Sağlık - Gazete Karınca https://gazetekarinca.com Sözün yükünü taşır Sat, 14 Jan 2023 15:19:47 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=6.0.3 https://gazetekarinca.com/wp-content/uploads/2020/07/cropped-karincalogo-512x512-1-32x32.jpg Sağlık - Gazete Karınca https://gazetekarinca.com 32 32 Kuş gribi salgını hız kesmiyor: ‘Tarihteki en üst seviyede’ https://gazetekarinca.com/kus-gribi-salgini-hiz-kesmiyor-tarihteki-en-ust-seviyede/ Sat, 14 Jan 2023 15:19:47 +0000 https://gazetekarinca.com/?p=238451 Küresel kuş gribi salgını ‘tarihteki’ en üst seviyesine ulaştı. Bilim insanları, doğal yaşamı koruma konusuna kendisini adayanlar ve hükümetler sorunun çözümü için arayışlarına hız verdi. Kuş gribinin yeni türü, geçen yıl dünyanın dört bir yanında milyonlarca vahşi ve kümes hayvanının telef olmasına veya itlaf edilmesine yol açtı. Küresel salgın, alınan tüm önlemlere rağmen hız kesmezken, […]

The post Kuş gribi salgını hız kesmiyor: ‘Tarihteki en üst seviyede’ first appeared on Gazete Karınca.

]]>
Küresel kuş gribi salgını ‘tarihteki’ en üst seviyesine ulaştı. Bilim insanları, doğal yaşamı koruma konusuna kendisini adayanlar ve hükümetler sorunun çözümü için arayışlarına hız verdi.

Kuş gribinin yeni türü, geçen yıl dünyanın dört bir yanında milyonlarca vahşi ve kümes hayvanının telef olmasına veya itlaf edilmesine yol açtı.

Küresel salgın, alınan tüm önlemlere rağmen hız kesmezken, bilim insanları, doğal yaşamı koruma konusuna kendisini adayanlar ve hükümetler bu sorunun çözümü için arayışlarına son dönemde hız verdi.

Son olarak Japonya’da kuş gribi vakaları nedeniyle öldürülmek zorunda kalınan tavuk sayısının 10 milyona yaklaştığı bildirildi.

Söz konusu rakam, kuş gribi nedeniyle bir sezonda şimdiye kadarki en fazla öldürülen hayvan sayısı olarak kayıtlara geçti.

ABD’de kuş gribi yüzünden yumurta fiyatlarında artış

ABD’de 2023 ocak ayı itibarıyla 58 milyon kümes hayvanı bu hastalıktan etkilendi. ABD’de kuş gribi salgınları, yumurta üretimini azaltarak fiyatları 2022’de rekor seviyelere yükseltti.

Tekrarlayan salgınların sonucunda, ABD yumurta stokları Aralık 2022’nin son haftasında, yıl başına göre yüzde 29 azaldı.

HABER MERKEZİ

The post Kuş gribi salgını hız kesmiyor: ‘Tarihteki en üst seviyede’ first appeared on Gazete Karınca.

]]>
Omicron’un XBB.1.5 alt varyantı hızla yayılıyor https://gazetekarinca.com/omicronun-xbb-1-5-alt-varyanti-hizla-yayiliyor/ Sat, 14 Jan 2023 06:10:04 +0000 https://gazetekarinca.com/?p=238387 Corona virüsünün varyantlarından Omicron’un alt varyantı olan XBB.1.5’in hızla yayıldığı uyarıları geliyor. Covid-19’un Omicron varyantının alt varyantı olan XBB.1.5 bugüne kadar tespit edilen en hızlı bulaşan Corona virüsü olarak biliniyor. Omicron’un iki farklı alt varyantının birleşiminden oluşan XBB.1.5, ilk olarak 2022’nin Ekim ayında görüldü. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) de bu varyantın hızlı bulaşma özelliği nedeniyle […]

The post Omicron’un XBB.1.5 alt varyantı hızla yayılıyor first appeared on Gazete Karınca.

]]>
Corona virüsünün varyantlarından Omicron’un alt varyantı olan XBB.1.5’in hızla yayıldığı uyarıları geliyor.

Covid-19’un Omicron varyantının alt varyantı olan XBB.1.5 bugüne kadar tespit edilen en hızlı bulaşan Corona virüsü olarak biliniyor.

Omicron’un iki farklı alt varyantının birleşiminden oluşan XBB.1.5, ilk olarak 2022’nin Ekim ayında görüldü.

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) de bu varyantın hızlı bulaşma özelliği nedeniyle Covid-19 vakalarını beklentilerin ötesinde tetikleyebileceğine dikkat çekiyor.

Uzmanlar henüz XBB.1.5’in küresel bir dalgaya neden olup olmayacağının bilinmediğini ancak mevcut aşıların, ağır semptomlar, hastaneye yatış ve ölümler konusunda koruma sağladığını hatırlatıyor.

DSÖ Genel Direktörü Tedros Adhanom Ghebreyesus da geçen hafta Twitter hesabından paylaştığı mesajında, söz konusu varyantın küresel olarak yayılmakta olduğunu ve 25’ten fazla ülkede tespit edildiğini belirtmişti.

XBB.1.5 ABD’de artıyor

ABD’de son 6 haftada artan vaka sayılarının da XBB.1.5 alt varyantı kaynaklı olduğu düşünülüyor.

XBB.1.5 alt varyantı yaygınlık konusunda Omicron’un daha önce baskın olan BQ.1.1 ve BQ.1 varyantlarını çoktan geride bıraktı.

ABD Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezleri’nin (CDC) verilerine göre bu iki alt varyant bir hafta önce tüm vakaların yüzde 53,2’sini oluştururken, son haftada bu oran yüzde 44,7’ye geriledi.

CDC’nin açıkladığı verilere göre, 14 Ocak haftasında ülkede görülen Covid-19 vakalarının yaklaşık yüzde 43’ü, Omicron’un XBB.1.5 olarak adlandırılan alt varyantı olarak tespit edildi.

Ocak ayının ilk haftasında da CDC, bu varyantın toplam vakaların yüzde 27,6’sını oluşturacağını tahmin etmiş, XBB.1.5’in görülme oranı tahminin de üzerine çıkarak yüzde 30 civarında olmuştu.

DSÖ’den uyarı ve tavsiyeler

Öte yandan Dünya Sağlık Örgütü, küresel olarak Covid-19 ve alt varyantlarının yayılmasının önlenmesi için bazı tavsiyelerde bulundu.

DSÖ, hızlı antijen testleri negatif olan kişilerin izolasyondan çıkarılmalarını tavsiye etti.

Dünya Sağlık Örgütü ayrıca, Covid-19 tedavisinde Paxlovid ilacının kullanılmasını tavsiye etmeye devam ettiğini açıkladı.

DSÖ, semptom görülen ancak test yapılmayan kişilerin 10 gün izolasyon sürecinde kalmalarını da tavsiye etti.

Dünya Sağlık Örgütü, test yapılan ve test sonucu pozitif çıkan vakaların da 10 gün yerine 5 gün izolasyon sürecinde kalmalarının yeterli olacağını kaydetti.

Karınca, VOA Türkçe

The post Omicron’un XBB.1.5 alt varyantı hızla yayılıyor first appeared on Gazete Karınca.

]]>
TTB Davası | Savcı duruşmaya katılmadı, reddi hakim talep edildi https://gazetekarinca.com/ttb-davasi-savci-durusmaya-katilmadi-reddi-hakim-talep-edildi/ Tue, 10 Jan 2023 14:17:02 +0000 https://gazetekarinca.com/?p=237831 TTB Merkez Konseyi’nin görevden alınmasına yönelik açılan davanın ilk duruşması görüldü, bir sonraki duruşma 8 Şubat’ta. Duruşma öncesi açıklama yapan TTB’nin Genel Sekreteri Vedat Bulut, “TTB bu topraklarda 70 yıldır hekimlerin örgütlü sesi, susturulamaz” dedi. Gazetemize konuşan CHP’li Sezgin Tanrıkulu ise “Bu dava burada bitmez, Şebnem hoca özgürlüğüne kavuşur ve bunların tümünün hesabını sorarız” ifadelerini […]

The post TTB Davası | Savcı duruşmaya katılmadı, reddi hakim talep edildi first appeared on Gazete Karınca.

]]>
TTB Merkez Konseyi’nin görevden alınmasına yönelik açılan davanın ilk duruşması görüldü, bir sonraki duruşma 8 Şubat’ta. Duruşma öncesi açıklama yapan TTB’nin Genel Sekreteri Vedat Bulut, “TTB bu topraklarda 70 yıldır hekimlerin örgütlü sesi, susturulamaz” dedi. Gazetemize konuşan CHP’li Sezgin Tanrıkulu ise “Bu dava burada bitmez, Şebnem hoca özgürlüğüne kavuşur ve bunların tümünün hesabını sorarız” ifadelerini kullandı.

Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi’nin görevden alınmasına yönelik açılan davanın ilk duruşması Ankara 31’inci Asliye Ceza Mahkemesi’nde yapıldı. Avukatların reddi hakim talebinde bulunduğu ve savcının katılmadığı duruşma, 8 Şubat’a ertelendi.

Duruşma öncesi Ankara Dışkapı Adliyesi önünde bir araya gelen TTB yönetici ve üyeleri, “Hekimlik susturulamaz, TTB yargılanamaz” diyerek basın açıklaması gerçekleştirdi.

Adliye önünde bir araya gelen TTB üyelerine, CHP milletvekilleri Sezgin Tanrıkulu, Ali Şeker, Orhan Sarıbal, HDP Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş, HDP Batman Milletvekili Nejdet İpekyüz ile TMMOB, DİSK, KESK, İHD ve çok sayıda demokratik kitle örgütü temsilcisi de destek verdi.

‘Yaptıklarımız ne suç ne de amaç dışı faaliyet’

Türk Tabipler Birliği adına basın açıklaması yapan TTB Genel Sekreteri Prof. Dr. Vedat Bulut, TTB’nin bu topraklarda 70 yıldır hekimlerin örgütlü sesi, kolektif iradeyle sağlık hakkı için mücadele yürüten, anayasal koruma altında kamu kurumu niteliğinde bir meslek örgütü olduğunu ifade ederek, şunları söyledi:

Mücadelemiz, emeğimiz ve toplumun sağlık hakkı içindir. TTB bu topraklarda 70 yıldır hekimlerin örgütlü sesi, kolektif iradeyle sağlık hakkı için mücadele yürüten, anayasal koruma altında kamu kurumu niteliğinde bir meslek örgütüdür. Yaptıklarımız ne suç ne de amaç dışı faaliyettir. TTB tüm hekimlerin haklarını koruma, toplumun nitelikli sağlık hizmeti alabilmesi için bir meslek örgütü olmasının yanı sıra özellikle son günlerde yaşadığımız adaletsizliğe karşı mücadele eden demokratik bir kitle örgütüdür.

‘TTB, Türkiye toplumunun onurudur’

TTB’nin, iktidarın politikalarını desteklemediği için bu davayla karşı karşıya olduğu vurgusu yapan HDP Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş da yaptığı açıklamada şunları söyledi:

Yine bir haksızlık, bir hukuksuzluk ve baskı politikasıyla bir aradayız. AKP hakikaten Türkiye’ye, Türkiye toplumuna tam bir kabus yaşatıyor. Hayatın her alanında bunu yaşatıyor ve sağlık alanında da bunu hepimiz hekim olarak, sağlık emekçisi olarak, hasta olarak iliklerimize kadar hissediyoruz. İktidar TTB ile hekimlerle uğraşıyor. TTB bu ülkede beyazı temsil ediyor. Bu davanın açılması tam bir faşizmdir. HDP olarak yanında olduk, her zaman olacağız. TTB Türkiye toplumunun onurudur biz bunu başaracağız ve her zaman yanında olmaya devam edeceğiz.

‘Bu dava burada bitmez’

Gazete Karınca’ya konuşan CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu ise Türkiye’de tüm demokratik kurumlar ve siyasetin yargı eliyle ilga edilmeye çalışıldığını belirtti. Tanrıkulu, sözlerine şöyle devam etti:

Anayasa mahkemesi anayasaya aykırı bir biçimde karar alarak, HDP’nin siyaset yapmasını engellemeye çalışan bir tutum içerisine girdi. Bugün de burada Türkiye’nin en gözde meslek örgütlerinden biri olan kapatılması ve yönetime kayyum atanması yönünde bir dava var. Hükümet TTB’den, hekimlerin sağlıktan, emekten, adaletten yana tutumundan rahatsız. Bunu da şimdi yargı eliyle gidermeye çalışıyor. Yarın da İstanbul’da TTB Başkanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı’nın davası var ve tutuklu kendisi. Aslında tüm bu baskılar hükümetin ne kadar zayıfladığını gösteriyor. Bu dava burada bitmez, Şebnem hoca özgürlüğüne kavuşur ve bunların tümünün hesabını sorarız.

Savcının duruşmaya katılmamasına tepki

Açıklamaların ardından duruşmayı izlemek isteyen sivil toplum örgütü temsilcileri, milletvekilleri ve gazeteciler adliyeye alınmadı. Duruşma 15 kişilik salonda görüldü.

Duruşmada söz alan avukat Leyla Verda Ersoy, iddianameyi hazırlayan savcının Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na aykırı şekilde duruşmaya katılmadığına dikkat çekerek dava şartlarını taşımayan davanın reddedilmesini talep etti.

Ayrıca Ersoy, “Merkez Konseyi üyelerinin hukuki haklarının korunması anlamında davada taraf olmaları gerekirken öyle bir hukuka uygunluk yaratılmamıştır. Bu davada dava şartları gerçekleşmemiş durumdadır” dedi.

TTB avukatlarından Özgür Erbaş da davanın Hukuk Mahkemeleri Kanunu’na (HMK) aykırı olduğunu belirterek davanamede hukuki zemin ve delilin olmadığını ve aksine kanaatle hazırlandığını belirterek davanameye tepki gösterdi.

Reddi hakim talebi

TTB Merkez Konsey Başkanı Şebnem Korur Fincancı’nın avukatı Meriç Eyüboğlu da “Sayın hakim, bizim ciddi usul problemimiz var. Silahların eşitliği ilkesi de işletilemiyor. Meslektaşlarımın usule ilişkin taleplerini gerekçesiz reddediyorsunuz. Davanın takip edilmesi gerekirken sayın savcı buraya gelmiyor” diyerek mahkeme heyetini eleştirdi.

Daha sonra avukatlar, Hukuk Mahkemeleri Kanunu 36. ve 37. maddeleri uyarınca reddi hakim talep etti. Bunun üzerine hakim, reddi hakim taleplerinin incelenmesi için dosyanın bir üst mahkemeye gönderilmesine karar vererek davayı 8 Şubat Çarşamba gününe erteledi.

The post TTB Davası | Savcı duruşmaya katılmadı, reddi hakim talep edildi first appeared on Gazete Karınca.

]]>
Hekimler eylemde: Ne onların kölesi olacağız ne de ucuz iş gücü https://gazetekarinca.com/hekimler-eylemde-ne-onlarin-kolesi-olacagiz-ne-de-ucuz-is-gucu/ Sun, 08 Jan 2023 12:31:31 +0000 https://gazetekarinca.com/?p=237495 Çıkan yeni yönetmeliğin mesleki bağımsızlıklarını ve serbest çalışma haklarını gasp ettiğini söyleyen hekimler yaptıkları eylemde, ‘Mesleki bağımsızlığımız hedef alınıyor’ ifadelerini kullandı. Türk Tabipleri Birliği (TTB), İstanbul Tabip Odası (İTO) ve yaklaşık 70 TTB Uzmanlık Derneği, Sağlık Bakanlığı’nın ‘hekimlerin serbest çalışma hakkı ve mesleki bağımsızlığını gasp eden’ 6 Ekim 2022 tarihli Yönetmelik ile 7 Ocak 2023 […]

The post Hekimler eylemde: Ne onların kölesi olacağız ne de ucuz iş gücü first appeared on Gazete Karınca.

]]>
Çıkan yeni yönetmeliğin mesleki bağımsızlıklarını ve serbest çalışma haklarını gasp ettiğini söyleyen hekimler yaptıkları eylemde, ‘Mesleki bağımsızlığımız hedef alınıyor’ ifadelerini kullandı.

Türk Tabipleri Birliği (TTB), İstanbul Tabip Odası (İTO) ve yaklaşık 70 TTB Uzmanlık Derneği, Sağlık Bakanlığı’nın ‘hekimlerin serbest çalışma hakkı ve mesleki bağımsızlığını gasp eden’ 6 Ekim 2022 tarihli Yönetmelik ile 7 Ocak 2023 tarihli Yönetmelik Değişiklikleri’ni Kadıköy İskele Meydanı’nda protesto etti.

Eylemde, “Zincir hastaneler serbest meslek hakkımıza saldırıdır”, “Muayenehaneme dokunma”, “Hekimlerin serbest meslek hakkını gasp eden Sağlık Bakanı” ile “Randevu yok, ilaç yok, Sağlık Bakanı yok” dövizleri taşındı.

Çok sayıda sağlık emekçisinin katıldığı eylemde konuşan İTO Özel Hekimlik Komisyonu üyesi Doktor Güray Kılıç, mesleklerinin saldırı altında olduğunu söyledi.

Dayatılan sözleşmelerle serbest ‘meslek hakkının gasp edilerek, kölelik düzeninin’ getirilmek istendiğini vurgulayan Kılıç, bu saldırıların tüm hekimlere yönelik olduğunu vurguladı.

‘Mesleki bağımsızlığımız hedef alınıyor’

Halkın ise hekim seçme hakkının ellinden alındığına dikkat çeken Kılıç, iktidarın 20 yıldır uyguladığı “Sağlıkta Dönüşüm” programının hem halkın sağlığını hem de hekimlerin mesleki bağımsızlığını hedef aldığını dile getirdi.

Kılıç, “İktidarın son saldırısı olan bu yönetmeliklerle uluslararası sermaye ile bütünleşmiş özel ‘zincir’ hastaneleri ve şimdiden karadelik haline gelmiş şehir hastanelerinin sahibi olan müteahhitlerin çıkarları kollanmaktadır” dedi. Kılıç, yönetmenliklerin geri çekilmesini istedi.

TTB Merkez Konsey 2’nci Başkanı Ali İhsan Ökten, yasanın hekimlere bir şey getirmediğini tam tersine birçok hakkı götürdüğünü kaydetti.

Tepki gösterdiği Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın özel hastaneler zinciri sahibi olduğunu ifade eden Ökten, şunları söyledi:

Bir taraftan kendi özel hastanesinde bir hasta aynı gün en az yarım saat muayene olurken, diğer taraftan bakanlığa bağlı hastanelerde vatandaş aylar sonraya sadece 3-5 dakika muayene olmak için zor randevu almaktadır.

‘En az 13 bin hekim kamudan ayrıldı’

En az 13 bin hekimin kamudan ayrıldığını ve Koca’nın bunun bir bölümüne kadro açmak ile övündüğünü belirten Ökten, bu durumun ise borsa oluşturduğunu belirtti.

Daha sonra konuşan TTB Merkez Konsey üyesi Nursel Şahin ise, Türkiye’nin toplumcu sağlık anlayışının hedefte olduğuna dikkat çekti.

Haklarımıza göz diken bir iktidar ile karşı karşıyayız. İktidara bu kararları aldırtan da küresel sağlık sermayesi olduğunu biliyoruz. Bu topraklarda halklara hekimlik yapmak istiyoruz. Ne küresel sağlık hizmetlerin ne de iktidarın istediği şekilde hekimlik yapmayacağız. Ne onların kölesi olacağız ne de ucuz iş gücü olacağız.

HABER MERKEZİ

The post Hekimler eylemde: Ne onların kölesi olacağız ne de ucuz iş gücü first appeared on Gazete Karınca.

]]>
Türkiye’de sağlık harcamaları ve kaynağı https://gazetekarinca.com/turkiyede-saglik-harcamalari-ve-kaynagi/ Wed, 04 Jan 2023 21:02:35 +0000 https://gazetekarinca.com/?p=236895 Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) 7 Aralık 2022’de “Sağlık Harcamaları İstatistikleri, 2021” başlıklı Haber Bülteni’ni yayımladı. Bir bölümünü olduğu gibi aktarmak gerekirse; “Toplam sağlık harcaması 2021 yılında bir önceki yıla göre %41,6 artarak 353 milyar 941 milyon TL’ye yükseldi. Genel devlet sağlık harcaması %41,5 artarak 280 milyar 220 milyon TL’ye ulaştı. … Genel devlet sağlık harcamasının […]

The post Türkiye’de sağlık harcamaları ve kaynağı first appeared on Gazete Karınca.

]]>
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) 7 Aralık 2022’de “Sağlık Harcamaları İstatistikleri, 2021” başlıklı Haber Bülteni’ni yayımladı. Bir bölümünü olduğu gibi aktarmak gerekirse;

“Toplam sağlık harcaması 2021 yılında bir önceki yıla göre %41,6 artarak 353 milyar 941 milyon TL’ye yükseldi. Genel devlet sağlık harcaması %41,5 artarak 280 milyar 220 milyon TL’ye ulaştı. … Genel devlet sağlık harcamasının toplam sağlık harcamasına oranı 2021 yılında %79,2 … olarak gerçekleşti. Genel devlet alt bileşenlerine bakıldığında, 2021 yılında Sosyal Güvenlik Kurumu %47,2, merkezi devlet %31,4’lük … bir paya sahip oldu. … Kişi başına sağlık harcaması 2020 yılında 2 bin 997 TL iken, 2021 yılında %40,3 artarak 4 bin 206 TL’ye yükseldi. … Toplam sağlık harcamasının gayri safi yurtiçi hasılaya (GSYH) oranı 2020 yılında %5,0 ken, 2021 yılında %4,9 oldu. Cari sağlık harcamasının GSYH’ye oranı ise 2020 ve 2021 yıllarında %4,6 olarak gerçekleşti.”

Haber Bülteni’ndeki bu bilgiler konunun uzmanı olmayan herhangi bir kişi tarafından okunduğunda ilk akla gelen, Hükümet’in gerçekleştirilen bu artışla yurttaşlarının sağlık gereksinimlerini karşılama çabasında olduğu ve bunun için düzenli olarak kaynak yarattığı olabilir. TÜİK, sağlık harcamalarını saptamak için kurumların kayıtlarını kullanılırken, kişilerin yaptığı sağlık harcamalarını saptamada yürüttüğü araştırma sonuçlarından yararlanmış. Dolayısıyla, kişilerin yaptığı sağlık harcamalarıyla kurumların yaptıklarını belirlemede kullanılan veri kaynakları birbirinden farklı. Söz konusu durumun paylaşılan verilerin güvenirliğini azalttığını söyleyerek başlamalıyız. Ayrıca TÜİK, bütçesinin temel kaynağını yurttaşlardan topladığı sağlık sigortası prim bedeli ve sigorta kapsamındaki kişilerin sağlık hizmeti kullanırken, ödemek zorunda oldukları katılım paylarıyla reçete parası, ilaç fark bedeli vb. ödemelerin oluşturduğu Sosyal Güvenlik Kurumu’nun (SGK) sağlık harcamalarını ‘genel devlet’ harcaması içinde ele almıştır. Oldukça dikkat çekici olan bu durumu da inceleyeceğiz.

Bu kısa girişten sonra, ilk olarak Türkiye’de sağlık hizmetleri için yapılan harcamaların, yukarıda ifade edildiği gibi gerçekten fazla mı olup olmadığını sorgulayacağız. Peşinen yanıtlamak gerekirse: Hayır! Hatta, Avrupa ve bizimle benzer gelir grubundaki ülkelerle karşılaştırıldığında yetersiz olduğunu söylemeliyiz. Bunu bazı verilerle ortaya koymak da mümkün. Örneğin, OECD ve Avrupa Komisyonu tarafından Aralık 2022’de yayımlanan son rapora göre Türkiye’de, 2020 yılında toplam sağlık harcamasının GSYH (milli gelir) içindeki payı yalnızca %4,6’dır. Avrupa Birliği (AB) üyesi 27 ülkenin ortalaması %10,9’dur. Avrupa’daki 38 ülkeden Almanya en yüksek paya sahipken (%12,9), sonuncu olan Türkiye’nin önünde Arnavutluk %5,2 payla yer almaktadır. Aradaki fark dikkat çekicidir. AB üyesi ülkelerde kişi başına yıllık ortalama sağlık harcaması 3.159 Avro iken en düşük 1.428 Avro ile Romanya son sırada, en yüksek 4.831 Avro ile yine Almanya ilk sıradadır. Aynı kaynakta Türkiye’de kişi başına yıllık ortalama sağlık harcamasının 908 Avro olduğu belirtilmektedir. Bu bilgiler üzerinden bile Türkiye’de sağlık harcamalarının yeterli düzeyde olmadığını herhangi bir tereddütte yer kalmadan ifade edebiliriz.

Şimdi de TÜİK Haber Bülteni’ndeki sağlık harcamalarının ana kaynağının genel devlet olduğu iddiasını inceleyelim. TÜİK’in hesaplamasına göre, Türkiye’de 2021 yılında 330 milyar 928 milyon TL’si cari, 23 milyar 13 milyon TL’si yatırım olmak üzere, toplam 353 milyar 941 milyon TL sağlık harcaması yapılmış. Bülten’in ekinde yayımlanan tablolardaki verilere göre, 330 milyar 928 milyon toplam cari sağlık harcamasının 260 milyar 777 milyon TL’si (%78,80) genel devlet tarafından gerçekleştirilmiş. Genel devlet cari sağlık harcamalarının da 92 milyar 859 milyon TL’si (%35,61) merkezi devlet, 1 milyar 909 milyon TL’si (%0,73) mahalli idareler ve 166 milyar 9 milyon TL’si (%63,66) SGK’ye aittir. TÜİK’in verilerine göre devletin yaptığı söylenen sağlık harcamasının her 3 TL’sinden yaklaşık 2 TL’si SGK tarafından toplanan sağlık sigortası prim bedelleri üzerinden karşılanmıştır. Başka bir ifadeyle, bizlerden sağlık hizmet gereksinimlerimizin karşılanması için alınan sağlık sigortası primini bir kamu kurumu sıfatıyla SGK toplayıp harcadığı için olsa gerek, bizim ödediğimiz primler harcanırken, devletin yaptığı sağlık harcaması olarak gösterilmektedir. Oysa, bu durum dikkate alınıp SGK’nin harcamaları dışarıda tutulduğunda, toplam cari sağlık harcamalarının yalnızca %28,64’ünün (94 milyar 768 milyon TL) genel devlet tarafından yapıldığı görülmektedir.

Bu kadar kısa bir değerlendirme sonucunda dahi, Türkiye’de 2021 yılında cari sağlık harcamalarının %71,36’sı bizzat kişiler tarafından karşılandığı görülmektedir. Türkiye’de cepten-kişiler tarafından yapılan cari sağlık harcamalarının payı devletin harcamalarının 2,5 katıdır. Kamuoyu olarak alışık olduğumuz üzere yanıltma ve gerçeği saptırma sadece enflasyon hesaplamalarında değil(miş).


Onur Hamzaoğlu kimdir?

Gülhane Tıp Fakültesi’nden mezun oldu. Halk Sağlığı ile Epidemiyoloji uzmanlık eğitimlerini tamamladı. 1988 yılından itibaren tabip odaları ve TTB’nin komisyon ve kollarında çalıştı. 2001-2003 yıllarında soL Meclis, 2011-2016 yıllarında HDK yürütme kurulu üyeliği ile 2016-2019 yıllarında da HDK eş sözcülüğü yaptı. Toplum ve Hekim Dergisi’nde yayın kurulu, araştırma danışma kurulu üyesi olarak çalıştı ve bir süredir editör olarak görev yapıyor. Sağlık hizmetlerinin politik iktisadı kapsamındaki konularda yazıyor ve sağlık hakkı mücadelesi yürütüyor. Sosyalist Türkiye İçin Sağlık Tezi, Sosyalist Türkiye’de Sağlık, Sosyal Güvenliğin Gaspı, Neoliberal Dönüşüm Sürecinde Üniversiteler, Bologna Süreci Sorgulanıyor, Metalaşma ve İktidarın Baskısındaki Üniversite ile 50 Soruda Bilim ve Bilimsel Yöntem başlıklı kitapların yazarlarından ve Sağlık Sosyolojisi Sözlüğü’nün editörlerindendir. Dilovası’nda sanayinin neden olduğu çevre ve sağlık sorunlarının ortaya çıkartılması için bilimsel çalışmalar yürüttü ve Kocaeli’nde Sanayi Doğa ve İnsan kitabını hazırladı. Barış Akademisyenlerinden olduğu için Eylül 2016’da KHK ile üniversiteden çıkartıldı. Kurucuları arasında yer aldığı Kocaeli Dayanışma Akademisi (KODA) ve Karaburun Bilim Kongresi Düzenleme Kurulu üyesidir.

The post Türkiye’de sağlık harcamaları ve kaynağı first appeared on Gazete Karınca.

]]>
Dr. Özbakış: Bugün İstanbul’da aile hekimlerinin sözleşmesi sessiz sedasız feshedildi https://gazetekarinca.com/dr-ozbakis-bugun-istanbulda-aile-hekimlerinin-sozlesmesi-sessiz-sedasiz-feshedildi/ Mon, 02 Jan 2023 20:07:49 +0000 https://gazetekarinca.com/?p=236563 İstanbul Aile Hekimliği Derneği Başkanı Dr. Serkan Özbakış, “Bugün İstanbul’da aile hekimlerinin sözleşmesi sessiz sedasız feshedildi” dedi. Anayasa Mahkemesi (AYM), aile hekimleri ve aile sağlığı personelinin sözleşmelerinin feshinin Cumhurbaşkanı’nın çıkaracağı yönetmelikle belirlenmesini Anayasa’ya aykırı bularak iptaline karar vermişti. AYM’nin ağustos ayında verdiği karara rağmen, gerekli düzenleme yapılmadan Sağlık Bakanlığı aile hekimlerinin sözleşmesini bugün feshetti. İstanbul […]

The post Dr. Özbakış: Bugün İstanbul’da aile hekimlerinin sözleşmesi sessiz sedasız feshedildi first appeared on Gazete Karınca.

]]>
İstanbul Aile Hekimliği Derneği Başkanı Dr. Serkan Özbakış, “Bugün İstanbul’da aile hekimlerinin sözleşmesi sessiz sedasız feshedildi” dedi.

Anayasa Mahkemesi (AYM), aile hekimleri ve aile sağlığı personelinin sözleşmelerinin feshinin Cumhurbaşkanı’nın çıkaracağı yönetmelikle belirlenmesini Anayasa’ya aykırı bularak iptaline karar vermişti. AYM’nin ağustos ayında verdiği karara rağmen, gerekli düzenleme yapılmadan Sağlık Bakanlığı aile hekimlerinin sözleşmesini bugün feshetti.

İstanbul Aile Hekimleri Derneği (İSTAHED) Başkanı Dr. Serkan Özbakış, bugün yaptığı yazılı açıklamada, aile hekimlerinin sözleşmelerinin feshedilmesine tepki gösterdi. “Bu haksız, hukuksuz, yargısız infazın durdurulmasını ve yapılan yanlıştan geri dönülmesini istiyoruz” diyen Özbakış’ın açıklaması şöyle:

Reçete sistemlerinin çalışmaması üzerine durumun farkına vardılar

Bugün İstanbul’da aile hekimlerinin sözleşmesi sessiz sedasız feshedildi. Üstelik Anayasa Mahkemesi’nin iptal ettiği, baştan sona haksız ve anlamsız ceza puanlarının dolu olduğu bir yönetmeliğe dayanarak. Hafta başı aile sağlık merkezilerine hasta muayene etmek için giden aile hekimleri reçete sistemlerinin çalışmaması üzerine durumun farkına vardılar. Dünyanın hiçbir yerinde bir kişinin iş güvencesini elinden almadan önce yargısız infaz yapılmaz. Hele ki konumuz en kutsal meslek olan hekimlikse.

Sağlık Bakanlığı bugünlerde randevusuna gelmeyen hastalar yüzünden sıkışan randevu sistemini çözmeye çalışırken, birçok hekim iş güvencesinin elinden alındığını işinin başında öğrendi. Bu haksız, hukuksuz, yargısız infazın durdurulmasını ve yapılan yanlıştan geri dönülmesini istiyoruz. İstanbul Aile Hekimliği Derneği olarak hekimlerin bu süreçte yaşayacağı kayıpları hukuka taşıyacağımızı ve üyelerimizi bu haksız fesihlerde sonuna kadar savunacağımızı bildirmek istiyoruz.

ANKA

The post Dr. Özbakış: Bugün İstanbul’da aile hekimlerinin sözleşmesi sessiz sedasız feshedildi first appeared on Gazete Karınca.

]]>
TTB: 2022 yılında 2 bin 685 hekim ‘iyi hal belgesi’ başvurusu yaptı https://gazetekarinca.com/ttb-2022-yilinda-2-bin-685-hekim-iyi-hal-belgesi-basvurusu-yapti/ Mon, 02 Jan 2023 14:54:18 +0000 https://gazetekarinca.com/?p=236534 TTB’nin açıkladığı verilere göre 2022 yılında 2 bin 685 hekim, yurt dışında çalışmak için ‘iyi hal belgesi’ başvurusu yaptı. Türk Tabipleri Birliği (TTB), 2022 yılında 2 bin 685 hekimin yurt dışında çalışmak için “iyi hal belgesi” başvurusu yaptığını duyurdu. Bu sayı son 10 yılın rekorunu kırarken 2021 yılında yapılan başvuruları neredeyse ikiye katladı. 2021 yılında […]

The post TTB: 2022 yılında 2 bin 685 hekim ‘iyi hal belgesi’ başvurusu yaptı first appeared on Gazete Karınca.

]]>
TTB’nin açıkladığı verilere göre 2022 yılında 2 bin 685 hekim, yurt dışında çalışmak için ‘iyi hal belgesi’ başvurusu yaptı.

Türk Tabipleri Birliği (TTB), 2022 yılında 2 bin 685 hekimin yurt dışında çalışmak için “iyi hal belgesi” başvurusu yaptığını duyurdu. Bu sayı son 10 yılın rekorunu kırarken 2021 yılında yapılan başvuruları neredeyse ikiye katladı. 2021 yılında iyi hal belgesi başvurusu yapan hekim sayısı bin 405 olmuştu. 10 yıl öncesinde ise bu sayı 59’du. Başvuru sayıları yıllar geçtikçe arttı.

Geçen yıl toplam 2 bin 685 hekim TTB’den gidecekleri ülkelere sunmak üzere iyi hal belgesi talep etti. 2022’nin son ayında, 268 hekim iyi hal belgesi aldı.

TTB, hekim göçüne dair yaptığı açıklamada, “Veriler, Sağlık Bakanlığı’nın ‘Beyaz Reformunun’ çözüm değil; algı yarattığının açık göstergesi. Yönet(e)meyenlere inat sağlıklı bir gelecek mücadelemizi 2023’te de sürdüreceğiz” ifadelerini kullandı.

HABER MERKEZİ

The post TTB: 2022 yılında 2 bin 685 hekim ‘iyi hal belgesi’ başvurusu yaptı first appeared on Gazete Karınca.

]]>
18 yaş çok geç: Rahim ağzı kanserini önlemek için doğru aşılama şart https://gazetekarinca.com/18-yas-cok-gec-rahim-agzi-kanserini-onlemek-icin-dogru-asilama-sart/ Tue, 27 Dec 2022 06:40:03 +0000 https://gazetekarinca.com/?p=234954 Sağlık Bakanlığı, HPV aşısının ulusal aşı programına dahil edileceğini duyurdu, fakat ücretsiz aşıdan sadece 18 yaşını aşan kadınların yararlanacağı tartışılıyor. 18 yaşından önce evlendirilen kadınların oranının yüzde 24,2 olduğu Türkiye’de, aşının beklenen bağışıklığı sağlayabilmesi mümkün değil. HPV ile etkili bir mücadele için aşılama yaşının 9-15 olması gerektiği, pek çok ulusal ve uluslararası bilimsel araştırma ile […]

The post 18 yaş çok geç: Rahim ağzı kanserini önlemek için doğru aşılama şart first appeared on Gazete Karınca.

]]>
Sağlık Bakanlığı, HPV aşısının ulusal aşı programına dahil edileceğini duyurdu, fakat ücretsiz aşıdan sadece 18 yaşını aşan kadınların yararlanacağı tartışılıyor. 18 yaşından önce evlendirilen kadınların oranının yüzde 24,2 olduğu Türkiye’de, aşının beklenen bağışıklığı sağlayabilmesi mümkün değil. HPV ile etkili bir mücadele için aşılama yaşının 9-15 olması gerektiği, pek çok ulusal ve uluslararası bilimsel araştırma ile kanıtlanmış durumda.

Yaklaşık bir buçuk yıldır süren rahim ağzı kanseri (HPV – human papilloma virus) aşısının ücretsiz ulusal aşı programına dahil edilmesi mücadelesi, Sağlık Bakanlığı’nda karşılık buldu. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Sabah Gazetesi’nden Okan Müderrisoğlu’na verdiği röportajda, “18 yaş üzerinde olanlara rahim ağzı kanseri aşısı yapılması için çalışmamızı son noktaya getirdik. HPV aşısı yakında ulusal aşı takvimine alınacak ve ücretsiz yapılacak” dedi.

Rahim ağzı kanseri, dünyada kadınlarda meme kanseri ve kalın bağırsak kanserinden sonra üçüncü sıklıkta görülen bir kanser türü. Farklı tiplerdeki HPV enfeksiyonlarının çoğunluğu, belirtilere veya hastalığa neden olmuyor ve kendiliğinden düzeliyor. Ancak belirli HPV tipleri, kanser öncesi lezyonlara neden oluyor ve eğer tedavi edilmezse, bu lezyonlar rahim ağzı kanserine ilerleyebiliyor. Üstelik bu ilerleme, genellikle uzun yıllar sürdüğü ve hastalığın belirtileri, ancak kanser ileri bir aşamaya gelindiğinde ortaya çıktığı için, rahim ağzı kanserinde düzenli tarama ve aşılama önemli.

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), bir halk sağlığı sorunu olarak rahim ağzı kanserini ortadan kaldırma yolunda ilerlemek için her ülkenin 2030 yılına kadar şu hedefleri karşılaması gerektiğini söylüyor:

  • Aşılama: Kız çocuklarının yüzde 90’ının 15 yaşına kadar HPV aşısı ile tam olarak aşılanması,
  • Tarama: Kadınların yüzde 70’i’nin 35 ve 45 yaşında iki kez taranması,
  • Tedavi: Kanser öncesi lezyon ya da kanser saptanan kadınların yüzde 90’ının tedavi edilmesi.

Nedeni bilinen, önlenebilen tek kanser

Rahim ağzı kanserini diğer kanser türlerinden ayıran ise şu: Nedeni tamamen aydınlatılmış ve önlenebilen tek kanser. Hatta DSÖ, her yıl 300 binden fazla kadının ölmesine yol açan rahim ağzı kanserinin dünyada ortadan kaldırılabilecek ilk kanser türü olabileceğini söylüyor. Bu nedenle HPV aşısı, dünyada ABD, İngiltere, Almanya, Avustralya, Kanada, Belçika, Norveç, Finlandiya, Portekiz ve Fransa gibi birçok ülkede ulusal aşı programı kapsamında ücretsiz uygulanıyor.

Aşılama hangi yaş aralığında yapılmalı?

Dünya Sağlık Örgütü’nünkiler dahil pek çok bilimsel araştırma, HPV’nin en sık kanser ve genital siğil yapan tiplerine karşı tam koruma sağlayan HPV aşısı için en uygun yaşın, cinsel aktivitenin başlamadığı ve bağışıklık cevabının en kuvvetli olduğu 10-14 yaş aralığı olduğunu ortaya koyuyor.

Nitekim Sağlık Bakanlığı Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü ve Enfeksiyon Hastalıkları Derneği’nin Mart 2018’de düzenlediği 3. Ulusal Aşı Çalıştayı’nda aşılamanın tercihen 10-12 yaşındaki kız ve oğlan çocuklara (cinsel ilişki başlamadan), 15 yaş altında iki doz yapılmasının yeterli olduğu, 15 yaş ve üzerinde 3 doz yapılması gerektiği belirtilmişti. Ayrıca HPV aşısının pahalı olması nedeniyle aşı konusunda ikna olan ailelerin de, aşıyı bu maliyetle temin edemedikleri ve uygulanabilirliğin bu nedenle düştüğü ifade edilmişti.

Sağlık Bakanlığı Halk Sağlığı Genel Müdürü Prof. Dr. Sedat Kaygusuz’un katkıda bulunduğu Erişkin Bağışıklama Rehberi de yine aşının en etkin olduğu 9-13 yaş aralığını işaret ediyor:

Seksüel aktivite başlamadan, HPV aşı şemasının tamamlanması, etkinliği açısından önemlidir. Bununla birlikte HPV aşısı için bir üst yaş sınırı bulunmamaktadır. HPV ile enfekte olmayan seksüel aktif kadınlar, aşıdan tam yarar görürler. Daha önceden HPV ile enfekte olan kadınlarda ise aşı daha az etkilidir. 9-13 yaş arası kız çocuklarına yapılan HPV aşılaması, serviks kanserinin önlenmesinde en maliyet-etkin halk sağlığı korunma önlemidir.

Ücretsiz ulusal aşılama programı için mücadele

HPV aşısının ulusal aşı takvimine alınması ve bu konuda farkındalık yaratılması konusunda yoğun emek veren eczacı Cem Kılınç ile meslektaşı Buğra Üstündağ’ın, aşı bursuyla başlayıp HPV aşı maliyetinin devlet tarafından karşılanmasını talep eden davalarla büyüyen aşı mücadelesine, eczacılık odaları, fakülteleri, Türk Tabipleri Birliği (TTB), hekimler, feministler ve dernekler destek verdi.

Bu derneklerden biri de Önce Çocuklar ve Kadınlar Derneği. Kadın cinayeti, cinsel saldırı ve çocuğa yönelik cinsel istismar davalarında vekillik üstlenen hukukçular tarafından kurulan dernek, şiddet mağduru kadın ve çocuklara hukuki ve psikolojik destek sunuyor.

Derneğin ilk hedefi, üstlendikleri dava sayısını arttırabilmek; diğer bir hedef ise, cinsel istismar ve şiddet mağduru olup, yakınları tarafından kabul ve destek görmeyen, ihmal edilmiş çocuklar için bir dayanışma merkezi kurmak…

Önce Çocuklar ve Kadınlar Derneği Avukatı Hediye Gökçe Baykal’a, derneğin ücretsiz HPV aşısı ile ilgili çalışmalarını ve Sağlık Bakanlığı’nın aşı ile ilgili hazırlığı hakkındaki görüşlerini sorduk:

Dernek olarak bir buçuk seneyi aşan bir mücadelemiz var, ‘ücretsiz aşılama kampanyası’ ilk Tokat Zile’de Emek Eczanesi’nin sahibi Cem Kılınç tarafından Boyun Eğmeyen İlaç Emekçileri ile birlikte başlatıldı. Biz de dernek olarak nasıl bir hukuki destek veririz diye düşündük. Üç doz yapılan aşı bedelini ödeyen kişilerin, bu bedelin iadesini alabilmeleri için dava açma yoluna gittik.

Prosedür şu şekilde ilerliyor: İlk başta ödediğiniz aşı bedelinin iadesi için SGK’ya başvuru yapıyorsunuz, SGK reddediyor veya hiç cevap vermiyor, sonrasında iş mahkemesine dava açıyorsunuz. Şu anda bizim 30’u aşkın davamız var, dördünden kabul kararı aldık; aşı bedelinin iadesine karar verildi. SGK, kesinleşen davaların geri ödemesini yapmak zorunda kaldı. Üç doz aşı bedeli olan 3045 TL çok yüksek bir meblağ, mevcut asgari ücretin yarısından fazla. Devlet de bu davaları açmaya sebebiyet vermekle birlikte totalde yargılama gideri, vekalet ücreti, aşı bedeli ve faiziyle birlikte 20 bin TL’ye yakın bir bedel ödemek zorunda kalıyor. Oysa o 20 bin TL ile 6-7 kişi ücretsiz olarak aşılanabilirdi. Davalarımızı CHP’li milletvekilleri de destekliyor, duruşmalara geliyorlar sağ olsunlar, HDP de bu konuda Mart ayında bir yasa teklifi vermişti ama kabul edilmemişti.

Elbette bizim asıl amacımız münferit olarak aşı bedelinin iadesi değil, bir kamuoyu oluşturmak ve böylece aşıların ücretsiz olmasını sağlamaktı… Çünkü dünyanın birçok ülkesinde bu aşı 9-15 yaş aralığındaki (kız ve oğlan) çocuklara okul çağında ulusal aşı takvimi içinde yapılıyor. Bilimsel olarak da ispatlandığı üzere ilerleyen yaşlarda bu aşının yapılması başta rahim ağzı kanseri olmak üzere HPV’nin sebep olduğu birçok kanser türünü yüzde 100’e yakın oranda önlüyor. Ne kadar erken yapılırsa koruyuculuğu o kadar yüksek. Hatta şu anda Avustralya’da yapılan aşı programı sayesinde önümüzdeki 5-10 sene içinde ülkede HPV’den kaynaklı kanser çeşitlerinin ortadan kalkacağı söyleniyor. Başka dava açanlar da oldu, bir kamuoyu oluştu, sonunda bakanın bütçe görüşmeleri sırasında ücretsiz aşı programının maliyetini araştırdıklarını ve bazı kriterlerle programın uygulanacağını öğrendik.

Avukat Hediye Gökçe Baykal, Sağlık Bakanlığı’nın aşı programına dahil etmeyi tartıştığı kriterleri kabul etmenin mümkün olmadığını söylüyor:

18 yaş sınırını evlilik yaşı ile bağdaştırmış olabilirler. Zaten Türkiye’de aşılamanın yapılmamasının sebebi bu politik, gerici zihniyet; hatta ilk açıklamada medeni durumun da bir kriter olacağı söylenmişti. Bunun altında muhtemelen sadece evli kadınların cinsel hayatının olabileceği zihniyeti yatıyordu: ‘devlet olarak bunu meşru görüyorum ve bunu koruyorum’. Bu, Anayasanın 10. maddesindeki eşitlik ilkesinden başlamak üzere 17., 56. maddelerindeki yaşam hakkı, sağlık hakkına aykırı bir durum oluşturur: Kimse yaşına veya medeni haline bakılarak aşılanamaz; ayrımcılık yasağına girer. 18 yaş zaten çok geç bir yaş. Diğer ülkelerdeki uygulamalara baktığımız zaman daha küçük yaşlarda aşı daha koruyucu… Biz hukukçu olarak hak ve eşitlik gözünden bakıyoruz tabii ama derneğimizin gönüllüsü Prof. Dr. Cem Baykal, yine eczacı Cem Kılınç gibi arkadaşlarımız bilimsel, tıbbi ve farmakolojik açıdan da bakıyorlar: Ne kadar erken yaşlarda başlanırsa o kadar etkili sonuçlar doğuracak.

Sağlık Bakanlığı HPV aşısının 18 yaş üstü kadınlara uygulanmasını tartışadursun, devletin kendi verileri, Türkiye’de kadınların yabana atılmayacak bir kısmının 18 yaşından önce evlendirildiğini söylüyor. Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) Nisan 2022’de açıklanan Türkiye Aile Yapısı Araştırması 2021 sonuçlarına göre evliliğini 18 yaşından önce yapan erkeklerin oranı %4,4 iken kadınların oranı %24,2. İlk evliliğini 18-19 yaş aralığında yapan erkeklerin oranı %8,9 iken, kadınların oranı %23,0 oldu.

Bütün bu veriler, HPV aşısının uluslararası kabuller çerçevesinde 9-15 yaş aralığında ücretsiz ulusal aşı programına dahil edilmesi gerekliliğini ortaya koyuyor.

The post 18 yaş çok geç: Rahim ağzı kanserini önlemek için doğru aşılama şart first appeared on Gazete Karınca.

]]>
Bakan Koca’dan itiraf: Yoksulluk derinleştikçe madde bağımlılığı artıyor https://gazetekarinca.com/bakan-kocadan-itiraf-yoksulluk-derinlestikce-madde-bagimliligi-artiyor/ Fri, 23 Dec 2022 09:15:50 +0000 https://gazetekarinca.com/?p=234497 Sağlık Bakanı Koca, CHP’li Purçu’nun madde bağımlılığına ilişkin soru önergesine verdiği yanıtta, bağımlılık artışında ‘derinleşen yoksulluğun’ etkisini kabul etti. Bakan Koca; derinleşen yoksulluk, artan işsizlik ve okulsuzlaşma nedeniyle madde bağımlılığına eğilimin arttığını söyledi. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, CHP İzmir Milletvekili Özcan Purçu’nun İzmir’de artan madde bağımlılığına ilişkin soru önergesine yanıt verdi. Bakan Koca, “İzmir’de özellikle […]

The post Bakan Koca’dan itiraf: Yoksulluk derinleştikçe madde bağımlılığı artıyor first appeared on Gazete Karınca.

]]>
Sağlık Bakanı Koca, CHP’li Purçu’nun madde bağımlılığına ilişkin soru önergesine verdiği yanıtta, bağımlılık artışında ‘derinleşen yoksulluğun’ etkisini kabul etti. Bakan Koca; derinleşen yoksulluk, artan işsizlik ve okulsuzlaşma nedeniyle madde bağımlılığına eğilimin arttığını söyledi.

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, CHP İzmir Milletvekili Özcan Purçu’nun İzmir’de artan madde bağımlılığına ilişkin soru önergesine yanıt verdi.

Bakan Koca, “İzmir’de özellikle belli yerleşim yerlerindeki derinleşen yoksulluk ve artan işsizlik, okulsuzlaşma nedeniyle madde bağımlılığına eğilimin artmakta olduğunu göstermektedir” ifadelerini kullandı. Koca, bu nedenle AMATEM ve ÇEMATEM sayısının artırılması gerektiğini kaydetti.

CHP’li Purçu: İlk kez bir önergeme samimi, net ve dürüstçe cevap verildi

“2022 Kasım ayında Sağlık Bakanlığı’na bir önerge verdim. 8 yıllık milletvekiliyim. İlk defa soru önergeme, çok samimi, çok net ve çok dürüstçe bir cevap verildi” diyen Purçu, şunları kaydetti:

Sağlık Bakanlığı şunu söyledi: Uyuşturucu ve madde bağımlılığıyla ilgili derinleşen yoksulluk, fakirleşme, yoksullaşma ve okulsuzlaşma nedeniyle uyuşturucu ve madde bağımlılığının arttığını, AMATEM ve ÇEMATEM’lerin Türkiye ve İzmir’de çok yetersiz olduğunu, sadece 2022 yılının ilk altı ayında 2200 kişiye yakın insanın tedavi için başvurduğunu ama yatak kapasitesinin 46 olduğunu, AMATEM ve ÇEMATEM’lerin kapasitesinin artırılması gerektiğini, ayrıca yatak sayısının artırılması gerektiğini, beşeri ve fiziki şartların düzeltilmesi gerektiğini itiraf etti. Sağlık Bakanlığı’na bu itirafından dolayı çok teşekkür ediyorum.

HABER MERKEZİ
  Uyuşturucuyla mücadelede 'narkotik polisliği' de annelere yüklendi

The post Bakan Koca’dan itiraf: Yoksulluk derinleştikçe madde bağımlılığı artıyor first appeared on Gazete Karınca.

]]>
Yoksulluk çocukların eğitim hakkını çaldı https://gazetekarinca.com/yoksulluk-cocuklarin-egitim-hakkini-caldi/ Thu, 22 Dec 2022 07:04:53 +0000 https://gazetekarinca.com/?p=234247 Çocukluk döneminde yaşanan yoksulluk, yine yoksulluk içinde geçecek bir yetişkin yaşamının da habercisi. Derinleşen yoksulluk çocukların sağlığını çaldığı gibi onları okuldan uzaklaştırıp işçileştiriyor. Yoksulluk koşulları altında yaşayan çocukların akranları ile eşit nitelikte, ücretsiz eğitime erişmesi yolunda alınan önlemler ise ihtiyaçların çok gerisinde. Yoksulluk epeydir toplumun ilk gündemi; her gün biraz daha yoksullaşıyoruz fakat çocuklar yoksulluktan […]

The post Yoksulluk çocukların eğitim hakkını çaldı first appeared on Gazete Karınca.

]]>
Çocukluk döneminde yaşanan yoksulluk, yine yoksulluk içinde geçecek bir yetişkin yaşamının da habercisi. Derinleşen yoksulluk çocukların sağlığını çaldığı gibi onları okuldan uzaklaştırıp işçileştiriyor. Yoksulluk koşulları altında yaşayan çocukların akranları ile eşit nitelikte, ücretsiz eğitime erişmesi yolunda alınan önlemler ise ihtiyaçların çok gerisinde.

Yoksulluk epeydir toplumun ilk gündemi; her gün biraz daha yoksullaşıyoruz fakat çocuklar yoksulluktan çok daha ağır biçimde etkileniyor. Çocukların yoksulluğun kıyıcı etkilerine maruz kalma riski yetişkinlere göre daha yüksek. Üstelik yoksulluk içinde yaşamanın sosyal, bedensel ve zihinsel gelişimlerini yaralayan olumsuz tesirlerini savuşturma mekanizmaları da yetişkinlere oranla çok daha zayıf. Yoksulluk içinde büyümek, çocuğun eğitim, sağlık, barınma ve yeterli beslenme gibi temel hak ve hizmetlere erişimini de zorlaştırıyor, bazen imkansızlaştırıyor. Çocukluk döneminde yaşanan yoksulluk, çoğunlukla yine yoksulluk içinde geçecek bir yetişkin yaşamının da habercisi… Başka bir deyişle yoksulluk nesilden nesile uğursuz bir miras gibi aktarılıyor.

Durumun vahametini kavramak için rakamlara pek de ihtiyacımız yok, ama OECD’nin son verilerine göre Türkiye çocuk yoksulluğu açısından 2019 yılı itibarıyla, 41 ülke arasında Güney Afrika ve Kosta Rika’dan sonra (yüzde 22,4 ile) en yüksek yoksulluk oranına sahip üçüncü ülke. Oysa çocuk yoksulluğu konusunda tüm üye ülkelerin ortalaması yüzde 12,8.

Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) 20 Nisan 2022’de yayınladığı ‘İstatistiklerle Çocuk 2021’ verilerine göre Türkiye’de yaklaşık 23 milyon çocuk var ve 7 milyon 378 bin’i yani her üç çocuktan en az biri yoksulluk çekiyor.

Yoksulluk, çocukların pek çok temel hakkını daha yaşamlarının başlangıcında ellerinden alıyor, bunlardan biri de eğitim…

Öğrenci Veli Derneği (Veli-Der) Başkanı Ömer Yılmaz gerekli kamusal önlemler alınmazsa ileride kaybedilmiş bir nesille karşı karşıya kalacağımızı söylüyor:

“Kamu okullarında okuyan çocukların velilerinin geliri asgari ücret düzeyinde yani açlık sınırının altında, dolayısıyla bu maaş çocukların okul ihtiyaçlarını giderecek imkânı sağlamıyor. Çocuklar evde beslenemediği gibi okulda da beslenemiyor, çocuklar kantinden alışveriş yapamıyor, içme suyu bile bazı kantinlerde 5-6 TL’yi buluyor. Dolayısıyla çocuklar parasını yola mı harcayacağım kantine mi harcayacağım ikilemine düşüyor. Bu durumdaki aileler özellikle 15-17 yaş arasındaki çocuklarını okuldan alıp işe yolluyorlar, haliyle okul terki artıyor. Bunun önlenmesi için özellikle liseye kadar beslenme ve eğitim desteği verilmesi ve sağlıklı, içilebilir, ücretsiz su sağlanması gerekiyor ki okulları cazibe merkezi haline getirelim. Aksi taktirde bu durum ileride karşımıza kaybedilmiş bir nesil olarak çıkacak.”

TÜİK tarafından 2019 yılının sonlarında yapılan ‘Çocuk İşgücü Araştırması’na göre Türkiye’de bir ekonomik faaliyette çalışan 5-17 yaş grubundaki çocuk sayısı 720 bin, yani zorunlu eğitim çağındaki çocukların yüzde 4,4’ü çalışıyor. Bu çocuk işçi grubunun yüzde 4,4’ünü 5-11 yaş arasındaki çocuklar, yüzde 15,6’sını 12-14 yaş arasındaki çocuklar ve yüzde 79,7’sini 15-17 yaş arasındaki çocuklar oluşturuyor. Görüldüğü gibi lise çağındaki çocuklarda okul terki ve çocuk işçileşme oranı diğer yaş gruplarından çok daha yoğun. Veriler, çalışan çocukların yüzde 34,3’ünün eğitimine devam etmediğini gösteriyor.

Çocuklar en çok hizmet sektöründe, tarımda ve sanayide çalışıyor. Kayıt dışı çalıştırılmanın olağan sayıldığı bu sektörlerde gerçek sayının ve oranın çok daha yüksek olduğunu tahmin etmek zor değil. Mesela bu sektörlerde çalışan mülteci çocuklar iyice gözden ırak; okula devam edemedikleri gibi kayıt dışı sektörlerde çok daha kötü koşullarda çalışıyor ve ayrımcılığa maruz kalıyorlar. Göç İdaresi Genel Müdürlüğü’nün verilerine göre, Türkiye’de 10-18 yaş aralığındaki Suriyeli çocuk sayısı 660 bin, bu çocukların 200 bini çalışıyor.

Tarlabaşı Dayanışma Grubu Sözcüsü Kadir Bal, mülteci çocukların sadece yoksulluktan değil ayrımcılıktan da zarar gördüğünü anlatıyor:

“Mülteci çocukların okula devam etmeleri tamamen babalarının iş durumuna bağlı; çocuklar ikametlerinin bulunduğu illerdeki okullara yazdırılıyor, devlet o aileyi hangi şehre yerleştirdiyse çocuk da o şehirdeki okula gitmek zorunda. Fakat aile iş durumundan, geçim derdinden ötürü yer değiştirdiğinde çocuk okuldan kopuyor. Aile de bu durumda çocuğun okulunu feda ediyor. O yüzden okula başlayan her çocuğun, eğitimin devamını getirebildiğini söyleyemiyoruz. Okula devam edebildiğinde ise çocuk, yoksulluğu bir şekilde göğüslemeye, aç-susuz günü geçirmeye çalışıyor. Fakat bizim daha çok karşılaştığımız durum, çocukların akran zorbalığından dolayı okulu sürdürmekte zorlandıkları… Mesela Suriyeli çocukların anneleri ince bir Suriye ekmeği var, ona katık yapıp çocuğunu okula gönderiyor fakat çocuklar o ekmeği çıkarıp yediklerinde arkadaşları onlarla ‘Suri’ diye alay ediyor, ‘savaşmayıp kaçtınız’ deniyor. Çocuklar o ekmekten, o katıktan hatta Suriyeli kimliğinden kaçmaya çalışıyor, Suriyeli olduklarını gizliyor, kendi aralarında gruplaşıyor, Türkiyeli çocuklarla barışık yaşayamıyor, disiplin cezası alıyor veya okulu tümden bırakıyor. Yani okula devam edebilen mülteci çocuklar hem yoksulluktan hem de ayrımcılık ve dışlanmışlıktan zarar görüyor. Liseye geldiklerinde ise ailenin şartları çocukları çalışmaya sürüklüyor. Çocuk, ailesi o durumdayken okula gidiyor olmayı kendine yediremiyor.”

Derin Yoksulluk Ağı’nın ‘Türkiye’de Çocuk Yoksulluğu Bilgi Notu’, çocuk işçiliğin artışı konusunda çarpıcı bilgiler içeriyor: Pandemi sürecinde hane gelirinin eve düzenli bir şekilde gıda alamayacak kadar düşmesi nedeniyle daha önce çalışmayan çocuklar da kâğıt-hurda toplayıcılığı, seyyar satıcılık ve tekstil işçiliği gibi günlük işlerde, ağır koşullarda ve uzun çalışma saatlerine sahip alanlarda çalışmaya başladı.

MEB’in 2021-2022 örgün eğitim istatistiklerine göre örgün eğitim dışına çıkan öğrenci sayısı 157 bin artarak, 1 milyon 738 bin 198’e yükseldi. MEB’in “mesleki eğitimin güçlü sesi” temasıyla duyurduğu Mesleki Eğitim Merkezlerindeki (MESEM) öğrenci sayısı ise 1 milyon 33 bin. 33 alan ve 182 dalda ortaokul mezunlarına yönelik mesleki eğitim veren MESEM’lerdeki çocuklar haftanın dört günü çalıştırılıyor ve yalnızca bir gün eğitim alabiliyor. Fiilen ve devlet eliyle çocukların örgün eğitim dışına çıkarılması, çocuk işçi haline getirilmesi ve işverenlere ucuz işgücü desteği sağlanmasıyla sonuçlanan bu modelde belirli işletmelerde çalışan çocukların ücreti kamu vergisiyle karşılanıyor. Devlet, işletmeleri özendirmek için öğrencilerin sigortası yanında alacakları ücretleri de ödüyor.

Diğer yandan yoksulluk koşulları altında yaşayan çocukların akranları ile eşit nitelikte, ücretsiz eğitime erişmesi yolunda alınan önlemler ihtiyaçların çok gerisinde kaldı. Derin Yoksulluk Ağı’nın saha çalışması sonuçlarına göre, yoksulluk koşulları altında yaşayan 103 hanenin yüzde 57,8’inde çocuklar pandemi döneminde uzaktan eğitime devam edemedi. Yoksul evlerde yaşayan çocukların en az yarısının uzaktan eğitime katılabilecek teknolojik cihaza yahut internete erişimi yoktu. MEB tarafından her okula dijital eğitim materyali sağlanması ve öğretmenlerle öğrencilerin dijital eğitim materyallerine ulaşması için oluşturulan Fatih Projesi 2010 yılında uygulamaya geçti, 5 sene süreceği öngörüldü. Beş senenin sonunda öğretmen ve öğrencilere ulaşabilen tablet ve bilgisayar oranının yüzde 8 olduğu açıklandı. MEB’in 2021 ve 2022 yılları bütçe planlarında ise Fatih Projesi’ne ayrılmış bir bütçe yok.

Tüm bunlara karşılık Milli Eğitim Bakanlığı bütçesi derin yoksulluğun azaltılmasına yetmiyor. MEB bütçesi her yıl olduğu gibi rakamsal olarak arttı, fakat genel bütçe içindeki oranı azaldı. 2022’de MEB bütçesinin Merkezi Yönetim Bütçesi’ne oranı yüzde 10,79 iken, 2023 bütçesinde yüzde 9,64’e geriledi.


Yazı dizisinin ikinci bölümünde çocuk yoksulluğu, yetersiz beslenme ve eğitim arasındaki ilişki ele alınacak.

The post Yoksulluk çocukların eğitim hakkını çaldı first appeared on Gazete Karınca.

]]>
‘Strep A bakterisinde erken teşhis çocuk ölümlerinin önüne geçebilir’ https://gazetekarinca.com/strep-a-bakterisinde-erken-teshis-cocuk-olumlerinin-onune-gecebilir/ Wed, 21 Dec 2022 14:20:51 +0000 https://gazetekarinca.com/?p=234239 Avrupa ve ABD’de de çocuk can kayıplarına neden olan Strep A bakterisine ilişkin konuşan KLİMİK Başkanı Prof. Dr. Serap Şimşek Yavuz, erken teşhisin önemine vurgu yaparak, “Çocuk yüksek ateş, boğaz ağrısı yaşadığında hemen doktora götürülmeli ve bu testler yapılarak teşhis koyulmalı” dedi. Birleşik Krallık Sağlık Güvenlik Ajansı (UKHSA), İngiltere’de eylül ayından bu yana en az […]

The post ‘Strep A bakterisinde erken teşhis çocuk ölümlerinin önüne geçebilir’ first appeared on Gazete Karınca.

]]>
Avrupa ve ABD’de de çocuk can kayıplarına neden olan Strep A bakterisine ilişkin konuşan KLİMİK Başkanı Prof. Dr. Serap Şimşek Yavuz, erken teşhisin önemine vurgu yaparak, “Çocuk yüksek ateş, boğaz ağrısı yaşadığında hemen doktora götürülmeli ve bu testler yapılarak teşhis koyulmalı” dedi.

Birleşik Krallık Sağlık Güvenlik Ajansı (UKHSA), İngiltere’de eylül ayından bu yana en az 15 çocuğun Strep A enfeksiyonu nedeniyle hayatını kaybettiğini ve enfeksiyonla ilgili dikkatli olunması gerektiğini duyurdu.

Bu açıklamanın ardından Strep A bakterisinin ne olduğu ve tehlikeli olup olmadığı merak konusu oldu.

Avrupa ve Amerika’da çocukların hayatını kaybetmesine neden olan Strep A bakterisi boğazda ve deride görülebilecek, her kış boğaz enfeksiyonları ve bademcik iltihabına yol açmasıyla bilinen A grubu beta hemolitik streptokok adlı bir bakteri nedeniyle oluşuyor.

KLİMİK Başkanı Prof. Dr. Serap Şimşek Yavuz

‘İnsanlarda sıklıkla enfeksiyona neden olan bir bakteri’

Bakteriye ilişkin Gazete Karınca’ya konuşan Türk Klinik Mikrobiyoloji ve Enfeksiyon Hastalıkları Derneği (KLİMİK) Başkanı Prof. Dr. Serap Şimşek Yavuz, “A grubu beta hemolitik streptokok dediğimiz bakteri, aslında insanlarda sıklıkla enfeksiyona neden olan bir etken” değerlendirmesinde bulundu.

Şimşek Yavuz, Sağlık Bakanlığı’nın bu konuda bir verisi olmadığı için henüz Türkiye’de bir vaka olup olmadığını bilmediklerini dile getirdi ve hastalığın belirtilerine dair şunları söyledi:

Çocuklarda bademcik iltihabı dediğimiz duruma yol açıyor, erişkinlerde daha çok deri, yumuşak doku enfeksiyonlarında karşımıza çıkıyor. Bu A grubu beta hemolitik streptokoklar bazen daha derin dokulara yayılabiliyorlar. Derialtı yağ dokusunun altındaki kaslara etki edebiliyor.

‘Çocuklarda oran yüzde 20’ye çıktı’

KLİMİK Başkanı, “Eskiden çocuklarda çok nadir görülürken, şimdilerde çocuklarda invaziv streptokok enfeksiyonlarında bir miktar artış oldu. Eskiden erişkinlerde yüzde 90, çocuklarda yüzde 10’ken şimdilerde bu oran yüzde 20’lere çıkmış durumda. A grubu beta mikroplar virüslerle enfekte olarak çocuklarda ‘kızıl hastalığı’na yol açıyor. ‘Kızıl hastalığı’ndaki bu artış endişenin nedenlerinden. Avrupa’da ve Amerika’da bu vakalar görüldü” ifadelerini kullandı.

‘Erken teşhis önemli’

Strep A bakterisinin tedavisinin aslında basit olduğunu belirten Şimşek Yavuz, erken teşhisin önemine işaret ederek, “Tedavisi penisilin. Önemli olan hızla teşhisin konması. Bunun için testler var. Çocuk yüksek ateş, boğaz ağrısı yaşadığında hemen doktora götürülmeli ve bu testler yapılarak teşhis koyulmalı” dedi.

Şimşek Yavuz, çocuk vakalardaki artışın nedenlerini şöyle anlattı:

Pandemi nedeniyle kapalı kalındığı için bakterilere maruz kalınmadığından olabilir bu oranların artmasının nedeni. Ancak henüz net olarak bilemiyoruz. Sonuçta bu bakterilerin de bulaşması, yakın temasla oluyor.

‘Çocukların aşıları ihmal edilmemeli’

Strep A bakterisinin şu anda dünya için çok ciddi bir tehdit olarak görülmediğini ifade eden Şimşek Yavuz, “Sayılar çok yüksek değil ama önlem alınmalı. Çocukların aşıları yaptırılmalı. Sonuçta hem Covid’in hem gribin aşısı var bunu ihmal etmemeli. Ayrıca çocukluk çağı aşılarının eksiksiz olarak yapılması gerekir. Hijyen kurallarına dikkat etmek gerekir” dedi.

The post ‘Strep A bakterisinde erken teşhis çocuk ölümlerinin önüne geçebilir’ first appeared on Gazete Karınca.

]]>
HPV aşı bedelinin iadesi için açılan davalarda bir kazanım daha https://gazetekarinca.com/hpv-asi-bedelinin-iadesi-icin-acilan-davalarda-bir-kazanim-daha/ Wed, 14 Dec 2022 11:55:15 +0000 https://gazetekarinca.com/?p=233339 Rahim ağzı kanserini önleyen HPV aşısını yaptıran bir üniversite öğrencisi, aşı bedelinin karşılanması için açtığı davayı kazandı. Üniversite öğrencisi D.Y., rahim ağzı kanserini önleyici olan HPV aşısını kendi imkanlarıyla 30 Haziran 2021’de yaptırdı. Aşının tam koruyuculuk sağlaması için iki doz aşının daha yapılması gerektiği belirtiliyordu. Tek dozu 695 lira olan aşının ücretsiz karşılanması ve ilk […]

The post HPV aşı bedelinin iadesi için açılan davalarda bir kazanım daha first appeared on Gazete Karınca.

]]>
Rahim ağzı kanserini önleyen HPV aşısını yaptıran bir üniversite öğrencisi, aşı bedelinin karşılanması için açtığı davayı kazandı.

Üniversite öğrencisi D.Y., rahim ağzı kanserini önleyici olan HPV aşısını kendi imkanlarıyla 30 Haziran 2021’de yaptırdı.

Aşının tam koruyuculuk sağlaması için iki doz aşının daha yapılması gerektiği belirtiliyordu. Tek dozu 695 lira olan aşının ücretsiz karşılanması ve ilk doz fiyatının kendisine geri ödenmesi için Sosyal Güvenlik Kurumu’na (SGK) başvurdu.

Ancak SGK, bu başvuruyu reddetti.

Bunun üzerine kadın avukatı aracılığıyla SGK’ya dava açtı.

İstanbul 20. İş Mahkemesi’nde yapılan üçüncü duruşmaya, D.Y.’nin avukatı Nilda Baltalı ile Sosyal Güvenlik Kurumu avukatı katıldı. SGK avukatı davanın reddini talep ederken, Baltalı ise davanın kabulünü istedi.

Mahkeme, D.Y.’nin kullandığı HPV aşısının bedelinin, SGK tarafından karşılanması gerektiğine karar verdi.

Kadının ödediği 695,97 TL ilaç bedelinin 5 Ağustos 2021 tarihinden itibaren işlemiş faiziyle birlikte davalı kurumdan tahsil edilerek davacıya ödenmesine hükmedildi.

Tarafların iki hafta içinde karara karşı istinaf yoluna başvurulabilecekleri de belirtildi.

‘Mücadele eden kazanır’

Önce Çocuklar ve Kadınlar Derneği ve kadının avukatı Nilda Baltalı tarafından yapılan yazılı açıklamada, “HPV Aşısı Ücretsiz Olsun mücadelemiz kapsamında SGK’ya açtığımız HPV aşısında ücret iadesi talepli davalarımız haklı bulunmaya devam ediyor. Mahkemenin aşı bedelinin iadesi yönündeki dördüncü kararımızı almış bulunuyoruz. Mücadele eden kazanır” denildi.

‘Medeni hal ayrımı yapılmaksızın herkesin HPV aşısına erişimi sağlanmalı’

Uzun süredir ücretsiz olması için kampanya yürütülen, HPV aşısına dair Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, kasım ayında ilk kez açıklama yapmıştı.

Sağlık Bakanlığı bütçe görüşmeleri sırasında konuşan Koca, “Belirlenen bir grupla aşılamaya başlayacağız” demişti.

Henüz hangi yaş gruplarını kapsayacağı, hangi öncelikte ve kimlere uygulanacağı hakkında kesin bir bilgi yok.

Koca’nın aşılamada gözetilecek ‘medeni hal durumu’ ifadesi de kafalarda soru işareti yaratmıştı.

Önce Çocuklar ve Kadınlar Derneği, Sağlık Bakanı Koca’nın HPV aşısıyla ilgili “medeni hal gözetilerek aşılama yapılacağı” sözlerine ilişkin açıklama yapmıştı.

Dernek, bakanlığın HPV aşısının ücretsiz yapılacağı açıklamasını “sevindirici” bulduğunu belirtirken ‘medeni hal gözetilerek yapılmasının’ ise “kabul edilemez” olduğunu ifade etmişti.

Medeni hal ayrımı yapılmaksızın herkesin HPV aşısına erişimi sağlanmalıdır. Geldiğimiz noktada, HPV aşısının ücretsiz olması yolunda önemli bir kazanım elde ettik. Bakanlık sözünü yerine getirene, HPV aşısı ücretsiz aşı takvimine alınıncaya kadar durmak yok! Çabamız, yaşam hakkı mücadelemizin bir parçasıdır. Eşitlik ve özgürlük için mücadele ediyoruz. Aşımızı istiyoruz!

HABER MERKEZİ

The post HPV aşı bedelinin iadesi için açılan davalarda bir kazanım daha first appeared on Gazete Karınca.

]]>
Planlanandan önce: İlaç fiyatlarında yüzde 36’lık artış https://gazetekarinca.com/planlanandan-once-ilac-fiyatlarinda-yuzde-36lik-artis/ Wed, 14 Dec 2022 07:39:32 +0000 https://gazetekarinca.com/?p=233270 İlaç fiyatlandırılmasında baz alınan euro kuru yüzde 36,77 artırıldı. Sağlık Bakanı Koca karara ilişkin, “İlaç bulunamaması probleminin çözümü için ilk adım atıldı” dedi. Türkiye’de son günlerde çok sayıda ilacın bulunamaması üzerine, ilaç fiyatlarını belirleyen euro kuru yüzde 36,77 artırıldı. Bu artışla euro kuru 10,75 TL’ye sabitlenmiş oldu. Reel kur ise 19,80 TL civarında. Normal şartlarda […]

The post Planlanandan önce: İlaç fiyatlarında yüzde 36’lık artış first appeared on Gazete Karınca.

]]>
İlaç fiyatlandırılmasında baz alınan euro kuru yüzde 36,77 artırıldı. Sağlık Bakanı Koca karara ilişkin, “İlaç bulunamaması probleminin çözümü için ilk adım atıldı” dedi.

Türkiye’de son günlerde çok sayıda ilacın bulunamaması üzerine, ilaç fiyatlarını belirleyen euro kuru yüzde 36,77 artırıldı.

Bu artışla euro kuru 10,75 TL’ye sabitlenmiş oldu. Reel kur ise 19,80 TL civarında.

Normal şartlarda Şubat 2023’te yapılması planlanan fiyat artışına dair karar, “Beşeri Tıbbi Ürünlerin Fiyatlandırılmasına Dair Kararda Değişiklik Yapılması Hakkında Cumhurbaşkanı Kararı” başlığıyla Resmi Gazete’de yayımlandı.

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca da atılan bu adımı “ilaç bulunamaması probleminin çözümü için ilk adım” olarak niteledi.

Türk Eczacıları Birliği (TEB) Başkanı Arman Üney, geçtiğimiz hafta yaptığı açıklamada, “İlaç yoklukları, ilaç krizine dönüşüyor. Çok acil önlem alınmalı” demişti.

Artık mevcut ilaç fiyat politikaları sorun çözmekten öte sorunun kendisi haline gelmiş durumdadır. İlaç yoklukları, ilaç krizine dönüşüyor. Bu duruma çok acil önlem alınması ve mevcut fiyat politikalarının tüm paydaşların görüşleri alınarak yeniden kurgulanması gerekmektedir. Yerli ilaç sanayini desteklemek, eczacı istihdamına dayalı yeni molekül ilaçların üretimini yapacak yerli üretimi teşvik etmek büyük önem taşımaktadır.

Sağlık Bakanlığı her yıl ilaçları fiyatlandırırken sabit bir euro kuru belirliyor ve ilaçların fiyatı, bu sabit kur üzerinden hesaplanıyor.

HABER MERKEZİ

The post Planlanandan önce: İlaç fiyatlarında yüzde 36’lık artış first appeared on Gazete Karınca.

]]>
Sağlıkta şiddete karşı mobil uygulama: ‘TTB Yanımda’ https://gazetekarinca.com/saglikta-siddete-karsi-mobil-uygulama-ttb-yanimda/ Mon, 12 Dec 2022 11:29:23 +0000 https://gazetekarinca.com/?p=233070 ‘TTB Yanımda’ mobil uygulaması kullanıma açıldı. Şiddete maruz kalan hekimin ‘acil durum butonu’na basması halinde TTB’ye ve iletişim listesinde tanımladığı kişilere bildirim gidecek. Türk Tabipleri Birliği’nin (TTB) giderek artan sağlıkta şiddet nedeniyle hekimler arasındaki dayanışmayı artırmak ve hekimlerin tabip odalarına ulaşımını kolaylaştırmak için tasarladığı “TTB Yanımda” mobil uygulaması kullanıma açıldı. TTB tarafından yapılana yazılı açıklamada, […]

The post Sağlıkta şiddete karşı mobil uygulama: ‘TTB Yanımda’ first appeared on Gazete Karınca.

]]>
‘TTB Yanımda’ mobil uygulaması kullanıma açıldı. Şiddete maruz kalan hekimin ‘acil durum butonu’na basması halinde TTB’ye ve iletişim listesinde tanımladığı kişilere bildirim gidecek.

Türk Tabipleri Birliği’nin (TTB) giderek artan sağlıkta şiddet nedeniyle hekimler arasındaki dayanışmayı artırmak ve hekimlerin tabip odalarına ulaşımını kolaylaştırmak için tasarladığı “TTB Yanımda” mobil uygulaması kullanıma açıldı.

TTB tarafından yapılana yazılı açıklamada, uygulamaya ilişkin şunlar kaydedildi:

“TTB Yanımda” uygulamasında; şiddete maruz kalan hekimin acil durum butonuna basması halinde TTB’ye ve tabip odaları temsilcilerine, hekimin çalıştığı kurumda tabip odası tarafından belirlenen temsilciye, uygulamanın yüklü olması şartıyla hekimin uygulamada iletişim listesinde tanımladığı kişilere ve yine uygulamanın yüklü olması şartıyla hekimin belirlediği mesafedeki kişilere bildirim gidecek. Bildirimin gitmesinin ardından TTB’nin ve tabip odalarının temsilcileri çağrı yapan hekim ile iletişime geçecek.

Açıklamanın devamında, “İlk aşamada sadece TTB üyesi hekimlere açık olacak ve zamanla yeni özellikler ile sürekli güncellenecek ‘TTB Yanımda’ uygulamasına Google Play ve App Store’dan indirilebilir” denildi.

HABER MERKEZİ

The post Sağlıkta şiddete karşı mobil uygulama: ‘TTB Yanımda’ first appeared on Gazete Karınca.

]]>
‘Piyasadaki ilaçların yaklaşık yüzde 25’ine erişim sağlanamıyor’ https://gazetekarinca.com/piyasadaki-ilaclarin-yaklasik-yuzde-25ine-erisim-saglanamiyor/ Tue, 06 Dec 2022 14:25:47 +0000 https://gazetekarinca.com/?p=232208 TEB Başkanı Arman Üney yaşanan ilaç yokluğuna dikkat çekmek için yaptığı yazılı açıklamada, “Nöbetlerdeki uzayan kuyruklar nedeni, nöbetçi eczane sayıları değil, reçetelerdeki ilaçların bulunamıyor olmasıdır” dedi. Türk Eczacıları Birliği (TEB) Başkanı Arman Üney, son zamanlarda artarak devam eden ilaç yokluğuna dikkat çekmek için yazılı bir açıklama yaptı. Üney, bir süredir yaşanan ilaç yokluğunun artarak büyüdüğüne […]

The post ‘Piyasadaki ilaçların yaklaşık yüzde 25’ine erişim sağlanamıyor’ first appeared on Gazete Karınca.

]]>
TEB Başkanı Arman Üney yaşanan ilaç yokluğuna dikkat çekmek için yaptığı yazılı açıklamada, “Nöbetlerdeki uzayan kuyruklar nedeni, nöbetçi eczane sayıları değil, reçetelerdeki ilaçların bulunamıyor olmasıdır” dedi.

Türk Eczacıları Birliği (TEB) Başkanı Arman Üney, son zamanlarda artarak devam eden ilaç yokluğuna dikkat çekmek için yazılı bir açıklama yaptı.

Üney, bir süredir yaşanan ilaç yokluğunun artarak büyüdüğüne dikkat çekerek “Bize ulaşan bilgilere göre, şu anda piyasadaki ilaçların yaklaşık yüzde 25’ine erişim sağlanamıyor” dedi.

‘Hastaların yaşadığı mağduriyet, eczacıları da mağdur ediyor’

Özellikle çocukların tedavilerinde kullanılan ilaçlara erişim sağlamada büyük sorun sağlandığını söylen Üney açıklamasında şu ifadelere yer verdi:

Aynı şekilde, hipertansiyon ilaçları, kanser tedavisinde kullanılan kemoterapi ilaçları, mevsimsel soğuk algınlığı ilaçları, antidepresanlar, ağrı kesiciler, analjezik ampuller, kulak damlaları, göz damlaları, burun spreyleri, doğum kontrol hap ve iğneleri, kortizonlar ve egzama ilaçlarına erişimde büyük sıkıntı yaşanıyor. Hastalarımızın yaşadığı mağduriyet, eczacılarımızı da mağdur ediyor.

Nöbetlerdeki uzayan kuyrukların nedeni nöbetçi eczane sayılarının yetersizliğinden olmadığını, reçetelerdeki ilaçların bulunamıyor olmasından kaynaklandığını ifade eden Üney, “Reçetede yazılan ancak piyasada bulunmayan ilaçlar için, meslektaşlarımız hekime ulaşarak hastanın tedavisini aksatmayacak çözümler üretmeye çalışıyorlar” dedi.

‘İlaç yoklukları ilaç krizine dönüşüyor’

Üney, konuyla şunları ifade etti:

Türk Eczacıları Birliği olarak daha önce de defalarca belirttiğimiz gibi artık mevcut ilaç fiyat politikaları sorun çözmekten öte sorunun kendisi haline gelmiş durumdadır. İlaç yoklukları, ilaç krizine dönüşüyor. Bu duruma çok acil önlem alınması ve mevcut fiyat politikalarının tüm paydaşların görüşleri alınarak yeniden kurgulanması gerekmektedir. Aynı şekilde geri ödeme politikalarının da yeniden ele alınması gerektiği ortadadır.  Yerli ilaç sanayini desteklemek, eczacı istihdamına dayalı yeni molekül ilaçların üretimini yapacak yerli üretimi teşvik etmek büyük önem taşımaktadır.

HABER MERKEZİ

The post ‘Piyasadaki ilaçların yaklaşık yüzde 25’ine erişim sağlanamıyor’ first appeared on Gazete Karınca.

]]>
‘Sağlıkta çağ atladık’ diyen Bakan’a: Eczanelerde 700 kalem ilaç yok https://gazetekarinca.com/saglikta-cag-atladik-diyen-bakana-eczanelerde-700-kalem-ilac-yok/ Mon, 05 Dec 2022 13:40:11 +0000 https://gazetekarinca.com/?p=232028 CHP Milletvekili Murat Emir eczanelerde bulunmayan ilaç oranının yüzde 30’lara yaklaştığını, 700 kalem ilacın bulunamadığını bildirdi. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın konuyla ilgili açıklaması ise “Ülkemiz özelinde genele matuf ve süreğen bir sorun bulunmamaktadır” oldu. Eczanelerde bulunamayan ilaçlarla ilgili açıklama yapan Bursa Eczacı Odası Başkanı Okan Şahin, 4 ilaçtan birinin bulunmadığını söylemişti. Türkiye’nin farklı kentlerinden eczacı […]

The post ‘Sağlıkta çağ atladık’ diyen Bakan’a: Eczanelerde 700 kalem ilaç yok first appeared on Gazete Karınca.

]]>
CHP Milletvekili Murat Emir eczanelerde bulunmayan ilaç oranının yüzde 30’lara yaklaştığını, 700 kalem ilacın bulunamadığını bildirdi. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın konuyla ilgili açıklaması ise “Ülkemiz özelinde genele matuf ve süreğen bir sorun bulunmamaktadır” oldu.

Eczanelerde bulunamayan ilaçlarla ilgili açıklama yapan Bursa Eczacı Odası Başkanı Okan Şahin, 4 ilaçtan birinin bulunmadığını söylemişti. Türkiye’nin farklı kentlerinden eczacı odası başkanları, resmi ilaç kurunun da etkisiyle bazı hastalıkların ilaçlarının bulunamadığını dile getirmeye devam ediyor.

Aynı zamanda doktor olan CHP Milletvekili Murat Emir, Twitter hesabından “Fahrettin Koca, olup bitenden haberin var mı?” diye sordu:

Eczanelerde ilaç yokluğu yüzde 30’lara ulaştı. 700 kalem ilaç yok. İnsanlar çocuklarına antibiyotik bulabilmek için eczane eczane geziyor, bulamayınca eczacı ile vatandaş karşı karşıya geliyor. ‘Sağlıkta çağ atladık’ diyen Bakan Fahrettin Koca, olup bitenden haberin var mı?

Sağlık Bakanı Koca: Sorun yok

CHP Adana Milletvekili Burhanettin Bulut ise Sağlık Bakanlığı’nın 2023 yılı bütçe görüşmeleri sırasında Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’ya eczanelerdeki ilaç bulunmamasının nedenlerini sormuştu.

Bulut’a yazılı yanıt veren Koca, “Ülkemizde son bir yılda piyasaya arz edilen ilaç sayısı kutu bazında bir önceki yıla nazaran yüzde 13.5 oranında artarak 2.6 milyar kutuya ulaşmış olup global düzeyde yaşanan tedarik sıkıntılarından farklı olarak ilaçların piyasaya arzında ülkemiz özelinde genele matuf ve süreğen bir sorun bulunmamaktadır” ifadelerini kullandı.

‘İlaç kıtlığı var: 5 ilaçtan biri yok’ 

Aynı zamanda eczacı olan CHP’li Bulut ise Bakan Koca’nın açıklamasının aksine Türkiye’de adı konulmamış bir ilaç kıtlığı yaşandığını belirtti.

Vatandaş eczaneye gittiğinde bir eczaneden tüm ilaçları alması mümkün değil. Şu anda eczane raflarında beş ilaçtan bir tanesi yok. Tespit edebilen 650 kalem ilaç eczane raflarında yok. Bu ilaçların içerisinde kanser ilaçları, diyabetik ilaçlar, grip ilaçları olmak üzere aklınıza gelecek tüm gruplarda ilaç eksikliği var. Önemli hastalıklar, basit hastalıklar da dahil olmak üzere… Tüm bunlar yaşanırken iktidar kanadı bu sorunu yok sayıyor. İlaç fiyatlarına zam yaparak bu sorunu çözebileceğini sanıyor.

Bulut, piyasada bulunamayan ilaçların döviz kurlarıyla ilişkisini ise şöyle özetledi:

Türkiye’de ilacın fiyatlaması Euro kuru üzerinden yapılıyor. Şu anki fiyatlandırma kuru 7.86. Yani reel kurun yarısından daha az. O nedenle Türkiye’de yeterince ilaç üretilmiyor ya da ithal edilemiyor; bunun çözülmesi gerekiyor. Ancak ilaç sorununu yok sayarak çözme şansınız yok. Vatandaş eczanede ilaç bulamıyor; eczacı da sıkıntıda.

HABER MERKEZİ 

The post ‘Sağlıkta çağ atladık’ diyen Bakan’a: Eczanelerde 700 kalem ilaç yok first appeared on Gazete Karınca.

]]>
DSÖ: Dünyanın yüzde 90’ının Covid’e karşı belirli seviyede bağışıklığı oluştu https://gazetekarinca.com/dso-dunyanin-yuzde-90inin-covide-karsi-belirli-seviyede-bagisikligi-olustu/ Sat, 03 Dec 2022 13:05:56 +0000 https://gazetekarinca.com/?p=231781 DSÖ Genel Direktörü Dr. Ghebreyesus, dünya nüfusunun yüzde 90’ının Corona virüsüne karşı belirli seviyede bağışıklığı oluştuğunu söyledi ve “Pandeminin acil durum safhasının bittiğini söyleyecek noktaya çok yakınız. Ancak henüz o noktaya gelmedik” dedi. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), dünya nüfusunun yüzde 90’ının artık Covid-19’a karşı ‘belirli seviyede’ direnci olduğunu açıkladı. Ancak tehlikeli yeni bir varyantın hala […]

The post DSÖ: Dünyanın yüzde 90’ının Covid’e karşı belirli seviyede bağışıklığı oluştu first appeared on Gazete Karınca.

]]>
DSÖ Genel Direktörü Dr. Ghebreyesus, dünya nüfusunun yüzde 90’ının Corona virüsüne karşı belirli seviyede bağışıklığı oluştuğunu söyledi ve “Pandeminin acil durum safhasının bittiğini söyleyecek noktaya çok yakınız. Ancak henüz o noktaya gelmedik” dedi.

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), dünya nüfusunun yüzde 90’ının artık Covid-19’a karşı ‘belirli seviyede’ direnci olduğunu açıkladı.

Ancak tehlikeli yeni bir varyantın hala ortaya çıkma ihtimali bulunduğu vurgulandı.

DSÖ Genel Direktörü Dr. Tedros Adhanom Ghebreyesus, yeterince ihtiyatlı davranılmamasının, yeni bir Corona virüsü (Sars-CoV-2) varyantının ortaya çıkıp mevcut baskın varyant Omicron’u geçmesine kapıyı açık bıraktığını belirtti.

Ghebreyesus, Corona virüsüyle ilgili olarak, “DSÖ, aşı veya geçmişte geçirilen enfeksiyon sayesinde dünya nüfusunun yüzde 90’ının Sars-CoV-2’ye karşı belirli seviyede bağışıklığı olduğunu düşünüyor” dedi.

“Pandeminin acil durum safhasının bittiğini söyleyecek noktaya çok yakınız. Ancak henüz o noktaya gelmedik” diyen Dr. Tedros Adhanom Ghebreyesus, “Test, filyasyon ve aşılamadaki boşluklar yeni bir varyantın ortaya çıkması için muhteşem şartlar oluşturuyor” ifadelerini kullandı.

Ghebreyesus, yeni bir varyantın daha ölümcül olabileceğini de sözlerine ekledi.

DSÖ’nün verilerine göre dünya genelinde 640 milyondan fazla Corona virüsü vakası görüldü ve 6 milyon 600 binden fazla insan virüsün neden olduğu Covid-19 hastalığından hayatını kaybetti.

HABER MERKEZİ

The post DSÖ: Dünyanın yüzde 90’ının Covid’e karşı belirli seviyede bağışıklığı oluştu first appeared on Gazete Karınca.

]]>
Strep A bakterisi: Nedir, nasıl bulaşıyor, semptomları neler? https://gazetekarinca.com/strep-a-bakterisi-nedir-nasil-bulasiyor-semptomlari-neler/ Sat, 03 Dec 2022 12:45:18 +0000 https://gazetekarinca.com/?p=231778 İngiltere’de 6 çocuk Strep A bakterisi nedeniyle hayatını kaybetti. Peki, Strep A bakterisi nedir, nasıl bulaşıyor, semptomları neler? Birleşik Krallık Sağlık Güvenlik Ajansı (UKHSA), İngiltere’de eylül ayından bu yana 6 çocuğun Strep A enfeksiyonu nedeniyle öldüğünü duyurdu. Bu çocuklardan beşi 10 yaşın altında. Galler’de de bir çocuk yine aynı hastalık nedeniyle hayatını kaybetti. UKHSA, toplum […]

The post Strep A bakterisi: Nedir, nasıl bulaşıyor, semptomları neler? first appeared on Gazete Karınca.

]]>
İngiltere’de 6 çocuk Strep A bakterisi nedeniyle hayatını kaybetti. Peki, Strep A bakterisi nedir, nasıl bulaşıyor, semptomları neler?

Birleşik Krallık Sağlık Güvenlik Ajansı (UKHSA), İngiltere’de eylül ayından bu yana 6 çocuğun Strep A enfeksiyonu nedeniyle öldüğünü duyurdu. Bu çocuklardan beşi 10 yaşın altında.

Galler’de de bir çocuk yine aynı hastalık nedeniyle hayatını kaybetti.

UKHSA, toplum arasında dolaşan yüksek miktarda bakterinin vaka artışında önemli bir rol oynadığı görüşünde.

Dr. Elizabeth Whittaker, “Pandeminin ilk iki yılında çok az A Grubu Strep gördük. Kısıtlamaların kaldırılmasıyla bakteri 2022’de yeniden dolaşıma girmeye başladı” dedi.

Britanyalı sağlık yetkilileri, enfeksiyonla ilgili dikkatli olunması gerektiğini söylüyor.

BBC Türkçe’nin haberine göre pek çok insan söz konusu enfeksiyonla ağır bir hastalık geçirmezken, oldukça bulaşıcı olan bu bakteriler ciddi hastalıklara ve komplikasyonlara neden olabiliyor.

Strep A nedir?

Strep A, boğazda ve deride görülebilecek bir bakteri.

Pek çok insan bakteriyi farkında olmadan zararsız bir şekilde taşıyabilir. Ancak bu hasta olabilecek diğer kişilere bulaştırmasında bir engel değil.

Nasıl bulaşıyor?

İnsanlar bu bakteriyi, yakın temas, öksürük ve hapşırma yoluyla alabiliyor.

Salgınlar okullar ve bakımevlerinde görülebiliyor.

Semptomları neler?

A Grubu Strep bakterilerinin neden olduğu enfeksiyon normalde boğaz ağrısı ve cilt enfeksiyonları semptomlarıyla hafif atlatılıyor. Antibiyotiklerle de kolayca tedavi edilebiliyor.

Ancak Strep A bakterileri, başka daha ciddi olabilecek bazı hastalıklarla da neden olabilir.

Bunlardan biri de çoğunlukla çocukları etkileyen kızıl hastalığı (scarlet). Bu hastalık için de antibiyotiğe ihtiyaç duyuluyor.

Kızıl hastalığı nedir?

Halk sağlığı yetkililerine bildirilmesi gereken bulaşıcı bir hastalık olan kızıl hastalığı, bu sayede hızlı bir şekilde tedavi edilebilir ve salgınlar kontrol altına alınabilir.

Döküntü ile birlikte ateş, boğaz ağrısı ve boyun bezlerinin şişmesi gibi grip benzeri semptomlara neden olur.

Kızarıklığın daha koyu ciltlerde tespiti daha zordur. Ancak pütürlü bir yüzey hissi verir.

Kızıl hastalığı geçiren bazı kişilerde dil, ‘çilek dili’ olarak adlandırılan bir görünüme sahip olabilir. Dil, beyaz bir iltihapla kaplanır. İltihabın ortadan kalkmasıyla da dil kırmızı üzeri noktalı bir görünüm elde eder.

Tehlikeli mi?

Nadir de olsa Strep A, iGAS olarak bilinen ve A grubu streptokoksik enfeksiyona yol açabilir.

Bu ölümcül bir sonuç doğurabilir.

Bu hastalık, bakterilerin bağışıklık sistemine geçmesiyle yaşanır. Eğer zaten hastaysanız ya da kanser gibi hastalıkların tedavisi altındaysanız, bu sizin bağışıklık sisteminizi etkileyebilir.

Hastalığın 38 derecenin üzerinde yüksek ateş ve şiddetli kas ağrıları gibi belirtileri olur.

Acil, erken tıbbi yardım çok önemlidir.

Aşısı var mı?

Hayır.

HABER MERKEZİ

The post Strep A bakterisi: Nedir, nasıl bulaşıyor, semptomları neler? first appeared on Gazete Karınca.

]]>
1 Aralık Dünya AIDS Günü | 2022 bildirisi: HIV’e karşı eşitlik https://gazetekarinca.com/1-aralik-dunya-aids-gunu-2022-bildirisi-hive-karsi-esitlik/ Thu, 01 Dec 2022 07:15:38 +0000 https://gazetekarinca.com/?p=231411 Bugün, 1 Aralık Dünya HIV/AIDS Günü. Bu yılki bildirinin başlığı HIV’e karşı eşitlik. Dünya AIDS gününün uluslararası teması ise “eşitenlenmek”. 2022 ortak bildirisinin tamamını paylaşıyoruz. Birleşmiş Milletler Ortak AIDS Programı’nın (UNAIDS) belirlediği ve henüz yaklaşılamayan, 2030’a dek AIDS’i tamamen sonlandırma hedefine sadece sekiz yıl kala, pek çok alanda olduğu gibi HIV ile mücadelede de ağır […]

The post 1 Aralık Dünya AIDS Günü | 2022 bildirisi: HIV’e karşı eşitlik first appeared on Gazete Karınca.

]]>
Bugün, 1 Aralık Dünya HIV/AIDS Günü. Bu yılki bildirinin başlığı HIV’e karşı eşitlik. Dünya AIDS gününün uluslararası teması ise “eşitenlenmek”. 2022 ortak bildirisinin tamamını paylaşıyoruz.

Birleşmiş Milletler Ortak AIDS Programı’nın (UNAIDS) belirlediği ve henüz yaklaşılamayan, 2030’a dek AIDS’i tamamen sonlandırma hedefine sadece sekiz yıl kala, pek çok alanda olduğu gibi HIV ile mücadelede de ağır hasarlar bırakan bir pandeminin hemen arkasından, yeni bir 1 Aralık Dünya AIDS Günü’nü daha deneyimliyoruz.

Kırk yılı aşkın süredir hayatımızda olan HIV ve AIDS, bazı ülke ve bölgelerde tamamen kontrol altına alınmış olsa da, Türkiye’de ve Türkiye’nin içinde bulunduğu bölgede yayılmaya devam ederken, beraberinde yeni eşitsizliklere de sebep oluyor. Bu eşitsizliğin ve HIV ile küresel mücadelede kullanılan kaynakların azalmasının, dünya genelinde milyonlarca insanı riske attığı başta UNAIDS olmak üzere pek çok kurumun raporuna yansımakta. HIV ile mücadelede yeni teknolojilere herkesin eşit erişimi bir yana dursun, teste, tedaviye, Temas Öncesi Profilaksiye (TÖP, PrEP) ve hatta prezervatif gibi en temel araçlara erişimdeki eşitsizlikler Türkiye’de de hala devam ediyor.

Bu eşitsizliklerden Dünya genelinde en çok kadınlar orantısız bir şiddette etkilenirken, eşcinsel erkekler, erkeklerle seks yapan erkekler, trans bireyler, seks işçileri ve mahkûmlar dahil olmak üzere, kilit gruplardaki bireylerin yalnızca üçte biri düzenli olarak önleme araçlarına erişim sağlayabiliyor. Tüm bu faktörler, aynı zamanda yoğun ayrımcılık ve damgalamaya maruz kalan bu bireylerin hayatlarını daha da zorlaştırıyor ve uluslararası toplumu ortak HIV hedeflerinden uzaklaştırıyor.

Hâlbuki gelişmeler oldukça umut verici ve “sıfır yeni bulaş” ile “sıfır ayrımcılık” hedeflerinin gerçekçi olduğunu bize güçlü bir şekilde müjdeliyorlar. Günde sadece tek tablete kadar düşen etkili günlük HIV ilaç tedavisi (ART), etkin bir bulaş önleyici olarak TÖP-PrEP, vücutlarındaki virüs tamamen baskılanan bireylerin cinsel partnerlerine HIV bulaştırma riskinin sıfır olduğunu bilimsel olarak kanıtlayan ve ayrımcılıkların da bitmesini gerektiren Belirlenemeyen eşittir Bulaştırmayan⁴ gibi gelişmelere ek olarak, tedavide günlük haplar yerine uzun süreli enjeksiyon formları yaygınlaşırken, kesin tedavi çalışmalarından da umut verici haberler geliyor.

Fakat HIV ile mücadelede herkes için eşitliği sağlamadan ve günün ihtiyaçlarını, çağa uygun politikaların desteklediği yöntemler kullanarak gidermeden, sıfır yeni bulaş hedefine küresel düzeyde ulaşılamayacağı açık! Çünkü insanların ayıplanma ve dışlanma korkusu olmadan HIV hakkında konuşabildikleri bir dünya inşa etmek, hepimizin ortak sorumluluğudur. Belki bu hedeflere tek başlarına ulaşan ülkeler olabilir ancak COVID-19 pandemisi gösterdi ki, küresel bir sorunu dünyanın her yerinde çözmeden, o sorunu çözdüğümüzü söyleyemiyoruz. İşte tam da bu yüzden hepimizin ortak sorunu olan HIV ile mücadelede Türkiye’nin de üzerine düşen şeyler var. Ülkemizde HIV’e karşı politik ilgisizliğin, kamu yönetimi, bilim ve sivil toplumun senkronize olamamalarının ve eşitsizlikleri giderecek yaklaşımlar geliştirememiş olmalarının olumsuz sonuçlarını, yeni olgu sayılarına bakınca net biçimde görüyoruz.

Fakat Türkiye HIV sivil toplumu olarak umutsuz değiliz. Ülkemize, insanımıza ve mücadele potansiyelimize güveniyoruz. Eşitliği önceleyen hak temelli yaklaşımlarla taçlandırıldığında içten bir politik ilgi ve ortak çözüm iradesinin, HIV konusunda toplumun tamamını etkileyen politik, ekonomik, sosyal eşitsizlikleri kalıcı olarak sonlandıracağından eminiz. Biz Türkiye HIV sivil toplumu olarak bu inancı yineliyor ve ülkemizde HIV salgınını durdurmak için tüm paydaşlarla birlikte çalışma irademizi tekrarlıyoruz.

Hep birlikte çalışırsak eşitsizlikleri de, HIV salgınını da bitirebilir ve hem bölgemize hem de dünyaya örnek olacak bir başarı hikâyesi yazabiliriz.

Yeter ki isteyelim!

KIRMIZI KURDELE İSTANBULPOZİTİF YAŞAM DERNEĞİ

The post 1 Aralık Dünya AIDS Günü | 2022 bildirisi: HIV’e karşı eşitlik first appeared on Gazete Karınca.

]]>
Alzheimer’ın beyindeki tahribatını yavaşlatan ilk ilaç: Lecanemab https://gazetekarinca.com/alzheimerin-beyindeki-tahribatini-yavaslatan-ilk-ilac-lecanemab/ Wed, 30 Nov 2022 11:50:12 +0000 https://gazetekarinca.com/?p=231272 Bilim insanları, Alzheimer’ın beyne verdiği tahribatı yavaşlatan bir ilaç geliştirdi. ABD merkezli Biogen ve Japonya merkezli Eisai biyoteknoloji şirketleri, demans hastalığının en yaygın formu olan Alzheimer’a çare olabilecek bir ilaç geliştirdi. Bilim insanları, Lecanemab isimli ilacın hastalığa bağlı olarak beynin zayıflamasını yavaşlattığını kaydetti. Bin 800 hasta üzerinde yapılan klinik çalışmada Lecanemab, 18 aylık bir süre […]

The post Alzheimer’ın beyindeki tahribatını yavaşlatan ilk ilaç: Lecanemab first appeared on Gazete Karınca.

]]>
Bilim insanları, Alzheimer’ın beyne verdiği tahribatı yavaşlatan bir ilaç geliştirdi.

ABD merkezli Biogen ve Japonya merkezli Eisai biyoteknoloji şirketleri, demans hastalığının en yaygın formu olan Alzheimer’a çare olabilecek bir ilaç geliştirdi. Bilim insanları, Lecanemab isimli ilacın hastalığa bağlı olarak beynin zayıflamasını yavaşlattığını kaydetti.

Bin 800 hasta üzerinde yapılan klinik çalışmada Lecanemab, 18 aylık bir süre içinde Alzheimer hastalarında zihinsel becerilerdeki zayıflamayı yüzde 27 oranında yavaşlattı. Bilim insanlarına göre bu mütevazı ama önemli bir sonuç.

Hastalığın ilk aşamalarında etkili

University College London’dan Prof. John Hardy, sonuçların tarihi nitelikte olduğunu belirterek “Alzheimer tedavisinin başladığına tanık olacağımız konusunda iyimserim” dedi.

Hardy, ilacın hafif demansı olanlarda hafıza gerilemesini azalttığını kaydederek, Lecanemab’ın, hastalığın ilk aşamalarında etkili olduğunu kaydetti.

Lecanemab, tıpkı virüs ve bakterilere saldıranlar gibi bir antikor ve bağışıklık sistemine beyindeki amiloidi temizleme komutu veriyor. İki haftada bir enjeksiyon şeklinde verilen ilacın gelecek yılın sonlarına doğru piyasaya sürülmesi bekleniyor.

DIŞ HABERLER

The post Alzheimer’ın beyindeki tahribatını yavaşlatan ilk ilaç: Lecanemab first appeared on Gazete Karınca.

]]>