çözüm - Gazete Karınca https://gazetekarinca.com Sözün yükünü taşır Thu, 23 Sep 2021 11:58:47 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=5.9.3 https://gazetekarinca.com/wp-content/uploads/2021/09/cropped-favicon400x400-1-32x32.png çözüm - Gazete Karınca https://gazetekarinca.com 32 32 Öcalan’sız siyaset arayışları https://gazetekarinca.com/ocalansiz-siyaset-arayislari/ Thu, 23 Sep 2021 06:34:50 +0000 https://gazetekarinca.com/?p=180680 Cengiz Yürekli* Ana muhalefet partisi ülkede hak ve özgürlüklerin tesis edilmesi, demokratik katılımın yaşam bulması konusunda çok ciddi alternatifler sunuyormuş gibi davranmanın ötesinde bu sefer Kürt sorunu konusunda cümle kurma cesaretini gösterdi. Kılıçdaroğlu’nun sorunu dile getirmesinin mevcut atmosferde hayırlı olduğu fikrini taşıyanlardanım. Ancak bunu yaparken somut hiçbir veriye dayanmayan “meşruluk”, “gayrimeşruluk” gibi olayın özünden kaçmaya […]

The post Öcalan’sız siyaset arayışları first appeared on Gazete Karınca.

]]>
Cengiz Yürekli*

Ana muhalefet partisi ülkede hak ve özgürlüklerin tesis edilmesi, demokratik katılımın yaşam bulması konusunda çok ciddi alternatifler sunuyormuş gibi davranmanın ötesinde bu sefer Kürt sorunu konusunda cümle kurma cesaretini gösterdi. Kılıçdaroğlu’nun sorunu dile getirmesinin mevcut atmosferde hayırlı olduğu fikrini taşıyanlardanım. Ancak bunu yaparken somut hiçbir veriye dayanmayan “meşruluk”, “gayrimeşruluk” gibi olayın özünden kaçmaya yarayan kavramlara sığınmayı da ihmal etmedi.

Meşruiyet tanımına yüklenen anlam ve bu tanımlamayı oluştururken hangi kriterlerin esas alındığının netlik kazanması tartışmanın doğru zeminde ele alınması için önemlidir. Meşruiyetten kasıt eğer yasal dayanak ise, parlamentonun işlev yitimine uğradığı mevcut sistemde çoğunluğu oluşturan ittifak çözüme samimi olarak niyet ederse bu sorunu kolayca halledebilir. Eğer meşruiyet tanımı muhataplığı yüklenilen sorun adına, kitlelerin destek ve onayını almak olarak değerlendiriliyor yani bir çeşit irade beyanı olarak ele alınıyorsa; 2005-2006 yıllarında 3 milyon kişinin “Öcalan Siyasi İrademdir” dediğini, 2013-15 yıllarında da 10 milyonu aşkın insanın Öcalan’ın özgürlüğünü talep ettiğini göz önünde bulundurmak gerekir. Bu hususun Kılıçdaroğlu’nun oy miktarlarına atıfla yaptığı parmak hesabını kat be kat aşan bir gerçekliğe işaret ettiği konusunda herhalde ki tereddüt bulunmuyor.

Kaldı ki CHP genel başkanının bu söylemi, parti teşkilatlarını seçime hazırladığı bir gündemden bağımsız ele alınamaz. Öncelikle HDP merkez alınmasına rağmen, politikayı elitist bir alana hapsolmaktan çıkarıp, toplumun sorunlarını tabandan çözme yöntemi olarak farklıca örgütlenme ve temsil modellerini geliştiren siyasal geleneğin çözüm için en geniş katılımı esas alacağı bilinen bir durum. İmralı’da yürütülen bütün görüşmeler boyunca Öcalan’ın, sürecin selameti adına şeffaflığı dayattığı ve yöntem olarak da ilgili tarafların katılımını önerdiği konferansların yanı sıra TBMM’nin devreye girmesini ısrarla talep ettiği de biliniyor. Ancak buna rağmen CHP’nin sorumluluk almak yerine Kürt sorununa yaklaşımı belli olan MHP’nin dahil olduğu bir konsensüsü şart koşması, çözümsüzlüğü büyüten sonuca hizmet etmiştir. Şimdi de işaret ettiği “meşru” seçilmişlerin dokunulmazlıklarının kaldırılarak tutuklanmasına yol açan Kılıçdaroğlu’nun HDP’lileri “kan davalısı” olarak tarifleyen ittifak ortağını ne şekilde ikna edeceği izaha muhtaçtır.

Kılıçdaroğlu’nun bu söylemi sonrası başlayan tartışmaya dahil olan Bekir Ağırdır ise “İmralı ve her kimse onlar, meselenin katmanlarından yalnız birisi olan terör boyutu ile ilgilidir ve o tarafına geldiğinde işe dahil olabilir.” diyerek muhataplık tartışmasını çok daha farklı bir boyuta çekmiş bulunuyor. Bu çerçevede Nobel barış ödülüne layık görülen ve Güney Afrika devlet başkanı seçilen Mandela’nın yargılanma ve cezaevi süreci, kendisine yapılan ithamlar, uzunca yıllar terör ile anılmış olması meşruluk ve muhataplık hususunda herkesi daha açık davranmaya zorluyor. Öncelikle Ağırdır’ın işin “terör boyutu” nedir, hangi hususları kapsar şeklinde soruları cevaplaması, zihnindekini dile dökmesi hayra vesile olur. Konuşmasında atıf yaptığı yerel yönetimlerin çoğuna terör örgütü iltisakıyla el konulduğunu, bu belediyelerin eşbaşkanlarının, meclis üyelerinin terör örgütü üyeliği iddiasıyla cezaevine atıldığını, dillerine pelesenk ettikleri HDP’nin parlamenterinden, il ve ilçe yöneticilerine, üyelerine kadar binlerce mensubunun aynı savla tutuklandığını bilmiyor değildir. Kaldı ki Kılıçdaroğlu’nun sorunu sığdırdığı 35-40 yıllık zaman aralığında kolektif hakların ve kültürel varlığın tanınması gibi talepler orta yerde dururken yaşanan binlerce ölüm, milyonların yerinden yurdundan edilmesi, maddi manevi değerlerin yitimi şeklinde yaşanan bunca acının Ağırdır’ın kastettiği terör argümanıyla ilişkilendirildiği biliniyor. Bu şekilde ifade edildiğinde Kürt sorununda “işin terör boyutundan” geriye ne kalıyor demeden de edemiyor insan. Buradan hareketle, yaşam hakkından, kültürel varlığını geliştirme hakkına, özgürlük ve güvenlik hakkından örgütlenme hakkına kadar bütün hakları terörizm iddiası ve terör örgütü isnadıyla yok sayılan bir halka dair sorunun çözümü kim ve ya kimlerle olacaktır?

Sorunu retorik düzeyine indirgeyip cümle kurma ihtiyacı duyan bir zihnin yaklaşımı ile sorunun ağırlığı altında ezilen, bir halkın varlık-yokluk sorunu olarak ele alanların yaklaşımı elbette farklı oluyor. Bu anlamda varlığı başlı başına umut vaat eden HDP, çözüm koşullarını olgunlaştıracak, barışa ve demokrasiye gidecek olan zemini yaratacak olan kitle örgütüdür.

HDP’nin büyümesi, temsil ettiği fikir ve misyonun doğru anlatılması, halklara ulaşması mevcut siyasal kaosta sığınılacak ender limanlardandır. Mevcut sisteme itirazı olan herkesin bu yönlü yaklaşım sergilemesi hak ve özgürlüklerin temel güvencesi olacaktır. Bütün bunlara rağmen Kürt sorunun çözümünde oynayacağı rol, HDP’nin yetersizliğinden değil sorunun kendi özgünlüğünden kaynaklı sınırlıdır. Kürt sorunu Ortadoğu bağlamında uluslararası bir sorundur. Farklı ulus devletler çatısı altında bölünmüş bir halkın iradesini temsil etmek bütün niyetine ve çabasına rağmen HDP’nin yalnız başına cevap olabileceği bir durum değil maalesef.

Türkiye ulusal mevzuatıyla sınırlı bir partinin, bütün Ortadoğu’ya yayılmış bir olgunun muhataplığında oynayabileceği rolün bir yere kadar olması zaten işin doğası gereğidir de. Örnek kabilinden; HDP’nin Rojavalı bir Kürt’ü genel çözüm çabasına dahil edebilmesi, Afrin’deki demografik yapıya dair itirazlara ve ya Şengal’deki Ezidi toplumunun taleplerine cevap olup, sözcülüğünü üstlenmesi, ilgili tarafların buna icazet vermesi ne kadar mümkündür? Sorunları dile getirmek ve çözümünü dayatmak ayrı, müzakere pozisyonunda temsil kimliğini üstelenmek ayrı hususlardır.

Öcalan’ın muhataplığı tam da bu ve benzeri objektif verilerin bir sonucu olarak kendini dayatıyor. Farklı cins, kimlik, inanç, kültür ve başkaca toplumsal tabakaların bir arada yaşama projesini geliştirmekle kalmayıp bunun pratiğini zorlayan Öcalan’ın, Ortadoğu’dan Avrupa’ya örgütlü bulunan Kürt güçleri ve meskun bulunan Kürt halkı üzerinde söz kurma gücü tarihsel bir gerçeklik olarak öne çıkıyor. Bu durum öznel bir yaklaşım olmayıp, yukarıda belirtilen milyonların irade beyanının yanı sıra sorunun çözümüne niyet eden devlet mekanizmalarının da kabulüdür. Özal ile başlayan 93 ateşkesinden en son İmralı sürecine değin yaşanan çözüm girişimleri bu durumu defalarca teyit etmiştir.

Kılıçdaroğlu’nun söylemi ve Ağırdır’ın gündemleştirme tarzı çokça denenen Öcalan’sız siyaset arayışlarının başkaca bir merhalesi gibi duruyor. Bölgesel ve uluslararası konjonktür ile gerek Öcalan’ın tutumu gerekse de Kürt halkının tavrı bu arayışların hayat bulmasına olanak vermemişti. Ancak 5 Nisan 2015’ten sonra uzunca süredir hazırlığı yapılan bir konseptin devreye konmasıyla Öcalan’sız siyaset inşa çabaları yeniden zemin buldu. Öcalan’ın uygulanan mutlak tecrit ile kamuoyunda unutulması hedeflenirken, buna itiraz mahiyetindeki çabalar ise farklı gündemlerle ve “makul muhataplıklar” ile gölgelenmeye çalışılıyor. Belli bir zümre kendini bu fikre yatırmış olsa da, 2015 Nisan’ından sonra yedi yıldır Öcalan’sız siyasetin sonuçlarına hep beraber tanıklık ettik, hep beraber yaşadık. 2013-2015 arası Öcalan’ın muhatabı olduğu sürecin ekonomi, demokrasi, hukuk ve insan haklarına ilişkin verileri herkesin bilgisi dahilinde. Buna kıyasla Öcalan’sız siyasetin devreye konduğu sonraki süreçte toplumun büyük kesimi açlığa itilmişken buna karşıt bir azınlığın rant ve yolsuzluk ile büyümesi, savaş halinden mülteci sorununa, kadın kıyımından ekolojik yıkıma kadar ayrışan ve kutuplaşan bir toplum gerçekliğiyle yüz yüzeyiz. Topluma böylesi büyük maliyetleri fatura eden bir siyaset anlayışının hayat bulmasında, bunu devreye koyan iktidar güçlerinden payanda olan muhalefete, sessizlikle karşılayan ya da boşa çıkaracak bir tepkiyi örgütlemekte yetersiz kalan herkesin, hepimizin payı var. Ancak politika yapma iddiasında olanlar ile kendisine aydın misyonu yükleyenlerin bunu dürüstlükle topluma açıklama yükümlülükleri de bakidir. Er geç koşulları oluştuğunda toplumsal hafızanın bu sorumluluğu hatırlatması rastlanmayan bir durum değil.

Son söz niyetine, böylesi bir tartışmada söz kuran herkesin öncelikle Öcalan’ın da fikrini sunmasını talep etmesi ahlaki bir yaklaşımın gereğidir. Sahi bu tartışmayı yürütenler yok sayılan mevzuat bir kenara, insani bir tutum olarak Öcalan üzerinde uygulanan mutlak tecride karşı bir çift söz kurmayı düşünürler mi acaba?


(*) Avukat

The post Öcalan’sız siyaset arayışları first appeared on Gazete Karınca.

]]>
Kılıçdaroğlu: Bu ülkeye barışı birlikte getireceğiz https://gazetekarinca.com/kilicdaroglu-bu-ulkeye-barisi-birlikte-getirecegiz/ Wed, 22 Sep 2021 09:10:52 +0000 https://gazetekarinca.com/?p=171436 CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, milletin kavgadan bıktığını belirterek, ”Bu ülkeye barışı birlikte getireceğiz” dedi. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Kürt sorununa çözüm ve HDP tartışmaları kapsamında yeni açıklamalarda bulundu. Ankara’da gerçekleşen Gaziler Haftası Buluşması’na katılan Kılıçdaroğlu, burada gündeme dair açıklamalarda bulundu. Devlet Bahçeli’nin “HDP’yi meşru organ görmek demek, PKK’yı muhatap almak demektir” yönelik sözlerine […]

The post Kılıçdaroğlu: Bu ülkeye barışı birlikte getireceğiz first appeared on Gazete Karınca.

]]>
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, milletin kavgadan bıktığını belirterek, ”Bu ülkeye barışı birlikte getireceğiz” dedi.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Kürt sorununa çözüm ve HDP tartışmaları kapsamında yeni açıklamalarda bulundu.

Ankara’da gerçekleşen Gaziler Haftası Buluşması’na katılan Kılıçdaroğlu, burada gündeme dair açıklamalarda bulundu.

Devlet Bahçeli’nin “HDP’yi meşru organ görmek demek, PKK’yı muhatap almak demektir” yönelik sözlerine cevap veren Kılıçdaroğlu, sorunların çözüm yerinin meclis olduğunu ifade ederek, şunları söyledi:

Türkiye’de dünya kadar sorun var. Biz sorunlardan korkmuyoruz. CHP’nin Genel Başkanı olarak da bütün millete açık ve net söylüyorum, sizin oylarınızdan çok sizin sorunlarınıza talibim. Bu sorunları, samimi ve dürüst olarak çözeceğim. Bu ülkeye huzuru, bu ülkeye barışı birlikte getireceğiz. Dostlarımızla beraber getireceğiz. Yeter artık bu millet bıktı. Kavgadan bıktı. Açlık var, sefalet var, yoksulluk var. Öğrenciler mezun olmuş yurt bulamıyorlar yaptıkları tartışmalara bak. Bu tartışmalar Türkiye’yi kısır bir sürecin içine sokar. Dürüst ve namuslu olan siyasetçi, ahlaklı olan siyasetçi halkına güven veren siyasetçi doğruları her yerde her ortamda dillendirmek zorundadır, ben de bunu dillendiriyorum. Bunu söylüyorum. Sorun var, evet. Bu sorun nerede çözülecek? TBMM’de çözülecek, bu kadar açık bu kadar net. ‘Öbür Genel Başkan şunu söylemiş, şu Genel Başkan bunu söylemiş’ o zaman o Sayın Genel Başkan’a söyleyelim, HDP’nin TBMM Başkanvekilliği yaptığı zaman el kaldırıp söz istemesinler. Söz istiyorlarsa, nasıl istiyorlar. Biraz mantık olur. Söylediğiniz şeylerin mantığı olur, mantık çerçevesinde hareket edersiniz.

’20 yılda yurt sorununu çözemedin’

Öğrencilerin yurt sorunlarına da değinen Kılıçdaroğlu, temiz bir siyasete ihtiyaç duyulduğunu belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:

”Onu düşmanlaştır, bunu düşmanlaştır, kamplaşma yap. Bu kadar dert varken bunların derdi mi yok ya. Çocuklar yatağa aç giriyor. Sen 20 yıldır Türkiye Cumhuriyeti’nde görev yapıyorsun, yönetiyorsun Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni, 20 yılda yurt sorununu çözemedin. Bir yılda çözülecek sorunu çözemedin. Şimdi kalkmış bana bir sürü laf ediyorlar. İstediklerini etsinler yine söz veriyorum, bu ülkenin bütün sorunlarını çözmeye kararlıyım, dostlarımızla beraber çözeceğiz. Sorunlarla boğuşan değil, nefes alan bir Türkiye’ye ihtiyacımız var. Sorunlarıyla ‘nereye gidiyor bu memleketin hali’ diye sormayacak vatandaş, o sorunlardan sıyrılacak, görkemli, güzel, ahlaklı, temiz bir siyaseti ve onun büyüttüğü Türkiye’yi görecek. Hedefimiz bu.”

HABER MERKEZİ

The post Kılıçdaroğlu: Bu ülkeye barışı birlikte getireceğiz first appeared on Gazete Karınca.

]]>
Muhataplığı belli olmayanların muhatap arayışı https://gazetekarinca.com/muhatapligi-belli-olmayanlarin-muhatap-arayisi/ Wed, 22 Sep 2021 07:34:24 +0000 https://gazetekarinca.com/?p=171414 Abdulmelik Ş.Bekir* CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Kürt meselesinin çözümü ve muhataplığına ilişkin sözleri birkaç gündür yoğunca tartışılıyor. Bu tartışma oldukça önemlidir. Zira her ne kadar güncel ve dönemsel bazı gelişmelerden kaynaklı arka plana düşse de cumhuriyetin kuruluşundan itibaren Türkiye’nin en önemli sorunu ve gündemi Kürt meselesidir. Gecikmeli hatta yüz yıl sonra da olsa CHP’nin […]

The post Muhataplığı belli olmayanların muhatap arayışı first appeared on Gazete Karınca.

]]>
Abdulmelik Ş.Bekir*

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Kürt meselesinin çözümü ve muhataplığına ilişkin sözleri birkaç gündür yoğunca tartışılıyor. Bu tartışma oldukça önemlidir. Zira her ne kadar güncel ve dönemsel bazı gelişmelerden kaynaklı arka plana düşse de cumhuriyetin kuruluşundan itibaren Türkiye’nin en önemli sorunu ve gündemi Kürt meselesidir. Gecikmeli hatta yüz yıl sonra da olsa CHP’nin yetersiz ve eksik bir söylem ve yaklaşımla da olsa bu gündeme girmesi oldukça önemlidir. Bu tartışmaya değer vermek, ileriye taşımak ve çözüm odaklı bir doğrultuda yürümesine katkı sağlamak, Türkiye’nin son beş yıllık faşizm kıskacından ve yüz yıllık tüm sorunlarına kaynaklık eden prangalarından kurtulmasını isteyen herkesin sorumluluğudur.

Bu bağlamda en fazla da oluşturduğu resmi ideolojiyle sorunun mimarı olan CHP’nin sorumluluğudur. Meselenin inkarından çözülmesi gerekliliği noktasına gelinmesi önemli bir gelişmedir. Ancak bu ve benzeri sorunların ilk ve tek yaşandığı ülke de Türkiye değildir. Dünyanın her yerinde ve ülkesinde benzer meseleler yaşandı ve yaşanıyor. Çözüm yol ve yöntemlerinin de nasıl olması gerektiğine dair somut örnekler, modeller ve bunlara dair önemli bir müktesebat var. Dolayısıyla ne tekeri yeniden icat etmeye gerek var ne de atı arabanın önüne koymaya. Uzun süre görmezlikten gelmek bu tarihsel, toplumsal ve siyasal süreçlerin yaşanmadığı anlamına gelmez. Önemli olan Türkiye’nin son kırk yılından ve dünya örneklerinden gerekli dersleri çıkarmak, iyi niyet ve samimiyetle faydalanmaktır.

Bu yönüyle CHP’nin Kürt meselesinin çözümüne girişi doğru olduğu kadar muhataplık meselesiyle girmesi de o kadar yanlış ve talihsiz olmuştur. Doğru yola yanlış giriş teşebbüsünde bulunmuştur. CHP bu yola girmeye niyet ediyorsa herkesten daha çok çabalamalıdır. Halkların ve özellikle Kürt halkının güvenini nasıl kazanacağına kafa yormalıdır. Bugünkü ve daha önceki iktidarların böylesi tarihsel bir meseleyi güncel politikalara kurban etmenin nelere mal olduğunun muhasebesini iyi yapmalıdır. Geçmişin hatalarını iyi okuyarak neyi nasıl ele alacağını, söyleyeceğini ve yapacağını doğru planlamalıdır. Bunun ilk yolu da muhatabını iyi tanımasından geçer.

Güncel polemiklerden azade Türkiye’de Kürt meselesinin muhatabı Kürt hareketidir. Meselenin oluşumunu nedenleri ve buna karşı bir itiraz olarak gelişen hareketin gelişim seyrine biraz bakıldığında muhataplık sorununun olmadığı anlaşılacaktır. Kürdistan meselesinden kaynaklı Kürt hareketinin kendine özgü bir modeli ve örgütlemesi vardır. Ortadoğu’nun başat dört devletinde varlık gösteren ve dünyanın birçok ülkesinde kitle desteğine dayanan örgütlü bir gerçekliği vardır. Bu örgütleme ve model bilinmeden Kürt meselesini bilmek mümkün olmadığı gibi çözmek hiç mümkün değildir. Bu nedenle Kürt meselesi sadece Türkiye ile sınırlı da değildir. Zaman zaman Türkiye’ye özgü bir çözüm geliştirme olanakları oluşmuş olsa da resmi ideolojinin inkar politikası ve iktidarların dönemsel hesaplarından dolayı bu fırsatlar heba edilmiştir.

En son örneği AKP iktidarı döneminde yaşanan süreçlerdir. İktidarın masayı devirmesinin temel nedeni Rojava’da yaşanan gelişmelerdir. Yani Kürt’ün başka bir ülkede statü mücadelesi olmuştur. AKP iktidarı ve ortakları Suriye’deki Kürtlerle kavga ederken Türkiye’deki Kürtlerle barış görüşmelerini yürütmesinin eşyanın tabiatına aykırı olduğunu bildiğinden masayı devirmiş ve altı yıldır süren çatışma sürecine girmiştir. Üstelik içerde muhatap arayışında olan CHP başta olmak üzere tüm muhalefeti bu politik hatta birleştirmiştir. Bu bağlamda CHP, HDP’yi siyaset dışına itmek için başlatılan sürecin ilk adımı olan dokunulmazlıkların kaldırılmasına neden “evet” dediğinin, bir yandan AKP iktidarını Esad Hükümeti’yle anlaşmaya teşvik ederken öte yandan sırf Kürtler yaşıyor diye başka ülkenin sınırlarında bulunan kentleri ele geçirmek için çıkarılan savaş tezkerelerine neden destek verdiğinin cevabını verebilse aynı zamanda Kürt meselesinde muhatabın da kim olduğunu zorlanmadan anlayacaktır.

Irak’ta, İran’da, Suriye’de ve bilcümle dış politikada kendisini AKP iktidarıyla ya da aynı anlama gelmek üzere AKP iktidarını kendisiyle aynı çizgiye getirenin ne olduğunun cevabını vermeden Kürt meselesinde doğru politikalar geliştirmesi mümkün değildir. Konuya objektif bakabilen ve biraz aşina olan herkes yukarıdaki soruların cevaplarını biliyor. Neden, CHP’nin kurucusu olduğu Kürt inkarına dayalı resmi ideolojidir. HDP, Kürt hareketinin yarattığı yelpaze içinde Türkiye’nin kanunlarına göre kurulmuş siyasi bir partidir. Ortadoğu’ya ve dünyaya yayılmış Kürtleri temsil etmesi mümkün değildir. Onlar adına politika geliştirmesi, karar alması ve süreçler yürütmesi ne olanaklı ne de gereklidir.

Türkiye’nin Kürt meselesini sınırları içinde ele alan resmi bir ideoloji ve politikası olsaydı sorunun çözümü için de sadece içerde bir aktörü muhatap almanın yine de bir yere kadar anlamı olabilirdi. Ancak bir yandan başka ülkelerdeki Kürt varlığına karşı yönelik savaş tezkerelerine destek verecek kadar beynelmilel bir Kürt inkarını resmi ideoloji edinmek, öte yandan çözümünü sadece Türkiye içinde tasavvur etmek ve buna göre bir muhatap arayışına, tanımlamasına girmek baştan denklemi tersinden kurmaktır. Bu ya meselenin gerçekliğinden bihaber olmak ya üzerinde iyi düşünülmeden konuşmak ya da çözüm niyeti olmadan güncel bir ihtiyaçtan kaynaklı topu çevirme anlamına gelir. Üçü de birbirinden talihsiz durumlardır. Neticesini de AKP’nin pratiğinde ve geldiği yerde görmek mümkündür.

Bu anlamda CHP eğer Kürt meselesinin çözümüne niyet edecekse öncelikle iyi niyetli olduğunu başta Kürtler olmak üzere Türkiye halklarına göstermelidir. Kürt meselesinin gerçekliğini iyi anlamalı, bu gerçekliğe göre oluşmuş yapıyı iyi tanımalı ve muhataplık meselesini de kendine göre tanımlamamalı, bu gerçekliğe göre tanımalıdır. Yine bu girişiminin Türkiye’de oluşan siyasal denklemin yarattığı denge ve güncel ihtiyaçlarından kaynaklanmadığını göstermelidir. Aksi halde Kürtler de sorunun mimarı olan CHP’nin gerçekten sorunu çözmeye niyeti ve gücü olan bir muhatap olup olmadığını sorgulamaya hakkı vardır. Bu yönüyle neden ve gerekçeleri de çok daha ciddi ve somuttur.

CHP ana muhalefet partisi olarak hala bir muhatap pozisyonunda değil. Daha muhatap pozisyonuna gelmeden muhatap arayışına girmek sorunun çözümüne katkı sağlamaz. Hele ki bunun için Kürtlerin desteği zorunluyken. Şunu da söylemek gerekir eğer Kürtler CHP’nin iyi niyetine inanırsa hem muhatap haline gelmesi hem de sorunun çözümü için gereken desteği vereceklerine kuşku yoktur. Bu yönüyle Kılıçdaroğlu’nun çözüm için Meclisi adres göstermesine kimsenin itirazı yoktur. Hele hele Kürtlerin hiç itirazı olmaz. Şayet dönüp Çözüm Süreci tartışmalarına, PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın görüşmelerine ve Kürt hareketinin açıklamalarına bakılırsa ısrarla çözümü Meclise taşımak istedikleri ve bunda ne kadar ısrarlı oldukları görülecektir. Bu ısrara rağmen AKP meseleyi Meclise getirmede ayak diremiş ve ne yazık ki CHP de buna karşı çıkarak, direnç oluşturarak destek vermiştir.

Meselenin Meclis’te çözülmesinin ifade edilmesi doğrudur. Ancak muhataplık konusunda yapılmak istenen atama şimdiden Kürt halkında Kılıçdaroğlu ve CHP’nin niyetine yönelik kuşku oluşturmuştur. Kürt meselesinin çözümsüzlüğünden beslenenler de konuyu buradan ele almış ve ne yazık ki bu konuda niyetinden şüphe duyulmayacak birçok kişi de ayan beyan ortada olan hakikate parmak basan HDP Van Milletvekili Sayın Sezai Temelli üzerinden iktidarın değirmenine su taşımıştır. Temelli’nin söylediği Kürt halkının kahır ekseriyetinin talebidir. Zira HDP gökten zembille inmedi. Kürt başta olmak üzere Türkiye halklarının, sol, sosyalist ve demokratlarının mücadelesinin yarattığı zemin üzerinde gelişmiş ve bu gerçekliğin vekaletini yapmaktadır. Bu zeminden azade ele alınması her şeyden önce muhatabiyet gücünün tersinden zayıflatılması ve hatta inkarı anlamına gelir.

Son olarak HDP sadece Kürt meselesinde değil, Türkiye’nin tüm sorunlarında ezilenlerden, halklardan, kadınlardan, gençlerden yana çözümlerin muhatabıdır. Ancak kendini yaratan ve bugüne getiren siyasal ve toplumsal mücadelenin bir parçası olarak muhataptır. Bu gerçekliğin hilafına bir muhatap olarak ele alan her değerlendirme, yaklaşım ve politika çözüme değil çözümsüzlüğe hizmet eder. Yakın geçmiş bunun en bariz örneğidir.

* İstanbul Üniversitesi’nin İletişim Fakültesi’nde gazetecilik ve Fen Edebiyatı Fakültesi’nde ise Hititoloji okudu. Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde yüksek lisans yaptı. 1999’da başladığı gazetecilik çalışmalarında Azadiya Welat, Özgür Gündem ve Dicle Haber Ajansı’nda dış politika, kültür ve dil, siyaset üzerine yazı ve analizleri yayımlandı. 2016’dan bu yana Gazete Karınca’da düzenli yazıları yayımlanmaktadır.

The post Muhataplığı belli olmayanların muhatap arayışı first appeared on Gazete Karınca.

]]>
İYİ Parti hedef göstermişti: Leyla Güven hakkında soruşturma başlatıldı https://gazetekarinca.com/iyi-parti-hedef-gostermisti-leyla-guven-hakkinda-sorusturma-baslatildi/ Sun, 15 Sep 2019 06:22:55 +0000 https://gazetekarinca.com/?p=150407 HABER MERKEZİ – HDP Milletvekili Leyla Güven hakkında ‘örgüt propagandası’ iddiasıyla soruşturma başlatıldı. Soruşturma, İYİ Parti’nin AKP’ye çağrı yaparak Güven’in dokunulmazlığının kaldırılmasını istemesinin ardından açıldı. DTK Eşbaşkanı ve HDP Hakkari Milletvekili Leyla Güven, 11 Eylül’de Diyarbakır’da yaptığı konuşmanın ardından iktidara yakın medya tarafından hedef alınmış, İYİ Parti de dokunulmazlığının kaldırılmasını istemişti. Bunun üzerine başlayan tartışmaların […]

The post İYİ Parti hedef göstermişti: Leyla Güven hakkında soruşturma başlatıldı first appeared on Gazete Karınca.

]]>
HABER MERKEZİ – HDP Milletvekili Leyla Güven hakkında ‘örgüt propagandası’ iddiasıyla soruşturma başlatıldı. Soruşturma, İYİ Parti’nin AKP’ye çağrı yaparak Güven’in dokunulmazlığının kaldırılmasını istemesinin ardından açıldı.

DTK Eşbaşkanı ve HDP Hakkari Milletvekili Leyla Güven, 11 Eylül’de Diyarbakır’da yaptığı konuşmanın ardından iktidara yakın medya tarafından hedef alınmış, İYİ Parti de dokunulmazlığının kaldırılmasını istemişti.

Bunun üzerine başlayan tartışmaların ardından Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı, Leyla Güven hakkında, “örgüt propagandası” iddiasıyla soruşturma başlattı.

Leyla Güven ne demişti?

Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Eşbaşkanı Adnan Selçuk Mızraklı’nın görevden alınarak yerine kayyum atanmasına karşı başlatılan ‘Demokrasi Nöbeti’ne katılan Güven, 11 Eylül’de şu konuşmayı yapmıştı:

“Kürt halkı üzerinden zulmü eksik etmeden ayakta kalmaya çalışanlar yenildi. Halkımız büyük bir emek ve çaba ile kayyumları gönderdi. Mesele birkaç belediye değil mesele AKP-MHP’nin çöküşüdür.
“Günlerdir kayyumu anlatmaya çalışıyorlar. Kayyum onların elinde kaldı. İçinden çıkamıyorlar. AKP-MHP zor durumda. HDP İl binası önünde bir provokasyon sergileniyor. Ama oyunları tutmuyor.
“Savaşın sebebi HDP değildir. Savaşı çıkaran HDP değil. Savaşı çıkaran zihniyet Kürt sorununu çözümsüz bırakan zihniyettir. Kürt sorunu devam ettiği müddetçe gerillaya da katılımlar olacak, çatışmalar da olacak, savaşlar da olacak.”

The post İYİ Parti hedef göstermişti: Leyla Güven hakkında soruşturma başlatıldı first appeared on Gazete Karınca.

]]>
HDP’nin Diyarbakır mitinginden: Demokratik çözüm, yeni anayasa ve Ortadoğu mesajları https://gazetekarinca.com/hdpnin-diyarbakir-mitinginden-demokratik-cozum-yeni-anayasa-ve-ortadogu-mesajlari/ Mon, 22 Jul 2019 20:09:16 +0000 https://gazetekarinca.com/?p=143866 HABER MERKEZİ – “Savaşa Karşı Demokratik Çözüm” sloganıyla Diyarbakır’da miting düzenleyen HDP’nin Eş Genel Başkanı Temelli, “Demokrasi ittifakında buluşmak toplumsal mutabakatı var etmektir” dedi, yeni bir anayasanın gerekliliğini vurguladı. Suriyeli mültecilere dair iktidarın yaptığı açıklamalara ve sınır ötesi operasyonlara da tepki gösteren Temelli, “Çözüm istiyorsan Suriye halklarına saygı göstereceksin” diye konuştu. HDP’nin “Savaşa Karşı Demokratik […]

The post HDP’nin Diyarbakır mitinginden: Demokratik çözüm, yeni anayasa ve Ortadoğu mesajları first appeared on Gazete Karınca.

]]>
HABER MERKEZİ – “Savaşa Karşı Demokratik Çözüm” sloganıyla Diyarbakır’da miting düzenleyen HDP’nin Eş Genel Başkanı Temelli, “Demokrasi ittifakında buluşmak toplumsal mutabakatı var etmektir” dedi, yeni bir anayasanın gerekliliğini vurguladı. Suriyeli mültecilere dair iktidarın yaptığı açıklamalara ve sınır ötesi operasyonlara da tepki gösteren Temelli, “Çözüm istiyorsan Suriye halklarına saygı göstereceksin” diye konuştu.


HDP’nin “Savaşa Karşı Demokratik Çözüm” sloganıyla 5 kentte düzenleyeceği mitinglerin ilk adresi Diyarbakır’daki İstasyon Meydanı oldu.
Mitinge, kent merkezi ve ilçelerinin yanı sıra Şırnak, Mardin, Siirt, Batman, Urfa ve Antep’ten binlerce kişi ile birlikte HDP milletvekilleri, Kürt siyasi parti temsilcileri, KESK ve DİSK’e bağlı sendika temsilcileri ve üyeleri katıldı.
İstasyon Meydanı’na ise “Ortak vatan eşit yurttaşlık”, “Faşizm kaybedecek, halklar kazanacak”, “Bu böyle gitmez, ya özgürlük ya özgürlük”, “Daha çok toplum, daha çok demokrasi”, “Mutlaka kazanacağız”, “Onurlu barış, demokratik müzakere”, “Onurlu barış hemen şimdi”, “Halkın iradesi yok sayılamaz” ve “Bağımlı olma özgür ol” yazılı pankartlar asıldı.

“Demokratik anayasa talebimizdir”

Tertip Komitesi Başkanı ve HDP Diyarbakır İl Eşbaşkanı Hülya Alökmen Uyanık’ın açılış konuşmasını yaptığı mitingde, Kürdistan Komünist Partisi Genel Başkanı Sinan Çiftyürek siyasi partilere çağrıda bulunarak “Kürdistan ittifakıyla çözüm sürecini omuzlayalım” dedi.
Çiftyürek’in ardından sahneye çıkan ESP Eş Genel Başkanı Şahin Tümüklü de “üçüncü yol”a değinerek, “Emekçileri bir araya getirmeliyiz. Mutlaka geleceği bizler, direnenler, barış ve özgürlük kazanacak” diye konuştu.
Ardından konuşan KESK Eş Genel Başkanı Mehmet Bozgeyik ise ülkenin sorunlarının savaş politikalarıyla çözülemeyeceğini belirterek, “Türkiye halkları, gençler, kadınlar olarak yeniden toplumsal bir sözleşme ve demokratik müzakere üzerinden yeni bir demokratik anayasa talebimizdir” dedi.

Leyla Güven: Biz hazırız

Fotoğraf: MA

Mitingde, DTK Eşbaşkanı ve HDP Hakkari Milletvekili Leyla Güven de bir konuşma yaptı.
Güven, PKK lideri Abdullah Öcalan’ın 8 yıl aradan sonra avukatlarıtla yaptığı görüşmelerde verdiği ‘çözüm’ mesajlarına değinerek, “Biz hazırız, bugünden sonra barış çalışmaları yürüteceğiz” dedi ve Ortadoğu’da kalıcı bir barış için mücadele edeceklerini vurguladı.

Temelli: Demokratik bir anayasa yapacağız, barışın yolunu açacağız

Mitingde son olarak ise HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli konuştu, ‘demokratik anayasa’ üzerinde durdu.

“Hep birlikte tüm Türkiye halkları, Kürdüyle, Türküyle bütün inançlar, kadınlar, emekçiler, demokrasi ittifakında yan yana gelecek; ortak vatanımızda buluşacağız.
“Konuşacağız, müzakere edeceğiz. Radikal demokrasi gereği neyse, sokakta onu hayata geçireceğiz. Hep birlikte yarınımızı, geleceğimizi inşa edeceğiz.
“Toplumsal uzlaşma için önemli bir adımdır ve bu adımı hep birlikte atacağız. Demokrasi ittifakında buluşmak toplumsal mutabakatı var etmektir.
“Yan yana gelerek, demokratik bir anayasa yapacağız. Eşit yurttaşlık temelinde bir anayasa yapacağız. Barışın yolunu açacağız.”

“Çözüm istiyorsan Suriye halklarına saygı göstereceksin”

Siyasi iktidarın ‘savaş politikları’na karşı olduklarını da vurgulayan Temelli, “Sürekli sınır ötesi harekat, Suriye sınırına sevkiyat. Sonra da çözüm adına ahkâm kesiyorlar. Çözüm istiyorsan Suriye halklarına saygı göstereceksin. Türkiye’de barış, Ortadoğu’da barış diyeceksin. O zaman Türkiye’nin de Ortadoğu’nun da sorunları çözülür” dedi.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun mülteciler konusunda Avrupa Birliği’ne yönelik sözlerine de değinen Temelli, “Kürtlere yaptıkları bir yanda, mültecilere yaptıkları zulüm bir yanda. ‘Biz kapıları açarsak, 6 ay dayanamazsınız’ diyorlar. İşleri güçleri nefret, bölücülük. Bir ülkeyi bölmek isterseniz, önce toplumu bölersiniz” diye konuştu.


Türkiye AB’yle geri kabul anlaşmasını ‘askıya aldı’, İstanbul’daki Suriyeliler ‘gönderiliyor’

The post HDP’nin Diyarbakır mitinginden: Demokratik çözüm, yeni anayasa ve Ortadoğu mesajları first appeared on Gazete Karınca.

]]>
Cemil Bayık Washington Post’a yazdı: ‘Çözüm için fırsat var’ https://gazetekarinca.com/cemil-bayik-washington-posta-yazdi-cozum-icin-firsat-var/ Wed, 03 Jul 2019 19:28:04 +0000 https://gazetekarinca.com/?p=141439 HABER MERKEZİ – Avukatları ve kardeşiyle yaptığı görüşmelerde “Yeni bir yöntem geliştirilmeli” diyerek ‘çözüm’ mesajları veren Abdullah Öcalan’ın lideri olduğu PKK’nin kurucularından Cemil Bayık, Washington Post’ta yayımlanan makalesinde Kürt sorununu ‘kalıcı bir çözüme dönüştürme fırsatımız var’ dedi ve müzakerelere açık olduklarını söyledi. Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın ise “Washington Post, ABD yasalarını çiğnemektedir” dedi ve makalenin […]

The post Cemil Bayık Washington Post’a yazdı: ‘Çözüm için fırsat var’ first appeared on Gazete Karınca.

]]>
HABER MERKEZİ – Avukatları ve kardeşiyle yaptığı görüşmelerde “Yeni bir yöntem geliştirilmeli” diyerek ‘çözüm’ mesajları veren Abdullah Öcalan’ın lideri olduğu PKK’nin kurucularından Cemil Bayık, Washington Post’ta yayımlanan makalesinde Kürt sorununu ‘kalıcı bir çözüme dönüştürme fırsatımız var’ dedi ve müzakerelere açık olduklarını söyledi. Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın ise “Washington Post, ABD yasalarını çiğnemektedir” dedi ve makalenin yayımlanmasının basın özgürlüğü olmadığını öne sürdü.


Aylarca süren açlık grevi ve ölüm orucu eylemleri sonucunda kardeşi Mehmet Öcalan’la 12 Ocak ve 5 Haziran tarihlerinde, avukatlarıyla ise 8 yıl aradan sonra 2 Mayıs, 22 Mayıs, 12 Haziran ve 18 Haziran tarihlerinde İmralı’da görüşmeler gerçekleştiren PKK lideri Abdullah Öcalan, verdiği mesajlarında “demokratik müzakere yöntemine şiddetle ihtiyaç olduğu” vurgusunda bulunmuştu.
Öcalan ayrıca, “İçinden geçtiğimiz tarihi süreçte derin bir toplumsal uzlaşmaya ihtiyaç vardır. Sorunların çözümünde her türlü kutuplaşma ve çatışma kültüründen uzak, demokratik müzakere yöntemine şiddetle ihtiyaç vardır” demişti.
Abdullah Öcalan’ın “Hem devlet hem de PKK çözüme dair yeni yöntemler geliştirmeli” diyerek verdiği ‘çözüm’ mesajları gündemdeyken, PKK’nin kurucularından olan KCK Eş Başkanı Cemil Bayık da ABD’de yayımlanan Washington Post gazetesine bir makale yazdı.
Bayık “Şimdi Kürtlerle Türk devleti arasında barış zamanı. Bunu heba etmeyelim” başlıklı makalesinde, sorunun çözümü konusunda ‘bir fırsatın’ olduğunu dile getirdi.

“Türk devleti ve Kürt halkı arasındaki çatışmada kritik bir dönemeçteyiz. Uzun zamandan beri var olan bu sorunu kalıcı bir çözüme dönüştürme fırsatımız var. Bu fırsatı kaçırırsak bir nesil boyunca benzer bir fırsat göremeyebiliriz.”

Makalesinde PKK’nin 2012’de yaptığı ateşkesi ve 2015’te biten iki yıllık müzakere sürecine değinen Bayık, “Erdoğan, müzakerelerin seçimlerde partisine fayda sağlamayacağı kararına vardığında, bir kez daha çatışmayı seçti” dedi.
Ancak Bayık, “Mevcut sorunları ele alırken biz de hatalar yaptık” dedi ve ekledi:

“Kürt sorununun sadece Erdoğan’ın partisi (AKP) ile diyalog yoluyla çözülebileceğini düşünecek kadar naiftik.
“Böylesine karmaşık ve iç içe geçmiş sorunları çözmeye çabalarken, Türkiye’nin tüm demokratik güçlerini dahil etme konusunda biz de daha fazla çaba sarf etmeliydik.
“Aynı şekilde Ortadoğu ve dünyadaki demokrasi yanlısı güçleri Türkiye’nin demokratikleşmesine ve Kürt sorununun çözümüne katkı sunmak için mobilize etmeliydik.”

“Öcalan güvenli bir evde bulunmalı”

Kürt sorununu Türkiye sınırları içinde siyasi bir çözüme ulaşması için müzakerelere açık olduklarını ilan eden Bayık, “Daha önce söylediğimizi tekrarlıyoruz: Öcalan bizim müzakerecimizdir. Öcalan’ın son temaslarında işaret ettiği tüm hususlarla ve kalıcı bir ateşkesi sağlamak için bunu açıkça belirtiyoruz ki, Öcalan’ın özgür bir biçimde katkı sunması ve çalışabilmesi bizim için elzemdir” diye ekledi.
Cemil Bayık, Öcalan’ın İmralı Cezaevi’nden güvenli bir eve sevk edilmesi gerektiğini de belirtti.
Türkiye’nin ulus kavramını yeniden ele alması, çeşitli kültürel ve etnik kimliklere alan açması gerektiğini söyleyen Bayık, bu yeni anlayışın bölgenin tarihsel çeşitliliğini yansıtacak ve Ankara’nın etkisini azaltacak yeni bir yönetim şeklinde karşılık bulması gerektiğini savundu.

“Türkiye Kürt sorununu çözerek Ortadoğu’da demokrasi, istikrar ve barışı ilerletme konusunda kararlı bir rol oynayabilir.”

Kalın: Basın özgürlüğü ile izah edilemez

Washington Post’ta yayımlanan bu makale sonrası ise Ankara’dan tepki geldi.
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, yaptığı açıklamada “ABD yönetiminin başına ödül koyduğu bir teröriste sayfalarını açan Washington Post, açıkça terör propagandası yapmakta ve ABD yasalarını da çiğnemektedir” ifadelerini kullandı.
Kalın, “Bunun basın ve ifade özgürlüğü ile izah edilmesi mümkün değildir” diye de ekledi.


Karınca, BBC Türkçe, Ahval

The post Cemil Bayık Washington Post’a yazdı: ‘Çözüm için fırsat var’ first appeared on Gazete Karınca.

]]>
Öcalan’dan bir kez daha ‘çözüm’ mesajı: Yeni bir yöntem geliştirilmeli https://gazetekarinca.com/ocalandan-bir-kez-daha-cozum-mesaji-yeni-bir-yontem-gelistirilmeli/ Fri, 07 Jun 2019 11:14:01 +0000 https://gazetekarinca.com/?p=138079 HABER MERKEZİ – Abdullah Öcalan’ın kardeşi Mehmet Öcalan, Çarşamba günü İmralı’da ağabeyi ile yaptığı görüşmeyi anlattı, Öcalan’ın Suriye’deki gelişmelerden açlık grevlerine kadar birçok konuda verdiği mesajları paylaştı. Öcalan bir kez daha ‘çözüm’ mesajı verirken, “Yeni bir yöntem geliştirilmeli” dedi. İmralı F Tipi Kapalı Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde tutulan PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın kardeşi Mehmet Öcalan, 5 […]

The post Öcalan’dan bir kez daha ‘çözüm’ mesajı: Yeni bir yöntem geliştirilmeli first appeared on Gazete Karınca.

]]>
HABER MERKEZİ – Abdullah Öcalan’ın kardeşi Mehmet Öcalan, Çarşamba günü İmralı’da ağabeyi ile yaptığı görüşmeyi anlattı, Öcalan’ın Suriye’deki gelişmelerden açlık grevlerine kadar birçok konuda verdiği mesajları paylaştı. Öcalan bir kez daha ‘çözüm’ mesajı verirken, “Yeni bir yöntem geliştirilmeli” dedi.


İmralı F Tipi Kapalı Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde tutulan PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın kardeşi Mehmet Öcalan, 5 Haziran Çarşamba günü ağabeyi ile yaptığı görüşmeyi anlattı.
Mezopotamya Ajansı’na konuşan Mehmet Öcalan, yaptıkları bir saatlik görüşmede Ortadoğu’da yaşanan gelişmelerden Türkiye siyasetine ve açlık grevlerine dair pek çok konu hakkında konuştuklarını söyledi.
Mehmet Öcalan’ın, görüşmede Abdullah Öcalan’ın verdiği mesajlardan aktardıkları özetle şöyle:

  • Şengal
“Şengal halkına sonsuz hürmet ve saygılarımı gönderiyorum. Onlar artık endişe etmesinler, kendi özgür yaşamlarını kurmaya devam etsinler.”
  • Kuzey Suriye
“Kuzey Suriye halkının özgürlükleri için daha fazla mücadele etmesi gerekiyor. Ancak bunu bütün Suriye halkları ile yapmaları gerekir. Suriye’nin birliği için bütün halkların ortak yaşamı hep birlikte inşa etmeleri gerekir. Bunu başarabilirlerse kimse bunu sonlandıramaz.”
  • Açlık grevleri
“Açlık grevleri bir eylem yöntemi, ancak bir yere kadar uygulanabilir. Bir yerden sonra ise herkese zarar verebilir. Bu aşamadan sonra daha çok demokratik halk eylemliklerinin geliştirilmesi gerekiyor.”
“Siyaset açlık grevleri üzerinden bir yere kadar yapılır sonuna kadar yapılmaz. 8 arkadaş yaşamlarına son verdi. Cezaevlerinde olanlar zaten dört duvar arasında, burada siyaset zaten yapamazlar. Bulundukları yerler itibariyle zaten zor koşullarda yaşıyorlar. Dışarıda bulunanlar çok daha fazla olanağa sahipler ve çok daha fazla yöntem geliştirebilirler. Dışarıda olanlar örgütlenmelerini yapıp güçlensinler ve demokratik tepkilerini bu anlamda geliştirsinler. Bu yöntem daha doğru bir yöntem olur.”
  • Çözümler
“Devlet imha ve savaş politikası ile bir sonuç alamaz, bu nedenle de yeni bir yönteme ihtiyaç var. Hem devlet hem de PKK çözüme dair yeni yöntemler geliştirmeli. Ölümler üzerinden bir çözüm bulunamaz. Sorunun çözümüne dönük, onurlu bir barışa gidecek yöntemler geliştirilmeli. İmha politikaları ile bir çözüm bulunamaz.”
“İmkan yaratılması halinde tıkanıklığı açabiliriz. Savaşla, ölümlerle bu sorun çözülmez.”
  • Görüşmeler sürer mi?
“Ne görüşme kanallarının tamamen açıldığını söyleyebilirim ne de kapandığını söyleyebilirim. Biraz beklemek gerek. Eğer ki bu kanallar tamamen açılırsa herkes için iyi bir şeydir. Ancak tamamen kapanırsa herkes için yıkım getirecektir.”

PKK Lideri Öcalan’ın sohbetleri sırasında 23 Haziran’da yenilenecek İstanbul seçimlerine hiç değinmediğini de söyleyen Mehmet Öcalan, ağabeyinin son olarak herkesin bayramını kutladığını kaydetti.

Daha önce de ‘çözüm’ mesajı vermişti

İmralı Cezaevi

Abdullah Öcalan’ın kardeşi Mehmet Öcalan ile İmralı’da bulunan diğer tutuklular Hamili Yıldırım, Ömer Hayri Konar ve Veysel Aktaş’ın ailelerinin, ‘bayram görüşü’ başvurusuna olumlu yanıt gelmiş ve aileler 5 Haziran’da yakınlarıyla görüşmüştü.
Mehmet Öcalan, ağabeyi ile bu görüşmeden aylar önce 12 Ocak’ta bir görüşme gerçekleştirmişti.
Ömer Hayri Konar ve Veysel Aktaş İmralı’ya “sekreterya” olarak gittikleri tarih olan 15 Mart 2015’ten, Hamili Yıldırım da İmralı’ya götürüldüğü 15 Temmuz 2015’ten bu yana aileleriyle hiçbir görüşme gerçekleştirmemişti.
Böylelikle Konar, Aktaş ve Yıldırım, İmralı’ya götürüldüklerinden bu yana ilk kez aileleriyle görüştürülmüş oldu.
Asrın Hukuk Bürosu avukatları da, HDP Milletvekili ve DTK Eş Başkanı Leyla Güven öncülüğünde yürütülen açlık grevi ve ölüm orucu eylemleri sonucu 8 yıl aradan sonra 2 Mayıs ve 22 Mayıs tarihlerinde İmralı’ya giderek, Öcalan’la görüşme gerçekleştirmişti.
İlk görüşmede, ülkenin ve bölgenin sorunlarına dair “çözüm deklarasyonu” niteliğinde 7 maddelik öneride bulunmuştu.
Öcalan verdiği mesajında “demokratik müzakere yöntemine şiddetle ihtiyaç olduğu” vurgusunda bulunmuş, “İçinden geçtiğimiz tarihi süreçte derin bir toplumsal uzlaşmaya ihtiyaç vardır. Sorunların çözümünde her türlü kutuplaşma ve çatışma kültüründen uzak, demokratik müzakere yöntemine şiddetle ihtiyaç vardır” demişti.
Abdullah Öcalan’ın avukatları ile gerçekleştirdiği ikinci görüşmede ise yaptığı çağrı üzerine 26 Mayıs’ta açlık grevi ve ölüm orucu eylemleri sonlandırılmıştı.


Öcalan’ın mesajları nasıl okunmalı? – Reha Önal

The post Öcalan’dan bir kez daha ‘çözüm’ mesajı: Yeni bir yöntem geliştirilmeli first appeared on Gazete Karınca.

]]>
Kaftancıoğlu: Kürt sorununa seçime endeksli değil bütüncül bir yaklaşımımız var https://gazetekarinca.com/kaftancioglu-kurt-sorununa-secime-endeksli-degil-butuncul-bir-yaklasimimiz-var/ Thu, 30 May 2019 10:13:42 +0000 https://gazetekarinca.com/?p=137481 HABER MERKEZİ – Partisinin Kürt sorununa yaklaşımına dair açıklamalarda bulunan CHP İstanbul İl Başkanı Kaftancıoğlu, “Seçime endeksli bir yaklaşımımız yok” dedi. Öcalan’ın avukatlarıyla görüşmesinin anayasal bir hak olduğunu ancak iktidarın seçim endeksli bir politika yürüttüğünü savunan Kaftancıoğlu, “Sen 8 yıldır niye avukatlarıyla görüştürmüyorsun? Bu soruyu sorabildiğimizde biz, o zaman bu topraklarda Kürt sorunu da diğer […]

The post Kaftancıoğlu: Kürt sorununa seçime endeksli değil bütüncül bir yaklaşımımız var first appeared on Gazete Karınca.

]]>
HABER MERKEZİ – Partisinin Kürt sorununa yaklaşımına dair açıklamalarda bulunan CHP İstanbul İl Başkanı Kaftancıoğlu, “Seçime endeksli bir yaklaşımımız yok” dedi. Öcalan’ın avukatlarıyla görüşmesinin anayasal bir hak olduğunu ancak iktidarın seçim endeksli bir politika yürüttüğünü savunan Kaftancıoğlu, “Sen 8 yıldır niye avukatlarıyla görüştürmüyorsun? Bu soruyu sorabildiğimizde biz, o zaman bu topraklarda Kürt sorunu da diğer sorunlar da kalmaz. Buna bütüncül bir yaklaşım ve uzun vadeli politikalarla çözüm bulmak o kadar kolay ki aslında, yeter ki sorunu çözmek isteyin” diye konuştu.


CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu, genel başkanları Kemal Kılıçdaroğlu’nun Kürtçe için yasal düzenleme yapılması gerektiği yönündeki açıklaması ile partisinin Kürt sorununa yaklaşımına dair açıklamalarda bulundu.
Kılıçdaroğlu, geçtiğimiz günlerde katıldığı HDP tabanının kanaat önderlerinin bulunduğu Hakkı Savunanlar Platformu’nun İstanbul’da düzenlediği iftar programı sonrası K24’ün sorusunu yanıtlamış, Kürtçe anadili konusuna ilişkin görüşlerini beyan etmişti.

“Kürtçe’nin yasal olarak kullanılması, öğrenilmesi, okutulması konusu tamamen yasal bir düzenleme ve bu yasal düzenlemenin de yapılması gerekiyor. Nerde yapılacak? Parlamentoda yapılacak. Buna uygun bir zemin oluşabilirse inanıyorum ki bütün parlamenterler de buna ‘Evet’ diyeceklerdir.”

Kaftancıoğlu hem bu açıklamayı hem de PKK lideri Abdullah Öcalan’ın 8 yıl aradan sonra avukatlarıyla görüşmesini Ayşegül Doğan’ın sunduğu Tele1’deki Soru/Cevap programında değerlendirdi.
Kılıçdaroğlu’nun katıldığı iftar programının “sadece seçimi kazanmak için, seçimden önce stratejik bir buluşma olarak algılanmaması” gerektiğini vurgulayan Kaftancıoğlu, “Oradaki buluşma, toplumun her kesimiyle buluşmalarımızın bir parçasıydı” dedi.
Siyasetçinin konjonktüre göre söylem üretmesinin bir kıymeti olmayacağını vurgulayan Kaftancıoğlu, “Kürt sorununa dair seçime endeksli bir yaklaşımımız yok” diye konuştu.

“Seçime endeksli bir yaklaşım değil, olmamalı. Bu topraklarda son on yıllarda sorunların çözülememesinin altında yatan en büyük sebeplerinden birisi bu. Siz bir ülkenin dış politikasını, ülkedeki terör sorununu, Kürt sorununu, ekonomi sorununu seçim öncesi ya da seçim yatırımı gibi yapıp da devletin bekası için değil de kendi bekanız için kullanmaya kalkışır ve çalışırsanız eğer bu sorunu çözmek değil, o sorunu artırmış olursunuz. O sorundan mağdur olanları daha da mağdur edersiniz.
“Genel Başkanımız ‘Ben sorunlarını biliyorum, sorunların çözüm yeri TBMM’dir, parlamentodur’ dedi. Genel Başkanımız onu seçim olduğu için değil, ta çözüm süreci deyip sonra çözümsüzlük süreci haline gelen süreçte de söylemişti. Siyasetçinin söylediği ne zaman kıymetlidir? Konjonktüre göre değil, siyasal iklim içinde o gün ne söylemesi gerekiyorsa o söylediğiyle değil tutarlı çizgisiyle topluma faydası olur. O gün söylediğinin 2 yıl önce söylediğiyle bir farkı yok.”

Öcalan’ın avukatlarıyla görüştürülmesinin seçim endeksli bir gündem üzerinden yorumlanması konusuna da değinen Kaftancıoğlu, “Cezaevinde tutuklu kim olursa olsun adı ne olursa olsun suçu ne olursa olsun herhangi bir kişinin avukatlarıyla görüştürülmemesi kabul edilebilir bir şey midir?” diye sordu.
CHP İstanbul İl Başkanı bunun insan hakları ve evrensel hukuk kurallarına göre kabul edilebilir bir şey olmadığını vurgulayarak, AKP’nin seçimden önce bu görüşmenin önünü açmasını eleştirdi.

“O zaman Türkiye siyaseti ve toplumunun şu soruyu sorması lazım; sen 8 yıldır niye avukatlarıyla görüştürmüyorsun? Bu soruyu sorabildiğimizde biz, o zaman bu topraklarda Kürt sorunu da diğer sorunlar da kalmaz. Buna bütüncül bir yaklaşım ve uzun vadeli politikalarla çözüm bulmak o kadar kolay ki aslında, yeter ki sorunu çözmek isteyin.”

Ne oldu?

HDP Milletvekili Leyla Güven başta olmak üzere binlerce kişi Öcalan’a yönelik tecridin sonlandırılması için aylardır açlık grevindeydi. Bu eylemi ölüm orucuna çeviren tutuklular da oldu.
Bu süreçte cezaevlerinden yedi ölüm haberi geldi.
Öcalan’la görüşme bu eylemler sürerken gerçekleşti. Öcalan 8 yıl aradan sonra ilk kez avukatlarıyla görüşebildi. 2 Mayıs’ta birinci, 22 Mayıs’ta da ikinci görüşme gerçekleşti.
Bu son görüşmede Öcalan açlık grevcilerine ‘eylemi sonlandırma’ çağrısı yaptı, bu çağrı da karşılık buldu. 26 Mayıs’ta 200 gündür açlık grevinde olan Güven, diğer HDP’li vekiller, cezaevlerindeki tutuklular ve dünyanın farklı yerlerindeki eylemciler eylemleri sonlandırdı.
Öcalan iki görüşmede verdiği mesajlarda ‘çözüme kapı aralayan’ 2013 Newrozu’ndaki tutumuna işaret ederek, “demokratik müzakere yöntemine şiddetle ihtiyaç olduğu” vurgusunda bulundu.
Mesajlarında “toplumsal uzlaşı”, “demokratik siyaset”, “demokratik müzakere” ve “onurlu barışın tartışılması” çağrıları yaptı.


Öcalan’ın mesajları nasıl okunmalı? – Reha Önal

The post Kaftancıoğlu: Kürt sorununa seçime endeksli değil bütüncül bir yaklaşımımız var first appeared on Gazete Karınca.

]]>
Önder’den ‘Artık çok geç’ diyen Kurtulmuş’a: Barışın son kullanma tarihi yoktur https://gazetekarinca.com/onderden-artik-cok-gec-diyen-kurtulmusa-barisin-son-kullanma-tarihi-yoktur/ Thu, 09 Feb 2017 08:05:29 +0000 https://gazetekarinca.com/?p=19774 HABER MERKEZİ – Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş’un çözüm ve müzakere için “Her şey için artık çok geç” şeklindeki ifadesine yanıt veren HDP Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, “Barışın son kullanma tarihi yoktur” dedi. Halkların Demokratik Partisi (HDP) Ankara Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş’un çözüm süreciyle ilgili, “Her şey için artık […]

The post Önder’den ‘Artık çok geç’ diyen Kurtulmuş’a: Barışın son kullanma tarihi yoktur first appeared on Gazete Karınca.

]]>
HABER MERKEZİ – Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş’un çözüm ve müzakere için “Her şey için artık çok geç” şeklindeki ifadesine yanıt veren HDP Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, “Barışın son kullanma tarihi yoktur” dedi.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Ankara Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş’un çözüm süreciyle ilgili, “Her şey için artık çok geç” sözlerine yanıt verdi.

Rudaw’a konuşan Önder, Kurtulmuş’un sözlerinin ‘acıtıcı ve umut kırıcı’ olduğunu belirterek “Barışın son kullanma tarihi yoktur” dedi.

HDP’li Önder’in konuya dair değerlendirmesi özetle şu şekilde:

“Barış rafa kaldırılacak bir şey değildir”

Sayın Kurtulmuş’un yaklaşımındaki bu sakillik iç acıtıcı, çok umut kırıcı. Sebebi de şu: Barışın son kullanma tarihi yoktur. Barış herhangi bir şey uğruna rafa kaldırılabilecek bir şey değildir. Eğer bir kez taraflar barış iradesini ortaya koymuşlarsa, buna sonuna kadar sahip çıkmakla mükelleftirler.

Çünkü çatışma dediğiniz şey, burası çok önemli, barışın engeli değil tam tersine barışın temel gerekçesidir. Ama muhatabın anlayışı, üzerinde düşünülmemiş, düşünmeden sarf edilmiş sorumsuzca bir söz. Ya da üzerinde çok düşünülmüş, barışın bütün kapılarını kapatmaya yönelik ince bir söz. İnceliği zarafetinden kaynaklanmıyor ama inceliği kurnazlığından kaynaklanıyor. Bizim bu anlayışı kabul etmemiz mümkün değil.

“Bu çatışmanın yenileni ve yeneni olmayacak”

Dünyada sonsuza kadar sürmüş hiçbir çatışma ve savaş yok. İlla ki bu iş görüşmelerle finalize edilecektir. Kaldı ki bunun bölge halklarına olan maliyeti gün geçtikçe ağırlaşmaktadır. Bu ağırlaşan maliyet de masa ile aramızdaki mesafeyi uzatmaktadır. Bu koşullar sonsuza kadar süremez çünkü bu çatışma yenileni ve yeneni olmayacak bir çatışmadır.

“Çözümü masaya getirmeyen savaştan fayda sağlıyor demektir”

Meseleye bir galibiyet ve imha çerçevesinde bakan herkes yanılmaya mahkumdur. Bu konuda en önemli engeli Sayın Öcalan ve Kürt siyasal hareketi, “Biz ortak vatan istiyoruz. Demokratik özerklik istiyoruz. Birlik ve bütünlük dışında yeni bir ulus devlet anlayışıyla meseleye yaklaşmıyoruz” diyerek çok net bir şekilde deklare ettiler. Bu iradeye rağmen çözümü masaya getirmeyen herkes savaştan kendi iktidarı için fayda sağlıyor demektir.

Kurtulmuş ne demişti?

Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş, Mardin Büyükşehir Belediyesi Eş Başkanı Ahmet Türk’ün tahliyesi sonrası ‘barış’ ve ‘müzakere’ vurgusunun yer aldığı açıklamalara ilişkin değerlendirmesinde şunları söylemişti:

Sayın Türk’ün bu açıklamalarının çok daha yüksek sesle söylenmesinin faydalı olacağı kanaatindeyiz ama maalesef geç olmuştur. Şimdi bundan sonra biz Türkiye’ye karşı, bölgedeki halkımıza karşı acımasızca bu şekilde terör faaliyetlerini sürdüren örgütün demin söylediğim çerçevede diz çöküp, bu terör faaliyetlerini yapamaz duruma gelmesinden başka hiçbir imkan elimizde kalmamıştır.

The post Önder’den ‘Artık çok geç’ diyen Kurtulmuş’a: Barışın son kullanma tarihi yoktur first appeared on Gazete Karınca.

]]>
Bilgen’e göre yeniden müzakereler ile tutuklu vekillerin durumu güçlü bir ‘Hayır’a bağlı https://gazetekarinca.com/bilgene-gore-yeniden-muzakereler-ile-tutuklu-vekillerin-durumu-guclu-bir-hayira-bagli/ Sat, 14 Jan 2017 14:13:52 +0000 https://gazetekarinca.com/?p=15331 HABER MERKEZİ – HDP Sözcüsü Ayhan Bilgen, ‘başkanlık sistemini’ de içeren Anayasa değişiklik teklfinin referanduma gelmesi halinde ‘Hayır’ oyu kullanacaklarını belirterek, iktidarın ancak bundan sonra çözüm masasına döneceğini ve tutuklu vekillerin de böyle serbest bırakılacağını söyledi. Halkların Demokratik Partisi (HDP) Sözcüsü Ayhan Bilgen, Van’daki halk buluşmasında Anayasa değişiklik teklifi ve olası referandum konusuna dair açıklamalarda bulundu. ‘Başkanlık […]

The post Bilgen’e göre yeniden müzakereler ile tutuklu vekillerin durumu güçlü bir ‘Hayır’a bağlı first appeared on Gazete Karınca.

]]>
HABER MERKEZİ – HDP Sözcüsü Ayhan Bilgen, ‘başkanlık sistemini’ de içeren Anayasa değişiklik teklfinin referanduma gelmesi halinde ‘Hayır’ oyu kullanacaklarını belirterek, iktidarın ancak bundan sonra çözüm masasına döneceğini ve tutuklu vekillerin de böyle serbest bırakılacağını söyledi.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Sözcüsü Ayhan Bilgen, Van’daki halk buluşmasında Anayasa değişiklik teklifi ve olası referandum konusuna dair açıklamalarda bulundu.

‘Başkanlık sistemini’ içeren teklif ile OHAL’de yapılanların daimi bir yönetim biçimine dönüştürülmeye çalışıldığını söyleyen Bilgen, olası bir referanduma ‘Hayır’ın çıkması durumunda herkesin kazançlı çıkacağını vurguladı.

Bilgen, müzakerelerin ve tutuklu vekillerin durumunun da bu ‘Hayır’a bağlı olduğunu ifade etti.

Bilgen’in konuyla ilgili açıklaması şu şekilde:

Mecliste yaşanan tam bir oyun. Şimdi OHAL’de yaptıklarını daimi bir yönetim biçimine dönüştürmeyi istiyorlar.

Akademisyenleri işinden etmek, gazetecileri tutuklamak sonra da ‘kimse cezaevlerinde yok’ demek… Bunu daha da fazla devam ettiremeyeceklerini herkes biliyor artık.

Olası bir referanduma halkın ‘hayır’ cevabı vermesi halinde herkes kazançlı çıkacak. İktidarın çözüm masasına dönmekten başka bir şansı olmayacak. Eğer bunu durdurursak herkes oturur ve yeniden hesabını yapar. Cezaevine koydukları milletlikleri ve İmralı’da bulunan Sayın Öcalan da muhatap alınır.

Güya kendilerine yeni muhatap bulmuşlar. Biz kimseyle görüşmelerine karşı değiliz zaten. Toplumun tüm kesimlerinin barış sürecinde olmasını istiyoruz. Ama onlar başka ayakların derdindeler. Bunlar sanıyorlar ki ‘farklı Kürt çevreleriyle görüşürsek onlar anadil haklarından vazgeçecekler’.

Kuzu kuzu gelecekler ve yine masaya oturacaklar. Yine gerçek muhataplar kimse onlarla konuşacaklar. Bunun böyle olmasının yolu kararlı mücadeleden geçer. Önümüzde birkaç hafta sonra belli olacak referandum ya da erken seçimde ‘Hayır’ ne kadar yüksek çıkarsa tutuklu milletvekillerimiz o kadar erken çıkar.

The post Bilgen’e göre yeniden müzakereler ile tutuklu vekillerin durumu güçlü bir ‘Hayır’a bağlı first appeared on Gazete Karınca.

]]>
Eren Keskin: Tek talebimiz var, ölüm değil çözüm istiyoruz https://gazetekarinca.com/eren-keskin-tek-talebimiz-var-olum-degil-cozum-istiyoruz/ Sat, 17 Dec 2016 17:41:07 +0000 https://gazetekarinca.com/?p=10665 HABER MERKEZİ – İnsan Hakları Haftası’nın son günün de konuşan İHD Eş Genel Başkanı Eren Keskin, tek taleplerinin olduğunu vurgulayarak “Ölüm değil çözüm istiyoruz” dedi. İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi ve Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) 10-17 Aralık İnsan Hakları Haftası nedeniyle bir hafta süren etkinlik programlarını yaptıkları açıklama ile sonlandırdı. İHD İstanbul Temsilciliği […]

The post Eren Keskin: Tek talebimiz var, ölüm değil çözüm istiyoruz first appeared on Gazete Karınca.

]]>
HABER MERKEZİ – İnsan Hakları Haftası’nın son günün de konuşan İHD Eş Genel Başkanı Eren Keskin, tek taleplerinin olduğunu vurgulayarak “Ölüm değil çözüm istiyoruz” dedi.

İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi ve Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) 10-17 Aralık İnsan Hakları Haftası nedeniyle bir hafta süren etkinlik programlarını yaptıkları açıklama ile sonlandırdı.

İHD İstanbul Temsilciliği önünde bir araya gelen insan hakları savunucuları adına konuşan İHD Eş Genel Başkanı Eren Keskin, İnsan Hakları Haftası’nı düzenleyecekleri yürüyüş ile sonlandırmak istediklerini fakat polisin güvenlik gerekçesini öne sürdüğünü söyleyerek, “Biz de kendi güvenliğimizi almak için basın açıklamasını burada yapmaya karar verdik” dedi.

‘Ölüm değil çözüm’

İnsan hakları savunucuları olarak her şeyden önce barış talep ettiklerini söyleyen Eren Keskin, “Artık yeter, ölüm değil çözüm istiyoruz” diye konuştu.

Keskin, sözlerini şöyle noktaladı:

Barışçıl bir coğrafyada birbirimizi severek yaşamak istiyoruz. İnsan hakları savunucuları olarak, insan hakları haftasında son günü tek bir taleple bitiriyoruz. Ölüm değil çözüm.

The post Eren Keskin: Tek talebimiz var, ölüm değil çözüm istiyoruz first appeared on Gazete Karınca.

]]>