Müzisyenler Onur Şener’in öldürülmesinin ardından üzgün, tedirgin ve öfkeli: “İktidar müzik emekçilerine savaş açtı, bizi hedef haline getirdi.”
Şiddet, Türkiye’de hemen her gün gündemde olan bir konu haline geldi.
Kadına yönelik şiddet, nefret cinayetleri, sağlık emekçilerine yönelik şiddet ve daha sayabileceğimiz çok sayıda örnek var. Peki neden? Şiddet kültürünün bu kadar tırmanması, müzisyen Onur Şener’in bir istek şarkısı söylemediği için öldürülmesine kadar varan bu tahammülsüzlük neden? Soruların yanıtlarını meslektaşları Onur Şener’i kaybeden müzisyenler Gazete Karınca’ya anlattı.
Müzisyen Onur Şener cinayeti sosyal medya paylaşımlarının yanı sıra sokak eylemleri ile de protesto edildi. Bu protestolardan biri de İzmir’deydi.
Turizm Eğlence ve Hizmet Emekçileri Sendikası (TEHİS) üyeleri, yaptıkları açıklamada, pandemi ile geçen 2 yılı aşkın sürede, eğlence yerlerindeki kapatmalar ve canlı müzik yasakları sonucu müzik emekçilerinin yoksulluğa terkedildiğini, iktidarın bu politikalarıyla müzisyenleri hedef haline getirdiğini ifade ettiler.
‘Bu cinayet müzisyenlerin itibarsızlaştırılmasının bir sonucu’
Açıklamanın ardından konuştuğumuz müzisyen Serdar Türkmen, iktidarın müzik emekçilerine savaş açtığını söylüyor. Bunu da şöyle açıklıyor:
Pandemi sürecindeki göstermelik yardımları saymazsak aslında müzisyenlerin ölüme terkedildiği bir dönem yaşadık. Ardından itibarsızlaştırma dönemi başladı. Konser yasakları, festival yasakları, müzisyenlerin keyfi bir şekilde tutuklanması, onlar hakkında Twitter’dan yürütülen linç kampanyaları gibi süreçlerle müzik emekçilerinin itibarsızlaştırılmaya çalışıldığı bir dönemi yaşadık. Bu cinayette bu itibarsızlaştırmanın bir sonucu.
‘İktidarın derdi müzisyenlerle değil bir hayat tarzıyla’
“Peki iktidarın müzisyenlerle derdi ne?” diye sorduğumuzda ise Serdar Türkmen iktidarın doğrudan bir meslek koluyla değil de bir hayat tarzıyla derdi olduğunu söylüyor.
Türkmen, “İktidarın karşısında seküler bir hayat tarzı var, kendisine oy vermeyen insanların beslendiği bir kültürel atmosferden bahsediyorum. Müzik de bu atmosferi besliyor. Bu iktidarın istediği bir şey değil ve aslında bunun için müzik emekçilerine saldırılıyor” diyor.
‘Bu cinayetin sorumluları iktidarda’
Serdar Türkmen Türkiye’deki şiddet atmosferinin giderek tırmandığını, LGBTİ+’lara, kadınlara, işçilere yönelik saldırılara tanıklık edilen bir süreçten geçildiğine işaret ederek, müzisyenlere yönelik saldırıların da bunun bir parçası olduğunu belirtiyor.
Türkmen tüm bu şiddet olaylarına karşı örgütlü bir tepkinin ortaya konulmasını gerektiğini ifade ediyor. Onur Şener için düzenlenen eyleme az sayıda kişinin katılmasına dikkat çeken Türkmen, sebebinin de yaratılan korku atmosferi olduğunu söylüyor.
Müzisyen Serdar Türkmen, “Cinayetin failleri var ama o cinayetin bir de sorumluları var, o sorumlular iktidarda” diyor. Bu nedenle de müzik emekçilerinin de diğer tüm baskı gören kesimler gibi örgütlü bir şekilde mücadele etmesi gerektiğini vurguluyor.
‘Korku bize yabancı değil ama engel de değil’
Serdar Türkmen, bütün bu şiddet ortamında korkmamanın mümkün olmadığını, bu korku iklimi olmasa yaptıkları eyleme katılacak kişi sayının belki de onbinleri bulacağını düşündüğünü söyleyerek ekliyor:
Bu korku bize yabancı değil ama engel de değil.
‘Kadın müzisyenler bu zihniyet karşısında daha fazla sorun yaşıyor’
Helin Randa TEHİS üyesi müzisyenlerden. Onur Şener’in öldürüldüğünü duyduğunda çok öfkelendiğini söyleyen Randa da Şener’in öldürülmesinin bir zihniyetle ilgili olduğunu düşünüyor.
Kadın müzisyenlerin bu zihniyet karşısında daha fazla sorun yaşadığını anlatan Randa, şunlara dikkat çekiyor:
Bunlar da bahsettiğim diğer şeyler gibi politiktir. Ayrıca taciz ve şiddet de var. Şu an bir yerde sahne almasam da daha önceleri birçok kez sahne aldım. Sahnede sözlü tacizden tutalım da küçümsenmeye kadar birçok şeyle karşılaştım. Sokakta müzik yaparken tek başımaysam güvende hissetmediğim ve kimi zaman da tacize uğradığım oldu. Bunlar sadece benim yaşadığım şeyler değil, bunlar bu ülkede kadın müzisyenlerin hemen hepsinin yaşadığı şeyler.
’Sokakta, ‘Burası Türkiye, Türkçe müzik yapın’ tepkileri ile karşılaşıyoruz’
Helin Randa’nın dikkat çektiği bir başka şey ise çok dilli müziğe karşı tahammülsüzlük. Müziğin, sanatın tek tipleştirilmesine karşı olduklarını söyleyen Randa, şunları vurguluyor:
Müziği, sanatı tek bir dile, tek bir şeye sıkıştıramayız. Bu aynı zamanda halkların kültürüne de yapılmış bir saldırıdır. Yakın zamanda Aynur Doğan’ın, Mem Ararat’ın konserlerinin iptal edilmesini, Kürtçe tiyatro oyunlarının yasaklanmasını örnek olarak verebiliriz. Bizler de sadece Türkçe müzik değil; Arapça, Kürtçe, Ermenice, Zazaca gibi birçok dilde müzik yapıyoruz. Bunun sonucunda çok güzel tepkiler alsak da bazen olumsuz şeylerle karşılaşabiliyoruz. Örneğin sokakta Kürtçe şarkı söylerken ‘Burası Türkiye, Türkçe müzik yapın’ tepkileri ve ters bakışlarla taciz edilmeye kadar birçok şey yaşıyoruz. Toplumun birçok kesimine karşı, yani kadınlara, LGBTİ+l’ara, işçilere, mültecilere, hayvanlara, doğaya karşı nefreti büyüten ve besleyen iktidar aynı nefreti dile, kültüre, müziğe de yöneltiyor. Bunun sonucunda müziğe karşı da ırkçı, dışlayıcı politikalar gelişmiş oluyor.
Randa, emeklerinin sömürülmediği, icra ettikleri sanatın değersizleştirilmediği bir dünya için mücadele devam etmeye edeceklerini belirtiyor.
‘İktidar ‘müzik kötü, müzisyen öcü’ diye düşünen bir kitle oluşturdu’
Okan Kılınç TEHİS İzmir Sözcüsü. Onur Şener’in öldürülmesine şaşırmamış. Yıllardır süren baskı ve şiddeti her gün hissettiklerini, yıllardır kelle koltukta yaşadıklarını ifade ediyor. Kılınç mekanlara giden müşterilerin kendilerini müzisyenlerin sahibi gibi gördüğünü söylüyor. İktidarın pandemiyle birlikte, “müzik kötü, müzisyen öcü” diye düşünen bir kitle oluşturduğunu belirterek, Şener’in öldürülmesine giden sürecin de bundan beslendiğini söylüyor. Kılınç, bütün bu baskılar karşısında sahneleri bırakmak değil sahip çıkmak gerektiğini belirtiyor ve “Bu saatten sonra ne sahneleri boş bırakmalıyız ne meydanları. İktidar da bunu istiyor zaten” diyor.
‘Kaybedecek neyim var ki?’
Müzisyen Okan Kılınç, gündüz başka bir işte çalışıp akşam da bir mekanda sahne alıyor. Başka türlü geçinemediklerini söyleyen Kılınç, “Asıl mesleğimiz ekstra işimiz oldu” diyor.
Kılınç, şunları da vurguluyor:
Pandemi tedbirleri kapmasında getirilen müzik yasaklarının devam etmesini eleştiren Kılınç, “Pandemi var evet ama turizm sektöründe bir kısıtlama yok, müzik yasağı devam ediyor. 01:00’dan sonra mı bulaşıyor bu hastalık? Ya da alkol içince mi bulaşıyor? Ya da bir kadınla bir erkek yan yana gelince mi bulaşıyor bu hastalık?” diyerek iktidarın aslında bu yaşam tarzına savaş açtığını söylüyor. Buna karşı da müzisyenlerin sendikalı olmalarının çok önemli olduğunu vurguluyor. Kılınç, mücadele etmeye devam edeceğini söylerken de “Kaybedecek neyim var ki? Ama kazanacağım çok şey var. Öldürülen arkadaşımız Zehra Bayır ve birkaç gün önce öldürülen Onur Şener için ben umudumu kaybetmeyeceğim.