Altılı Masa toplantısı sonrası açıklamalarda bulunan DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, önümüzdeki seçimde açık ara kazanmalarının gerekli olduğunu söyledi. Taksim’deki saldırıyla ilgili de Babacan hükümete “Dün İçişleri Bakanı bir şey söylüyor bakıyoruz uluslararası bir ajansa üst düzey yetkili başka bir şey söylüyor. Biz hangisine inanacağız?” sözleriyle yüklendi.
DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, dün gerçekleşen Altılı Masa toplantısı sonrası Halk TV’de İsmail Küçükkaya ile Yeni Bir Sabah’ın konuğu oldu.
Babacan’ın konuşmasından öne çıkanlar şöyle:
‘Sayın Erdoğan’ın haftanın düşmanı panosu var’
Şu anda ülkeyi yöneten zihniyet yani sayın Erdoğan bütün yönetim tarzını kutuplaştırmak üzerinden götürüyor. Onun zihniyetinde ya onun yanındasınız ya karşısındasınız. Kafa öyle çalışıyor. Ülkelerle ilişkiler de öyle. Sürekli düşman lazım… Kendisine sürekli düşman arıyor. Zihni siyah-beyaz üzerine çalışıyor. Türkiye’nin bu yönetiminin acilen değişmesi gerekiyor. Sayın Erdoğan’ın haftanın düşmanı panosu var. Mutlaka bir şey yazıyor. İç düşman, dış düşman. Buna ihtiyacı var. Korku üzerinden, düşmanlık üzerinden siyaset üretiyor. Al birini vur ötekine. İçişleri Bakanı iç güvenlikten sorumlu. ‘Biz şurada hata yaptık’ demiyor suçu hemen başkalarına yansıtıyor. Siz dış politikanızı düzeltin, sürekli kendinize düşman aramayın, dünya ile iyi geçinin ‘Bu terör dünyanın başına beladır gelin beraber çalışalım’ diyeceksiniz. Bu yok. Sürekli ona saldır, buna saldır. Sen iç güvenlikle ilgili ne yaptın ondan bahset. Bu konu bütün boyutlarıyla soruşturulmadan kesin hükümler vermek zor. Ancak terörün önlenmesinin en önemli yollarından birisi istihbarat çalışması yapılması. Bunun iyi yapılması gerekiyor. İstihbarat zafiyeti olduğu zaman bu olaylar başımıza gelebilir.
‘Resmi açıklamalara güven sıfır’
Dün İçişleri Bakanı bir şey söylüyor bakıyoruz uluslararası bir ajansa üst düzey yetkili başka bir şey söylüyor. Biz hangisine inanacağız? Enflasyon konusunda yalan söyleyen bir hükümetin doğru söylediğinden emin değiliz. Kendi şahsi siyasi amaçlarının bütün işine gücüne hakim olduğu siyasi karakterlerden bahsediyorsak iyice düşünmek lazım. Sıfır güven. Bir an önce bu yönetim anlayışının değişmesi lazım. Hükümetin elinde internet akış hızını yavaştan, normalleştiren ya da belli sosyal medya sitelerine erişimi engelleyen olanaklar var. Bunları zamanı geldiği zaman ya da işlerine geldiği zaman tamamen sıkıp boğabiliyorlar. İnsanların haber alma özgürlüğü var siz güvenilir bir devlet olun ki insanlar sizin söylediğine güvensin. Resmi açıklamalara güven sıfır, bu sefer internetteki dedikodulara insanlar daha çok güveniyor. Bunlar sosyal medyayı, interneti kısıp izlemesinler, bizi izlesinler diyor.
‘Türkiye kara paranın aklanmasında beyaz listeden gri listeye düşmüş’
Şu anda OECD’nin bir yapısı var. Finansal Eylem Gücü gibi bir şey. Bu terörün finansmanın önlenmesi ve kara paranın aklanmasıyla ilgili kurallar koyuyor. Biz OECD’nin tam üyesiyiz. Türkiye terörizmin finansmanında ve kara paranın aklanmasında beyaz listeden gri listeye düşmüş durumda. Sayın Erdoğan bunu açıklasın. Terörün finansmanıyla ilgili gerekli adımları neden atmadığını açıklasın. Türkiye bu konuda gereğini yapmıyor. Ben buradan sayın Erdoğan’a soruyorum. Niçin Türkiye beyaz listeden gri listeye düştü? Bu kafayla giderlerse kara listeye düşecek. Bu sene ödeyecekleri kur farkını biz 320 milyar lira olarak öngörüyoruz. Faiz ise 330 milyar. 650 milyar ediyor toplam. Bu sene sadece faize ve kur farkında ödenen 650 milyar lirayla 1 milyon tane konutu bedava yapıp vatandaşa dağıtmak mümkündü. Bunlar faiz düşmanı değil miydi ne oldu? Nas demiyor muydu? Merkez Bankası’nın faizini düşürdüm diye her gün çıkıp konuşuyor. Kimi aldatmaya çalışıyorsunuz?
Seçimlerin olduğu gece bambaşka bir Türkiye’ye uyanacağız. 85 milyon derin bir nefes alacak. Seçimlerin ertesi günü yepyeni bir Türkiye’ye uyanacak vatandaşlarımız. ‘İyi ki bu korkulu rüyaymış’ diyecekler. Geçtiğimiz 4-5 yılı kabus olarak görecekler.
‘Bu Türkiye’nin son fırsatı’
Altılı Masa’nın altı lideri olarak cumhurbaşkanında aranacak nitelikleri yazılı olarak açıklamıştık ama en önemlisi demokrasiye inanmış, sözde değil özde demokrat, dürüst bir insan olacak, sözünü tutacak. Seçimlerden sonra parlamenter sisteme geçene kadar ülke nasıl yönetilecek? Adayımızla onları da konuşmak istiyoruz. Bizim adayımızın seçime doğru giderken altı partinin ve adayın beraberce karar verdiği ve topluma taahhüt ettiği politikalar üzerinden seçime gitmesi gerekiyor. Seçimdeki bir yol kazası Türkiye’yi daha içine kapatır. Bu Türkiye’nin son fırsatı. Brezilya’da 1.5 farklı seçim sonucundan sonra herkes nefesini tuttu bir izledi. Bir mızıkçılık yapar mı diye herkes odaklandı. Bizimde böyle bir endişemiz var. 2019 Mart’ta bunu yaşadık. Erdoğan, ’10 bin oy farkla ben İstanbul’u vermem’ dedi. İstanbul halkı da ‘Al farkı’ dedi. Böyle risklere girmemek lazım. Biz açık fark diyoruz.
‘Türkiye’de siyaset Erdoğan’ın kafasında ötekileştirme’
Türkiye’de siyaset Erdoğan’ın kafasında ötekileştirme. Biz istişare, ortak akıl diyoruz. Ülkemizin tam ihtiyacı bu. Çok farklı, farklı geçmişlerden gelen siyasi partiler. Farklı ideolojilerden, kimliklerden gelen partiler Türkiye’nin yarınları konusunda buluşuyorlar. Geçmişimizi konuşmaya başlarsak Altılı Masa’da anlaşmamız mümkün değil. Herkes kendi geçmişinden ders alıyor. Şu andaki hükümetin ayrıştırıcı üslubu bu ülkenin bekası açısından en önemli tehdit.