Ana SayfaYazarlarErcan SezginABD, Irak’tan çekilirken!

ABD, Irak’tan çekilirken!


Ercan Sezgin


Kaos ve kriz örgütleme ve bunun üzerinden devamlılığını garanti altına alma, kapitalist sistemin temel karakteridir. Kapitalist modernite karakteri gereği, kaos ve krizden beslenmektedir. İngilizlerin Ortadoğu’da oluşturduğu 100 yıllık sistem de bu bağlamda kaos ve kriz sistemidir. Aynı politikanın bir varyantı olarak son 30 yıllık ABD müdahalesi, bu kaosu en üst düzeye çıkarmıştır. Krize girmeyen, bunalım yaşamayan devlet, toplum, sistem kalmamış gibidir. Hedefi kriz ve kaos oluşturma bağlamında ele aldığımızda ABD, Ortadoğu’da başarılı olmuştur. Ancak yarattığı kaosu yönetme konusunda başarısızdır. Önce Yeni Dünya Düzeni (YDD) dediği, sonra Büyük Orta Doğu Projesi (BOP) olarak değiştirdiği Orta Doğu planları, projeleri Orta Doğu coğrafyasında maya tutmamıştır.

Şimdi herkes ABD’nin Afganistan’dan çekilmesini ve Irak’tan çekilme kararını tartışıyor. Irak’tan çekilme kararının ardından Federe Kürdistan Bölgesi’nin statüsünün akıbeti temel tartışma konularının başında geliyor. ABD, Irak’a müdahale ederken, Kürtleri önemli bir aktör ve stratejik müttefik olarak belirlemişti. Bunun içinde, Federe Kürdistan’da federe sistemin korunması, geliştirilmesi, kurumsallaştırılması ve olası durumlarda devletleştirilmesi için bölgeye her türlü yardım yapıldı, desteklendi. Askeri, siyasi, maddi, manevi her türlü destek sunuldu. Ancak tüm bu desteğe rağmen Federe Kürdistan Bölgesi’ndeki askeri siyasi ve idari yapı kurumsallaşmadı, gelişmedi. İkili ve parçalı yönetim tarzı aşılmadı. Partilere dayalı idari yönetim sistemi demokratikleşemedi. Kurumsallaşan bir askeri yapı olmadığı için sürekli işgal saldırılarıyla yüz yüze kaldı. Halen etrafındaki güçlerin işgal tehdidi altındadır ve kendini koruyabilecek askeri bir güçten yoksundur. Eşit, adil olmayan gelir dağılımından kaynaklı halk ve yönetenler arasında ciddi bir sınıf farkı oluşmuştur. Bu durum Federe Kürdistan halkında yönetime karşı ciddi bir tepkinin birikmesine de neden olmuştur. Durum bu iken ABD’nin çekilmesi durumunda, Federe Kürdistan Bölgesi’nin statüsünün tekrardan tartışmalı hale geleceğini gösteriyor.

ABD çekilir mi? Federe Kürdistan yönetimini yalnız bırakır mı? Çekilebilir ve yalnız bırakabilir. ABD, Kürtleri yalnız bırakma konusunda sabıkalıdır. Birçok tarihsel olayda Kürtleri düşmanları ile baş başa bırakmış desteğini çekmiştir. 1975’teki Cezayir Anlaşması’nın baş mimaridir. 100 bin peşmergenin bir anda tasfiye edilip dağıtılmasının baş failidir. Yakın dönemde yapılan referandumda, Kerkük’te, Efrin’de, Serêkanî ve Gresipi’de her türlü uluslararası anlaşmaya ve güya saha müttefiki olmasına rağmen Kürtleri yalnız bıraktı. ABD’nin stratejik müttefikleri ve dostları yoktur, kendi çıkarlarını her türlü anlaşmanın üstünde tutan pragmatizmi vardır.

ABD Irak’tan çekilme açıklaması yaptıktan sonra, Federe  Kürdistan yönetiminden ABD’nin kalması gerektiği yönünde, açıklamalar geldi. Irak’taki kimi Arap Şiileri ile İran yanlısı Şiiler, bu açıklamalara tepki gösterdiler. ABD’nin tüm Irak’tan çekilmesi gerektiğini belirttiler. Basına Haşdi Şabî başkanı Falih El Fayyadin’in, Mesut Barzani ile yaptığı görüşmede bu konuyu gündeme getirdiği ve kimi uyarılarda bulunduğu yönünde haberler yansıdı. İran bir yandan sopa gösterirken, diğer yandan Nêçîrvan Barzani’nin İran ziyaretinde uygulanan protokol ve verilen mesajlarla da havuç göstermeyi de ihmal etmedi.

ABD geçen yıldan beri Bağdat ve Sünnilerin yaşadığı bölgelerin çoğunda birçok askeri üssünü kapatarak Federe Kürdistan Bölgesi’ne taşıdı. Şu anda Federe Kürdistan’da, Hewler uluslararası havalimanında, Selahattin bölgesinde, 3 askeri üssü bulunmaktadır. Özellikle Hewler askeri üssü hemen hemen her ay, İran yanlısı Şii grupların roketli saldırılarının hedefi oluyor.

Yine 2 yıldır İran yanlısı Şii gruplar ile kimi Arap Şiilerinin, Federe Kürdistan’ın statüsünün zayıflatılması ve merkezî idarenin yetkilerinin artırılması için bir yasa hazırladıkları ve bunu parlamentoda beklettikleri biliniyor. Bu yasa ile federal yapı ortadan kalkıyor. Bunu uygulamaya koymak için uygun zaman ve zemini kolluyorlar. Yine son dönemde Sünni bölgelerde ve tartışmalı Kürdistan’î bölgelerde, DAİŞ’in hareketliliği artmış ya da kimi güçler tarafından bilinçli artırılıyor. Birçok yerde bölge halkını kaçırıyorlar ve eylem yapıyorlar.

Bu gelişmeler ışığında geçtiğimiz günlerde Erbil otelde dikkat çekici bir toplantı yapıldı. Toplantıyı düzenleyen Rûdaw Medya grubuydu. Katılımcılar ise AKP’ye yakın kimi sözüm ona akademisyen-yazarlar ile Hewler konsolosu, kimi Türkmen gruplar ve KDP yetkilileri idi. ABD’nin çekilmesi sonrası Türkiye’nin Irak ve Federe Kürdistan’daki rolü ve misyonu üzerine tartışmalar yürütüldü. Basına yansıdığı kadarıyla Türkiye’nin daha aktif bir rol üstlenmesinin bölgenin istikrarı için önemli olduğu vurgulandı. Zaten Türkiye son 4 yıldır bunun için hazırlık yapıyor. Medya savunma alanları, Maxmur ve Şengali sürekli tehdit etmesi ve hava saldırıları, Kerkük’teki Türkmen cephesini eğitip donatması ve Sünni gruplarla geliştirdiği ilişkiler olası Irak kaosuna hazırlık amaçlıdır. Her ne kadar şimdiye kadar sınır ötesi harekatta gelişme sağlayamamışsa da, kendi açısından varlık-yokluk ikilemi olarak gördüğü bu amacından vazgeçmiş değil.

Tüm bunları yan yana getirdiğimizde ABD’nin çekilmesi sonrası Federe Kürdistan Bölgesi’nin statüsü başta İran ve Türkiye olmak üzere birçok gücün hedefi haline geliyor. Daha önce böylesi durumlarda Kürtler bağımsızlık arzusuyla devlete restini çekiyordu. Ancak şimdi onunda bir anlamı kalmamıştır. Ne bunun altyapısı var ne destekleyecek küresel bir güç var ne de bölgesel denklem buna uygundur. Geriye tek bir yol kalıyor; o da ulusal birlik politikalarına yönelmek. Aksi takdirde var olan tüm kazanımlarını kaybetme tehlikesi her zamankinden büyüktür.




Önceki Haber
Cumhurbaşkanı 11 kayyumun yerini değiştirdi
Sonraki Haber
HDP'den tepki: Usule aykırı ÇED raporuyla Zorava Çayı'na ikinci HES yapılıyor