Görünüşte artık her şey, herkesin gözleri önünde cereyan ediyor. Dünyanın neresinde olursa olsun insanlar bir yandan günlük yaşamlarını sürdürürken, diğer yandan da kendilerinden uzakta olup bitenleri kâh dehşetle, kâh sevinçle izliyor, kaldıkları yerden hayatlarına devam ediyorlar.
İnternet üzerinden dünyanın tüm sathına yayılan haber tufanı ilk bakışta insana sanki yerkürede bundan böyle gizli kapaklı bir şey yapılamayacağı izlenimini veriyor.
Görsel ve yazılı medyanın ve milyarlarca insanın gönüllü neferlik yaptığı sosyal medyanın gelişmeleri yaymaktaki gücü belli. Ama bu yeterli mi? Gerçekten her şeyden haberimiz oluyor mu?
Savaşla birlikte, hatta savaş arifesinde başlayan Rus Oligarklarının ölümü bu kuşkuyu güçlendiren belki de son dönemlerin en esrarengiz olaylar dizisi. On ay içinde Rusya’nın ve bölgenin ekonomik anlamda nabzını elinde tutan kilit isimleri, esrarengiz koşullar içinde hayatlarını kaybettiler.
Önce neler olduğuna kronolojik olarak bir bakalım;
Cinayetler, intiharlar, ölümler
Basına yansıyan ilk ölüm haberi savaşın başlamasından bir ay önceye denk düşüyor. Rus basınında çıkan haberlere göre Leonyid Sulman lüks bir sitede bulunan beş yüz bin dolarlık evinin banyosunda intihar etmişti. Resmi açıklamalar, Gasporm İnvest yöneticisi Sulman hakkında yolsuzluk soruşturması olduğunu vurguluyordu. Sulman’ın intiharı kendisinden hesap sorulan bir bürokratın intiharı gibi gösterilmeye çalışılıyordu. Ancak garip bir şekilde karaladığı veda mektubunda “bir süre önce kırılan ayağının acısına dayanamadığını, ailesine yük olmak istemediğini” vurguluyordu. 60 yaşındaki Sulman’ın ölümü üzerinde çok durulmadı.
Bu ölüm daha sonra arka arkaya gerçekleşen diğer oligark ölümleriyle birlikte anlam kazandı.Savaşın başlamasıyla birlikte, 25 Şubatta TASS haber ajansı Gasprom’un bir başka yöneticisi Aleksander Tulyakov’un Petersburg’daki villasının bahçesinde kendini ağaca asarak intihar ettiği duyurdu. Tulyakov 61 yaşındaydı ve şirket yönetiminde önemli pozisyonlara sahipti. O da bir veda mektubu yazmıştı, ancak mektubun içeriği basına yansımadı. Bir Rus internet haber sitesine göre Tulyakov “intihar etmeden” önce ağır bir şekilde darp edilmişti. Bu ölüm savaşın gürültüsü içinde kaynadı gitti.
Tulyakov’un ölümünün üzerinden sadece üç gün geçmişti ki, bu kez de Mihail Watford’un ölüm haberi geldi. Watford Rus-Ukrayna enerji sektörünü elinde tutan güçlü isimlerden biriydi. Adından yola çıkıp onun bir İngiliz olduğunu düşünmeyin. Ukrayna asıllıydı ve İngiltere’de yaşıyordu. Adını da İngiltere’ye yerleştikten sonra değiştirmişti. Sovyetler Birliği’nin dağılmasının ardından enerji piyasasını ele geçirenlerden biri olan Watford, Putin’in yakın çevresindeki isimlerden biri olarak ün salmıştı. 66 yaşında yaşındaki oligark polis raporlarına göre evinde kendini asarak intihar etmişti.
Bir sonraki ölüm Mart ayındaydı. Basında çıkan habere göre Rusya’nın en büyük sağlık ve ilaç şirketlerinden biri olan ve Batı ülkeleri ile olan ticarette çok önemli karlar elde eden Rus MedStom şirketinin CEO’su Vasiliy Melnikov süper zenginlerin yaşadığı lüks bir sitedeki villasında önce bıçakla karısını, 10 ve 4 yaşındaki iki çocuğunu vahşice öldürmüş, sonra da intihar etmişti. Evin için bir kan gölüydü! İçkisi, uyuşturucusu, sigarası, kumarı olmayan masum ve mazbut görünüşlü 43 yaşındaki Melnikov’un bunu neden yaptığı asla anlaşılmadı. Ancak ev içeriden kilitliydi ve Rus polisine göre de bu durum intihar olgusunu kanıtlamak için yeterliydi. Böylece dosya kapandı.
Nisan ayına gelinmişti. Rusya’nın Ukrayna’ya müdahalesiyle başlayan savaşta Ukrayna dengeyi sağlamıştı. En azından Rusya’nın bir yıldırım harekâtıyla Kiev’ ele geçiremeyeceği artık ortaya çıkıyordu. AB yaptırımları başlamıştı. Savaş ekonomik boyutta da sürüyordu. Ve 18 Nisan’da 5. “intihar vakası” Rus basına düştü. Bu kez de Gasprom şirketinin finans kuruluşu olan Gasprombank’ın yönetim kurulu başkan yardımcısı Vilagislav Avayev intijhar etmişti. Avayev’in intiharı da Melnikov’un intiharına benziyordu: evinde önce 13 yaşındaki kızını ve karısını silahla öldürmüş, sonra da kendi kafasına bir kurşun sıkmıştı. Rus finans dünyasının güçlü ismi 51 yaşındaydı! Villanın kapısı içeriden kilitlenmişti, anahtar üzerindeydi. Rus polisi dosyayı kapattı: ölüm intihardı!
Avayev’in ölümünden hemen bir gün sonra bir Rus Oligarkının ölüm haberi de bu kez İspanya’dan geldi. Arada binlerce km uzaklık olmasına rağmen ölüm vakalarının koşulları neredeyse aynıydı! Sergey Protosenya İspanya’da Lloret de Mar civarındaki süper lüks villasında önce karısını, sonra kızını bıçakla öldürmüş ve intihar etmişti. 55 yaşındaki Protosenya Rusya’nın Novatek bölgesinde zengin doğalgaz rezervlerini işleten şirketin yöneticilerindendi ve tahminlere göre 433 milyon dolarlık bir servete sahipti. İspanyol polisinin raporuna göre eş ve kızın ölümü cinayetti, ama cinayeti işleyen kişi, yani Protosenya da sonra intihar etmişti. Dosya kapandı!
Rus polisi tarafından resmen intihar olarak tanımlanmasa da kuşkulu ölümlerden biri de yine Gasprom’a bağlı bir kayak merkezinin genel müdürü Andrey Krukovski’nin ölümüydü. Putin’in sık sık konuklarını davet ettiği, Gasprom yönetici elitinin uğrak yeri olan tesisin yöneticisi 37 yaşındaki Krukovski 2 Mayısta uzun bir tura çıktığı dağda kayalıklardan düşüp hayatını kaybetmişti. Aynı zamanda bir ekonomist olan Krukovski daha önceleri Gasprom’da üst düzey yöneticilik yapmış, sonra da spora düşkünlüğü nedeniyle kendi isteğiyle Soçi yakınlarındaki bu elit tesisin yöneticilik görevini üstlenmişti. Krukovski dağcılıkta isim yapmış çok iyi bir sporcuydu. Dosya kaza olarak kapansa da ölümü kuşku yarattı.
Yine Mayıs ayında bir başka oligark ölüm vakası daha Rus basınına yansıdı. Lukoil şirketinin üst düzey yöneticisi, milyarder Aleksander Subbotin harap bir binanın bodrum katında ölü bulundu. Rusya polisinin araştırmasına göre Subbotin kendini doğal bilimler doktoru olarak tanıtan bir tarikatçıya tedavi olmak için gitmiş, ve orada kendisine verilen bir maddeyle zehirlenmişti. Rusya’nın en zenginlerinden biri olan Subbotin’in ölümünün bu garip koşullarını kimse yadırgamadı. Dosya kapandı.
Temmuz ayı başlarında Rus kamuoyu Gasprom’un altıncı yöneticisinin ölüm haberiyle sarsıldı. Ancak Yuri Voronov’un ölümü öncekilerden biraz farklıydı. Bu kez sıradaki oligark “intihar” etmemiş ya da ölüme intihar görüntüsü verilmeye gerek görülmemişti. 61 yaşındaki dolar milyarderi villasındaki yüzme havuzunda kurşunlanmıştı. Olayda kullanılan tabanca da havuzun dibindeydi! Voronov kuzey kutbu civarındaki doğal gaz yatakları ve çıkarılan rezervlerin nakledilmesi alanında çalışıyordu.
Eylül ayında Rus oligarklarının “intiharları” devam etti. 1 Eylülde Rusya’nın ikinci en büyük Petrol şirketi olan Lukoil’in sahibi ve CEO’su tatar asıllı Ravil Maganov bir hastanenin bahçesinde ölü bulundu. Habere göre Moskova’da tedavi gördüğü bir hastanenin altıncı katında bulunan odasındaki balkonda sigara içerken kazayla düşmüş ya da intihar etmişti. Polise göre olay bir kazaydı ve dosya kapandı.
Eylül ayı ortalarında Rusya enerji sektörünün üst düzey temsilcilerinden Ivan Pecorin Japon denizi kıyılarında sahilde ölü bulundu. Soruşturmaya göre içkiyi seven Pecorin, özel yatıyla bir turdayken güverteden denize düşmüş ve kimse de bunu fark etmemişti. Daha önceki oligark ölümlerinde olduğu gibi dosya kısa sürede kapandı.
72 yaşındaki Anatoli Geracsonko’nun ölüm haberi de eylül ayında gazetelere yansıdı. Moskova Havacılık Enstitüsü yöneticisi merdivenlerden yuvarlanmış ve hayatını kaybetmişti. Ancak gazetelerdeki bilgiler birbirinden farklıydı. Bazı gazeteler merdivenden düştü deyip geçerken, mesela İzvestija gazetesi, Geracsenko için “merdivenlerden bir kaç kat yuvarlandı” diyordu. Moskova Havacılık Enstitüsü, süpersonik Rus uçaklarının planlandığı, Sovyet kozmonotlarının yetiştirildiği çok önemli bir kurumdu. Ama buna rağmen bu garip olay, kaza olarak tanımlandı ve dosya kısa sürede kapatıldı.
Ekim ayından itibaren esrarengiz ölümler, ekonomi dünyasının seçkin isimlerinden ordu mensuplarına sıçradı. Ekim ayı ortasında Rus ordusunun parlak subaylarından Roman Malik kuşkulu bir şekilde hayatını kaybetti. Ölüm vakasının ayrıntıları açıklanmadı. Ancak basında polisin Malik’in bir cinayete kurban gittiği üzerinde durduğu, ancak intiharın da söz konusu olabileceğini varsaydığı üzerine haberler yayınlandı. Roman Malik, Rusya’nın Çeçenistan’daki isyanı kanlı bir şekilde bastırdığı harekatın da sorumlularındandı.
Ve esrarengiz ölüm vakalarının son halkası da Kasım ayı ortasında Putin’in yakın çevresindeki ordu mensuplarından Vadim Boyko’nun ölümü oldu. 44 yaşındaki Boyko orduya yedeklerin alınmasını sağlamaya yönelik son seferberlik harekâtının yöneticisiydi. Vladivostok’taki bürosunda altı el silah sesinin duyulmasının ardından ölü bulunmuştu. Ancak altı el ateş edilmesine rağmen Rus basınında olayın “intihar” da olabileceği üzerine haberler yayınlandı.
Oligark ölümlerinin gerisinde ne olabilir?
Bir yıl içinde on dört seçkin Rus oligarkının, elit yöneticisinin, ordu mensubunun esrarengiz ölümünün gerisinde neler olduğunu elbette bilemiyoruz.
Batı dünyasının istihbarat kurumlarının elde ettiği ve basına yansıttığı bilgiler ölüm vakalarının gerisinde Rusya’daki kanlı hesaplaşmanın yattığına işaret ediyor. Bu tezlere göre Rusya’da Putin’in başlattığı ve başarılı olamayacağı anlaşılan savaşın gidişatı nedeniyle bir memnuniyetsizlik dalgası ve bunun sonucunda da bir iç kavga ortaya çıktı. Putin ve yakın çevresi de kendisine karşı alttan alta büyüyen bu memnuniyetsizliği bastırmak için güç kullanıyor.
Ancak burada sıralanan oligarkların önemli bir kısmının Putin yanlısı olması bu tezleri zayıflatıyor.
Sovyet döneminin ardından Rusya’da köşe başlarını tutan, özelleştirmelerde ülkenin doğal kaynaklarının önce işletme hakkını, sonra mülkiyetini ele geçiren ve servetleriyle sadece Rusya ölçüsünde değil, dünya ölçüsünde de dikkat çeken bu oligarkları var eden bizzat Putin.
Varlıklarını lidere borçlu olan bu oligarkların savaşın bu aşamasında Putin’e karşı çıkmaları, dahası gidişattan hoşnutsuzluklarını, Putin’in tepkisini çekebilecek bazı gizli girişimlerle dile getirmeleri çok mantıklı görünmüyor.
Rusya üst yönetiminde bir kavga olsa bile bu kavganın bütün bu intihar-cinayet zincirini her yönüyle açıklamaktan çok uzak olduğu ortada.
Kaldı ki bu vakaların her birinin gerisinde aynı güç merkezlerinin olduğu iddiası da objektif olmaktan bir hayli uzak. Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısına karşı çıkan taraflar da, Rusya’daki durumdan yararlanmak istemiş, gelişen istikrarsızlığı derinleştirmek için girişimlerde bulunmuş olabilirler.
Ve belki en ürkütücü iddia da, bu olayların gerisinde savaşla birlikte yeniden derin kamplara ayrılan dünya ortamında, savaş öncesi dönemde Rusya ile olan gizli bazı çıkar ilişkilerinin ortaya çıkmasından korkan bazı batılı çevrelerin olabileceği varsayımları.
Yani ölümler karşı taraf açısından ekonomik zorluklar ve rejim krizi yaratmak için yönetici konumdaki hedeflerin saf dışı bırakıldığı suikast zinciri olabileceği gibi, kirli ilişkilerde izlerin ve kanıtların yok edildiği bir “temizlik harekatı” da olabilir.
Haberlere temkinli yaklaşmak
Savaş bir turnusol kağıdı gibi tanık olanların tavırlarını netleştiriyor. Cephelerde süren ve herkesin gözleri önünde cereyan eden çarpışmalarda gördüklerimiz üzerine görüş belirtmek, birinden ya da ötekinden yana tavır almak görece daha kolay.
Zor olan, kapalı kapılar ardında süren pazarlıkları bilemeden, yıllardır, on yıllardır devam eden kirli çıkar ilişkileri hakkında bir bilgiye sahip olamadan, olayın tümü hakkında fikir sahibi olabilmek.
Belki Rusya Ukrayna savaşının sona ermesinin ardından, yıllar, on yıllar sonra, savaş aylarında devam eden oligark ölümlerinin gerçek tablosu ve nedenleri ortaya çıkacak.
Medya ve istihbarat savaşlarının kıyasıya sürdüğü bir ortamda yapabileceğimiz tek şey, sıradan bir haber izleyici olarak evimizde rahat koltuğumuzda oturup çayımızı kahvemizi içerken önümüze sürülen haberlere ihtiyatı elden bırakmadan yaklaşmak.
Tarık Demirkan kimdir?
Gazeteci, yazar, çevirmen. Budapeşte Karl Marx Üniversitesi’nde Uluslararası İlişkiler okudu, dünya ekonomisi üzerine doktora yaptı. Yazılı ve görsel basında araştırmacı gazetecilik alanında çalıştı. Kitaplar yadı, Türkçeye ve Macarcaya roman, masal, araştırma ve şiir kitapları çevirdi. Serbest gazetecilik yapıyor, kurucusu ve başkanı olduğu Budapeşte merkezli Türkinfo Vakfı aracılığıyla uluslararası kurumsal kültürel iletişim faaliyetleri sürdürüyor.