Ana SayfaGüncel‘Akıncı Üssü Davası’nın dört günü: ‘Sivil imam’dan ‘film’, Akın Öztürk’ten ‘keşke ölseydim’ ifadesi

‘Akıncı Üssü Davası’nın dört günü: ‘Sivil imam’dan ‘film’, Akın Öztürk’ten ‘keşke ölseydim’ ifadesi

HABER MERKEZİ – 15 Temmuz darbe girişiminin komuta merkezi olarak görülen Akıncı Hava Üssü’nde yaşananlara ilişkin 7’si firari 486 sanığın yargılanması dördüncü gününde. Bugün, davanın sanıkları arasında bulunan eski hava kuvvetleri komutanı Akın Öztürk ifade verdi. Öztürk ifadesinde suçlamaları reddederken, “Keşke ölseydim de bugün bu haksız suçlamayla karşı karşıya kalmasaydım” diye konuştu. Duruşmada savunma yapan ‘sivil imam’lardan Nurettin Oruç ise 15 Temmuz için ‘film’ dedi ve “Asıl darbe bana oldu, 15 Temmuz’da film koptu” diye konuştu.

15 Temmuz darbe girişiminin komuta merkezi olarak görülen Akıncı Hava Üssü’nde yaşananlara dair 486 sanığın yargılandığı davada bugün dördüncü gün.

Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nce Sincan Cezaevi’nde görülen davanın sanıkları arasında bir numaralı sanık Fethullah Gülen,  iki numaralı sanık ‘imam’ Adil Öksüz ve yine davanın üç numaralı sanıklarından ‘sivil imam’lardan Kemal Batmaz ile eski hava kuvvetleri komutanı Akın Öztürk de var.

Sanıklar hakkında 303’er kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası isteniyor.

Sanıklardan 461’inin tutuklu bulunduğu davada, adli kontrol şartıyla serbest bırakılan 18 kişi tutuksuz yargılanıyor.

Aralarında Fethullah Gülen ve Adil Öksüz’ün de bulunduğu 7 firari sanık hakkında ise yakalama kararı bulunuyor.

1 Ağustos Pazartesi günü başlayan davanın Sincan Cezaevi kampüsü içindeki salonda görülecek duruşmaları 29 Ağustos’a kadar sürecek.

Neyle suçlanıyorlar?

Sanıklar ‘anayasayı ihlal,’ ‘cumhurbaşkanına suikast,’ ‘yasama organını ortadan kaldırmaya teşebbüs,’ ‘Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüs,’ ‘silahlı terör örgütü yönetmek,’ ‘askeri komutanlıkların gaspı,’ ‘kasten öldürme,’ ‘kasten öldürmeye teşebbüs,’ ‘mala zarar verme,’ ‘kamu malına zarar verme,’ ‘genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması,’ ‘ibadethanelere zarar verme’ ve ‘kişiyi hürriyetinden yoksun kılma’ ile suçlanıyor.

Birinci gün

Dava için yoğun güvenlik önlemleri alınırken, ilk gün sanık olarak yer aldığı davada tüm sanıklar, göstericilerin önünden geçirilerek duruşmaya getirildi.

Bu sırada ise protestocular, AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın gündeme getirdiği ‘sanıkların tek tip kıyafetle yargılanmasını’ isteyen ve idam cezası verilmesini talep eden pankartlar açtı, sloganlar attı; sanıklara idam ipi fırlattı.

İkinci gün: Erdoğan’dan davaya müdahillik talebi

Davanın ikinci gününde ise Cumhurbaşkanı Erdoğan da davaya müdahillik talebinde bulundu.

Erdoğan’ın yanı sıra Başbakanlık, TBMM, Maliye Hazinesi, Emniyet Genel Müdürlüğü, Milli Savunma Bakanlığı, Sahil Güvenlik Komutanlığı, Türk Silahlı Kuvvetleri, İçişleri Bakanlığı, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar, Özel Kuvvetler Komutanı Zekai Aksakallı, CHP, bir grup CHP’li milletvekili, HDP ve Olçok Ailesi de Akıncı Üssü davasına müdahillik talep etti.

Üçüncü gün: Sanıktan avukata ‘FETÖ’cü suçlaması, ‘sivil imam’dan “15 Temmuz filmdi” savunması

Davanın dün gerçekleşen üçüncü gününde konuşan ‘sivil imam’lardan Hakan Çiçek’in çapraz sorgusu sırasında salonda arbede çıktı.

Bir müşteki avukatının “Fetullah Gülen kitaplarını okudunuz mu?” sorusu üzerine “Hayır” cevabı veren Çiçek, avukatın, “Okumadım diyorsunuz; ama dün savunmanızda verdiğiniz elma örneği Fetullah Gülen’in kitabında var” sözlerine karşılık Mahkeme Başkanı’na “Ben Fetullah Gülen’in kitaplarını okumadım; ama avukat Gülen’in kitaplarını okumuş. Hepsine hakim. Bu avukat hakkında FETÖ’cü olduğu için suç duyurusunda bulunuyorum” dedi.

Bunun üzerine salonda arbede çıktı ve duruşmaya ara verildi.

Duruşmada savunma yapan ‘sivil imam’lardan Nurettin Oruç ise hakkındaki suçlamaların ‘senaryo’ olduğunu söyledi.

Gözaltına alındıktan sonra kötü muamele ve işkence gördüğünü söyleyen Oruç, darbe girişimi öncesinde bir şirkette belgesel yapımcısı olarak çalıştığını anlattı ve “Darbe girişimi öncesi TRT ve diğer kurumlarla anlaşmasını yaptığım projelerim vardı. Asıl darbe bana oldu, 15 Temmuz’da film koptu” diye konuştu.

Oruç, 15 Temmuz darbe girişimini ‘film’ olarak değerlendirdi ve şunları söyledi:

Ortada yaşanmış bir film var. Başrol oyuncusu olarak Adil Öksüz seçilmiş. Filmin inandırıcılığını attırmak için Adil Öksüz’le ilgili jenerikler hazırlanmış, toplumun bilincine yerleştirilmiş. Sonra başrol oyuncusunun yanına yardımcı oyuncular konulmuş. Bizlere yardımcı oyuncularız. Bunların kim olduğu önemli değil. Böyle bir adamın yanına kimi korsanız gider. 4 siville darbe yapılabileceğine inanılıyor mu sayın başkan? Diğer sivilleri tanımıyorum ama benimle darbe olmaz. Koca generallere emir vereceğim; bu olmaz.

Oruç, 15 Temmuz günü Akıncı Üssü’nde olmadığını da iddia etti.

Dördüncü gün: Akın Öztürk ifade verdi

Davanın bugün gerçekleşen dördüncü gününde ise eski hava kuvvetleri komutanı Akın Öztürk ifade verdi.

Darbe girişiminin askeri kanadının bir numarası olduğu öne sürülen Akın Öztürk savunmasında suçlamaları reddederken, yıllardır ‘FETÖ’ ile mücadele ettiğini ve raporlar hazırladığını ifade ederek, “Kimse benim o gece talimat verdiğimi söyleyemez” diye konuştu.

Basında hakkında çıkan haberlere değinerek bunlar üzerinden adil yargılama yapılamayacağını kaydeden Akın Öztürk’ün ifadesinden bir bölüm şöyle:

46 yıllık pilotluk hayatımda bir çok operasyona katıldım. Keşke bu operasyonlardan birinde ölseydim de bugün bu haksız suçlamayla karşı karşıya kalmasaydım.

Gerçekleştirilen hain darbe girişimiyle ilişkilendirilerek, hain suçlamasıyla yargılanmak bana bu dünyada verilecek en büyük cezadır. 46 yılını üniforma içinde geçiren biri için bundan üzücü ne olabilir? Bu rütbe ve yaşa gelmiş biri olarak silah arkadaşlarıma, devletin kurumlarına silah doğrultacak kişi değilim. Yüce milletim, komutanlarım, silah arkadaşlarım ve çok değerli aileler bilsinler ki bu hain girişimle hiçbir ilgim yok.

Darbe teşebbüsüyle ülke ve insanlar travma yaşadı, çok üzücü olaylar meydana geldi. Şehitlere rahmet, yaralılara şifa, ulusa başsağlığı diliyorum. Darbe teşebbüsüne katılan, katkısı olan, gerçekleşmesi için bilerek veya isteyerek maddi ve manevi çaba gösterenler cezalandırılmalı. Bu yapılırken evrensel hukuk kurulları uygulanmalı, suçlu ve suçsuz kesin kriterlerle saptanmalı, sonuca göre eyleme katılanlar cezalandırılmalı.

Darbe girişiminin hemen ardından, neyin ne olduğu belli değilken basın ve yayın organlarında yapılan linç kampanyası haberlerinin delil olarak değerlendirilmesi halinde adil yargılamadan bahsedilemez.

İddianamenin, basın yayın organlarının propagandası ve tanımadığı kişilerin gerçeğe aykırı beyanları baz alınarak hazırlandığı iddiasında bulunan Öztürk, 29 Haziran ve 21 Temmuz 2016 arasında Gümüldür’de askeri kampta tatil planı yaptığını ancak Güney Kore’den dönmesi nedeniyle 3 Temmuz’da kampa katıldığını söyledi.

Kamptan, 9 Temmuz’da kardeşinin oğluna kız istemek amacıyla İzmir’den Çerkezköy’e gittiğini, ardından kampa döndüğünü anlatan Öztürk, eşinin rahatsızlığı nedeniyle tatili kısa kesip, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Salih Zeki Çolak’a tahsisli uçakla Ankara’ya geldiklerini kaydetti.

Öztürk, 9 Temmuz’daki Trakya seyahati dışında, 3 ve 15 Temmuz arasında kampta olduğunu ifade ederek, general olduğu belirtilen gizli tanığın İzmir’de verdiği ve kendisinin darbe girişiminden önce Ankara’da darbe toplantılarına katıldığı iddiasının doğru olmadığını savundu.