP: Oslo’da algı oluşturuluyor, İmralı kilitliyken barış süreci olmaz https://gazetekarinca.com/hdp-osloda-algi-olusturuluyor-imrali-kilitliyken-baris-sureci-olmaz/ Sun, 02 Dec 2018 13:11:36 +0000 https://gazetekarinca.com/?p=116166 HABER MERKEZİ – İzmir’de konuşan HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, Leyla Güven’in açlık grevi eyleminin 25’inci gününde hükümete çağrı yaptı. Oslo’da ‘yeni bir sürecin başladığı algısı’ oluşturulmaya çalışıldığını söyleyen Buldan, “İmralı’nın kapısında koca bir kilit varken, barış ve müzakere süreci asla başlayamaz. Leyla Güven şahsında başlatılan açlık grevinin dikkate alınması, tecridin kaldırılması ve yeni […]

The post HDP: Oslo’da algı oluşturuluyor, İmralı kilitliyken barış süreci olmaz first appeared on Gazete Karınca.

]]>
HABER MERKEZİ – İzmir’de konuşan HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, Leyla Güven’in açlık grevi eyleminin 25’inci gününde hükümete çağrı yaptı. Oslo’da ‘yeni bir sürecin başladığı algısı’ oluşturulmaya çalışıldığını söyleyen Buldan, “İmralı’nın kapısında koca bir kilit varken, barış ve müzakere süreci asla başlayamaz. Leyla Güven şahsında başlatılan açlık grevinin dikkate alınması, tecridin kaldırılması ve yeni bir sürecin başlaması gerekiyor” dedi.


Halkların Demokratik Partisi (HDP) İzmir İl Örgütü’nün Tepekule Kongre Merkezi Anadolu Salonu’nda düzenlenen 3. Olağanüstü Kongresi’nde konuşan partinin eş genel başkanlarından Pervin Buldan, 25 gündür açlık grevinde olan Leyla Güven’in eylemine dikkat çekti.
Güven’in eylemini sahiplendiklerini belirten Buldan,  “Leyla Güven’in grevi kendisi için değil; bir halkın barışına, demokrasisine, özgürlüğüne her zaman katkı sunmuş olan ancak 3 buçuk yıldır kendisinden haber alınamayan, tecrit içinde tecride maruz bırakılan Sayın Öcalan’a ilişkindir. Bu talep, milyonların talebidir” dedi.
İmralı Cezaevi’nde tutulan ve yıllardır kimseyle görüştürülmeyen Öcalan’ın cezaevi koşullarına dikkat çeken Buldan, “Ülkenin içinde bulunduğu kaos Sayın Öcalan’a uygulanan tecritle başlamıştır” dedi.
Müzakerelerin sürdüğü çatışmasızlık dönemine işaret eden Buldan, Öcalan’ın bu süreçteki rolüne değinerek, “Bu ülkeye cenazeler gelmedi. Bu süreçle birlikte Türkiye’nin hiçbir yerinde hiçbir insan yaşamını yitirmedi, annelerimiz ağlamadı” dedi.
Sürecin bitmesinden siyasi iktidarı sorumlu tutan Buldan, “Ama bu süreci bitirenler bugün insanların kafasında farklı bir algı oluşturmaya çalışıyor” dedi ve ekledi:

“Oslo’da yeni bir sürecin başladığı algısını oluşturmaya çalışanlar şunu bilsinler ki İmralı’nın kapısında koca bir kilit varken, barış ve müzakere süreci asla başlayamaz. Cezaevlerinde siyasi rehineler varken böyle bir sürecin başlamasının imkanı yoktur.

“Biz AKP ile müzakere değil mücadele etmek için yola çıktık. Bu mücadelemizi de kazanana kadar sürdüreceğiz. Tecrit bir insanlık suçudur. Tecritle birlikte ülkenin çatışmalı bir sürece girmesinin bu ülkeye hiçbir faydası yoktur. Bir kez daha hükümeti ve devleti sorumluluğa davet ediyoruz. Leyla Güven şahsında başlatılan açlık grevinin dikkate alınması, Sayın Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması ve ülkenin geleceğe umutla bakacağı yeni bir sürecin başlaması gerekiyor.”

Oslo’daki toplantılar

Yerel seçimler yaklaşırken, geçtiğimiz günlerde Norveç’in Oslo kentinde “Çatışma Çözümlerine Toplumsal Katılım” başlığı ve “Akiller Heyeti Deneyimini Düşünmek” alt başlığıyla bir toplantı düzenlenmişti.
22-23 Kasım tarihlerinde düzenlenen bu toplantının yapıldığı şehrin Oslo olması ve katılımcıların çoğunluğunun Akil İnsanlar Heyeti üyesi olması dikkat çekmişti.
Toplantının katılımcılarından DPI Uzmanlar Kurulu Üyesi Ayşegül Doğan, DPI toplantılarının bir süredir yapıldığını, bir anda ortaya çıkmadığını belirterek, peş peşe toplantıların ‘çözüm sürecinin ön çalışması olmadığını’ söylemişti.

The post HDP: Oslo’da algı oluşturuluyor, İmralı kilitliyken barış süreci olmaz first appeared on Gazete Karınca.

]]>
‘Kolombiya’da seçim sonuçları otoriterleşme ve silahlanmayı arttıracak’ https://gazetekarinca.com/kolombiyada-secim-sonuclari-otoriterlesme-ve-silahlanmayi-arttiracak/ Sat, 17 Mar 2018 13:39:43 +0000 https://gazetekarinca.com/?p=82476 HABER MERKEZİ – Kolombiyalı ekonomist Lyda Fernanda Forero ve düşünür Danilo Urrea, ‘Barış Anlaşmasının Ardından Kolombiya’ başlığıyla kaleme aldıkları makalede Kolombiya’da seçimlerinin ülkedeki olası etkilerini aktardı. Yazarlar, “Son seçimin sonuçları son 16 yıldır süren otoriterleşme ve artan silahlanmayı arttıracak bir etki gösterecek” diyor. Bainet’ten Elif Ünal’ın tercüme ettiği makaleyi sizlere sunuyoruz. Lyda Fernanda Forero & Danilo […]

The post ‘Kolombiya’da seçim sonuçları otoriterleşme ve silahlanmayı arttıracak’ first appeared on Gazete Karınca.

]]>
HABER MERKEZİ – Kolombiyalı ekonomist Lyda Fernanda Forero ve düşünür Danilo Urrea, ‘Barış Anlaşmasının Ardından Kolombiya’ başlığıyla kaleme aldıkları makalede Kolombiya’da seçimlerinin ülkedeki olası etkilerini aktardı. Yazarlar, “Son seçimin sonuçları son 16 yıldır süren otoriterleşme ve artan silahlanmayı arttıracak bir etki gösterecek” diyor. Bainet’ten Elif Ünal’ın tercüme ettiği makaleyi sizlere sunuyoruz.


Lyda Fernanda Forero & Danilo Urrea


Geçtiğimiz gün yapılan seçimler yalnızca 16 yıldır süren otoriter ve askeri modelin pekiştirilmesine sebep oldu. Peki, o zaman barış ne anlama geliyor?
11 Mart 2018’deki seçimleri Alvaro Uribe Velez’in sağ kanatlı partisinin kazanmasıyla birlikte, Kolombiya’daki ulusötesi şirketlerin ve yerel elitlerin lehine olan otoriterleşme kendini tekrar teyit etti.
Son yıllarda barış inşası, tarımsal konular ile birlikte Kolombiya’nın en önemli odak noktalarından biriydi. Yıllarca süren savaşın ardından, 2016’da Kolombiya Devrimci Silahlı Güçleri (FARC) ile yapılan mütareke, Ulusal Kurtuluş Ordusu (ELN) ile yapılan Ekim 2017’den Ocak 2018’e kadar süren kısmi ateşkes ve barış anlaşması için atılan adımlar, önemli köşetaşlarıydı.
Ama bu durumda barış ne anlama geliyor ve özellikle iç savaşın uzun bir süredir hiddetlendiği kırsal alanlardaki özgürleştirici projelerle nasıl bir bağlantısı var?

Barış nedir?

Kolombiya’da birbiriyle çatışan iki barış anlayışı var. Bir yanda Juan Manuel Santos’un sağ cenaha mensup hükümetinin barış görüşmeleri kisvesi altında yürüttüğü otoriter, kurumsallaşmış, pazara yönelik politikalarıyla “neoliberal barış” ile özdeşleştirilen yaklaşımı var. Diğer bir yanda ise toplumsal hareketlerin sosyal, çevreci, ekonomik ve cinsiyete dair adalet anlayışının onurlu bir hayat için şart olduğunu gören ve bu isteklerinin tanınmasını isteyen yaklaşımı var.
Ancak şiddet, bölge savunucularının suça itilmesi ve onu takip eden suikastlarla devam ediyor. Ateşkesten sonra dahi 282 kişi öldürüldü. Seçim sonuçları, bu tartışmanın ekonominin insan hayatının pahasına ulusöteleştirilmesi lehine sonuçlandığını gösteriyor.

Altta yatan tarımsal mücadeleler

Merkezde tarıma dayalı bir sorun var. Bu da köylülerin ve yerel grupların 60 yıldır sürdürdüğü silahlı başkaldırma hareketlerinin temel nedenini oluşturuyor. Her ne kadar tarım reformu ihtimali silahlı hareketin tetikleyicisi olsa da, hareketi asıl teşvik eden toplumsal örgütlerin ve hareketlerin katılımı arttırması ve toplumsal bir süreci başlatmaya ön ayak olmasıydı.
1970’lerden itibaren bu süreçler devlet ile diyalog halinde gerçekleşti. Çok sayıda kanun ve poliçe teklif edildi. Ancak 1990’lardan itibaren bütün bu çabalar hem sağcı hükümetler hem de paramiliter kuvvetler tarafından sistematik bir şekilde reddedildi. Bu durum da özgürleştirici alternatifleri engelledi.
Bu barış anlayışı, birbiri ardına gelen hükümetlerin tarım sorununa karşı “tarımsal gelişme” kavramını ortaya atmalarına sebep oldu. Eski devlet başkanı, senatör Alvaro Uribe Velez, “demokratik güvenlik” sözü verirken Santos ise “milli birlik” girişimini destekledi. Her ne kadar Uribe, paramiliter kuvvetler ile olası bağlantılarından ve yolsuzluk iddiasından dolayı soruşturma altında olsa da, partisi son seçimde zafer kazandı. Bir kez daha halk tabakalarının otoriterleşmeye verdiği destek açığa çıkmış oldu.
“Demokratik güvenlik” projesinin uygulandığı süre zarfında paramiliter kuvvetlerin arazilere el koyması ve bunun sonucunda yerel halkın yerinden edilmesiyle bölgenin ve toprakların ulusötesi istilasına dayalı bir toprak sahibi olma rejimi başladı. Bu süreçte “tarım sorunu” kavramı retorik olarak “tarımsal gelişim” kavramıyla yer değiştirdi. Aynı zamanda köylülerin olmadığı bir geleceğin planlandığı politikalar sonucunda kırsal bölgeler küçültüldü ve “tarımsal gelişim” tersi yönde ilerlemeye başladı.
Tartışma, insan hayatının pahasına ekonominin ulusötesileşmesinin savunulduğu bir noktaya itildi.

Doğal kaynakların sömürüsü olarak “tarımsal gelişme”

Kolombiya’daki son 10 yıla ait Ulusal Kalkınma Planları’nda tarımsal gelişimin Dünya Bankası gibi uluslararası finansal kuruluşlar tarafında desteklenmesi önerildi. Kullanılan çerçeveye bölgesellik kavramı da eklenince “Entegrasyona Dayalı Tarımsal Kalkınma” etiketi altında “Bölgesel Tarımsal Kalkınma” fikri ortaya çıktı. Aslında bu FARC ile yapılan barış anlaşmasındaki ilk maddeydi.
20 yıldır uygulanan “Bölgesel Tarımsal Kalkınma” modelinin temelini ise doğal kaynakların sömürüsü oluşturuyor. Büyük su barajları, madencilik, endüstriyel tarım ve petrol çıkarma ise bu sömürünün temel taşlarından. Bu yolla bölgelerin sömürülmesi, insanların yerinden edilmesi ve doğal kaynakların tükenmesi bir araya gelerek bölge yatırıma elverişli hale getirildi.

Özgürlükçü görüşler gölge altında kaldı

Bugün, tarım sorunu ana akım tartışmalarından silindi. Hatta toplumsal hareketler arasında bile görünmez hale geldi. Ancak iç bölgelerde hala geçerliliğini koruyor. Silahlı grupların oluşmasına neden olan bu tarım sorunu hala onların gündeminde yer alıyor. Tarımsal kalkınmadaki “entegrasyon” ve “bölgesellik” kavramları reddediliyor. İki parti tarafından da “barışın” temelini oluşturacağı düşünülen bu kavramlar, ideolojik birlik düşüncesi altında taşralı insanların düşüncelerini gizliyor.
Bu durum ise vaktinde uluslararası toplumsal hareketlerin köylülerin hak sahibi olarak tanınmasını savunan yaklaşımlarına gölge düşürüyor. Bunun yerine, doğal kaynakların sömürüsüne dayanan model yapılan anlaşmalara rağmen tarihi gelenekleri ve kültürel mirası kamulaştırılıyor.
2002’den 2018’e kadar olan dört Ulusal Kalkınma Planı, ulusötesi şirketler ile yerel ve bölgesel elitleri kayırıyor. Doğal mirasın ve işgücünün sömürülmesini kolaylaştıran bu politikalar kırsal hayatın güvencesizleştirilmesi için yeni imkanlar sunuyor. Taşralı nüfusun yurtiçi politikalara katılımı ve tartışmasının engellenmesiyle birlikte kırsal bölgelerde askerileşmeye gidiliyor.
Son seçimin sonuçları son 16 yıldır süren otoriterleşme ve artan silahlanmayı arttıracak bir etki gösterecek. Ve yine kırsal özgürleşme doğrultusunda yapılan ilerici önerileri ve pratik deneyleri gölgede bırakacak.


İlk olarak Open Democracy’de yayınlanan makaleyi biz bianet‘ten aldık.

The post ‘Kolombiya’da seçim sonuçları otoriterleşme ve silahlanmayı arttıracak’ first appeared on Gazete Karınca.

]]>
‘Barış süreci’ni anan Çavuşoğlu’ndan anında düzeltme: Sözlerim çarpıtıldı, ön şart yok https://gazetekarinca.com/baris-surecini-anan-cavusoglundan-aninda-duzeltme-sozlerim-carpitildi-on-sart-yok/ Wed, 03 Jan 2018 07:14:49 +0000 https://gazetekarinca.com/?p=71226 HABER MERKEZİ – Alman basınına verdiği mülakatta ‘barış süreci’ni dillendiren Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, yaptığı yeni bir açıklama ile sözlerinin çarpıtıldığını savunarak ‘çatışma ve savaşa devam’ mesajı verdi. Alman haber ajansı dpa’nın sorularını yanıtlayan Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, PKK ile olası barış sürecini de değerlendirdi. Konuya dair haberlerde Çavuşoğlu’nun, PKK ile yeniden barış sürecinin başlatılmasının ön […]

The post ‘Barış süreci’ni anan Çavuşoğlu’ndan anında düzeltme: Sözlerim çarpıtıldı, ön şart yok first appeared on Gazete Karınca.

]]>
HABER MERKEZİ – Alman basınına verdiği mülakatta ‘barış süreci’ni dillendiren Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, yaptığı yeni bir açıklama ile sözlerinin çarpıtıldığını savunarak ‘çatışma ve savaşa devam’ mesajı verdi.


Alman haber ajansı dpa’nın sorularını yanıtlayan Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, PKK ile olası barış sürecini de değerlendirdi.
Konuya dair haberlerde Çavuşoğlu’nun, PKK ile yeniden barış sürecinin başlatılmasının ön şartının ‘örgütün silah bırakması’ olduğunu söylediği aktarıldı.
Ancak mülakattaki ifadelerin Türkiye basınında gündem olmasının ardından Dışişleri Bakanı, dpa’ya verdiği röportajın çarpıtıldığını savunarak sözlerinde ‘düzeltmeler’ yaptı.
“PKK ile pazarlık yapmak için ön şart ortaya koyduğu” yönündeki haberlerin gerçeği yansıtmadığını vurgulayan Çavuşoğlu, Twitter hesabı üzerinden yaptığı açıklamada, “Milletimize verdiğimiz söz, terör örgütünün kökünü kazıyana kadar hiçbir gücün bizi durduramayacağıdır” dedi.

dpa’nın haberi

Alman haber ajansı dpa’nın farklı konulara ilişkin soruları yanıtlayan Çavuşoğlu, PKK ile olası bir barış sürecini de değerlendirmişti.
Dpa’nın haberinde Çavuşoğlu’nun, PKK ile olası bir barış sürecinin ancak örgütün silah bırakmasıyla yeniden gündeme gelebileceğini vurguladığı belirtilmişti.
Haberde, Çavuşoğlu’nun bundan sonra barış süreci başlatmanın mümkün olabilmesi için “öncelikle silahların bırakılması” gerektiğini söylediği kaydedilmişti.

The post ‘Barış süreci’ni anan Çavuşoğlu’ndan anında düzeltme: Sözlerim çarpıtıldı, ön şart yok first appeared on Gazete Karınca.

]]>
FARC üyesi, bölgesel lider, ‘barış mimarı’ bir isim: Kolombiya’da bir haftada 3 kişi öldürüldü https://gazetekarinca.com/farc-uyesi-bolgesel-lider-baris-mimari-bir-isim-kolombiyada-bir-haftada-3-kisi-olduruldu/ Fri, 18 Aug 2017 20:16:21 +0000 https://gazetekarinca.com/?p=50259 HABER MERKEZİ – Kolombiya Devlet Başkanı Juan Manuel Santos, 15 Ağustos’ta FARC ile 52 yıldır devam eden savaşın ‘resmen’ son bulduğunu duyurmuştu. Ancak ülkede paramiliterlerin etkinliği devam ediyor. Bu hafta başından beri aralarında bir FARC üyesinin de olduğu 3 önemli isim Kolombiya’nın farklı bölgelerinde öldürüldü. Kolombiya’da 52 yıldır silahlı mücadele veren Kolombiya Devrimci Silahlı Güçleri (FARC) […]

The post FARC üyesi, bölgesel lider, ‘barış mimarı’ bir isim: Kolombiya’da bir haftada 3 kişi öldürüldü first appeared on Gazete Karınca.

]]>
HABER MERKEZİ – Kolombiya Devlet Başkanı Juan Manuel Santos, 15 Ağustos’ta FARC ile 52 yıldır devam eden savaşın ‘resmen’ son bulduğunu duyurmuştu. Ancak ülkede paramiliterlerin etkinliği devam ediyor. Bu hafta başından beri aralarında bir FARC üyesinin de olduğu 3 önemli isim Kolombiya’nın farklı bölgelerinde öldürüldü.

Kolombiya’da 52 yıldır silahlı mücadele veren Kolombiya Devrimci Silahlı Güçleri (FARC) geçen yıl hükümet ile yürüttüğü barış müzakereleri uyarınca ateşkes ilan etmiş ve bu yıl resmen silahlı mücadeleyi bırakıp silahlarını Birleşmiş Milletler’e teslim etmeye başlamıştı.

Kolombiya Devlet Başkanı Juan Manuel Santos, 15 Ağustos’ta FARC’ın silahlarını yüklediği son kamyonun da yola çıkmasıyla birlikte “Bu savaşa son nokta konuldu, çatışmalar tamamen sona erdi ve ulusumuz için yeni bir dönem başladı” demişti.

Ancak Kolombiya’daki durum göründüğü kadar iç açıcı değil.

Sadece son beş günde biri FARC üyesi, diğeri bölgesel lider ve bir diğeri ise barış sürecinde önemli rol oynayan Molina olmak üzere 3 kişi öldürüldü.

Bölgesel lider çatışmalı bölgeden ayrılırken öldürüldü

teleSUR’un haberine göre Kolombiya’nın batısında yer alan Choco eyaletinde bir bölgesel lider olan Manuel Ramiez Mosquera, hayatını kaybetti.

Mosquera, 2 bin 500 dolayındaki Bajo Atrto Chocoano yerleşimcisinin temsilcilerinden biriydi.

Bölgedeki paramiliter hareketin artışından dolayı yerleşimciler, birkaç ay önce bu bölgeden ayrılmak zorunda kalmıştı.

Bunun nedeni ise Ulusal Kurtuluş Ordusu (ELN) ve paramiliterler arasında süren çatışmalardı.

Mosquera’nın çatışmalı bölgeden ayrılmaya çalıştığı sırada öldürüldüğü düşünülüyor.

FARC üyesi de öldürüldü

Perşembe günü FARC’tan “Choncon” ismiyle bilinen Brutney Alfonso Avila Snak da silahlı iki kişi tarafından öldürüldü.

Avila, motosiklet üzerinde kimliği belirlenemeyen iki kişi tarafından silahsızlandırılmış bölgede sabah saatlerinde öldürüldü.

Avila, barış süreci için imzalar atıldığından beri hayatını kaybeden dokuzuncu FARC üyesi.

Barış sürecinin önemli bir ismi de öldürüldü

Avila’nın hayatını kaybetmesinden sadece günler önce ise “Molina” adıyla bilinen Jesus Adan Mazo da Antioquia bölgesinde öldürüldü.

Kolombiya hükümeti ile FARC arasındaki barış sürecinde imzalanan anlaşmada büyük rol oynayan Molina, Pazartesi günü vurularak hayatın kaybetti.

2017’de 51 insan hakları aktivisti öldürüldü

Kolombiya’da bu yılın başından beri 51 insan hakları aktivisti öldürüldü, 300’den fazla hak savunucusu ise ciddi tehditler alıyor.

FARC üyeleri, ülkedeki paramiliterizmin ortadan kaldırılması için daha önceden defalarca çağrıda bulunmuş, barış sürecine yönelik en büyük tehdidin paramiliterler tarafından uygulanan şiddet olduğunu ifade etmişti.

Ancak Kolombiya Devlet Başkanı Santos, bu şiddetin önüne geçmek için kayda değer adımlar atmadı.


Karınca Dış Haberler / (T.E. – H.Ö.Ü)

The post FARC üyesi, bölgesel lider, ‘barış mimarı’ bir isim: Kolombiya’da bir haftada 3 kişi öldürüldü first appeared on Gazete Karınca.

]]>