7 Ekim Kürt Kadın Gazeteciler Günü dolayısıyla yapılan açıklamada konuşan JINNEWS Editörü Beritan Canözer, “Dünyanın her tarafında iktidarların özgür ve muhalif düşünen biz kadın gazetecilere yönelik her türlü baskı ve sindirme çabalarına karşı, kendi öz irademizden aldığımız güçle erkek egemen akla karşı gerçeğin dili olmaya devam edeceğiz” dedi.
Mezopotamya Kadın Gazeteciler Platformu (MKGP), 7 Ekim Kürt Kadın Gazeteciler Günü ve Özgür Gündem Gazetesi’nin Genel Yayın Yönetmeni Gurbetelli Ersöz’ün katledilmesinin yıldönümü dolayısıyla Diyarbakır D Tipi Kapalı Cezaevi önünde basın açıklaması gerçekleştirdi.
Açıklamaya MKGP üyeleri, Dicle Fırat Gazeteciler Derneği (DFG) ve çok sayıda basın çalışanı katıldı.
Açıklamayı okuyan JINNEWS Editörü Beritan Canözer, Gurbetelli Ersöz’ün Türkiye basın tarihinde ilk kadın yayın yönetmeni olduğunu hatırlattı.
Canözer, “Bu anmayı bugün tutuklu bulunan gazeteci arkadaşlarımız için Diyarbakır Cezaevi önünde yapıyoruz. En son 8 Haziran’da gözaltına alınarak tutuklanan 16 gazeteci arasında bulunan Safiye Alağaş, Remziye Temel, Elif Üngür ve Neşe Toprak’ın sesine ses olmaya geldik” dedi.
‘Gurbetelli’den devralınan meşale’
Ersöz’ün mirasını devralan kadın gazetecilerin erkek-devlet zihniyetine ve eril dile karşı mücadele ettiğini belirten Canözer, “Halkının özgürlük çığlıklarını duymazdan gelmeyerek gerçek bir gazeteci duyarlılığıyla çalışmalarını yürüten Gurbetelli’nin ardılları olan Kürt kadın gazeteciler, ondan devraldıkları meşaleyi her geçen gün daha da yükseğe taşıyarak halkların ve kadınların özgürlük umudu olmaya devam etmektedir” dedi.
Süleymaniye’de uğradığı suikast sonucu yaşamını yitiren Nagihan Akarsel’e değinen Canözer, “Ömrünü kadın özgürlük mücadelesine ve kadının tarih boyunca yarattığı değerleri ortaya çıkarmaya adayan Nagihan, kadın gazeteciliğinin öncüsü, karanlıkta bırakılmak istenen kadın hakikatinin sesiydi. Nagihan’ın seçilmesi bir tesadüf değil, hep karşısında mücadele ettiği erkek egemen ulus-devlet zihniyetinin bilinçli bir hedefiydi. İşbirlikçilerle beraber hedef alınan kadın özgürlüğü ve kadın devriminin öncülüğüdür. Kısılmak istenen ise özgür Kürt kadının sesidir” diye konuştu.
‘Ersöz ve Akarsel’i katleden aynı anlayış’
Canözer, “Kürt kadın gazeteciler olarak Gurbetelli Ersöz ve Nagihan Akarsel’i katleden anlayışın işbirlikçisi olan KDP zihniyetine karşı mücadelemizden geri adım atmayacağız” dedi ve şunları söyledi:
Bu anlayış ve zihniyete karşı Kürt kadın gazeteciler olarak baş eğmeyeceğiz, Nagihan’ın kaleminden dökülen hakikatle daha güçlü ve kararlı bir şekilde işimize sarılacağız. Ama susmayacağız… İktidarcı erkek egemen aklın yaşamın her alanında topluma uyguladığı şiddet ve bastırmayla en fazla karşı karşıya kalan özgür basın ve Kürt kadın gazeteciler olarak susmayacağız.
‘Gerçekleri yazmaya devam edeceğiz’
Cinsiyetçi medyaya karşı alternatif medyasını yaratarak hem yazılı hem de görsel alanda varlıklarını sürdürdüklerini dile getiren Canözer sözlerini şöyle sürdürdü:
Sahada maruz kaldığımız taciz, tehdit, baskı, gözaltı ve tutuklamalar karşısında gerçeğin dili ve sesi olma yolundan asla vazgeçmeyeceğiz. Erkek devlet aklının kadın ve toplum düşmanı politikalarına karşı Türkiye’den İran’a, Kuzey ve Doğu Suriye’den Federe Kürdistan Bölgesi’ne, Lübnan’dan Yemen’e, Avrupa’ya ABD’ye, farklı kıtalarda farklı dillerde de olsa her kadının sesini duyurmak için, medyanın eril diline karşı gerçekleri yazmaya devam edeceğiz.
Dünyanın her tarafında iktidarların özgür ve muhalif düşünen biz kadın gazetecilere yönelik her türlü baskı ve sindirme çabalarına karşı, kendi öz irademizden aldığımız güçle erkek egemen akla karşı gerçeğin dili olmaya devam edecek, kalemleri iktidarın güdümünde olan medya gruplarının hedef göstermelerine boyun eğmeyeceğiz. Nagihan’ın, Gurbetelli’nin, Deniz’in, Şilan’ın, Nagihan’ın kalemini yerde bırakmayacağız. Onlardan aldığımız güçle, açtıkları yolda yürümeye devam edeceğiz.