Ana SayfaGüncelBakırhan: ‘Husumet’ demek yeni olayları teşvik eder

Bakırhan: ‘Husumet’ demek yeni olayları teşvik eder

HABER MERKEZİ – HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı Tuncer Bakırhan, Konya’daki ırkçı katliama ilişkin, ”Husumet demek yeni olayları teşvik eder” dedi.

30 Temmuz’da Konya’nın Meram ilçesinde Dedeoğlulları ailesine yönelik gerçekleşen ırkçı saldırıda yedi Kürt katledilmişti.

Saldırıdan sonra Konya’ya giden heyete başkanlık eden Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkan Yardımcısı Tuncer Bakırhan, Yeniden Tv’de Ayşegül Doğan’ın sorularını yanıtladı.

Karslı olmaları itibariyle aileyi tanıdığını, yaşamını yitiren aile fertlerinin yakın köylüleri olduğunu belirten Bakırhan, aileye dönük etnik kimliklerinden kaynaklı çeşitli baskılar olduğunu anlattı:

Aile ekonomik göçler sebebiyle 30-40 yıl önce Konya’ya yerleşmiş, hayvancılıkla, çiftçilikle uğraşan bir aile. Bulundukları bölge Kürtlerin çok yoğun olmadığı bir bölge olması itibariyle Türkiye’deki genel, güncel gelişmelerden etkilenen bir bölge. Karşı tarafta bulunan aileler sürekli aileyi rahatsız ediyor. Birinci kavganın temel sebebi de daha önce Diyarbakır’da ortaya çıkan kimi olaylardan kaynaklı Seydişehirli ailenin yani katliamı yapan ailenin, aile reisi Yaşar Dedeoğlu’na hakaretler etmesi. Kürtlere dönük Türkiye’de öteden beri kullanılan bir dili kullanıyor, ‘Burada ne geziyorsunuz, neden buradasınız, teröristler’ falan gibi şeyler diyor.

‘Toplum kamplaştırıldı, Kürtler hedefte’

Toplumun kutuplaştırıldığının altını çizen Bakırhan sözlerinin şöyle sürdürdü:

Bu sadece Konya’da değil. Devletin yeni bir dil kurmasına ihtiyaç var. Toplum çok gerildi, toplum kamplaştırıldı. En basit sebeplerden dolayı Kürt ya da farklı bir etnik ya da inanç grubuna sahip insanlar hedef gösteriliyor, insanların evleri ve işyerleri basılıyor. Sadece Konya’da yaşanmadı, Afyon’da, Elmadağ’da, yakın zamanda İzmir’de Deniz Poyraz arkadaşımızın uğradığı katliam bunun örnekleri. Yani sistemli bir şekilde bu dil toplumu, sıradan vatandaşı harekete geçirebiliyor. Burada sorgulanması gereken iki ailenin ne yaşadığı ya da ‘kedi üzerine bir tartışmadan kaynaklı mı bu noktaya gelindi’ değil, aslında sormamız gereken, toplumun neden bu hale geldiğidir.

Saldırıları hatırlattı

Hükümet temsilcilerinin konuyu “husumet” olarak nitelendirmesine tepki gösteren Bakırhan, katliamdan önce yine Konya’da yapılan bir başka saldırı ile farklı kentlerde Kürtlere yönelik artan saldırıları anımsatarak şöyle konuştu:

Diyelim ki Konya’da aileler arası bir husumet vardı. Bir hafta, 10 gün önce yine Konya’da, Diyarbakırlı Dal ailesinin bir mensubu öldürüldü, birkaç tanesi ağır yaralandı. Onlar da aynı şeyleri anlatıyor. ‘Kürt olduğumuz için burada barınmamızı istemiyorlar, Kürt olduğumuz için tarım hayvancılık yapmamızı istemiyorlar, Kürt olduğumuz için ortak kullanılan yolu, merayı kullanmamızı istemiyorlar’ diyorlar. Nereye koyacağız bunu? Deniz Poyraz’ı nereye koyacağız? Afyon’daki ırkçı saldırıyı, Kürtçe konuştukları için linç edilenleri nereye koyacağız? Karadeniz’de mevsimlik işçilere dönük saldırıları nereye koyacağız? Irkçı saldırılarda yaşamını yitirenlerin hepsi Kürt, hepsinin tesadüf olduğunu söyleyebilir miyiz?

‘Rumların, Ermenilerin başına gelenleri biliyoruz; ‘husumet’ söylemi yeni olayları teşvik eder’

Tamam, ‘tamamını devlet örgütledi, silah verdi, gönderdi’ demiyoruz. Ama devletin kullandığı dil, son dönemdeki pratiği, Kürtleri ötekileştiren, partimizi düşmanlaştıran tutumu bunları teşvik ediyor. Türkiye’de zemin buna uygun. Rumların göçertilmesi, katledilmesi; Ermenilerin, Süryanilerin başına gelen olayları hepimiz çok iyi hatırlıyoruz. Dolayısıyla devletin ‘iki aile arasındaki husumet’ demesi sonraki olayları teşvik eder. Evet, doğru, bir husumet var, husumetin sebebi de Dedeoğulları ailesinin Kürt olmasıdır; Diyarbakırlı Dal ailesinin, Deniz Poyraz’ın Kürt olmasıdır; Afyon’daki işçilerin Kürtçe konuşmasıdır; Karadeniz’e giden mevsimlik işçilerin Kürt olmasıdır. Evet, husumet var, husumetin temel sebebi katledilenlerin tamamının Kürt olması, Kürtçe konuşmasıdır, kimliğine sahip çıkmasıdır, eşit yurttaşlar olmak için mücadele etmesidir. Daha bundan büyük husumet olabilir mi?

‘Bu psikolojik sorunu olanlar hep Kürtleri mi öldürüyor?’

Yaşanan saldırılar ve ölümler karşısındaki cezasızlığa, faillerin “psikolojik sorunları var” sözleriyle anılmasına da tepki gösteren Bakırhan, şunları kaydetti:

Cezasızlık söz konusu. Kürdü, muhalifi katleden herkes bir biçimiyle ‘psikolojik sorunları olan insanlar’ olarak topluma lanse ediliyor. Bu bile başlı başına çok tehlikeli bir şey. Yedi tane insanı katleden, delilleri karartmak için elinde benzin bidonuyla giden, şarjörleri anında doldurup boşaltan bir insanın deli olduğunu, akli melekelerinin yerinde olmadığını kim söyleyebilir, kim buna inanır? Gidip İzmir HDP binası önünde aylarca keşif yapılacak, katlederken ırkçı söylemlerde bulunacak bir insanın deli olduğunu, psikolojik sorunları bulunduğunu kim söyleyebilir? Bu psikolojik sorunu olan adamlar hep Kürtleri mi, HDP’lileri mi öldürüyor?

‘Yaşananlara aile arası husumet gibi yaklaşmak çok tehlikeli’

Bir kez daha “husumet” vurgusunun tehlikesine dikkat çeken Bakırhan, “bu son olayı da ‘husumete’ bağlarsak yarın daha büyük olaylar yaşayabiliriz” uyarısında bulundu:

Irkçı politikaları bilinçli olarak ektiler, yeşerttiler, büyüttüler, şimdi sonuçlarını alıyorlar. Bu zemini ortadan kaldırmak gerekiyor? Bu tür şeylere sıradan yaklaşım daha büyük olayların çıkmasına sebebiyet verebilir. Bunlara sıradan, aile arası husumet gibi yaklaşmak çok tehlikelidir. Türkiye bu şekilde daha büyük olaylarla karşılaşabilir. Yazıktır insanımıza. Bunları önlemek devletin, iktidarın elindedir. Kürtleri kucaklayan, Kürt meselesini çözecek politikalar uygulayan, Kürdü, partisini, iradesini, seçilmişini şeytanlaştırmayan politikalara ihtiyaç var. Irkçı, şoven politikalar bu ülkeyi bitirdi.




Önceki Haber
Temmuz'da 20 kadın katledildi
Sonraki Haber
Japonya Covid-19 kurallarına uymayanları ifşa ediyor