Sinemanın öyküsünde belirgin bir cinsiyetçilik vardır.
Atilla Dorsay’ın 100 Yılın 150 Oyuncusu kitabında yer alan 150 oyuncunun sadece 53’ü kadındır.
Sinemanın 1895’de bulunuşundan bir yıl sonra film çeken ve sinema tarihinin bilinen ilk kadın film yönetmeni, aynı zamanda ilk kurmaca filmi çeken sinemacı olan Alice Guy Blaché, resmi kayıtlara göre 350’den fazla film çekmesine rağmen ismi unutturulmaya çalışılır. Ölümünün ardından tek bir gazete haberi yayınlanmasa da sinemanın öyküsünde bugün ilk kadın sinemacı olarak anılır.
Tamamıyla erkek yönetmenlerin olduğu bir dönemde çektiği filmlerle Türkiye sinemasının hem ilk hem de en çok film çeken kadın yönetmeni olan Bilge Olgaç, o günlerde yaşadıklarını şöyle anlatır:
“Benim başladığım yıllarda gerçekten her şey son derece zordu. Sinema gibi erkeklerin tekelindeki bir sanat dalına atılmıştım. Genç bir kadındım. Üstelik bu işi kadın olarak ilk kez yapan insandım. İlk önce bir kadın ne yapabilir diye bakıyorlardı. Kuşkulu bir bakıştı. Ben de çok sert, bağırıp çağıran bir rolü benimsedim. Fakat sonradan bu rolden vazgeçtim. Çünkü insanlar artık bana inanıyorlar ve güveniyorlardı.
“Zamanla yaptığım işler ve ürünlerim her şeyi belirledi. İnsan sürekli bir ‘daha iyi yapmalıyım’ dürtüsünü taşıyor. Çünkü kendinizi kanıtlamak zorundasınız. Uzun yıllar iyiyi gerçekleştirmenin çabasını koydum ortaya. Sonunda da ‘rağmen sinema’ koşullarında bir şeyler kotarmaya çalıştım.”
Kameradan görülen kadın imgesi ise özne olarak kadın kendisinin değil, erkeğin arzusunun yansımasıdır.
Feminist film kuramcısı Laura Mulvey, bakış üzerinden geliştirdiği anlatısında, bakmaktan zevk alanın erkek; bakılanın ve pasif olanın kadın olduğuna dair bir eril önermenin sinemada sıklıkla işlendiğine vurgu yapar.
Yine Mulvey, cinsel bir obje olarak görüntülenen kadının ‘eğlence unsuru’ olarak üretildiğini belirterek, erkeğin arzusu yönünde devinim göstererek amaca hizmet ettiğini/ettirildiğini söylemektedir.
Kadın hareketinin mücadelesinin etkisi sinemaya da yansır ve kameranın bu eril bakışı büyük oranda sarsılır.
Örneğin Türkiye sinemasında kadının temsil biçimi melodram anlatısı içinde erkek egemen ideolojinin kendisine biçtiği değerler ve sembollerle yer alırken; kadın hareketinin mücadelesiyle 1980’lerle birlikte güçlü, bağımsız, direngen, arzunun öznesi derinlikli kadın karakterler alır. Müjde Ar, Hale Soygazi, Nur Sürer, Lale Mansur, Deniz Türkali, Meral Oğuz gibi oyuncular bu karakterlere hayat verir.
Alice Guy Blaché’nin izinden giden kadınlar, 128 yıldır sinemadaki yürüyüşünü sürdürüyor.
Filmler
Sinematek/Sinema Evi de Türkiye sinemasında 1980’li yıllarda güçlü, bağımsız, direngen, derinlikli kadın karakterlerin olduğu filmlere yer vermeye hazırlanıyor.
14 Ocak Cumartesi gününden itibaren üç ay boyunca 80’ler Türkiye Sinemasında Kadın seçkisi adı altında filmler gösterilecek.
28 Mart’a kadar gösterilecek seçkide yer alacak filmler şöyle:
- Türkiye sinemasının “kadın filmleri yönetmeni” olarak anılan Atıf Yılmaz’ın yönettiği, Barış Pirhasan’ın da senaryosunu yazdığı Aaahh Belinda! (1986), tiyatro oyuncusu Serap’ın gönülsüzce rol aldığı bir reklam filminin dünyasına girerek alt orta sınıf bir kadının hayatına mahkûm oluşunu anlatır. Toplumsal cinsiyet rollerini keskin bir mizahla irdeleyen film, aynı zamanda, dönemin orta sınıf rutinleri, bohem yaşamı ve İstanbul’unu yansıtması açısından önem taşır. Filmin oyuncu kadrosunda Müjde Ar, Yılmaz Zafer, Macit Koper ve Füsun Demirel gibi oyuncular var.
- Vasıf Öngören’in 1969 yılında kaleme aldığı tiyatro eserinden Atıf Yılmaz tarafından uyarlanan Asiye Nasıl Kurtulur (1986) filminde genelevde çalışmaktan kurtulmaya çalışan bir kadının hapsedildiği döngüyü müzikal bir kurguyla anlatıyor. Filmin oyuncu kadrosunda Müjde Ar, Ali Poyrazoğlu, Hümeyra ve Füsun Demirel gibi isimler var.
- Türkiye sinemasının “kadın filmleri yönetmeni” olarak anılan Atıf Yılmaz’ın yönettiği, senaryosunda Latife Tekin ve Fehmi Yaşar’ın imzasının olduğu Bir Yudum Sevgi (1984) çocuklarını alıp mutsuz olduğu evi terk ederek yeni bir hayata başlayan Aygül’ün hikâyesini anlatıyor. Filminde başrolünde Hale Soygazi, Kadir İnanır ve Macit Koper var.
- Ümit Ünal’ın senaryosunu yazdığı, Halit Refiğ’in de yönetmenliğini yaptığı Teyzem (1986) filmi, boğucu aile kurumu içinde nefes almaya çalışan Üftade’nin hikâyesini küçük yeğeninin gözünden aktarıyor. Filmin oyuncu kadrosunda Müjde Ar, Haldun Ergüvenç, Tomris Oğuzalp ve Yaşar Alptekin gibi isimler var.
- Füruzan’ın aynı adlı öyküsünden uyarlanan ve Füruzan ve Gülsün Karamustafa’nın birlikte yönettiği Benim Sinemalarım (1990), baskıcı ailesinden kaçmak için sinemanın büyülü dünyasına sığınan Nesibe’nin hikâyesini anlatıyor. Film, Türkiye sinemasında yönetmenliğini iki kadın yönetmenin ortak üstlendiği ilk ve tek filmdir. Filminde başrollerinde Hülya Avşar ile Yaman Okay var.
- Senaryosunu Selim İleri ile yazan Ömer Kavur’un yönettiği Kırık Bir Aşk Hikâyesi‘nde (1982) tayin olduğu kasabanın sakinlerinin hayatına dokunan edebiyat öğretmeni Aysel’in hikayesini takip ediyor. Filmin oyuncu kadrosunda Kadir İnanır, Hümeyra, Kamran Usluer, Neriman Köksal ve Halil Ergün gibi isimler var.
- Ahmet Muhip Dranas’ın şiirinden senaryolaştırılan ve Yavuz Turgul’un yönettiği Fahriye Abla (1984) aile baskısı altında ezilen, aşkta da umduğunu bulamayan fakat sil baştan başlayan Fahriye’nin hikâyesini anlatıyor. Filmin başrolünde Müjde Ar ve Tarık Tarcan var.