HABER MERKEZİ – Türkiye’deki çocukların karşılaştığı hak ihlallerini webiz’de değerlendiren İHD İstanbul Şube Eş Başkanı Yoleri, çocukların hak öznesi olarak görülmediğini, asıl problemin onları görmezden gelen politik anlayış olduğunu kaydetti. Yoleri, “Çocuklar için bütünlüklü, temel haklara erişimi içeren yasalara ihtiyaç var” diye konuştu.
20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü geride kalırken, bugün Türkiye’de birçok çocuk hak ihlalleri ile karşı karşıya.
Verilere göre Türkiye’deki 2 milyon çocuk işçilik yapmaya zorlanırken, 1 milyonun üzerindeki çocuk ise eğitim olanağından uzak. Ayrıca 0-3 yaş arasındaki 668 çocuk cezaevlerinde tutuluyor.
webiz’de Serpil Savumlu’nun konuğu olan İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şube Başkanı Gülseren Yoleri de dünya genelinde çocukların, en zor durumda olan kesimi temsil ettiğini vurguluyor.
Yoleri, çocuklara söz söyleme hakkının verilmediğini, iradelerinin ellerinden alındığını belirtiyor ve bunun işçiliğe ve evliliğe zorlanan çocuklar üzerinden görülebildiğini, bugün birçok çocuğun eğitim hakkının elinden alındığını ve çocukları cinsel istismara maruz bırakanların ceza almadığını kaydediyor.
‘Tekçi zihniyet’
Yoleri’ye göre Türkiye’deki asıl sorun, çocuk politikalarının olmamasından ziyade çocuğu hak öznesi görüp katılımını talep eden politikaların yokluğu.
İHD İstanbul Şube Eş Başkanı, bu noktada çocuklar için gerekenin eşit haklar, eğitim hakkı, ihtiyacı oranında sağlığa ulaşım hakkı, sağlıklı çevrede yaşama hakkı, kendi kültürü içinde yetişme ve anadilinde eğitim görme hakkı olduğunu söylüyor.
20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü’nün milatı olan ve Türkiye’nin 1995 yılında taraf olduğu Çocuk Hakları Sözleşmesi’ne atıfta bulunan Yoleri, Türkiye’nin sırasıyla 17, 29 ve 30. maddelere çekince koyduğunu hatırlatıyor.
Yoleri, bu maddelerin hepsinin çocukların ‘kendi kültürü içinde yetişmesi’ ve ‘anadilinde eğitim görmesi’ üzerine olduğunu belirterek, Türkiye’nin ‘tekçi’ politikalarının bu çekinceler üzerinden de görülebildiğini belirtiyor ve ekliyor: “Devletin yapısal sorunu, Çocuk Hakları Sözleşmesi imzalanırken bile gözardı edilmemiş.”
Sokağa çıkma yasakları ve Suriyeli mülteciler
Yoleri, Türkiye’deki diğer bir realitenin Kürt kentlerindeki sokağa çıkma yasaklarıyla yaşanan yerinden etmelerde ve Suriyeli mültecilerde görüldüğünü kaydediyor.
“Hem bir ciddi yoksullukla mücadele ediliyor, hem ciddi bir ayrımcılıkla mücadele ediliyor, tüm bunlar özellikle gelişme dönemindeki çocukların çok farklı tepkiler vermelerine yol açıyor. Bu çocukların içinde bulundukları zor durumu, pek çok kötü niyetli organizasyonlar, suç çeteleri kullanılıyor. Bunlara karşı Türkiye’de etkin bir mücadele söz konusu değil. Bu çocukların fuhuşa sürüklendiğini biliyoruz. Özellikle bu Suriyeli kız çocukları için çokça ifade edilen bir konu. Tüm bu ortam içinde çocuklar yaşamaya çalışıyor. O yüzden 20 Kasım genelinde bir kez daha konuşuyoruz, ancak çocuklar hakkında sadece büyük laflar etmeye değil, onu koruyacak bir sisteme ihtiyaç var.”
Ne yapılmalı?
Yoleri, son olarak “Neye ihtiyaç var?” noktasında şunları sıralıyor:
- Mevzuattaki sorunlu maddelerin ayıklanması gerekiyor.
- Çocuklar için bütünlüklü, temel haklara erişimi içeren yasalara ihtiyaç var; özel bir çalışma grubu aracılığıyla bu yapılabilir.
- Çocuk tutukluluğunun derhal önlenmesi gerekiyor. Anneleriyle hapishanelerde büyümek zorunda bırakılan çocukların, en azından belli bir yaşa kadar anneleriyle ve sağlıklı büyümesi için annenin cezası hapis dışında bir yöntemle uygulanabilir.
- Çocuk Bakanlığı kurulabilir.