Kürt imamların yargılandığı DİAYDER davasının 7’nci duruşması bugün İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Davayı izleyen yazar Oya Baydar, “Bu dava önemli çünkü yargılanan yurttaşlar; Müslüman muhafazakar kesimden, Kürt ve demokrat” dedi.
Kürtçe hutbe ve vaaz verdikleri gerekçesiyle haklarında dava açılan İstanbul’daki ‘Din Alimleri Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği’nin (DİAYDER) tutuklu Başkanı Ekrem Baran ile 23 üyesinin yargılandığı davanın 7’nci duruşması Çağlayan’da bulunan İstanbul 14’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü.
Avukatların hazır bulunduğu duruşmaya, tutuklu dernek başkanı Ekrem Baran Marmara Cezaevi’nden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile bağlandı, tutuksuz yargılanan 10 imam, aileleri ve avukatları da duruşmada hazır bulundu. Bunun yanı sıra yazar Oya Baydar, Demokrasi İçin Birlik (DİB) üyesi Nesteren Davutoğlu, Yanyanayız Platformu’ndan Gürhan Ersoy ve CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu da katıldı.
Mahkeme, Ekrem Baran’ın tutuk halinin devamına karar vererek duruşmayı 13 Ocak 2023 tarihine saat 10.30’a erteledi.
Yazar Oya Baydar ve Ekrem Baran’ın avukatı Fırat Epözdemir davanın önemini ve duruşma izlenimlerini Gazete Karınca’ya değerlendirdi.
‘Yine yargının bağımsızlığı kuşku uyandırıyor’
Davada bir kişinin sadece tutuklu yargılandığını belirten Baydar, “Bugün tahliye çıkar diye umutlandım. Çünkü tahliye için tüm koşullar uygun. İçeride tutmanın hiçbir açıklaması yok. Ama maalesef yine olmadı. Ben burada önceden verilmiş kararlar olduğunu düşünüyorum” dedi.
DİAYDER Davası’nı ‘Yargı bağımsızlığına yine kuşku düşüren yeni bir vaka olarak’ tanımlayan Baydar, aslında İBB’ye gözdağı verme amacı taşıdığının altını çizerek şunları belirtti:
Davanın bir temeli yok, gizli tanık meselesi tamamen çürütüldü. Bunu bir mahkeme heyetinin anlamaması mümkün değil. Ama bu davanın bir gözdağı olduğunu düşünüyorum. Özellikle de İBB’ye bir gözdağı verildiğini düşünüyorum. ”Siz bu insanları çalıştırılsanız böyle olur” diyerek gözdağı vermeye çalıştıklarını düşünüyorum.
‘Bütün demokratlar bu davada dayanışma göstermeli’
Bütün davaların önemli ama bu davanın önemi başka diyen Baydar şunları kaydetti:
Bu dava önemli çünkü yargılanan yurttaşlar; Müslüman muhafazakar kesimden, Kürt ve demokrat. Bu üç unsuru bir araya getirdiğiniz zaman iktidarın en hoşlanmadığı şey ortaya çıkıyor. Bu davanın olumlu sonuçlanması için dayanışma göstermek çok önemli. Bütün demokratlar bu davada dayanışma göstermeli.
‘Hukuki olarak bu davanın hiçbir dayanağı yok’
Bir tutuklunun bulunduğu dosyada müvekkilin tahliye edilmesini beklediklerini belirten avukat Epözdemir, “Müvekkilim hukuken tahliye edilmeliydi hatta şimdiye kadar da tahliye edilmesi gerekirdi” dedi.
Kararın hukuki değil siyasi olduğu kanaatinde olduklarını belirten avukat Epözdemir, “Son dönemler de dava dosyasındaki durum bana sorulduğunda ikiye ayırıyorum, ‘Hukuki olarak mı soruyorsunuz, siyasi olarak mı?’ diyorum ve ona göre cevap veriyorum” dedi. Sözlerine devam eden Epözdemir, davaya dair şunları belirtti:
Hukuki olarak bu davanın bugün derhal beraatle sonuçlanması gerekirdi. İddia edilen örgüt üyeliği suçu asla bu dosyada konuşulmaz bile yani bir önceki celsede gizli tanıklardan biri dinlendi. Dinlenen gizli tanığın emniyette vermiş olduğu ifade ile mahkeme huzurunda vermiş olduğu ifade ile, sormuş olduğumuz sorular üzerine verdiği ifadeler, beyanlar bir birini tutmuyordu. Bu dosya için zorlama bir gizli tanık olarak karşımıza çıkıyor. Bu dosyaya zorla entegre edilmiş ve delil olarak sunulmuş. Bu dosyanın hukuki olarak alt yapısı olmadığını söyleyebilirim. Bu davanın bu şekilde açılması, bu şekilde devam ediyor olması ve hali hazırda aynı hukuki duruma sahip olan 22 sanık çok haklı sebeplerle serbest bırakılmış veya tahliye edilmişken aynı hukuki durumda olan müvekkilimin tutuklu olması bu işin siyasi olduğunu ortaya koyuyor.
‘İBB’ye yönelik bir dosya gibi duruyor’
Müvekkilinin tahliye edilmemesi ve İBB dosyası ile birleştirme yapılmadığının altını çizen Epözdemir, şunları kaydetti:
İBB çalışanları Yavuz Saltık ve Nülüfer Taşkın hakkında yine aynı mahkemede bir dava dosyası açıldı. Birleştirilmesi gereken bir dosyaydı. Onu da talep ettik mahkeme onu da reddetti mahkeme. Bir takım eksikliklerin giderilmesi içinde duruşma ertelendi. Bu dosya İBB’ye yönelik açılan bir dosya gibi duruyor. Tartışmalardan yola çıkarak bu değerlendirmeler yapıyorum. İBB’ye yönelmek için açılan bir dava olarak duruyor. Muhtemelen seçimin hemen öncesinde basında işleyerek bir takım yıpratma gibi düşüncelere sahip bir kesimin olduğu kanaatindeyim.
Davanın geleceğine dair değerlendirme yapan avukat Epözdemir, “Biz elbette hukuki olarak mücadeleye devam edeceğiz ama de bu şekilde devam ederse müvekkillerin birçoğuna ceza verecekler gibi duruyor. Tartışmasız bu yine yargının tarafsızlığı konusunda şüphe uyandırıyor. Bu dosyada ne yargının tarafsızlığından ne de bağımsızlığından asla söz edemeyiz” dedi.
İddianamede ne var?
DİAYDER hakkında hazırlanan 35 sayfalık iddianamede derneğin, KCK sistematiği doğrultusunda kurularak faaliyet yürüttüğü iddia ediliyor.
Derneğin internet sitesinde Kürt sorununa ilişkin düzenlediği anket, 2013’ten bugüne yaptığı açıklamalar ve üyelerin katıldıkları eylemler suçlama konusu yapılmış durumda.
İBB iddianamede nasıl geçiyor?
İddianamede İBB’ye yönelik doğrudan bir suçlama bulunmamakla birlikte, özellikle tapelerde ve ifadelerde İBB’den bahsedilen bölümler yer alıyor.
Bu bölümler, Ekrem İmamoğlu’nun İBB Başkanı seçilmesinden sonra işe alınan beş gassal ile ilgili. Bazı ifadelere ve tapelere göre, bu kişilerin dernek öncülüğünde işe alındıkları aktarılıyor. Yine, sanıkların maaşlarının bir bölümünü derneğe aktardıkları öne sürülüyor.
Ayrıca derneğe belediye tarafından yoksullara dağıtılmak üzere yardım kartları verildiği iddiaları da yer alıyor.