Ana SayfaGüncel‘Kadın düşmanlarına karşı vardık, var olacağız’

‘Kadın düşmanlarına karşı vardık, var olacağız’

HABER MERKEZİ – Kadınlar 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Uluslararası Mücadele Günü kapsamında alanları, ‘Hayatımız İçin Erkek Devlet Şiddetine Her Hal’de Direniyoruz’ diyerek dolduracak. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’ndan Eda Derya Toper ve Yeryüzü Kadınları’ndan Aylin Kaplan’la kadın düşmanı politikalara karşı yükselen kadın mücadelesini konuştuk.

Kadınlar erkek ve devlet şiddetine karşı bu akşam saat 19.00’da Taksim Tünel Meydanı’nda bir araya gelip Galatasaray Lisesi’ne gece yürüyüşü gerçekleştirecek.

Yürüyüş öncesi kadına yönelik şiddeti, kadınların neler istediğini, gündemi sarsan cinsel istismar yasa tasarısını, kadınların yaşam alanlarında kendilerini var edebilmek için verdikleri mücadeleyi Yeryüzü Kadınları sözcüsü Aylin Kaplan ve Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu MYK üyesi Ede Derya Toper ile konuştuk.

Kaplan: Bu yasa, erkek egemen egemen iktidarın zihninin röntgeni

Yeryüzü Kadınları sözcüsü Aylin Kaplan, tepkiler üzerine geri çekilen ancak hala gündeme getirilmek istenen cinsel istismar önergesini ve kadınların yaşam alanlarında karşılaştığı zorlukları anlattı:

Cinsel istismar yasa tasarısı geri çekildi ancak iptal edilmedi. İstismarı meşrulaştıran ve kız çocuklarını zorla evliliğe sürükleyen bu önergeye dair neler söylersin?

aylin kaplanGeçtiğimiz günlerde adeta bir gece operasyonu gibi meclise önerilen cinsel istismar suçunu meşrulaştıran, kız çocuklarını tecavüzcülerle evlendirerek binlerce kadın katline çanak tutan yasa tasarısı tam anlamıyla bu erkek egemen iktidarın zihninin röntgenidir.

İktidar bu yasa tasarısıyla anayasadaki mevcut çocuk olma yaş sınırını İslami koşullara göre düzenleyerek, bir rıza arayışına girmiştir. Aynı zamanda kutsal aile algısını yerleştireceği sistem devamcısı aileler yaratmak uğruna zaten fıtratına bağladığı kadınları ölüme sürüklemiştir. Ancak iktidar kadınların örgütlü ve kesintisiz direnişi karşısında bu tecavüz yasasını önce geri çekmek zorunda kalmıştır.

Tarihin her diliminde olduğu gibi bu durum da erkek egemenlerin bur lütfü değil, kadın dayanışması ve iradesinin haklı kazanımıdır. Ve unutulmamalıdır ki torba yasalar, hala çocukların yaş sınırı ve rızası konusunda, kadın düşmanı yasaları önümüze koymaktadır. Bu tasarının geri çekilmesi bunları kapsamamaktadır. Biz kadınlar kadın düşmanı her yasanın, her sözün takipçisi olacağız.

Bir yandan şiddet artarken diğer yandan da kadın dernekleri kapatılıyor. 

Her dönem yaşadığımız bir durum bu süreçte tekrar ediyor ve şiddet, savaş ortamı erkek egemenliğini pekiştiriyor ve bu egemenlik yine kadınları hedef alıyor. Zaten hali hazırda bulunan kadın düşmanlığı, bu gibi süreçlerde kendini kadınlar özelinde buluyor.

Bugün kapatılan kadın dernekleri de kadın haber ajansları da tutuklanan kadın vekiller de bu savaş ve şiddet ortamının erkek egemen sistemce, kadınlar üzerinde uygulanmış halidir.

Kadınlar evde, işte, sokakta ne gibi zorluklarla karşılaşıyor?

Kadınların evde, işte, sokakta yaşadığı sorunları esasında teker teker bir paragrafta anlatmak çok kolay değil. Çünkü binlerce yıllık bir çelişki, binlerce yıllık bir sömürü düzeninin bir sonucudur bugün kadınların özel ve kamusal alanda yaşadığı sorunlar.

Bugün kadınları kamusal alanda, bir sokak arasında; katliam, bir dolmuşta tecavüz, iş yerinde taciz, emek sömürüsü, ev içinde şiddet, ölümle karşı karşıyadır. Bugün eğitim alanından, iş hayatına kadar sistemin istediği kadın prototipi yaratmaya çalışan sistem, bunu başaramadığı her alanda kadınların emeğine, bedenine saldırmaktadır.

Kadınlar can güvenliğinin olmadığı sokaklarda, bir yaşam mücadelesi veriyor. Dün katledilen Özgecan da, sokak ortasında katledilip cenazesi günlerce sokak ortasında bekletilen Taybet anne de,  devlet ve IŞİD şiddetine karşı mücadelede ölümsüzleşen ve cenazesi 103 gün bir sınırda bekletilen Eylem Ataş da bu erkek zihniyetin biz kadınlara yaşatmak istediklerinin karikatürize halidir.

Toper: Kadın düşmanı politikalar sürüyor

OHAL döneminde kadın cinayetlerinin iki kat arttığına dikkat çeken Kadın Cinayetlerini Durduracağız Paltformu MYK üyesi Eda Derya Toper de kadın cinayetlerini ve ‘Ortaçağ karanlığına yaklaşmak’ olarak tanımladığı cinsel istismar önergesine dair değerlendirmelerde bulundu.

25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele ve Dayanışma Günü çalışmaları kapsamında 25 Kasım Komitelerini oluşturdunuz. Nasıl bir oluşum?

eda derya toper25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele ve Dayanışma Günü biz kadınlar için sözümüzü söyleyeceğimiz önemli bir gün. Kadınların özgürlük alanlarına müdahale edilip, hakları ellerinden alınmaya çalışılırken 25 Kasım’da kadınların her yerde olduğunu vurgulamak açısından bu komiteler kuruldu. İller bu komitelerle 25 Kasım yaklaşırken ve gününde neler yapacağını, konuştu, tartıştı, karara bağladı. Kadın cinayetlerini durdurma mücadelesinde 25 Kasım’a da bu komitelerimizle organize bir şekilde hazırlandık. İllerde, üniversitelerde, liselerde, meydanlarda kısacası her yerde çalışmalarımızı hızlandırdık. Kadınlar susturulma politikalarına karşı vardık, varız, varolacağız, her yerdeyiz diyoruz.

Yargıya taşınan davalar, basına yansıyan haberler de gösteriyor ki erkek ve devlet şiddeti hızla artıyor. Bunun temel sebepleri nelerdir?

Özellikle OHAL döneminde kadın cinayeti 2 kat arttı. AKP Hükümeti’nin bunu görmeyip, kadın düşmanı politikalarını sürdürmesi, “adam gibi öl”, “itaat et”, “annesiz kadın yarımdır” şeklindeki söylemler, “mırıldanabilir” şeklinde şiddeti onaylayan açıklamalarda bulunulması kadın cinayeti ve kadına yönelik şiddetin önünü açtı.

“Doğru yürüme”, “epilasyon alet tanıtımı” gibi türlü bahanelerle kadınlar saldırıya maruz kaldı, “telefon şifresini vermediği için” bir kadın kardeşimiz işkence edilerek öldürüldü.

Cinsel istismar suçu işleyenlere cezasızlık yolu açan cinsel istismar önergesi kadınların tepkisi üzerine geri çekildi. Ancak hükümet yetkilileri bu tasarının yeniden Meclis’e sunulacağının sinyallerini verdi.

Adalet Komisyonu’nda daha önce üzerinde uzlaşılmış olan TCK 103. Madde’de yapılacak değişikliğe, AKP’nin bir gece yarısı cebren “imam nikâhı” ve cinsel istismar suçlarında (erken yaşta zorla evlendirme ve cinsel şiddetin uç biçimi tecavüzü kapsayan biçimde) geriye dönük bir affı da eklemeye çalışması, kadın ve çocuk düşmanı politikalarının bir sonucudur.

Artan kadın cinayeti, cinsel şiddet ve çocuk istismarı ile ilgilenmeyip, bu vakıaları artıracak yönde açıklamalar yapan bir hükümetten başka bir önerge sunması beklenemezdi. Nitekim öyle de oldu.

Ama çok büyük bir direnişle karşılaştılar, toplum bunu kabul etmedi. Bu politik tepkiler sayesinde, bizleri Ortaçağ karanlığına adım adım sürüklemeyi planlayan bu “utanç önergesi” iptal ettirildi.