Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Orman varlığımızı 23 milyon hektara çıkararak Avrupa’da orman varlığını en çok artıran ülke olduk” dedi. ‘Türkiye Ormancılığı 2022’ raporu ise orman alanları için zaten yapılan ‘rehabilitasyon’ çalışmalarının, iktidar tarafından ‘ağaçlandırma’ diye tanımlandığını söylüyor.
AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye’nin Avrupa’da orman varlığını en çok artıran ülke olduğunu savundu ve 81 ilde 81 milyon metrekare ‘millet bahçesi’ kurma hedefinin sürdüğünü söyledi.
Ormancılar Derneği’nin ‘Türkiye Ormancılığı 2022’ raporunda, ağaçlandırma ortalamasının AKP iktidarından önceki döneme göre yaklaşık yarıya düştüğü tespiti yer alıyor:
Resmi verilere göre, ülke ormanları 1970’li yıllardan beri artış eğilimindedir. Bu artışın tek nedeni mevcut iktidarın iddia ettiği gibi kendi dönemlerinde yapılan ağaçlandırmalar değildir. İktidar aslında ağaçlandırma olarak kabul edilmeyen, zaten orman alanları içinde yapılan ‘rehabilitasyon’ çalışmalarını, ağaçlandırma çalışmasıymış gibi göstererek ağaçlandırılan alan miktarını şişirmektedir.
Tarım ve Orman Bakanlığı’nı verilerine göre ise 28 Temmuz 2021’den sonra Türkiye’de 1171 orman yangını meydana geldi. Yangınlarda 118 bin 415 hektarlık ormanlık alan zarar gördü.
’81 ilde 81 milyon metrekare millet bahçesi…’
Anadolu Ajansı Çevre Forumu’na video mesaj ile katılan Erdoğan, “Türkiye yenilenebilir enerjide Avrupa’da 5’inci dünyada ise 12’nci sıraya yükseldi. Bu başarıyı, yenilenebilir enerji seviyemizi toplam enerji seviyemizin yüzde 55’ine ulaştırarak elde ettik. Orman varlığımızı 23 milyon hektara çıkararak Avrupa’da orman varlığını en çok artıran ülke olduk. 81 ilde 81 milyon metrekare millet bahçesi kurma hedefimize kesintisiz bir şekilde devam ediyoruz” dedi. Erdoğan’ın çevreyle ilgili sözleri şöyle oldu:
‘Çevreyi Allah’ın emaneti olarak görüyoruz’
İnsanı yaşat ki devlet yaşasın anlayışımız, çevrenin korunmasını da içeren geniş bir yaklaşımı ifade ediyor. Esasen biz çevreyi, yani tabiatı Allah’ın eseri ve emaneti olarak görüyoruz. Tüm insanların ortak hayat alanı olan çevreyi korumanın bir lütuf değil, bir yükümlülük olduğuna inanıyoruz. Sera gazı emisyonu bakımından tarihi sorumluluğumuz yüzde 1’in altında olmasına rağmen iklim ve çevre sorunlarıyla mücadele ana gündem maddelerimiz arasında yer alıyor.