HABER MERKEZİ – Geçtiğimiz hafta tutuklanan Mor Yakup Manastırı Rahibi Aho’yla yaptığı görüşmeye ilişkin konuşan avukat Mustafa Vefa, rahibin 2018 yılında manastıra gelen örgüt üyelerine yemek vermeyi ‘yardım’ etmek için değil, inancı gereği yaptığını aktardı.
Mardin’in Nusaybin ilçesine bağlı Eskihisar, Üçköy ve Üçyol’da, 9 Ocak’ta yapılan ev baskınlarında aralarında Mor Yakup Manastırı Rahibi Sefer (Aho) Bileçen, Üçköy muhtarı Joseph Yar ve yıllar sonra Türkiye’ye dönen Musa Taştekin isimli Süryani yurttaşların da olduğu 12 kişi gözaltına alınmıştı.
İfade işlemlerinin ardından mahkemeye çıkarılan Rahip Aho “örgüte yardım ve yataklık etmek” iddiasıyla tutuklanırken, diğer isimler ise ‘adli kontrol’ şartı ile serbest bırakılmıştı.
Bileçen hakkında bir itirafçının ifadesi ve jandarma tarafından 2018 yılında “örgüt üyelerinin manastıra girdiğine” dair hazırladığı bir tutanağın Bileçen’in tutuklanmasına gerekçe yapıldığı ortaya çıkmıştı.
Urfa Barosu İnsan Hakları Merkezi’nden bir grup avukat, tutuklamaya ilişkin rapor hazırlamak amacıyla dün Mardin E Tipi Kapalı Cezaevi’nde bulunan Rahip Aho’yla görüştü. Avukat heyeti daha sonra Süryani cemaatinin temsilcileriyle bir görüşme de gerçekleştirdi.
Heyette yer alan avukat Mustafa Vefa, görüşmeye dair Mezopotamya Ajansı’ndan Ahmet Kanbal’a açıklamalarda bulundu.
Rahip Aho’nun, yaptıkları görüşmede “etkin pişmanlık yasasından” yararlanmak isteyen M.S. isimli kişinin beyanların gerçeği yansıtmadığını belirtti. Rahibin ifadeleri şöyle:
“2018 yılında iki örgüt mensubu manastıra geldi. Benden yemek istediler. Ben de verdim. Daha sonra bu tespit edilmişti. Bunun üzerine dönemin Jandarma Komutanı, Metropoliti devreye koyarak benimle görüştüler. Ben inkar etmedim. Olayın tekrar yaşanmaması için güvenlik önlemi alınmasını istedim ancak herhangi bir güvenlik önlemi alınmadı. Tutanak tutulmasının ardından konunun kapatıldığını sanıyordum.
“Kim kapıma gelirse veririm. Dini ve felsefi olarak vermem gerekiyor. Rahip olduğum için de yalan söyleyemem. Ben bunu herhangi bir örgüte yardım etmek için değil, inancım gereği yapıyorum. Felsefi anlamda ben ihbar da edemem. Dini anlamda da böyle. Ben zaten manastır dışına çıkamam.”
‘Tutuklanması Süryanilerde bir kırılmaya neden olacak’
Rahip Aho’nun sağlık durumunun iyi olduğunu ve kendisini iyi hissettiğini aktaran avukat Vefa, tutuklanmasına dair tepkisini de paylaştı:
“Kendisi üzülmüyor. Zaten inzivaya çekilmiş bir hayat yaşadığını söylüyor. Kendisi için cezaevinde olup olmamasının bir önemi olmadığını düşünüyor. Ama tutuklanmasının Süryani toplumunda bir kırılmaya neden olacağını düşünüyor.
“Manastırın sahipsiz kalmasına üzülüyor. Manastırda beslediği ceylanların sahipsiz kalmasından endişe ediyor. Ama en çok endişe ettiği konu, Süryani toplumu. Tutuklanmasına gerek olmadığını düşünüyor. Tutuklanmasına anlam veremiyor. 2 yıl sonra gelinmesine de anlam veremiyor.”
‘Tutuklama ağır bir tedbir’
Mahkemenin verdiği tutuklama kararını da eleştiren Vefa, “Kanunda bir suç işlenmesi durumunda dahi bireylerin toplumdaki konumları nedeniyle tutuklanmamasını gerektiren istisnai durumlar vardır. Rahip Aho da bunun bir örneğidir” dedi ve ekledi:
“Bir yere kaçmaz. Bu Süryani toplumu için önemlidir. Neticede kırılgan ve hassas bir toplumdan bahsediyoruz. Adli kontrol uygulanabilirdi. Tutuklanmasını gerektiren bir ceza da yok bunun sonunda. Bahsi geçtiği şekilde bir yemek vermiş. Yardım ve yataklık iddiasından verilebilecek en yüksek ceza 3 yıl 1 aydır. Bu nedenle tutuklama ağır bir tedbirdir.”
Süryanilerin “güvenlik” endişesiyle bir daha manastıra gitmekten çekineceğine de işaret eden Vefa, son olarak şunları ifade etti: