Sağlık Bakanlığı’nın verilerine göre 2020’ye kadarki 11 yılda antidepresan kullanım miktarı yaklaşık yüzde 70 arttı. CHP Milletvekili Burhanettin Bulut’un paylaştığı verilere göre de 5 yılda satılan antidepresan kutu sayısı 11,5 milyon artış gösterdi.
Sağlık Bakanlığı’nın verilerine göre son yıllarda antidepresan kullanımında ciddi bir artış yaşanıyor.
Sağlık Bakanlığı’nın verilerine göre, 2020’ye kadarki 11 yılda antidepresan kullanım miktarı yaklaşık yüzde 70 arttı.
Bakanlığın, 2020 yılına ait son sağlık istatistiklerine göre, 2009 yılında 1000 kişi başına günlük 29 antideprasan ilacı düşerken, bu oran 2020’de 49’a çıktı.
CHP Milletvekili, eczacı ve iktisatçı Burhanettin Bulut’un paylaştığı verilere göre de, 2017’den 2021’e geçen 5 yılda satılan antidepresan kutu sayısı 11,5 milyon arttı.
2017’de 48 milyon kutu antidepresan satılırken, 2020’de bu sayı yaklaşık 55 milyona, 2021’de ise yaklaşık 60 milyona çıktı.
BBC Türkçe’den Berza Şimşek’e konuşan Türkiye Psikiyatri Derneği Yönetim Kurulu üyesi Doç Dr. Deniz Ceylan’a göre, antidepresanların satışının artması her zaman tek başına ruh sağlığı bozukluklarının arttığı anlamına gelmiyor.
Ceylan satışların artmasının muhtemel nedenlerini şöyle açıkladı:
- Covid’in yarattığı stres, anksiyete bozukluklarında, depresyonda, bilişsel işlev bozukluklarında bir artışa yol açtı. Hem unutkanlıkla ilgili, hem kaygıyla ilgili hem de mutsuz olmayla ilgili psikiyatrik sorunlarda bir artış görüldü. Bunların bir sonucu olabilir elbette.
- İkincisi, antidepresan tıbbın pek çok alanında kullanılan bir ilaç. Başka sağlık sorunlarında da, örneğin migren gibi, antidepresan kullanımı var. Bu bozukluklardaki artış da antidepresan kullanımında bir artışa yol açabilir.
- Üçüncüsü, toplumun ruh sağlığı hizmetinden faydalanma oranı artmış olabilir. Dünya ölçeğinde ruh sağlığı bozukluklarına yönelik damgalamanın azalması buna yol açabilir ya da ruh sağlığı çalışan sayısının artması ve daha ulaşılabilir olması da antidepresan kullanımını arttırabilir.
- Ruh sağlığı hizmetinin yeterince sunulamaması da bir neden olabilir. Eğer psikiyatri uzmanlarının hastaya ayırabilecekleri süre kısalırsa, daha kolay ilaçla tedavi yoluna gidilebilir.
‘Psikiyatri poliklinikleri çok yoğun çalışıyor’
Koç Üniversitesi Hastanesi’nde de çalışan psikiyatrist Deniz Ceylan, yine de klinik gözlemlerine dayanarak toplumun ruh sağlığının bozuluyor olabileceğini kaydetti:
Ruh sağlığı bozukları sadece antidepresan kullanımındaki artışla değil psikiyatri hizmetinin kullanımıyla da anlaşılabilir. Psikiyatri poliklinikleri çok yoğun çalışıyor. Biz buradan da biliyoruz artış olduğunu. Genel stres düzeyinin artışı bunun bir nedeni çünkü depresyon için ve pek çok ruh sağlığı bozukluğu için yaşamsal stresörler ağır risk faktörleridir.
Belirsizliğin kaygıyı arttırdığını kaydeden Ceylan, “Örneğin gençlerimiz, gelecek kaygısı yaşıyorlarsa, bundan 5 yıl sonrasını göremiyorlarsa, psikiyatrik hastalıklar, kaygı bozukluğu, depresyon gelişebilir” dedi.
Ruh sağlığını bozan etmenlerden biri ayrımcılık
Ceylan, ekonomik zorlukların yanı sıra şiddet, deprem, savaş, salgın benzeri toplumsal olayların toplumsal ruh sağlığını bozacak diğer etmenler olduklarını ifade etti.
Bir diğer etmenin de ayrımcılık olduğunu kaydeden Ceylan, şunları söyledi:
Toplumsal grupların ayrımcılığa uğruyor olması şu dönemde klinisyen olarak çok sık gördüğüm bir neden. Özellikle genç danışanlarımda çok sık duyuyorum. Toplumca benimsenmediklerini, insanların onları sevmediğini düşünmek. Bu düşünceler ağır depresif belirtilere yol açabiliyor.